1.
var böyle şeyler efendim. hepimiz en az bir kez bile olsa yaşamışızdır bunu.
birini ilk görüşte çok beğeniriz. her kelimesi her mimiği her davranışı öyle hoşumuza gider ki adeta mest oluruz. nereden geliyor bu hayat enerjisi diye düşünür dururuz. aklımız hep o kişidedir. sanki ondan önce bir hayatımız yokmuş gibi ondan sonra da nefes alamayacak gibi gelir.
bu aşk zannettiğimiz durum ise tamamen hormonlardan ibarettir halbuki. tanımadan sevmeyi aşk zannetmek körlüktür. bu kadar açık ve iddialıyım.
kendi başımdan geçen bir olayı anlatayım. bundan bir buçuk sene önce biriyle daha tanışmadan aniden vurulduğumu hissettim. dershane zamanlarımdı. arkadaşımın sınıfındaydı bu kişi. arkadaşımı görmeye giderken bir gün onu gördüm. ne oldu bana bilmiyorum ama ilk gördüğüm anda değişik bir his içimi yoklamıştı. espirili, haylaz biriydi.
bir gün ders bitimi sınıftan çıkarken onu bizim katta görmüştüm. duvara yaslanmıştı, bir bacağını duvara dayamış telefonuna bakıyordu. uzun boyluydu 1.85 olabilir sanırım. şort vardı üzerinde. kaslı bir yapısı yoktu ama atletik bir vücudu vardı. bisiklet sürmeyi sevdiği için bacakları şekillenmişti. efendim bende de bir bacak düşkünlüğü var anlatamam. bacakları estetik buluyorum. kadın veya erkek olması fark etmez. sapık gibi dakikalarca insanları süzmüyorum merak etmeyin. * sadece estetik geliyor.
neyse efendim konuya geri dönersek baktım şöyle uzaktan ve etkilendim. ahh dedim sen ne güzel şeysin böyle. *
aradan zaman geçti. tanışıklık yaşadık. onu tanıma fırsatım oldu. tanımadan önce yani hayranlık dönemimde bu kişinin potansiyelinden* pek umudum yoktu açık söyleyeyim. umrumda da değildi aslında. o beğenme dürtüsü kontrol ediyordu beni. üzerinden altı aya yakın geçtikten sonra bu kişiyi beğenmemeye başladım. bir yakınlık yaşamama rağmen sönüp gitmişti içimdeki arzu.
ee dedim kendi kendime hani aşıktım ben noldu bana. nasıl aşk bu?
aşk maşk değilmiş dostlar. herkes gibi sıradan biriymiş. iyi yanları vardı. anlaştığımız, sohbet ettiğimiz belki çaktırmadan flörtleştiğimiz zamanlarımız oldu. oldu ama işte sadece olmakla kaldı. hormonlarım eski seviyeye geri döndü. ama öğrenmiş oldum. tanımadan * birine birden yükselmek, çok sevdiğini zannedip hayaller kurmak bir aldatmacadan ibaretmiş. üstelik bizi aldatan yine biziz.
ne garip değil mi..
not: bu başlığı açan da bir hormon üstelik. cidden hayat garip. *
birini ilk görüşte çok beğeniriz. her kelimesi her mimiği her davranışı öyle hoşumuza gider ki adeta mest oluruz. nereden geliyor bu hayat enerjisi diye düşünür dururuz. aklımız hep o kişidedir. sanki ondan önce bir hayatımız yokmuş gibi ondan sonra da nefes alamayacak gibi gelir.
bu aşk zannettiğimiz durum ise tamamen hormonlardan ibarettir halbuki. tanımadan sevmeyi aşk zannetmek körlüktür. bu kadar açık ve iddialıyım.
kendi başımdan geçen bir olayı anlatayım. bundan bir buçuk sene önce biriyle daha tanışmadan aniden vurulduğumu hissettim. dershane zamanlarımdı. arkadaşımın sınıfındaydı bu kişi. arkadaşımı görmeye giderken bir gün onu gördüm. ne oldu bana bilmiyorum ama ilk gördüğüm anda değişik bir his içimi yoklamıştı. espirili, haylaz biriydi.
