iktisat profesörlerine diplomalarını yırttıracak bir bilimsel anlatı ile tasvir etmeye yeltendiğim fenomen.

amiyane tabirle, alım gücünün tavaya atılan bir parça margarin gibi cızır cızır eridiği, birikimler ile satın alınabilecek mal ve hizmetlerin hızla azaldığı dönemde insanların normalde tenezzül etmeyeceği harcamaları gerçekleştirme * eğilimine girmesinden kaynaklanan bu olgu, ülkemizde son yıllarda sıklıkla gözlemlenebilmektedir. üstüne faiz oranlarının da bel bükücü seviyelerde olduğu şu zamanlarda kredi çekerek yüksek meblağda borçlanmaya çekinen bu insancıklar, maaşlarının önceleri hiç tahmin edemeyeceği bir yüzdesini ıvır zıvır alışverişlere, kısa vadeli zevk * veren kalemlere ayırmaya başlar.

örneğin bundan bi 10-15 sene önce wap aracılığıyla interneti gramla kullandığım nokia 6300 telefonumda "oyunu hızlı indireyim ki çok internet gitmesin" diyerek hızlı hızlı menüleri arşınladığım dönemlerden artık sırf reklam çıkmasın diye saçma sapan uygulamaların dahi paralı sürümlerini satın aldığım bir mentaliteye girdiğimi fark ettim. bir fotoğraf düzenleme uygulamasında hoşuma giden efekt/filtre mi gördüm? almaktan imtina etmiyorum. eskiden günah sayacağım bir harcama, artık sıradan bir çarşamba günü aktivitesi. o uygulamaya çok gördüğüm para ile markete gitsem iki cips bir aysti şeftali anca alıyorum nasılsa, neden çekineyim ki?

bir restoranda ikinci meşrubatı talep etmenin günde periyodik olarak viski yudumlayan vehbi koç havası uyandırdığı zamanlar da geride kaldı mesela. bas temassızı al baba, keyfine bak. para takip bile edilemeyen, pos cihazında öylece beliren anlamsız birkaç pikselden ibaret. bir ürün 800 lira iken o etikette 400 de yazsa 1200 de yazsa aynı şaşkınlıkla bakacağımı düşünüyor, biraz olsun ihtiyacım olan bir şeyse kucaklayıp kasaya götürmeye yelteniyorum artık. harcama alışkanlıklarıymış, marjinal tüketim eğilimiymiş, kim takar.

yahu allah kahretsin bir yerde para üstü beş lira verildiğinde bile strese girer oldum. yanında birkaç arkadaşı daha olmadan kendisini harcayabileceğim herhangi bir mecra kalmadı zira. kağıda bakıyorum, o bana bakıyor. git diyorum kızım, ben sana iyi gelmem. daha iyilerine layıksın. 'daha birkaç sene önce dolmuş parandım, unutmak bu kadar kolay mıydı' diyor. gözümden bir damla yaş süzülürken buruş buruş koyuyorum cüzdanıma. cebimde ütü izi çıktığı muntazam zamanlarını hatırlamak istemiyorum.
devamını gör...
95 doğumlu biri olarak diyorum. bizim emekliliğimiz çok kötü olacak. geçen sene emekli olanlara nazaran bu sene emekli olanlar %30 daha az emekli maaşı alacak. hoş geçen sene emekli olanlar da kuş kadar bir şey alıyor. biz emekli oluncaya kadar, en iyi ihtimalle maaşlarımızla fatura öder hale geleceğiz.
lütfen herkes ne yapıp edip elindeki paranın fazlasını az çok demeden bir şekilde biriktirsin. paranızı katlamaktan atlatıp uçurmaktan bahsetmiyorum. dolar, euro, altın veya bankalardaki fonlar olabilir. mızrak bize öyle yarıya kadar falan değil komple girecek aklımızı başımıza alalım. *
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hiperenflasyon temelli bi daha mı gelicezcilik" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim