2022 yılında yayımlanmaya başlayan hbo dizisidir.
targaryen hanedanı, game of thrones dizisinde yaşanan olayların 200 yıl öncesine dönerek hikayenin nasıl başladığı anlatılmaktadır.
targaryen hanedanı, game of thrones dizisinde yaşanan olayların 200 yıl öncesine dönerek hikayenin nasıl başladığı anlatılmaktadır.
yaratıcılar:
george r. r. martin
ryan condal
oyuncular:
paddy considine
emma d'arcy
olivia cooke
matt smith
rhys ıfans
george r. r. martin
ryan condal
oyuncular:
paddy considine
emma d'arcy
olivia cooke
matt smith
rhys ıfans
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "far görmüş tavşan" tarafından 05.12.2020 00:03 tarihinde açılmıştır.
1.
üniversitede pazar gecesi eğlencemiz tembel şişkonun* dizi, kitap, öykü bilimum ıvır zıvır eserlerini okuyup teori kasmaktı.
ekrana yansıtılabilecek en güzel dönemlerden birini seçip sjw mezesi yapmış ağzına sıçtığımın boş teneke savaşçıları.
ya bu mevzubahis yerlerine koyduğumun valyrianları bildiğimiz elf gibi herifler. velaryon soyu targaryen değilmiş sonuçta da işte zenci olsa noooolurmuş. ya targaryenler targaryen soyadına sahip olduğu için gümüş saçlı, mor gözlü, beyaz tenli sanki. adamlar eski valyria kanından geldikleri için ırksal özellikleri bu. gidip valyrian olan velaryon soyunu dip boyası gelmiş fedon yapamazsın ulan. yaparsan da o lafı seve seve yiyeceksin işte. yok biz ırkçıymışız da gerçek dünyada siyahi insanlar varmış da. ya y***rk yok demiyoruz zaten. var da git bu adamları oynatacaksan dorn'lu yap ne bileyim adalardan gelme olsunlar bir sürü hintli, asyalı, siyahi artık ne bok püsür istiyorsan oynat.
kitapta bildiğimiz bembeyaz pamuk gibi pembe götlü tanımlanmış adamı niye siyahi yapıyosun yani ne alaka. ben şimdi zimbabve'nin bağrından kopup gelmiş adamı kızıl saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü biri olarak oynatabilir miyim? akıl işi mi lan bu? ırkçılık diye diye kafa s***ip sonra siz alasını yapıyorsunuz. kuzeyli siyahi olması mümkün mü ulan? hayır bi de bu adamlar aman pembe götümüze zeval gelmesin de saçlarımız beyaz gözlerimiz mor kalsın diye kardeş kardeşe atlayan adamlar. rhaenyra'yı da aman canım kuzen sayılır sonuçta diye velaryon biriyle evermişler. nolmuş yani bi kere de dorn'lu silksin bizi mi demişler de beyaz saçlı siyahi fedon doğmuş? nolmuş olabilir? ya bu adamın çocukları laena ve laenor baya bildiğimiz efsane güzel surata sahip diye anlatılmış kitapta ama tiplere bakıyosun sıçan gibiler. tükürsen değmeden yere düşer bari illa siyahi birinde ısrarcıysanız gerçekten eli yüzü düzgün birini oynatsaydınız.
daemon da bok gibi olmuş. 11. doktoru severiz sayarız ama o kösele gibi suratla elf gibi targaryen soyunu nah temsil eder. bu ne anasını satayım?
elinizde başı sonu belli iki kitap var. iki tane! bunu da game of thrones gibi sıçıp batırmayın abi. en azından senaryo bi boka benzesin de zaten velaryon soyu ve deamon ile tüyü dikmişsiniz.
hayır yani bunun ne ırkçlık ne homofobi ile ilgisi var abi. laenor eşcinsel bildiğimiz kitapta. bu adamı hetero yapsalar da söverim anasını satayım. ne bileyim gidip sapına kadar dornlu adamı da kızıl saçlı yapsalar yine söverim ne alaka çünkü. yapacağınız casti silkeleyeyim. corlys velaryon en fazla hafif yanık tenliydi denizci olduğundan. neyse ne ya. seve seve izleyeceğiz el mecbur zaten.
ekrana yansıtılabilecek en güzel dönemlerden birini seçip sjw mezesi yapmış ağzına sıçtığımın boş teneke savaşçıları.
ya bu mevzubahis yerlerine koyduğumun valyrianları bildiğimiz elf gibi herifler. velaryon soyu targaryen değilmiş sonuçta da işte zenci olsa noooolurmuş. ya targaryenler targaryen soyadına sahip olduğu için gümüş saçlı, mor gözlü, beyaz tenli sanki. adamlar eski valyria kanından geldikleri için ırksal özellikleri bu. gidip valyrian olan velaryon soyunu dip boyası gelmiş fedon yapamazsın ulan. yaparsan da o lafı seve seve yiyeceksin işte. yok biz ırkçıymışız da gerçek dünyada siyahi insanlar varmış da. ya y***rk yok demiyoruz zaten. var da git bu adamları oynatacaksan dorn'lu yap ne bileyim adalardan gelme olsunlar bir sürü hintli, asyalı, siyahi artık ne bok püsür istiyorsan oynat.
kitapta bildiğimiz bembeyaz pamuk gibi pembe götlü tanımlanmış adamı niye siyahi yapıyosun yani ne alaka. ben şimdi zimbabve'nin bağrından kopup gelmiş adamı kızıl saçlı, beyaz tenli, yeşil gözlü biri olarak oynatabilir miyim? akıl işi mi lan bu? ırkçılık diye diye kafa s***ip sonra siz alasını yapıyorsunuz. kuzeyli siyahi olması mümkün mü ulan? hayır bi de bu adamlar aman pembe götümüze zeval gelmesin de saçlarımız beyaz gözlerimiz mor kalsın diye kardeş kardeşe atlayan adamlar. rhaenyra'yı da aman canım kuzen sayılır sonuçta diye velaryon biriyle evermişler. nolmuş yani bi kere de dorn'lu silksin bizi mi demişler de beyaz saçlı siyahi fedon doğmuş? nolmuş olabilir? ya bu adamın çocukları laena ve laenor baya bildiğimiz efsane güzel surata sahip diye anlatılmış kitapta ama tiplere bakıyosun sıçan gibiler. tükürsen değmeden yere düşer bari illa siyahi birinde ısrarcıysanız gerçekten eli yüzü düzgün birini oynatsaydınız.
daemon da bok gibi olmuş. 11. doktoru severiz sayarız ama o kösele gibi suratla elf gibi targaryen soyunu nah temsil eder. bu ne anasını satayım?
elinizde başı sonu belli iki kitap var. iki tane! bunu da game of thrones gibi sıçıp batırmayın abi. en azından senaryo bi boka benzesin de zaten velaryon soyu ve deamon ile tüyü dikmişsiniz.
hayır yani bunun ne ırkçlık ne homofobi ile ilgisi var abi. laenor eşcinsel bildiğimiz kitapta. bu adamı hetero yapsalar da söverim anasını satayım. ne bileyim gidip sapına kadar dornlu adamı da kızıl saçlı yapsalar yine söverim ne alaka çünkü. yapacağınız casti silkeleyeyim. corlys velaryon en fazla hafif yanık tenliydi denizci olduğundan. neyse ne ya. seve seve izleyeceğiz el mecbur zaten.
devamını gör...
2.
dostlar, romalılar, yurttaşlar, dinleyin: ben buraya corlys velaryon'u gömmeye geldim, övmeye değil. 21 ağustos'un gelmesine hazır 2 ay kalmışken şöyle dizinin geçtiği iç savaş döneminin öncesine biraz göz atalım. velaryon cast seçiminin fiyasko mu yoksa olağan seyreden bir durum mu olduğunu da biraz a song of ice and fire külliyatı kurcalayıp ilk elden sınayacağız. hbo ve amazon sağ olsun adım sözlükte kafatasçı gandalf'a çıktı. rezalet gerçekten. ben halkın adamıyım. buraya elimde yüce üstatların kitaplarıyla birlikte size gerçekleri söylemek gibi bir misyon edinerek geldim. neden? güzel bir soru. çünkü ne amazon ne hbo bana para falan vermiyor. başka bir kepazelik daha.
kaynak olarak george amcamızın the princess and the queen or the blacks and the greens, the rogue prince or a king's brother, the world of ice and fire ve fire & blood kitaplarını kullanacağız. orijinal a song of a ice and fire kitaplarının tamamında ejderhaların dansı olayına atıflar mevcut ancak onlar neredeyse 250 yıldan uzun süredir taraflı kaynaklar ile aktarılmış bilgilerden ibaret. yani onlar; bir bakış açısı, taraflı bilgi ve bardların elinden çıkmış ağlak romantizm ürünleri. bu yüzden kim takar onları. corlys velaryon fiyaskosundan başlayalım o hâlde. yabancı, savaşçı ve anne sizinle olsun. isterlerse oyuncu değil patates çuvalı oynatsınlar, beni hiç alâkadar etmez diyecek olanların spoiler bölümüne geçmesi şiddetle tavsiye edilmektedir.
corlys velaryon ve hatta direkt velaryon ailesinin cast seçimleri oldukça konuşulmuştu zira valyria kanı taşıyan ve elf ırkından hallice olan bu hanedan için siyahi oyuncu seçimi yapılması pek çok mecrada soğuk su etkisi yarattı. sebeplerini birazdan açıklayacağım ancak sonucu direkt söyleyeyim; velaryonlar siyahi olabilir ama corlys velaryon ve ailesi hikaye akışı gereği ne yazık ki bu cast seçimi ile temsil edilemez.
öncelikle neden valyria kanından gelen biri farklı fenotipik özellikler sergileyebilir ona bakalım. doom of valyria sonrası safkan valyrian olan 3 büyük hane kaldı. bunlardan yalnızca velaryon ve targaryen hanesi bizi ilgilendiriyor. targaryen hanesi seven kingdoms üzerinde hakimiyet kurmayı seçerken velaryon hanesi ironborn gibi denizcilik yaparak büyük okyanuslarda hakimiyet kurmayı seçti. şimdi resmi tarihten biliyoruz ki targaryenler genelde aile içi evlilikler yapsa da valyria kanından gelmeyenler ile de gerek politik amaçlar gerek ise aşk gibi olağandışı etmenler sebebiyle evlilik bağı kurdular. tarihin bu bölümünde old town hanelerinden biri olan hightower hanesi bunun bariz bir örneği. hatta ve hatta saf valyria kanından diye nitelendirilen ana karakterlerden biri olan rhaenyra targaryen'in geçmişi bile bu hususta örnek teşkil ediyor. rhaenyra'nın annesi aemma arryn; daelle targaryen ve rodrik arryn'in çocuğuydu yani valyrian olmayan arryn hanesinin kanına sahipti. rodrik arryn'in aile ağacında 7 kuşaktır valyrian yok bu arada. hatta şaşıracaksınız ama simsiyah saçlara ve gözlere sahip olan robert baratheon bile baratheon hanesinin uzun yıllar targaryen ailesi ile evlilik bağı kurmasından sebep valyria kanı taşımakta.
daha çok donanmalar kurarak denizleri fetheden ve hane zenginliğini adalar ve volantis çevresinde hazine arayarak geçiren velaryon hanesinin aile ağacında yaz adalarından gelme, oldukça koyu tenli birinin olması tam da bu yüzden hiç şaşırtıcı olmaz. ek olarak velaryon hanesi zaten valyrianları niteleyen özelliklerden birine, beyaz ten rengine zaten uzun yıllardır sahip olabilmiş değil. burada ek bir parantez açayım, üstte sandman'in ağlamalarını dikkate almayınız zira üniversite yıllarımızda george rr martin üzerine yapılan tartışmaların haklı galibinin neden ben olduğumu unutmuş gibi kendisi, ben ona arada bir hatırlatarak egomu tatmin ediyorum*. velaryonlar hikaye akışı gereği beyaz ten rengine sahip olmak zorunda olmadı zira kanları uzun yıllar boyu o kadar da saf kalmadı üstelik sürekli deniz tuzu ve yakıcı güneşe maruz kalan tenleri daha çok bakır olarak tanımlandı. hatta arttırıyorum, rhaenyra'nın ilk evliliğinden doğan oğullarının ne mor göz ne de beyaz saça sahip olmaması gibi bir durum da var elimizde. bu çocuklar yine de ejderha binicisi olabildiler. yani kamçı şaklatarak ejderhaya binmek için illa bu fenotipik özellikleri sergilemek bile bir zorunluluk değil. velaryon hanesine girmiş olan tek bir yaz adalı tamamen tüm fenotipi alt-üst edebilir ve bu adamlar yine de bir ejderhaya binme konusunda sorun yaşamazlar.
gelelim neden corlys ve ailesinin bu ten rengine sahip olamayacağına. sebebi bariz bir biçimde corlys'in oğlu laenor velaryon ile evlenmiş olan rhaenyra targaryen. laenor kitapta altı çizildiği üzere erkeklere ilgi duyan bir adam. hatta yüce üstat mellos, the rogue prince kitabında rhaenyra ve laenor evliliğini meşrulaştırmak için şöyle söylüyor:
"ne var bunda? ben de balıklara âşık değilim ama yemekte balık olduğunda yiyorum" s. 24 (düzenbaz prens/ rogue prince)
(what of it? i'm not fond of fish, but when fish is served, i eat it.) p. 361 (fire & blood)
bu tamamen doğru olan söylentiler elbette rhaenyra ve laenor'un evliliği üzerine gölge düşürüyor ama asıl mesele rhaenyra ve laenor'un evliliği sürecinde 3 çocukları olmasıyla başlıyor. şimdi burada şunu anlamak gerek; rhaenyra'nın laenor'dan olma üç oğlu açıkça piç olarak yaftalanmıştır ve bu rhaenyra'nın aegon ii ile taht mücadelesine de epey zarar veren bir etmen. peki neden? rhaenyra, babası kral viserys i'in onayı ile tahtın meşru varisi olduğundan ondan sonra tahta geçecek olan çocukları oldukça önem arz ediyor. bu çocukların babasının laenor olmama ihtimali onları direkt 'piç' olarak yaftalayıp taht haklarını ellerinden alır.
kitaba baktığımız zaman; otto hightower'dan sonra kral eli olmuş olan lyonel strong'un en büyük oğlu, kemikkıran lakaplı harwin strong; bu üç çocuğun muhtemel babası olarak karşımıza çıkıyor. çünkü çocuklar onun gibi basık burunlu, kahverengi gözlere ve karamel rengi saçlara sahip. üstelik mushroom'un iddialarına göre rhaenyra'nın criston cole tarafından reddedildikten ve daha sonra da laenor'un onunla hiç ilgilenmeyerek genç erkeklere yönelmesinden sonra teselliyi harwin strong'un kollarında aradığına dair rivayetler dolanıyor.
halkın bir kısmı ve çoğunluğu yeşillerden oluşan soylular bu çocukları harwin strong'un piçi olarak anıyor ancak resmi bir kanıt sunamazlar bu yüzden taht haklarına zarar veremezler de. şimdi; harwin strong'u oynayan oyuncuyu en fazla latino birine oynatabilirsin zira adam gayet beyaz tenli olarak ifade edilmiş ama sen corlys ve hanedanını dolayısıyla laenor'u açıkça siyahi yaparsan bu çocukların piç olduğunu tüm izleyicilere - ki bu önemli değil- ve hatta koca kaleye -bu önemli- bağırarak söylemiş olursun. bu çocuklar laenor'dan ise neden hepsi bembeyaz? kahverengi saç ve gözleri belki arryn kanına sahip olan rhaenyra ile açıklayabilirlerdi ve çocuklar gerçekten harwin'den olsa bile bunun arkasına sığınarak tahtın meşru varisi olarak hak iddia edebilirlerdi. oysa şimdi bahaneleri yok. yani ortada bir taht savaşı olmasına yetecek bir şey kalmıyor. sırf çocukların ten renginden ötürü rhaenyra varis olma hakkını direkt kaybeder çünkü soylu lord ve leydiler ondan sonra tahta geçecek çocuklarının piç olmasını asla kabul etmezler. şüphe başka bir şey ortadaki bariz gerçeklik bambaşka bir şey. şüphe söylenti yaratır ama kanıt olmadan bir hiçtir. oysa ortadaki bir gerçeği kimse reddedemez. bunu poligenik kalıtımla bile açıklayamazsın çünkü.
bu yüzden bu cast seçimi bir fiyasko zira olay örgüsüne koca bir balta indiriyor. tamamen iki farklı tarafın taht üzerinde hak iddia etmesini konu alan bir serinin altını açıkça oymaktır bu. yoksa valyrian birinin ten rengi hatta saç rengi ve göz rengi bile aslında abartıldığı kadar değiştirilemez değil. salladhor saan da valyrian ama game of thrones'da kendisini siyahi birinin oynamasını dert etmedim açıkçası zira bu benim için açıklanabilirliğe sahipti ve olay örgüsünü bozmuyordu. bu durumu yalnızca harwin strong'un ten renginde değişime giderek yapabilirler ancak kendisini oynayan oyuncu olan ryan corr, gayet kumral bir avustralyalı. gelip cast seçimini de ben mi yapayım hbo?
gelelim serinin konusuna. tarihlerde kullanacağım 'ac' kısaltmasının açılımının 'after the conquest' olduğunu da ek olarak not düşeyim zira bazı kaynaklarda 'fs' kullanılmış. kafa karıştırmasın, ikisi de fatih aegon'un fethinden sonrasını ifade ediyor.
öncelikle şunu söylemek gerekiyor. dance of the dragons veya the dying of the dragons tam olarak game of thrones gibi tüm hatları kesin olarak çizilmiş bir olay örgüsüne sahip değil. the rogue prince ve the princess and the queen tamamen gerçekliğe sahip eserler olarak adlandırılamazlar. âliüstat gyldayn tarafından; yüce üstat runciter, üstat malles ve viserys i'in sadık soytarısı mushroom'un bazı zamanlar birbirinden oldukça farklı anlattıkları olayların yazıya dökülen derlemesinden oluşuyor daha çok. daha açıklayıcı olmak gerekirse rhaenyra ve criston cole örneği üzerinden gidebiliriz. malles daha çok cole'un rhaenyra'ya âşık olduğunu iddia ederken mushroom rhaenyra'nın onu takıntı haline getirerek adamı sürekli taciz ettiğinden söz eder. bu önemsiz görünse de kralyapan lakaplı criston cole'un rhaenyra ile ilişkisi tüm dengeleri değiştirmiştir ancak âliüstat gyldayn bunun sebeplerini tam olarak açıklayamaz. yani bunlar tarihi kesinlikler değiller ancak sonu, ortası ve başı belli bir konu var elimizde. sonuçlarına hakimiz ancak sebepleri çoğu zaman gizem diyebiliriz esasında. yalnızca içi doğru biçimde doldurulması gereken bir çerçeve bu. senaristlerin bu söylentiler arasında seçim yapması gerekecek bu da dizinin gizem faktörünü ortaya çıkaran esas durum. tabii george amcamız senaryoda iyileştirmeye gidildiğini açıklayarak kitabı okuyanlar için bile şaşırtıcı olabilecek olayların gerçekleşeceğine dair sinyalleri yakmış durumda.
ilk olarak the rogue prince kitabında geçen olaylar üzerinden ilerleyelim çünkü dance of the dragons bu temeller üzerine inşa edildi. baştan belirtmem gerekiyor ki; targaryen hanesi, isim seçimlerini atalarına bir saygı göstergesi olarak -bazı zamanlar politik amaçlar ile- daima hane isimlerinden ve büyük krallarından seçtiği için kafa karıştırıcı olabilir.
belirtmek gerekiyor ki sanılanın aksine bu veraset savaşının temelleri esasında 48 ac - 103 ac arasında hüküm sürmüş olan the old king jaehaerys i'in saltanatının son yıllarında atılmıştır. kral jaehaerys'in saltanı boyunca good queen alysanne ile evliliğinden 13 çocuğu oldu. ejderha kayası prensi olarak kabul gören ilk varis aegon -fatih aegon ile karıştırmayın- öldükten sonra taht sırası diğer çocukların ölümü ile beraber yavaş yavaş kral ve kraliçenin 3. çocuğu olan aemon'a geçmişti. aemon tahtın yeni varisini belirleyen ünvan olan ejderha kayası prensi titrinin sahibi olduktan hemen sonra öldü. varisin soyundan gelenler yani aemon'un çocukları aemon'un kardeşlerinden daha önce tahta geçebilme hakkına sahipti ancak aemon'un sadece rhaenys isimli bir kız çocuğu olmuştu. burada esas mesele absolute cognatic primogeniture vs. patrilineality/agnatic-cognatic succession aslında. absolute cognatic primogeniture için; kız ve erkek çocuk ayırmadan, ailenin yaşayan en büyük çocuğunun aktarılan tüm miras ve titrin sahibi olabileceği bir yasa diyebiliriz. agnatic-cognatic succession ise titrin sahibinin var olan tüm erkek akrabaları -diğer oğulları, kardeşleri, amcası vs. gibi- hayattaysa kız çocuklarını atlayarak onlara öncelik verilmesi hakkında bir yasa.
kral jaehaerys hâlâ hayattayken ve diyarı yönetirken 92 ac'de bir konsey kuruldu. ki biz bu konseyi great council of harrenhall ve 101. konsey olarak da biliyoruz. oldukça hararetli geçen tartışmaların döndüğü konseyin amacı varis belirlemekti. normal şartlarda ejderha kayası prensesi ünvanı alarak tahta geçmesi gereken rhaenys, kadın olduğu için taht hakkından feragat etmek zorunda bırakıldı ve ejderha kayası prensi titrinin sahibi aemon'un 4. erkek kardeşi ve rhaenys'in amcası baelon oldu. yani konsey agnatic-cognatic succession'da karar kıldı.
92 ac'deki bu konsey önemli zira aegon ii ve rhaenyra arasındaki taht savaşı tamamen bu soylu lordların o zaman rhaenys ve baelon arasındaki seçimlerinin bir sonucu.
yaşlı kral'ın saltanatı sürecinde hayatta kalamayan baelon, ölürken varisi olarak ilk oğlu viserys'i geride bıraktı. kral jaehaerys i; hem ejderha kayası prensi olan varisi hem de kral eli olarak görev yapan oğlu prens baelon'un ölümü üzerine hightower hanesinin lordunun kardeşi olan otto hightower'ı kral eli olarak atamaya karar verdi. otto, oldukça hırslı bir adamdı ve kralın aksine kendi planları vardı. belirtmek gerekir ki otto, saraya ailesi ile beraber geldiğinde o zamanlar 15 yaşlarında olan kızı alicent hightower yaşlı kral'a refakat etme görevini üstlenmiş ve yaşlı kral öldüğünde bile son anlarında yanında olmuştur.
103 ac yılında, yaşlı kral öldüğü zaman yerine torunu; baelon'un 26 yaşındaki oğlu prens viserys geçti ve adının ilki olarak viserys i diye anıldı. viserys i'in eşi aemma arryn'den 97 ac yıllarından olma tek bir çocuğu vardı; prenses rhaenyra targaryen. ancak bu sorun olarak görülmüyordu zira kral, genç; kraliçe sağlıklıydı yani taht için başka bir varis gelecekti mutlaka. hiç olmazsa viserys i'in küçük erkek kardeşi daemon targaryen vardı ancak kral eli otto hightower en çok bu ihtimalden haz etmiyordu.
daemon targaryen... bu karakter serinin en önemli isimlerinden biri. hırslı, becerikli, zeki, acımasız, çıkarcı ve kaotik bir adam. daemon, zamanında abisi kral viserys i'in yüce konseyinde görev almış ancak içki ve kadın düşkünü doğası -biraz da otto hightower'ın etkisi- onu görevinde uzun süre tutmaya yetmediğinden kendi konumundaki birinin olması gerekenden çok aşağıda bir rütbe verilerek şehir muhafızlarının komutanı olarak atanmıştı. sefil durumda olan muhafızlara; yeni, parlak zırhlar; gürz ve kılıçlar verdi ve onların altın pelerinliler olarak anılmasını sağlayan pelerinler onun dahiyane zekasının bir ürünüydü. muhafızların komutanı olarak görev yaptığı süreçte bit çukurunda korku salmış ve genelevlerden dışarı adımını bile atmamıştı. hatta öyle ki bit çukuru lordu lakabını bu günlerde kazandığı söylenir. daemon bu süreçte misery ya da white worm ismi ile anılan lys'li lady mysaria ile yakınlık kurdu ve onu metresi yaptı. daemon'un tüm bu muhafızlık meselesini kabul etmesinin yegane sebebi arryn'in taşyazı leydisi rhea royce ile olan mutsuz evliliğiydi zira kendisi rhea royce ve onun temsil ettiği her şeyden tiksiniyordu. onun sevgili kılıcı kara kız kardeş, insan kanı ile sulanmak; içi tehlikeli fikirler ile dolu hırslı kafası, kral tacı takmak için yaratılmıştı. arryn vadisindeki erkeklerin koyunlar ile yatıp kalktığını çünkü koyunların vadinin kadınlarından güzel olduğundan söz ettiği biliniyor. tabii bir de viserys'in oğlunun olmaması da daemon için önemli bir sebepti çünkü kendisinin ejderha kayası prensi ilan edilerek varis yapılacağını umuyordu.
105 ac'ye geldiğimizde büyük bir felaket zinciri yaşandı. aslında bu felaket yaşananların ne ilki ne sonuncusu olacaktı. daemon'un elinden valyrian çeliği kara kız kardeş kılıcını düşürebilecek kadar iyi bir şövalye olan criston cole, kral muhafızı olmaya hak kazanmış; prensesin beyaz şövalyesi,
7 yaşındaki prenses rhaenyra targaryen'in isteği ile kralın emri doğrultusunda prensesin sadık kılıcı ve kalkanı görevine getirilmişti. öte yandan kral viserys'in eşi doğum sırasında yeni doğmuş olan varis baelon -viserys ona babasının adını vermişti- ile birlikte hayatını kaybetti. genç kraliçe ve yeni doğmuş varisinin ölümünü fırsat bilen daemon ulu orta bu olayla dalga geçmeye ve tahtın varisinin kendisi olduğunu söylemeye başlayınca kral viserys ona tahammül etmekten vazgeçerek yasının bitmesinin hemen ardından bir konsey topladı ve varisinin kızı rhaenyra olacağını duyurdu. bu konseyde orada bulunan tüm soylu lordlar diz çökerek prenses rhaenyra'nın taht hakkını koruyacaklarına dair yemin etmişlerdir ancak lordların kendilerinden sonra gelecek olan oğullarının pek azı bu yemini hatıralayacak ya da uygulayacaktı. grimdark bile olsa, böyle bir evrende bile sözlerini tutmamak kan ile ödenir. tarihin bu kısmında ise yalnızca kan değil ateş de hüküm sürecek.
bu sıralarda yeğeni rhaenyra'ya derin bir sevgi beslese bile varis olamayacağını öğrenen daemon; metresi leydi mysaria ile birlikte ejderhası caraxes'e binerek ejderha kayasına döndü. bu süreçte leydi mysaria hamile kalmış ancak ona bir ejderha yumurtası hediye etmek isteyen daemon'a sinirlenen viserys; ona yumurtayı geri vererek meşru karısının yanına dönmesini emretmişti. mecburen bu kararı kabul etmek zorunda olan daemon, arryn vadisine dönerken leydi mysaria da bir gemi ile lys'e gönderildi. burada mysaria'nın bebeğini düşürdüğü ve daemon'un bunu öğrenince kral viserys'e büyük bir nefret beslemeye başladığı söylenir.
bu sıralarda üstat runciter, kral viserys'e yeniden evlenmesini salık verdi. driftmark'ın yegane mirası, rhaenys ve corlys velaryon'un güzeller güzeli kızı ve fatih aegon zamanından kalmış yaşayan tek ejderha olan vhagar'ın sürücüsü laena velaryon bunun için biçilmiş kaftandı. üstelik rhaenys'in kızı laena ile evlenmek 92 ac'de varisliği onaylanmamış rhaenys'in gönlünü almak ve driftmark ile uzlaşma sağlamak demekti ancak otto hightower ve kızı alicent yıllardır kendi ağlarını örmüştü bile. kral bu teklifi reddederek alicent hightower ile evleneceğini duyurdu. velaryonlar ve onların hiç olmayan kraliçeleri rhaenys bu yok sayılmayı unutmayacaktı. daemon'un da bu evlilik olayına sıcak bakmadığını söylemek gerek.
106 ac'ye geldiğimizde kral çoktan alicent ile evlenmişti -velaryonlar düğüne gelmeyi reddetmiştir- ve daemon ise velaryonlar ile işbirliği yaparak essos ve dorn arasında yer alan ve troyka yönetiminde olan basamak taşları isimli bölgeyi ele geçirmek için kan ejderhası caraxes ile driftmark'a uçmuştu. tabii burada kanlı savaşlar döndüğünü söylemek gerek ancak bunların detayları bizi pek ilgilendirmiyor. 106 ac'den 109'a kadar süren savaşlar sonucunda daemon'un kısa bir süreliğine bu bölgenin hakimi olarak taç taktığını bilseniz yeterli.
bu süreçte king's landing ise başka haberler ile çalkalanmaktaydı. 107 ac'de alicent ve kral viserys'in, aegon isimli bir erkek çocuğu oldu. harrenhall konseyi açıkça ilk doğan çocuğun değil en büyük erkek çocuğun tahta geçmesinde karar kılsa da kral viserys, rhaenyra'yı varisi olarak kabul etmeye devam etti. alicent ve rhaenyra'nın arası yavaş yavaş açılmaya başlıyordu. aegon'un doğumunun üzerinden iki yıl geçtiğinde alicent, helaena isimli bir kız çocuk dünyaya getirmiş, takip eden bir yılın ardından aemond isimli bir erkek çocuk daha doğurmuştu. aemond, hikâyede en etkili role sahip karakterlerden biri denilebilir zira ejderhaların dansında o ve daemon bir insan olarak değil adeta kana susamış iki ejderha olarak yer almıştır. bu sıralarda alicent yavaş yavaş criston cole ve prenses rhaenyra'nın arasındaki ikili ilişki hakkında dedikodular çıkarmaya başlamıştı elbette. bakın rhaenyra gerçekten bambaşka bir ruh hastası ancak alicent gibisini tudor hanedanında arasanız bulamazsınız.
"sör criston prensesi düşmanlarından koruyor ama prensesi sör criston'dan kim koruyor?" s. 17 (düzenbaz prens)
"ser criston protects the princess from her enemies, but who protects the princess from ser criston." p. 357 (fire & blood)
tarih 109 ac'yi gösterdiğinde; kral eli otto hightower, kızı alicent ile birlikte kral viserys'i dört taraftan sıkıştırmaya başlamıştı bile. otto, 92 ac'de harrenhall'daki büyük konseyin verdiği karar gereğince torunu aegon'un, rhaenyra yerine varis ilan edilmesinde o kadar ısrarcı oldu ki viserys, otto'nun yakasındaki kral eli nişanını sökerek dalga geçercesine yerine harrenhall lordu lyonel strong'u kral eli ilan etti. otto hightower ise yeniden old town'a sürülmüştü. bu süreçte rhaenyra ve alicent'in arası hepten açılmış, kraliyete bağlı olan haneler ikiye bölünmüştü. tıpkı 92 ac'de olduğu gibi veraset savaşı yine aynı konu üzerine temelleniyordu. oysa kral viserys hem eşine hem de ilk eşinden olma kızına derinden bağlıydı ve arabuluculuk rolü üstlenmek için iki tarafı da sürekli karşı karşıya getiriyordu.
tarih 111 ac'yi gösterdiğinde kral viserys, alicent ile olan evliliğini kutlamak için büyük bir turnuva düzenledi ancak bu turnuva tam da viserys'in korktuğu gibi the dying of the dragons için bir sembole dönüşecekti zira kraliçe alicent bu turnuvaya yeşil bir elbise giyerek gelmiş; üvey kızı rhaenyra ise targaryen hanesinin siyah ve kırmızı renklerini üzerinde taşımıştı. bu turnuvadan sonra alicent ve oğlu aegon ii'nin taht iddiasını destekleyenler 'yeşiller' olarak anılırken, prenses rhaenyra'ya bağlı kalmaya devam edenler 'siyahlar' olarak anıldı. o zamanlar rhaenyra'nın sadık şövalyesi olan criston cole prensesin nişanını takarak yeşillerin sadık destekçilerini devirdi ve bu turnuvanın galibi siyahlar oldu.
bu sıralarda daemon turnuvaya habersiz gelerek abisi kral viserys'in önünde diz çökmüş ve basamak taşları kralı olarak başına taktığı tacı abisine sunmuştur. burada daemon ve rhaenyra arasında ne geçtiği muamma ancak daemon ne alicent ne de onu taht sırasında geri düşüren aegon ve aemond'a karşı bir sıcaklık besliyordu. neredeyse 6 ay şehirde kalan daemon konseydeki eski görevine devam ederken bir yandan rhaenyra ile ilgilenmeye başlamıştı. birlikte caraxes (daemon'un ejderhası) ve syrax (rhaenyra'nın ejderhası) ile uzun uçuşlar yapıp yakınlaşmaya başladılar.
burada; daemon'un rhaenyra'yı baştan çıkarıp beraber olduğundan tutun, alicent'in kral viserys'e daemon'u göndermesi hakkında baskı yaptığına kadar onlarca farklı hikaye anlatılmıştır ancak sebebi anlatan kaynağa göre değişse bile sonucunda daemon yarım yılın sonunda king's landing macerasını sonlandırarak basamak taşları kralı olmaya geri dönmek zorunda kalır. bu sıralarda kral muhafızları lord kumandanı olan harold westerling'in ani ölümü ile birlikte yerine criston cole lord kumandan olarak geçmiştir. prensesin, amcası daemon'dan tutun sadık şövalyesi criston cole'a kadar hakkında pek çok aşk dedikoduları çıkınca; soylular arasında prensesin evlenmeden bekaretini kaybettiği anlatılmaya başlanır ki bunun müsebbibi mushroom'dur. 112 ac'de büyük konsey toplanır ve prenses rhaenyra'yı evlendirmek için uygun adayları belirlemeye başlar. bu süreçte kraliçe alicent'in sırf ilk oğlu aegon tahta geçsin diye 5 yaşındaki aegon'u 15 yaşındaki üvey kardeşi prenses rhaenyra ile evlendirmeye çalışmışlığı vardır. bu kadındaki hırs beni çileden çıkarıyor gerçekten.
neyse. konseyin kararı sonucunda prenses rhaenyra'nın kuzeni laenor velaryon ile evlenmesinde karar kılınır. tabii bunun altında bin tane politik sebep var. rhaenys velaryon'un (targaryen) taht hakkı elinden alındıktan sonra ve kral viserys, laena yerine alicent ile evlenmeye karar verdiğinde; kraliyetin arası velaryonlar ile epey açılmıştı. bu evlilik sayesinde velaryonların daha doğrusu driftmark'ın deniz yılanı corlys velaryon'un devasa donanması yeniden kraliyetin kontrolüne girebilirdi.
elbette laenor'un eşcinsel olduğu bir sır değildi ve bir ihtimal kalbi dolu olan rhaenyra da onunla evlenmek istemiyordu ancak varisliğinin elinden alınma ihtimali ile tehdit edilince bu evliliği onaylamaya karar verdi. kimileri bu olaydan sonra criston cole'un prenses rhaenyra'ya beraber kaçmayı teklif ettiğini ancak prensesin onu aşağılayarak reddettiğini söylerken kimileri ise prensesin criston cole'un odasına gizlice girerek onunla beraber olmaya çalıştığını ancak criston cole'un onurundan ötürü onu reddettiğini ve prensesin harwin strong'un kollarında teselliyi aradığını söyler. hangi söylenti doğrudur bilinmez ancak bu gecenin sabahında criston cole'un artık siyahların azılı bir temsilcisi değil yeşillerin, yani kraliçe alicent'in destekçisi olduğu kesin.
burada kişisel bir görüş belirtmem gerekirse eğer; bence ilk söylediğim söylentinin doğruluk payı epey yüksek. burada sansa stark - sandor clegane dinamiğini hemen yakalayanlar vardır şüphesiz. rhaenyra belli ki criston'a karşı ilgi duyuyordu ancak cole düpedüz rhaenyra'ya âşık bir adamdı. bunu rahatlıkla yakalayabildiğimiz pek çok olay var. criston cole'un tam da rhaenyra'nın evleneceğini öğrendiği günün ertesinde rhaenyra'dan ölümüne nefret ederek kraliçe alicent'ın tarafına geçmesinin sadece prensesin onunla beraber olmak istemesi olduğunu sanmıyorum. şimdi burada her türlü ihtimali masaya yatırıp tartışabiliriz ancak günün sonunda rhaenyra'nın cole'u kaçmaya zorladığı ihtimallerin çok azı mantıklı olur zira rhaenyra, olayların devamında göreceğimiz üzere kraliçe tacını epey istiyor. ek olarak; harwin'in prensese kur yaptığını öğrenen cole'un, turnuva sırasında adamı ölümüne dövmesi de kulağa öylesine verilmiş bir detay gibi gelmiyor. bana kalırsa yeşillerin rhaenyra'yı aşağılamak için ortaya attığı iddialardan ibaret bu söylentiler. bu adamı kör kütük aşık olarak işlemezlerse bu dizide daha da bir şey demiyorum. aksini işleyeceklerse kendisinde stark kanı var mı bir kontrol etsinler.
çok uzun tutmayayım. 114 ac'de laenor ve rhaenyra evleniyor ama bu sıralarda laenor velaryon, öpücük şövalyesi joffrey lonmouth ile sevgili. muhtemelen rhaenyra da harwin strong ile bir ilişki yaşıyor. bir turnuva sırasında criston cole, joffrey'i döverek öldürünce ipler daha da geriliyor elbette. bu olay sonrasında laenor driftmark'a dönüp kendisine yeni bir şövalye buluyor. laenor, ser qarl correy ile günlerini geçiredursun; prenses de king's landing'de harwin strong ile balolara katılıp boy göstermeye başlıyor. yıl sonunda ise beklenmedik(!) bir şekilde prenses kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, burnu tıpkı harwin strong'u andıran bir bebek doğuruyor. laenor, bebeğe ölen sevgilisi joffrey'nin adını vermek istese de kral viserys'in isteği üzerine torununa jacaerys ismi veriliyor. prensesin hemen ardından kraliçe alicent ise daeron (daha sonra cesur daeron olarak anacağız onu) isimli bir erkek bebek daha doğuruyor. kadın hırsından aynı yıl hemen gidip çocuk yaptı... bu saçma hanedan entrikaları bitse de iki ejderha görsek gerçekten. içim şişti.
115 ac'ye geldiğimizde daemon'un karısı ölmüş; aynı yıl, daemon, laena velaryon ile evlenmeye karar vermiştir. prenses rhaenyra da bu yıl lucerys isimli yeni bir bebek dünyaya getirir ki lucerys gerçekten franz ferdinand gibi bir çocuk. elbette lucerys de ne laenor ne de rhaenyra gibi beyaz saçlara ve mor gözlere sahipti. o da abisi gibi kahverengi saçlar ve kahverengi gözler ile doğmuştu.
"denemeye devam et, eninde sonunda kendine benzeyen bir tanesini elde edersin." s. 31 (rogue prince/ düzenbaz prens)
"do keep trying, soon or late, you may get one who looks like you." p. 367 ( fire & blood)
116 ac'ye geldiğimizde veraset savaşına yeni piyonlar da ekleniyordu. laena velaryon'un daemon targaryen ile olan evliliğinden baela ve rhaena isimli ikiz kız çocuğu olmuştu. 117 ac'de ise rhaenyra yeni bir erkek bebek dünyaya getirdi ve laenor bebeğe ölmüş olan eski erkek arkadaşı joffrey'nin adını verdi. bu çocuk da kahverengi saçlı doğunca, şüphe okları iyice harwin strong'u göstermeye başlamıştı ancak kral bu iddiaları dikkate almadı ve rhaenyra'yı varisi olarak görmeye devam etti. yine de prensesin üç oğlu da -jacaerys, lucerys ve joffrey- tüm bu iddialara rağmen onlara verilen yumurtalardan vermax, arrax ve tyraxes isimli üç ejderha çıkarabilmişti.
tüm bu çekişme sürecinde kraliçe alicent'in çocukları; aegon, aemond, daeron ve helaena ile prenses rhaenyra'nın çocukları; jacaerys, lucerys ve joffrey arasında da çekişmeler baş göstermekteydi. 120 ac'de daemon'un ikinci eşi leana velaryon doğum sırasında öldü ve ejderhası vhagar, efendisiz kaldı. bunu fırsat bilen on yaşlarındaki aemond, fatih aegon'un zamanından kalan tek ejderha olan vhagar'ın yeni sürücüsü olmayı denedi ancak çıkan kargaşada kardeşini korumak isteyen lucerys, aemond'un tek gözünü yanlışlıkla oymuş ve onu kör etmişti. yine de aemond vhagar'ın yeni sürücüsü olmayı başardı.
daha bir kaç ay geçmeden prenses rhaenyra'nın eşi laenor velaryon da kız kardeşi leana ile aynı kaderi yaşadı. altında yatan bir komplo var mı bilinmez ancak laenor velaryon sevgilisi qarl correy tarafından bıçaklanarak kız kardeşi ile aynı yıl içerisinde öldürüldü. bu sıralarda harwin strong'un da harrenhall kalesinde yanarak öldüğünü söylemek lazım. bu olayın altındaki entrikaları hayalinize bırakıyorum. yine de ufak bir alıntı bırakayım, benim de aklıma gelen seçeneklerin pek farkı yok zaten.
"bir sonraki ölecekler yaşlı stronglar'dı. oğlu ve varisi ser harwin'le beraber göl kıyısındaki büyük, yarı-harap kalesine dönen harrenhall lordu ve kral eli lyonel strong. varışlarından kısa süre sonra uyudukları kulede bir yangın başladı, uşakların üçü ve bir düzine hizmetçileriyle birlikte babası da oğlu da öldü. yangının nedeni belirlenemedi. bazıları bunu basitçe talihsizliğe verirken bazıları kara harren'ın mevkisinin lanetli olduğunu ve elinde tutana sadece kötü son getirdiğini mırıldandı. birçoğu alevlerin kasıtlı olarak tutuşturulduğundan şüphe etti. mushroom bunun arkasında oğlunu boynuzlayan adama karşı intikam olarak deniz yılanı'nın olduğunu ileri sürer. rahip eustace, daha makul bir biçimde, prenses rhaenyra'nın sevgisine rakip birini bertaraf eden prens daemon'dan şüphelenir. diğerleri larys yumruayak'ın sorumlu olabileceği fikrini ortaya koydu; babası ve abileri ölen larys strong, harrenhall lordu olmuştu.
en rahatsız edici olasılık, kral'ın kendisinin emri verdiğini düşünen yüce üstat mellos'tan başkası tarafından öne sürülmemişti. eğer viserys, rhaenyra'nın oğullarının soyuyla ilgili söylentilerin doğru olduğunu kabul etseydi, oğullarının piçliğini açıklar korkusuyla kızının şerefini lekeleyen adamı bertaraf etmeyi dileyebilirdi."s. 40 (rogue prince/ düzenbaz prens)
"the next to perish were the elder strongs. lyonel strong, lord of harrenhal and hand of the king, accompanied his son and heir ser harwin on his return to the great, half-ruined castle on the lakeshore. shortly after their arrival, a fire broke out in the tower where they were sleeping, and both father and son were killed, along with three of their retainers and a dozen servants.
the cause of the fire was never determined. some put it down to simple mischance, whilst others muttered that black harren's seat was cursed and brought only doom to any man who held it. many suspected the blaze was set intentionally. mushroom suggests that the sea snake was behind it, as an act of vengeance against the man who had cuckolded his son. septon eustace, more plausibly, suspects prince daemon, removing a rival for princess rhaenyra's affections. others have put forth the notion that larys clubfoot might have been responsible; with his father and elder brother dead, larys strong became the lord of harrenhal. the most disturbing possibility was advanced by none other than grand maester mellos, who muses that the king himself might have given the command. if viserys had come to accept that the rumors about the parentage of rhaenyra's children were true, he might well have wished to remove the man who had dishonored his daughter, lest he somehow reveal the bastardy of her sons." p. 374 (fire & blood)
bu arada lyonel strong'un yokluğunda otto hightower yeniden kral eli görevine getirildi böylece yeşiller sarayda daha fazla güç elde etmişti. bence larys strong - ki ejderhaların dansı sırasında fısıltıların efendisi olarak aegon ii'nin saltanatı için neler yaptığı ortada- otto hightower ile anlaşarak lyonel'i öldürmeyi planladı ancak harwin de beklenilmedik şekilde kalede olduğundan suikastın asıl hedefinin o olduğu düşünüldü. neyse.
bu sıralarda eşlerini aynı yıl içinde kaybetmiş olan rhaenyra ve daemon targaryen evlenmeye karar verdi. bir yılın ardından rhaenyra ve daemon'un beyaz saçlara ve mor gözlere sahip olan yani piç olarak yaftalamanın mümkün olmadığı bir çocuğu oldu. çocuğa aegon adını vermeye karar verdiler. kraliçe alicent'in oğlunu büyük aegon, prenses rhaenyra'nın oğlunu genç aegon olarak ifade edeceğim zira orijinal metinde böyle karar verilmiş. henüz iki yıl geçmeden rhaenyra, viserys adını verdiği başka bir erkek çocuk daha doğurdu. aynı yıl içerisinde kraliçe alicent aracılığı ile iki kardeş olan helaena ve aegon da evlendirildi ve geçen bir yılın ardından helaena, erkek kardeşinden jaehaerys ve jaehaera isminde bir kız ve bir erkek ikiz dünyaya getirdi. ardı ardına doğumlar gerçekleşip sınırlar daha da keskin çizilerken kralın sağlığı da pek iyiye gitmiyordu.
veraset savaşında tüm piyonlar tahtaya yerleşmişken 129 ac'de kral viserys hayata gözlerini yumarak farkında olmadan bu kanlı satranç maçını da başlatmıştı.
geliyoruz the princess and the queen kitabına yani ejderhaların dans etmeye ve kan dökmeye başladığı zamana. buraları detay vermeden anlatacağım zira bu savaşı dizide en ince ayrıntısına kadar göreceğiz. bundan ötürü savaşı oluşturan şartlar kadar önem arz etmiyor aslında.
kral viserys öldüğünde; hamile olan prenses rhaenyra dragon stone'da doğum sancıları ile uğraştığından ilk olarak kraliçe alicent'a haber verildi. normalde dragon stone'a kuzgun uçurulması gerekirken, criston cole ve alicent hightower'ın emri ile kralın ölümü gizlendi ve kralın ölü bedeni haftalarca odasındaki yatağında kendi haline bırakıldı. bu sırada criston, otto ve alicent, konseyi toplamış, aegon'u tahta geçirme planını yürürlüğe koymuştu. alicent'in oğlu aegon tahta geçerek aegon ii ismini aldığında dragon stone'da prenses rhaenyra, ölü doğan kız bebeğinin ardından yas tutuyor, tüm bunların sorumlusunu alicent ve aegon olarak görüyordu. sarayın kendi konseyine karşı dragon stone'da prenses rhaenyra ve daemon targaryen yeni bir konsey kurdu. artık kuzgunların savaşı başlıyordu.
yeşiller ve siyahlar, kendi yanlarında olacağını düşündükleri hanelere kuzgunlar göndermeye başladı fakat bir yılın sonunda; aynı anda baratheon hanesine mesaj taşıyan aemond targaryen ve lucerys velaryon karşı karşıya geldi. aemond'un lucerys'i öldürmesi ile artık kuzgunların devri kapanacak ejderhaların savaşı başlamış olacaktı. beklenildiği gibi de oldu. daemon, oğul'a karşı bir oğul diyerek; aegon ii'nin, kız kardeşi helaena'dan olma oğlu jaehaerys'i öldürerek savaşı daha da körükledi. böylece soylu hanelerin çarpışması, velaryon piçlerinin ihaneti -hakaret olarak söylemiyorum, evlilik dışında doğmuş olanlar seride direkt ağır bir biçimde böyle ifade ediliyor- ve dişi maegor'un (rhaenyra) zulmünden bıkan halkın sahte peygamberlere kapılarak ejderha çukurunda ejderhaları katlettiği kaotik bir dönemin fitili işte tam da bu noktada ateşleniyor.
geri kalanını diziyle senkronize bir biçimde her bölüm sonrası yazar ve kitapla karşılaştırmasını yaparım. muhtemelen dizi esas olarak bu 10 yıllık savaş dönemine odaklanacak ancak ilk sezonda en azından 10 yıllık savaş sürecini başlatan geçmiş olayları anlatmayı planlıyor gibiler.
bu arada söylemem gerekiyor ki; dizide hiçbir karaktere bağlanmanızı önermem zira finalde neredeyse kimse hayatta olmayacak. 3 ejderhayı az bulanlar için de bu dizi oldukça keyifli olacaktır zira aşağı yukarı 16 kadar ejderha göreceksiniz. aemond ve daemon'un, the god eye taraflarındaki o ikonik çarpışması ve rhaenyra'nın infazı için biraz bekleyecek gibiyiz. yine de asıl merak ettiğim şey gerçekten the hour of the wolf ve asoiaf evreninin gördüğü en havalı stark olan cregan stark'ı görüp göremeyeceğimiz. 5 sezon boyunca can sıkıcı targaryenler savaşıp birbirini öldürebilir; final bölümünde cregan stark'ın the hour of the wolf ile yedi diyarın ahmak lord ve leydilerine; onur ve şeref kavramının, yalnızca ozanların şövalyeler ve genç kızların aşklarını anlattığı şarkılarda olmadığını göstermesi benim için yeterli. king in the north!
andalların, rhoynar ve ilk insanların kralı, yedi krallığın hükümdarı ve diyarın koruyucusu gandalfgillerden, keyifli okumalar diler.
kaynak olarak george amcamızın the princess and the queen or the blacks and the greens, the rogue prince or a king's brother, the world of ice and fire ve fire & blood kitaplarını kullanacağız. orijinal a song of a ice and fire kitaplarının tamamında ejderhaların dansı olayına atıflar mevcut ancak onlar neredeyse 250 yıldan uzun süredir taraflı kaynaklar ile aktarılmış bilgilerden ibaret. yani onlar; bir bakış açısı, taraflı bilgi ve bardların elinden çıkmış ağlak romantizm ürünleri. bu yüzden kim takar onları. corlys velaryon fiyaskosundan başlayalım o hâlde. yabancı, savaşçı ve anne sizinle olsun. isterlerse oyuncu değil patates çuvalı oynatsınlar, beni hiç alâkadar etmez diyecek olanların spoiler bölümüne geçmesi şiddetle tavsiye edilmektedir.
corlys velaryon ve hatta direkt velaryon ailesinin cast seçimleri oldukça konuşulmuştu zira valyria kanı taşıyan ve elf ırkından hallice olan bu hanedan için siyahi oyuncu seçimi yapılması pek çok mecrada soğuk su etkisi yarattı. sebeplerini birazdan açıklayacağım ancak sonucu direkt söyleyeyim; velaryonlar siyahi olabilir ama corlys velaryon ve ailesi hikaye akışı gereği ne yazık ki bu cast seçimi ile temsil edilemez.
öncelikle neden valyria kanından gelen biri farklı fenotipik özellikler sergileyebilir ona bakalım. doom of valyria sonrası safkan valyrian olan 3 büyük hane kaldı. bunlardan yalnızca velaryon ve targaryen hanesi bizi ilgilendiriyor. targaryen hanesi seven kingdoms üzerinde hakimiyet kurmayı seçerken velaryon hanesi ironborn gibi denizcilik yaparak büyük okyanuslarda hakimiyet kurmayı seçti. şimdi resmi tarihten biliyoruz ki targaryenler genelde aile içi evlilikler yapsa da valyria kanından gelmeyenler ile de gerek politik amaçlar gerek ise aşk gibi olağandışı etmenler sebebiyle evlilik bağı kurdular. tarihin bu bölümünde old town hanelerinden biri olan hightower hanesi bunun bariz bir örneği. hatta ve hatta saf valyria kanından diye nitelendirilen ana karakterlerden biri olan rhaenyra targaryen'in geçmişi bile bu hususta örnek teşkil ediyor. rhaenyra'nın annesi aemma arryn; daelle targaryen ve rodrik arryn'in çocuğuydu yani valyrian olmayan arryn hanesinin kanına sahipti. rodrik arryn'in aile ağacında 7 kuşaktır valyrian yok bu arada. hatta şaşıracaksınız ama simsiyah saçlara ve gözlere sahip olan robert baratheon bile baratheon hanesinin uzun yıllar targaryen ailesi ile evlilik bağı kurmasından sebep valyria kanı taşımakta.
daha çok donanmalar kurarak denizleri fetheden ve hane zenginliğini adalar ve volantis çevresinde hazine arayarak geçiren velaryon hanesinin aile ağacında yaz adalarından gelme, oldukça koyu tenli birinin olması tam da bu yüzden hiç şaşırtıcı olmaz. ek olarak velaryon hanesi zaten valyrianları niteleyen özelliklerden birine, beyaz ten rengine zaten uzun yıllardır sahip olabilmiş değil. burada ek bir parantez açayım, üstte sandman'in ağlamalarını dikkate almayınız zira üniversite yıllarımızda george rr martin üzerine yapılan tartışmaların haklı galibinin neden ben olduğumu unutmuş gibi kendisi, ben ona arada bir hatırlatarak egomu tatmin ediyorum*. velaryonlar hikaye akışı gereği beyaz ten rengine sahip olmak zorunda olmadı zira kanları uzun yıllar boyu o kadar da saf kalmadı üstelik sürekli deniz tuzu ve yakıcı güneşe maruz kalan tenleri daha çok bakır olarak tanımlandı. hatta arttırıyorum, rhaenyra'nın ilk evliliğinden doğan oğullarının ne mor göz ne de beyaz saça sahip olmaması gibi bir durum da var elimizde. bu çocuklar yine de ejderha binicisi olabildiler. yani kamçı şaklatarak ejderhaya binmek için illa bu fenotipik özellikleri sergilemek bile bir zorunluluk değil. velaryon hanesine girmiş olan tek bir yaz adalı tamamen tüm fenotipi alt-üst edebilir ve bu adamlar yine de bir ejderhaya binme konusunda sorun yaşamazlar.
gelelim neden corlys ve ailesinin bu ten rengine sahip olamayacağına. sebebi bariz bir biçimde corlys'in oğlu laenor velaryon ile evlenmiş olan rhaenyra targaryen. laenor kitapta altı çizildiği üzere erkeklere ilgi duyan bir adam. hatta yüce üstat mellos, the rogue prince kitabında rhaenyra ve laenor evliliğini meşrulaştırmak için şöyle söylüyor:
"ne var bunda? ben de balıklara âşık değilim ama yemekte balık olduğunda yiyorum" s. 24 (düzenbaz prens/ rogue prince)
(what of it? i'm not fond of fish, but when fish is served, i eat it.) p. 361 (fire & blood)
bu tamamen doğru olan söylentiler elbette rhaenyra ve laenor'un evliliği üzerine gölge düşürüyor ama asıl mesele rhaenyra ve laenor'un evliliği sürecinde 3 çocukları olmasıyla başlıyor. şimdi burada şunu anlamak gerek; rhaenyra'nın laenor'dan olma üç oğlu açıkça piç olarak yaftalanmıştır ve bu rhaenyra'nın aegon ii ile taht mücadelesine de epey zarar veren bir etmen. peki neden? rhaenyra, babası kral viserys i'in onayı ile tahtın meşru varisi olduğundan ondan sonra tahta geçecek olan çocukları oldukça önem arz ediyor. bu çocukların babasının laenor olmama ihtimali onları direkt 'piç' olarak yaftalayıp taht haklarını ellerinden alır.
kitaba baktığımız zaman; otto hightower'dan sonra kral eli olmuş olan lyonel strong'un en büyük oğlu, kemikkıran lakaplı harwin strong; bu üç çocuğun muhtemel babası olarak karşımıza çıkıyor. çünkü çocuklar onun gibi basık burunlu, kahverengi gözlere ve karamel rengi saçlara sahip. üstelik mushroom'un iddialarına göre rhaenyra'nın criston cole tarafından reddedildikten ve daha sonra da laenor'un onunla hiç ilgilenmeyerek genç erkeklere yönelmesinden sonra teselliyi harwin strong'un kollarında aradığına dair rivayetler dolanıyor.
halkın bir kısmı ve çoğunluğu yeşillerden oluşan soylular bu çocukları harwin strong'un piçi olarak anıyor ancak resmi bir kanıt sunamazlar bu yüzden taht haklarına zarar veremezler de. şimdi; harwin strong'u oynayan oyuncuyu en fazla latino birine oynatabilirsin zira adam gayet beyaz tenli olarak ifade edilmiş ama sen corlys ve hanedanını dolayısıyla laenor'u açıkça siyahi yaparsan bu çocukların piç olduğunu tüm izleyicilere - ki bu önemli değil- ve hatta koca kaleye -bu önemli- bağırarak söylemiş olursun. bu çocuklar laenor'dan ise neden hepsi bembeyaz? kahverengi saç ve gözleri belki arryn kanına sahip olan rhaenyra ile açıklayabilirlerdi ve çocuklar gerçekten harwin'den olsa bile bunun arkasına sığınarak tahtın meşru varisi olarak hak iddia edebilirlerdi. oysa şimdi bahaneleri yok. yani ortada bir taht savaşı olmasına yetecek bir şey kalmıyor. sırf çocukların ten renginden ötürü rhaenyra varis olma hakkını direkt kaybeder çünkü soylu lord ve leydiler ondan sonra tahta geçecek çocuklarının piç olmasını asla kabul etmezler. şüphe başka bir şey ortadaki bariz gerçeklik bambaşka bir şey. şüphe söylenti yaratır ama kanıt olmadan bir hiçtir. oysa ortadaki bir gerçeği kimse reddedemez. bunu poligenik kalıtımla bile açıklayamazsın çünkü.
bu yüzden bu cast seçimi bir fiyasko zira olay örgüsüne koca bir balta indiriyor. tamamen iki farklı tarafın taht üzerinde hak iddia etmesini konu alan bir serinin altını açıkça oymaktır bu. yoksa valyrian birinin ten rengi hatta saç rengi ve göz rengi bile aslında abartıldığı kadar değiştirilemez değil. salladhor saan da valyrian ama game of thrones'da kendisini siyahi birinin oynamasını dert etmedim açıkçası zira bu benim için açıklanabilirliğe sahipti ve olay örgüsünü bozmuyordu. bu durumu yalnızca harwin strong'un ten renginde değişime giderek yapabilirler ancak kendisini oynayan oyuncu olan ryan corr, gayet kumral bir avustralyalı. gelip cast seçimini de ben mi yapayım hbo?
gelelim serinin konusuna. tarihlerde kullanacağım 'ac' kısaltmasının açılımının 'after the conquest' olduğunu da ek olarak not düşeyim zira bazı kaynaklarda 'fs' kullanılmış. kafa karıştırmasın, ikisi de fatih aegon'un fethinden sonrasını ifade ediyor.