bir gün ders bitimi sınıftan çıkarken onu bizim katta görmüştüm. duvara yaslanmıştı, bir bacağını duvara dayamış telefonuna bakıyordu. uzun boyluydu 1.85 olabilir sanırım. şort vardı üzerinde. kaslı bir yapısı yoktu ama atletik bir vücudu vardı. bisiklet sürmeyi sevdiği için bacakları şekillenmişti. efendim bende de bir bacak düşkünlüğü var anlatamam. bacakları estetik buluyorum. kadın veya erkek olması fark etmez. sapık gibi dakikalarca insanları süzmüyorum merak etmeyin. * sadece estetik geliyor.
neyse efendim konuya geri dönersek baktım şöyle uzaktan ve etkilendim. ahh dedim sen ne güzel şeysin böyle. *
aradan zaman geçti. tanışıklık yaşadık. onu tanıma fırsatım oldu. tanımadan önce yani hayranlık dönemimde bu kişinin potansiyelinden* pek umudum yoktu açık söyleyeyim. umrumda da değildi aslında. o beğenme dürtüsü kontrol ediyordu beni. üzerinden altı aya yakın geçtikten sonra bu kişiyi beğenmemeye başladım. bir yakınlık yaşamama rağmen sönüp gitmişti içimdeki arzu.
ee dedim kendi kendime hani aşıktım ben noldu bana. nasıl aşk bu?
aşk maşk değilmiş dostlar. herkes gibi sıradan biriymiş. iyi yanları vardı. anlaştığımız, sohbet ettiğimiz belki çaktırmadan flörtleştiğimiz zamanlarımız oldu. oldu ama işte sadece olmakla kaldı. hormonlarım eski seviyeye geri döndü. ama öğrenmiş oldum. tanımadan * birine birden yükselmek, çok sevdiğini zannedip hayaller kurmak bir aldatmacadan ibaretmiş. üstelik bizi aldatan yine biziz.
ne garip değil mi..
not: bu başlığı açan da bir hormon üstelik. cidden hayat garip. *
devamını gör...
2.
aşk hormonal bir yanılsamadan ibarettir ve bilimsel olarak maksimum 45 dakika sürmektedir. ardından yaşadığınız duygusal değişimler bunun tekrarı niteliğindedir ve maksimum kişiye göre 3 ila 6 ay sürmektedir.
devamını gör...
3.
düşülen yanılgılardan biridir.
beğendiğin yada hoşuna giden biriyle cinsel manada beraber olmak için yanıp tutuşuyorsan bunun adı aşk değildir, hayvani hislerdir, hormonal durumlardır ve abazanlıktır.
beğendiğin insanın karşılıksız iyiliğini istemek, onun senin yerine başka birini tercih etmesi durumunda onun mutluluğu adına aradan çekilip mutluluklar dilerim diyebiliyorsan işte bu insanidir, yürek ister, gerçek aşk budur.
beğendiğin yada hoşuna giden biriyle cinsel manada beraber olmak için yanıp tutuşuyorsan bunun adı aşk değildir, hayvani hislerdir, hormonal durumlardır ve abazanlıktır.
beğendiğin insanın karşılıksız iyiliğini istemek, onun senin yerine başka birini tercih etmesi durumunda onun mutluluğu adına aradan çekilip mutluluklar dilerim diyebiliyorsan işte bu insanidir, yürek ister, gerçek aşk budur.
devamını gör...
4.
aşk hayranlıktır. hayranlık duyduğun şey biterse aşk da biter. *
devamını gör...
5.
aşka yol açan hormonlardır. oksitosin, serotonin, dopamin, adrenalin ve vasopressin gibi hormonların oluşturduğu çorba, zaman ile birlikte aşkı meydana getirir
devamını gör...
6.
hissel yanılgılardan biri.
devamını gör...