öncelikle şunu söylemek gerekiyor. dance of the dragons veya the dying of the dragons tam olarak game of thrones gibi tüm hatları kesin olarak çizilmiş bir olay örgüsüne sahip değil. the rogue prince ve the princess and the queen tamamen gerçekliğe sahip eserler olarak adlandırılamazlar. âliüstat gyldayn tarafından; yüce üstat runciter, üstat malles ve viserys i'in sadık soytarısı mushroom'un bazı zamanlar birbirinden oldukça farklı anlattıkları olayların yazıya dökülen derlemesinden oluşuyor daha çok. daha açıklayıcı olmak gerekirse rhaenyra ve criston cole örneği üzerinden gidebiliriz. malles daha çok cole'un rhaenyra'ya âşık olduğunu iddia ederken mushroom rhaenyra'nın onu takıntı haline getirerek adamı sürekli taciz ettiğinden söz eder. bu önemsiz görünse de kralyapan lakaplı criston cole'un rhaenyra ile ilişkisi tüm dengeleri değiştirmiştir ancak âliüstat gyldayn bunun sebeplerini tam olarak açıklayamaz. yani bunlar tarihi kesinlikler değiller ancak sonu, ortası ve başı belli bir konu var elimizde. sonuçlarına hakimiz ancak sebepleri çoğu zaman gizem diyebiliriz esasında. yalnızca içi doğru biçimde doldurulması gereken bir çerçeve bu. senaristlerin bu söylentiler arasında seçim yapması gerekecek bu da dizinin gizem faktörünü ortaya çıkaran esas durum. tabii george amcamız senaryoda iyileştirmeye gidildiğini açıklayarak kitabı okuyanlar için bile şaşırtıcı olabilecek olayların gerçekleşeceğine dair sinyalleri yakmış durumda.
ilk olarak the rogue prince kitabında geçen olaylar üzerinden ilerleyelim çünkü dance of the dragons bu temeller üzerine inşa edildi. baştan belirtmem gerekiyor ki; targaryen hanesi, isim seçimlerini atalarına bir saygı göstergesi olarak -bazı zamanlar politik amaçlar ile- daima hane isimlerinden ve büyük krallarından seçtiği için kafa karıştırıcı olabilir.
belirtmek gerekiyor ki sanılanın aksine bu veraset savaşının temelleri esasında 48 ac - 103 ac arasında hüküm sürmüş olan the old king jaehaerys i'in saltanatının son yıllarında atılmıştır. kral jaehaerys'in saltanı boyunca good queen alysanne ile evliliğinden 13 çocuğu oldu. ejderha kayası prensi olarak kabul gören ilk varis aegon -fatih aegon ile karıştırmayın- öldükten sonra taht sırası diğer çocukların ölümü ile beraber yavaş yavaş kral ve kraliçenin 3. çocuğu olan aemon'a geçmişti. aemon tahtın yeni varisini belirleyen ünvan olan ejderha kayası prensi titrinin sahibi olduktan hemen sonra öldü. varisin soyundan gelenler yani aemon'un çocukları aemon'un kardeşlerinden daha önce tahta geçebilme hakkına sahipti ancak aemon'un sadece rhaenys isimli bir kız çocuğu olmuştu. burada esas mesele absolute cognatic primogeniture vs. patrilineality/agnatic-cognatic succession aslında. absolute cognatic primogeniture için; kız ve erkek çocuk ayırmadan, ailenin yaşayan en büyük çocuğunun aktarılan tüm miras ve titrin sahibi olabileceği bir yasa diyebiliriz. agnatic-cognatic succession ise titrin sahibinin var olan tüm erkek akrabaları -diğer oğulları, kardeşleri, amcası vs. gibi- hayattaysa kız çocuklarını atlayarak onlara öncelik verilmesi hakkında bir yasa.
kral jaehaerys hâlâ hayattayken ve diyarı yönetirken 92 ac'de bir konsey kuruldu. ki biz bu konseyi great council of harrenhall ve 101. konsey olarak da biliyoruz. oldukça hararetli geçen tartışmaların döndüğü konseyin amacı varis belirlemekti. normal şartlarda ejderha kayası prensesi ünvanı alarak tahta geçmesi gereken rhaenys, kadın olduğu için taht hakkından feragat etmek zorunda bırakıldı ve ejderha kayası prensi titrinin sahibi aemon'un 4. erkek kardeşi ve rhaenys'in amcası baelon oldu. yani konsey agnatic-cognatic succession'da karar kıldı.
92 ac'deki bu konsey önemli zira aegon ii ve rhaenyra arasındaki taht savaşı tamamen bu soylu lordların o zaman rhaenys ve baelon arasındaki seçimlerinin bir sonucu.
yaşlı kral'ın saltanatı sürecinde hayatta kalamayan baelon, ölürken varisi olarak ilk oğlu viserys'i geride bıraktı. kral jaehaerys i; hem ejderha kayası prensi olan varisi hem de kral eli olarak görev yapan oğlu prens baelon'un ölümü üzerine hightower hanesinin lordunun kardeşi olan otto hightower'ı kral eli olarak atamaya karar verdi. otto, oldukça hırslı bir adamdı ve kralın aksine kendi planları vardı. belirtmek gerekir ki otto, saraya ailesi ile beraber geldiğinde o zamanlar 15 yaşlarında olan kızı alicent hightower yaşlı kral'a refakat etme görevini üstlenmiş ve yaşlı kral öldüğünde bile son anlarında yanında olmuştur.
103 ac yılında, yaşlı kral öldüğü zaman yerine torunu; baelon'un 26 yaşındaki oğlu prens viserys geçti ve adının ilki olarak viserys i diye anıldı. viserys i'in eşi aemma arryn'den 97 ac yıllarından olma tek bir çocuğu vardı; prenses rhaenyra targaryen. ancak bu sorun olarak görülmüyordu zira kral, genç; kraliçe sağlıklıydı yani taht için başka bir varis gelecekti mutlaka. hiç olmazsa viserys i'in küçük erkek kardeşi daemon targaryen vardı ancak kral eli otto hightower en çok bu ihtimalden haz etmiyordu.
daemon targaryen... bu karakter serinin en önemli isimlerinden biri. hırslı, becerikli, zeki, acımasız, çıkarcı ve kaotik bir adam. daemon, zamanında abisi kral viserys i'in yüce konseyinde görev almış ancak içki ve kadın düşkünü doğası -biraz da otto hightower'ın etkisi- onu görevinde uzun süre tutmaya yetmediğinden kendi konumundaki birinin olması gerekenden çok aşağıda bir rütbe verilerek şehir muhafızlarının komutanı olarak atanmıştı. sefil durumda olan muhafızlara; yeni, parlak zırhlar; gürz ve kılıçlar verdi ve onların altın pelerinliler olarak anılmasını sağlayan pelerinler onun dahiyane zekasının bir ürünüydü. muhafızların komutanı olarak görev yaptığı süreçte bit çukurunda korku salmış ve genelevlerden dışarı adımını bile atmamıştı. hatta öyle ki bit çukuru lordu lakabını bu günlerde kazandığı söylenir. daemon bu süreçte misery ya da white worm ismi ile anılan lys'li lady mysaria ile yakınlık kurdu ve onu metresi yaptı. daemon'un tüm bu muhafızlık meselesini kabul etmesinin yegane sebebi arryn'in taşyazı leydisi rhea royce ile olan mutsuz evliliğiydi zira kendisi rhea royce ve onun temsil ettiği her şeyden tiksiniyordu. onun sevgili kılıcı kara kız kardeş, insan kanı ile sulanmak; içi tehlikeli fikirler ile dolu hırslı kafası, kral tacı takmak için yaratılmıştı. arryn vadisindeki erkeklerin koyunlar ile yatıp kalktığını çünkü koyunların vadinin kadınlarından güzel olduğundan söz ettiği biliniyor. tabii bir de viserys'in oğlunun olmaması da daemon için önemli bir sebepti çünkü kendisinin ejderha kayası prensi ilan edilerek varis yapılacağını umuyordu.
105 ac'ye geldiğimizde büyük bir felaket zinciri yaşandı. aslında bu felaket yaşananların ne ilki ne sonuncusu olacaktı. daemon'un elinden valyrian çeliği kara kız kardeş kılıcını düşürebilecek kadar iyi bir şövalye olan criston cole, kral muhafızı olmaya hak kazanmış; prensesin beyaz şövalyesi,
7 yaşındaki prenses rhaenyra targaryen'in isteği ile kralın emri doğrultusunda prensesin sadık kılıcı ve kalkanı görevine getirilmişti. öte yandan kral viserys'in eşi doğum sırasında yeni doğmuş olan varis baelon -viserys ona babasının adını vermişti- ile birlikte hayatını kaybetti. genç kraliçe ve yeni doğmuş varisinin ölümünü fırsat bilen daemon ulu orta bu olayla dalga geçmeye ve tahtın varisinin kendisi olduğunu söylemeye başlayınca kral viserys ona tahammül etmekten vazgeçerek yasının bitmesinin hemen ardından bir konsey topladı ve varisinin kızı rhaenyra olacağını duyurdu. bu konseyde orada bulunan tüm soylu lordlar diz çökerek prenses rhaenyra'nın taht hakkını koruyacaklarına dair yemin etmişlerdir ancak lordların kendilerinden sonra gelecek olan oğullarının pek azı bu yemini hatıralayacak ya da uygulayacaktı. grimdark bile olsa, böyle bir evrende bile sözlerini tutmamak kan ile ödenir. tarihin bu kısmında ise yalnızca kan değil ateş de hüküm sürecek.
bu sıralarda yeğeni rhaenyra'ya derin bir sevgi beslese bile varis olamayacağını öğrenen daemon; metresi leydi mysaria ile birlikte ejderhası caraxes'e binerek ejderha kayasına döndü. bu süreçte leydi mysaria hamile kalmış ancak ona bir ejderha yumurtası hediye etmek isteyen daemon'a sinirlenen viserys; ona yumurtayı geri vererek meşru karısının yanına dönmesini emretmişti. mecburen bu kararı kabul etmek zorunda olan daemon, arryn vadisine dönerken leydi mysaria da bir gemi ile lys'e gönderildi. burada mysaria'nın bebeğini düşürdüğü ve daemon'un bunu öğrenince kral viserys'e büyük bir nefret beslemeye başladığı söylenir.
bu sıralarda üstat runciter, kral viserys'e yeniden evlenmesini salık verdi. driftmark'ın yegane mirası, rhaenys ve corlys velaryon'un güzeller güzeli kızı ve fatih aegon zamanından kalmış yaşayan tek ejderha olan vhagar'ın sürücüsü laena velaryon bunun için biçilmiş kaftandı. üstelik rhaenys'in kızı laena ile evlenmek 92 ac'de varisliği onaylanmamış rhaenys'in gönlünü almak ve driftmark ile uzlaşma sağlamak demekti ancak otto hightower ve kızı alicent yıllardır kendi ağlarını örmüştü bile. kral bu teklifi reddederek alicent hightower ile evleneceğini duyurdu. velaryonlar ve onların hiç olmayan kraliçeleri rhaenys bu yok sayılmayı unutmayacaktı. daemon'un da bu evlilik olayına sıcak bakmadığını söylemek gerek.
106 ac'ye geldiğimizde kral çoktan alicent ile evlenmişti -velaryonlar düğüne gelmeyi reddetmiştir- ve daemon ise velaryonlar ile işbirliği yaparak essos ve dorn arasında yer alan ve troyka yönetiminde olan basamak taşları isimli bölgeyi ele geçirmek için kan ejderhası caraxes ile driftmark'a uçmuştu. tabii burada kanlı savaşlar döndüğünü söylemek gerek ancak bunların detayları bizi pek ilgilendirmiyor. 106 ac'den 109'a kadar süren savaşlar sonucunda daemon'un kısa bir süreliğine bu bölgenin hakimi olarak taç taktığını bilseniz yeterli.
bu süreçte king's landing ise başka haberler ile çalkalanmaktaydı. 107 ac'de alicent ve kral viserys'in, aegon isimli bir erkek çocuğu oldu. harrenhall konseyi açıkça ilk doğan çocuğun değil en büyük erkek çocuğun tahta geçmesinde karar kılsa da kral viserys, rhaenyra'yı varisi olarak kabul etmeye devam etti. alicent ve rhaenyra'nın arası yavaş yavaş açılmaya başlıyordu. aegon'un doğumunun üzerinden iki yıl geçtiğinde alicent, helaena isimli bir kız çocuk dünyaya getirmiş, takip eden bir yılın ardından aemond isimli bir erkek çocuk daha doğurmuştu. aemond, hikâyede en etkili role sahip karakterlerden biri denilebilir zira ejderhaların dansında o ve daemon bir insan olarak değil adeta kana susamış iki ejderha olarak yer almıştır. bu sıralarda alicent yavaş yavaş criston cole ve prenses rhaenyra'nın arasındaki ikili ilişki hakkında dedikodular çıkarmaya başlamıştı elbette. bakın rhaenyra gerçekten bambaşka bir ruh hastası ancak alicent gibisini tudor hanedanında arasanız bulamazsınız.
"sör criston prensesi düşmanlarından koruyor ama prensesi sör criston'dan kim koruyor?" s. 17 (düzenbaz prens)
"ser criston protects the princess from her enemies, but who protects the princess from ser criston." p. 357 (fire & blood)
tarih 109 ac'yi gösterdiğinde; kral eli otto hightower, kızı alicent ile birlikte kral viserys'i dört taraftan sıkıştırmaya başlamıştı bile. otto, 92 ac'de harrenhall'daki büyük konseyin verdiği karar gereğince torunu aegon'un, rhaenyra yerine varis ilan edilmesinde o kadar ısrarcı oldu ki viserys, otto'nun yakasındaki kral eli nişanını sökerek dalga geçercesine yerine harrenhall lordu lyonel strong'u kral eli ilan etti. otto hightower ise yeniden old town'a sürülmüştü. bu süreçte rhaenyra ve alicent'in arası hepten açılmış, kraliyete bağlı olan haneler ikiye bölünmüştü. tıpkı 92 ac'de olduğu gibi veraset savaşı yine aynı konu üzerine temelleniyordu. oysa kral viserys hem eşine hem de ilk eşinden olma kızına derinden bağlıydı ve arabuluculuk rolü üstlenmek için iki tarafı da sürekli karşı karşıya getiriyordu.
tarih 111 ac'yi gösterdiğinde kral viserys, alicent ile olan evliliğini kutlamak için büyük bir turnuva düzenledi ancak bu turnuva tam da viserys'in korktuğu gibi the dying of the dragons için bir sembole dönüşecekti zira kraliçe alicent bu turnuvaya yeşil bir elbise giyerek gelmiş; üvey kızı rhaenyra ise targaryen hanesinin siyah ve kırmızı renklerini üzerinde taşımıştı. bu turnuvadan sonra alicent ve oğlu aegon ii'nin taht iddiasını destekleyenler 'yeşiller' olarak anılırken, prenses rhaenyra'ya bağlı kalmaya devam edenler 'siyahlar' olarak anıldı. o zamanlar rhaenyra'nın sadık şövalyesi olan criston cole prensesin nişanını takarak yeşillerin sadık destekçilerini devirdi ve bu turnuvanın galibi siyahlar oldu.
bu sıralarda daemon turnuvaya habersiz gelerek abisi kral viserys'in önünde diz çökmüş ve basamak taşları kralı olarak başına taktığı tacı abisine sunmuştur. burada daemon ve rhaenyra arasında ne geçtiği muamma ancak daemon ne alicent ne de onu taht sırasında geri düşüren aegon ve aemond'a karşı bir sıcaklık besliyordu. neredeyse 6 ay şehirde kalan daemon konseydeki eski görevine devam ederken bir yandan rhaenyra ile ilgilenmeye başlamıştı. birlikte caraxes (daemon'un ejderhası) ve syrax (rhaenyra'nın ejderhası) ile uzun uçuşlar yapıp yakınlaşmaya başladılar.
burada; daemon'un rhaenyra'yı baştan çıkarıp beraber olduğundan tutun, alicent'in kral viserys'e daemon'u göndermesi hakkında baskı yaptığına kadar onlarca farklı hikaye anlatılmıştır ancak sebebi anlatan kaynağa göre değişse bile sonucunda daemon yarım yılın sonunda king's landing macerasını sonlandırarak basamak taşları kralı olmaya geri dönmek zorunda kalır. bu sıralarda kral muhafızları lord kumandanı olan harold westerling'in ani ölümü ile birlikte yerine criston cole lord kumandan olarak geçmiştir. prensesin, amcası daemon'dan tutun sadık şövalyesi criston cole'a kadar hakkında pek çok aşk dedikoduları çıkınca; soylular arasında prensesin evlenmeden bekaretini kaybettiği anlatılmaya başlanır ki bunun müsebbibi mushroom'dur. 112 ac'de büyük konsey toplanır ve prenses rhaenyra'yı evlendirmek için uygun adayları belirlemeye başlar. bu süreçte kraliçe alicent'in sırf ilk oğlu aegon tahta geçsin diye 5 yaşındaki aegon'u 15 yaşındaki üvey kardeşi prenses rhaenyra ile evlendirmeye çalışmışlığı vardır. bu kadındaki hırs beni çileden çıkarıyor gerçekten.
neyse. konseyin kararı sonucunda prenses rhaenyra'nın kuzeni laenor velaryon ile evlenmesinde karar kılınır. tabii bunun altında bin tane politik sebep var. rhaenys velaryon'un (targaryen) taht hakkı elinden alındıktan sonra ve kral viserys, laena yerine alicent ile evlenmeye karar verdiğinde; kraliyetin arası velaryonlar ile epey açılmıştı. bu evlilik sayesinde velaryonların daha doğrusu driftmark'ın deniz yılanı corlys velaryon'un devasa donanması yeniden kraliyetin kontrolüne girebilirdi.
elbette laenor'un eşcinsel olduğu bir sır değildi ve bir ihtimal kalbi dolu olan rhaenyra da onunla evlenmek istemiyordu ancak varisliğinin elinden alınma ihtimali ile tehdit edilince bu evliliği onaylamaya karar verdi. kimileri bu olaydan sonra criston cole'un prenses rhaenyra'ya beraber kaçmayı teklif ettiğini ancak prensesin onu aşağılayarak reddettiğini söylerken kimileri ise prensesin criston cole'un odasına gizlice girerek onunla beraber olmaya çalıştığını ancak criston cole'un onurundan ötürü onu reddettiğini ve prensesin harwin strong'un kollarında teselliyi aradığını söyler. hangi söylenti doğrudur bilinmez ancak bu gecenin sabahında criston cole'un artık siyahların azılı bir temsilcisi değil yeşillerin, yani kraliçe alicent'in destekçisi olduğu kesin.
burada kişisel bir görüş belirtmem gerekirse eğer; bence ilk söylediğim söylentinin doğruluk payı epey yüksek. burada sansa stark - sandor clegane dinamiğini hemen yakalayanlar vardır şüphesiz. rhaenyra belli ki criston'a karşı ilgi duyuyordu ancak cole düpedüz rhaenyra'ya âşık bir adamdı. bunu rahatlıkla yakalayabildiğimiz pek çok olay var. criston cole'un tam da rhaenyra'nın evleneceğini öğrendiği günün ertesinde rhaenyra'dan ölümüne nefret ederek kraliçe alicent'ın tarafına geçmesinin sadece prensesin onunla beraber olmak istemesi olduğunu sanmıyorum. şimdi burada her türlü ihtimali masaya yatırıp tartışabiliriz ancak günün sonunda rhaenyra'nın cole'u kaçmaya zorladığı ihtimallerin çok azı mantıklı olur zira rhaenyra, olayların devamında göreceğimiz üzere kraliçe tacını epey istiyor. ek olarak; harwin'in prensese kur yaptığını öğrenen cole'un, turnuva sırasında adamı ölümüne dövmesi de kulağa öylesine verilmiş bir detay gibi gelmiyor. bana kalırsa yeşillerin rhaenyra'yı aşağılamak için ortaya attığı iddialardan ibaret bu söylentiler. bu adamı kör kütük aşık olarak işlemezlerse bu dizide daha da bir şey demiyorum. aksini işleyeceklerse kendisinde stark kanı var mı bir kontrol etsinler.
çok uzun tutmayayım. 114 ac'de laenor ve rhaenyra evleniyor ama bu sıralarda laenor velaryon, öpücük şövalyesi joffrey lonmouth ile sevgili. muhtemelen rhaenyra da harwin strong ile bir ilişki yaşıyor. bir turnuva sırasında criston cole, joffrey'i döverek öldürünce ipler daha da geriliyor elbette. bu olay sonrasında laenor driftmark'a dönüp kendisine yeni bir şövalye buluyor. laenor, ser qarl correy ile günlerini geçiredursun; prenses de king's landing'de harwin strong ile balolara katılıp boy göstermeye başlıyor. yıl sonunda ise beklenmedik(!) bir şekilde prenses kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, burnu tıpkı harwin strong'u andıran bir bebek doğuruyor. laenor, bebeğe ölen sevgilisi joffrey'nin adını vermek istese de kral viserys'in isteği üzerine torununa jacaerys ismi veriliyor. prensesin hemen ardından kraliçe alicent ise daeron (daha sonra cesur daeron olarak anacağız onu) isimli bir erkek bebek daha doğuruyor. kadın hırsından aynı yıl hemen gidip çocuk yaptı... bu saçma hanedan entrikaları bitse de iki ejderha görsek gerçekten. içim şişti.
115 ac'ye geldiğimizde daemon'un karısı ölmüş; aynı yıl, daemon, laena velaryon ile evlenmeye karar vermiştir. prenses rhaenyra da bu yıl lucerys isimli yeni bir bebek dünyaya getirir ki lucerys gerçekten franz ferdinand gibi bir çocuk. elbette lucerys de ne laenor ne de rhaenyra gibi beyaz saçlara ve mor gözlere sahipti. o da abisi gibi kahverengi saçlar ve kahverengi gözler ile doğmuştu.
"denemeye devam et, eninde sonunda kendine benzeyen bir tanesini elde edersin." s. 31 (rogue prince/ düzenbaz prens)
"do keep trying, soon or late, you may get one who looks like you." p. 367 ( fire & blood)
116 ac'ye geldiğimizde veraset savaşına yeni piyonlar da ekleniyordu. laena velaryon'un daemon targaryen ile olan evliliğinden baela ve rhaena isimli ikiz kız çocuğu olmuştu. 117 ac'de ise rhaenyra yeni bir erkek bebek dünyaya getirdi ve laenor bebeğe ölmüş olan eski erkek arkadaşı joffrey'nin adını verdi. bu çocuk da kahverengi saçlı doğunca, şüphe okları iyice harwin strong'u göstermeye başlamıştı ancak kral bu iddiaları dikkate almadı ve rhaenyra'yı varisi olarak görmeye devam etti. yine de prensesin üç oğlu da -jacaerys, lucerys ve joffrey- tüm bu iddialara rağmen onlara verilen yumurtalardan vermax, arrax ve tyraxes isimli üç ejderha çıkarabilmişti.
tüm bu çekişme sürecinde kraliçe alicent'in çocukları; aegon, aemond, daeron ve helaena ile prenses rhaenyra'nın çocukları; jacaerys, lucerys ve joffrey arasında da çekişmeler baş göstermekteydi. 120 ac'de daemon'un ikinci eşi leana velaryon doğum sırasında öldü ve ejderhası vhagar, efendisiz kaldı. bunu fırsat bilen on yaşlarındaki aemond, fatih aegon'un zamanından kalan tek ejderha olan vhagar'ın yeni sürücüsü olmayı denedi ancak çıkan kargaşada kardeşini korumak isteyen lucerys, aemond'un tek gözünü yanlışlıkla oymuş ve onu kör etmişti. yine de aemond vhagar'ın yeni sürücüsü olmayı başardı.
daha bir kaç ay geçmeden prenses rhaenyra'nın eşi laenor velaryon da kız kardeşi leana ile aynı kaderi yaşadı. altında yatan bir komplo var mı bilinmez ancak laenor velaryon sevgilisi qarl correy tarafından bıçaklanarak kız kardeşi ile aynı yıl içerisinde öldürüldü. bu sıralarda harwin strong'un da harrenhall kalesinde yanarak öldüğünü söylemek lazım. bu olayın altındaki entrikaları hayalinize bırakıyorum. yine de ufak bir alıntı bırakayım, benim de aklıma gelen seçeneklerin pek farkı yok zaten.
"bir sonraki ölecekler yaşlı stronglar'dı. oğlu ve varisi ser harwin'le beraber göl kıyısındaki büyük, yarı-harap kalesine dönen harrenhall lordu ve kral eli lyonel strong. varışlarından kısa süre sonra uyudukları kulede bir yangın başladı, uşakların üçü ve bir düzine hizmetçileriyle birlikte babası da oğlu da öldü. yangının nedeni belirlenemedi. bazıları bunu basitçe talihsizliğe verirken bazıları kara harren'ın mevkisinin lanetli olduğunu ve elinde tutana sadece kötü son getirdiğini mırıldandı. birçoğu alevlerin kasıtlı olarak tutuşturulduğundan şüphe etti. mushroom bunun arkasında oğlunu boynuzlayan adama karşı intikam olarak deniz yılanı'nın olduğunu ileri sürer. rahip eustace, daha makul bir biçimde, prenses rhaenyra'nın sevgisine rakip birini bertaraf eden prens daemon'dan şüphelenir. diğerleri larys yumruayak'ın sorumlu olabileceği fikrini ortaya koydu; babası ve abileri ölen larys strong, harrenhall lordu olmuştu.
en rahatsız edici olasılık, kral'ın kendisinin emri verdiğini düşünen yüce üstat mellos'tan başkası tarafından öne sürülmemişti. eğer viserys, rhaenyra'nın oğullarının soyuyla ilgili söylentilerin doğru olduğunu kabul etseydi, oğullarının piçliğini açıklar korkusuyla kızının şerefini lekeleyen adamı bertaraf etmeyi dileyebilirdi."s. 40 (rogue prince/ düzenbaz prens)
"the next to perish were the elder strongs. lyonel strong, lord of harrenhal and hand of the king, accompanied his son and heir ser harwin on his return to the great, half-ruined castle on the lakeshore. shortly after their arrival, a fire broke out in the tower where they were sleeping, and both father and son were killed, along with three of their retainers and a dozen servants.
the cause of the fire was never determined. some put it down to simple mischance, whilst others muttered that black harren's seat was cursed and brought only doom to any man who held it. many suspected the blaze was set intentionally. mushroom suggests that the sea snake was behind it, as an act of vengeance against the man who had cuckolded his son. septon eustace, more plausibly, suspects prince daemon, removing a rival for princess rhaenyra's affections. others have put forth the notion that larys clubfoot might have been responsible; with his father and elder brother dead, larys strong became the lord of harrenhal. the most disturbing possibility was advanced by none other than grand maester mellos, who muses that the king himself might have given the command. if viserys had come to accept that the rumors about the parentage of rhaenyra's children were true, he might well have wished to remove the man who had dishonored his daughter, lest he somehow reveal the bastardy of her sons." p. 374 (fire & blood)
bu arada lyonel strong'un yokluğunda otto hightower yeniden kral eli görevine getirildi böylece yeşiller sarayda daha fazla güç elde etmişti. bence larys strong - ki ejderhaların dansı sırasında fısıltıların efendisi olarak aegon ii'nin saltanatı için neler yaptığı ortada- otto hightower ile anlaşarak lyonel'i öldürmeyi planladı ancak harwin de beklenilmedik şekilde kalede olduğundan suikastın asıl hedefinin o olduğu düşünüldü. neyse.
bu sıralarda eşlerini aynı yıl içinde kaybetmiş olan rhaenyra ve daemon targaryen evlenmeye karar verdi. bir yılın ardından rhaenyra ve daemon'un beyaz saçlara ve mor gözlere sahip olan yani piç olarak yaftalamanın mümkün olmadığı bir çocuğu oldu. çocuğa aegon adını vermeye karar verdiler. kraliçe alicent'in oğlunu büyük aegon, prenses rhaenyra'nın oğlunu genç aegon olarak ifade edeceğim zira orijinal metinde böyle karar verilmiş. henüz iki yıl geçmeden rhaenyra, viserys adını verdiği başka bir erkek çocuk daha doğurdu. aynı yıl içerisinde kraliçe alicent aracılığı ile iki kardeş olan helaena ve aegon da evlendirildi ve geçen bir yılın ardından helaena, erkek kardeşinden jaehaerys ve jaehaera isminde bir kız ve bir erkek ikiz dünyaya getirdi. ardı ardına doğumlar gerçekleşip sınırlar daha da keskin çizilerken kralın sağlığı da pek iyiye gitmiyordu.
veraset savaşında tüm piyonlar tahtaya yerleşmişken 129 ac'de kral viserys hayata gözlerini yumarak farkında olmadan bu kanlı satranç maçını da başlatmıştı.
geliyoruz the princess and the queen kitabına yani ejderhaların dans etmeye ve kan dökmeye başladığı zamana. buraları detay vermeden anlatacağım zira bu savaşı dizide en ince ayrıntısına kadar göreceğiz. bundan ötürü savaşı oluşturan şartlar kadar önem arz etmiyor aslında.
kral viserys öldüğünde; hamile olan prenses rhaenyra dragon stone'da doğum sancıları ile uğraştığından ilk olarak kraliçe alicent'a haber verildi. normalde dragon stone'a kuzgun uçurulması gerekirken, criston cole ve alicent hightower'ın emri ile kralın ölümü gizlendi ve kralın ölü bedeni haftalarca odasındaki yatağında kendi haline bırakıldı. bu sırada criston, otto ve alicent, konseyi toplamış, aegon'u tahta geçirme planını yürürlüğe koymuştu. alicent'in oğlu aegon tahta geçerek aegon ii ismini aldığında dragon stone'da prenses rhaenyra, ölü doğan kız bebeğinin ardından yas tutuyor, tüm bunların sorumlusunu alicent ve aegon olarak görüyordu. sarayın kendi konseyine karşı dragon stone'da prenses rhaenyra ve daemon targaryen yeni bir konsey kurdu. artık kuzgunların savaşı başlıyordu.
yeşiller ve siyahlar, kendi yanlarında olacağını düşündükleri hanelere kuzgunlar göndermeye başladı fakat bir yılın sonunda; aynı anda baratheon hanesine mesaj taşıyan aemond targaryen ve lucerys velaryon karşı karşıya geldi. aemond'un lucerys'i öldürmesi ile artık kuzgunların devri kapanacak ejderhaların savaşı başlamış olacaktı. beklenildiği gibi de oldu. daemon, oğul'a karşı bir oğul diyerek; aegon ii'nin, kız kardeşi helaena'dan olma oğlu jaehaerys'i öldürerek savaşı daha da körükledi. böylece soylu hanelerin çarpışması, velaryon piçlerinin ihaneti -hakaret olarak söylemiyorum, evlilik dışında doğmuş olanlar seride direkt ağır bir biçimde böyle ifade ediliyor- ve dişi maegor'un (rhaenyra) zulmünden bıkan halkın sahte peygamberlere kapılarak ejderha çukurunda ejderhaları katlettiği kaotik bir dönemin fitili işte tam da bu noktada ateşleniyor.
geri kalanını diziyle senkronize bir biçimde her bölüm sonrası yazar ve kitapla karşılaştırmasını yaparım. muhtemelen dizi esas olarak bu 10 yıllık savaş dönemine odaklanacak ancak ilk sezonda en azından 10 yıllık savaş sürecini başlatan geçmiş olayları anlatmayı planlıyor gibiler.
bu arada söylemem gerekiyor ki; dizide hiçbir karaktere bağlanmanızı önermem zira finalde neredeyse kimse hayatta olmayacak. 3 ejderhayı az bulanlar için de bu dizi oldukça keyifli olacaktır zira aşağı yukarı 16 kadar ejderha göreceksiniz. aemond ve daemon'un, the god eye taraflarındaki o ikonik çarpışması ve rhaenyra'nın infazı için biraz bekleyecek gibiyiz. yine de asıl merak ettiğim şey gerçekten the hour of the wolf ve asoiaf evreninin gördüğü en havalı stark olan cregan stark'ı görüp göremeyeceğimiz. 5 sezon boyunca can sıkıcı targaryenler savaşıp birbirini öldürebilir; final bölümünde cregan stark'ın the hour of the wolf ile yedi diyarın ahmak lord ve leydilerine; onur ve şeref kavramının, yalnızca ozanların şövalyeler ve genç kızların aşklarını anlattığı şarkılarda olmadığını göstermesi benim için yeterli. king in the north!
andalların, rhoynar ve ilk insanların kralı, yedi krallığın hükümdarı ve diyarın koruyucusu gandalfgillerden, keyifli okumalar diler.
devamını gör...
3.
ilk bölümü güzel ve izlenilesi lakin şunu farkettim ki zerre heyecanı kalmamış benim gözümde bu saganın. öyle yemek yerken arkada dönsün, dediğim dizi olmuş çıkmış.
pala’nın meşhur bir sözü vardır; biz bir günde mi got’tan soğuduk, bir günde mi yapımcılara söver olduk? ejderha sevdasından bizi hangi lore’lar, hangi plot hole’lar uzaklaştırdı? george martin’e laf atacak hale nasıl geldik???
pala’nın meşhur bir sözü vardır; biz bir günde mi got’tan soğuduk, bir günde mi yapımcılara söver olduk? ejderha sevdasından bizi hangi lore’lar, hangi plot hole’lar uzaklaştırdı? george martin’e laf atacak hale nasıl geldik???
devamını gör...
4.
pilot bolumu bugun yayinlanacak olup malum ortamlarda cooktan yerini alan hbo’nun yeni goz bebegi.
eşekherif’in cevirisini koppppek gibi ozlemisim. acilista ceviren: esekherif_ iyi seyirler dilerimi gorunce gozlerim doldu sakasiz. son zamanlarda 20 dklik dizileri bile durdur izle saatlerce elimde sunduren ben, soluksuz bitirdim saatlik bolumu.
ve evet, matt smith karakterini oyle kendine benzetmis ki, kendi iticiligi yetmiyormus gibi karaktere duble uyuz oldum.
her hafta bolum beklemeli dizi izlemeyeli uzun zaman olmustu, universitede gibi hissettim kendimi torrent falan indirince. bakalim, izlerim gibi coolcoolcoolcool.*
eşekherif’in cevirisini koppppek gibi ozlemisim. acilista ceviren: esekherif_ iyi seyirler dilerimi gorunce gozlerim doldu sakasiz. son zamanlarda 20 dklik dizileri bile durdur izle saatlerce elimde sunduren ben, soluksuz bitirdim saatlik bolumu.
ve evet, matt smith karakterini oyle kendine benzetmis ki, kendi iticiligi yetmiyormus gibi karaktere duble uyuz oldum.
her hafta bolum beklemeli dizi izlemeyeli uzun zaman olmustu, universitede gibi hissettim kendimi torrent falan indirince. bakalim, izlerim gibi coolcoolcoolcool.*
devamını gör...
5.
türkiye'de şu an için bir yayıncısı olmayan dizi. evet, hbo max türkiye'de olmadığı için ve orta vadede de böyle bir şey görülmediğinden dizi ülkemizde kaçak yollarla izlenecek galiba. çünkü hbo max sadece kendi platformunda yayınlayacakmış. ama game of thrones'un yayın hakları için böyle bir şey yok, çünkü blu tv daha önceki yayıncıdan satın almış. enteresan işler.
devamını gör...
6.
malumun ilanı gibi olacak ama 2. sezon onayını resmi olarak almıştır. olumlu geri dönüşler bu kararı ne kadar etkiledi orası tartışılır. ilk bölümü itibarıyla izlenir bir dizi. ayrıca buradan otto hightower’a şöyle seslenmek istiyorum; sen nasıl bir aşağılık varlıksın…
devamını gör...
7.
ilk bölüm eh neyseydi de, bu bölüm cidden güzel olmuş. ejderhalar için birazcık daha uğraşılabilirmiş, got ejderhaları çok iyiydi. bazı yerlerde göze çarpan kompozitlerde boş vermişlik var.
hikaye güzel. daemon da yine it gibi.
hikaye güzel. daemon da yine it gibi.
devamını gör...
8.
diziye sanırım çok güvenilmiyor hbo tarafından ki bütçesi gözle görülür derecede düşük got'a göre. resmen ucuz duruyor. walmart got'u gibi bir his veriyor. senaryo olarak da klişe başladı. tutmayacak gibi duruyor şu haliyle. birkaç bölüm daha şans vereceğim ama pek umutlu değilim.
devamını gör...
9.
aegon the conqueror görmek isterken bize ejderhaların dansının hikayesini izleten dizidir iyidir hojdur malum içinde ejderya vardır, ama kurban olduğum o nasıl bir velaryon ne yaptın kitabı okurken yanlışlık sayfayı hızlı çevirdin de o adamların da gümüş ve altın olduğunu anlatan yeri mi göremedin, adamlar niye valyria'lı gibi değil? tarık mengüç gibi corlys velaryon'mu olur?
devamını gör...
10.
dördüncü bölümüyle çıtayı oldukça yükselten game of thrones'un spin off'u olan dizi.
bu haftanın bölümünde westeros'un sokaklarnı, oynan entrikaları ve tiyatroları, yaşanan farklı hayatları, özgürleri ve tutsakları harika bir şekilde bize geçirdiler biz de büyük bir keyifle izledik.
umarım tüm dizi böyle bol diyolgla geçer. zayıf cgi dolu savaş sahnelerini çok da izlemek istemiyorum. ejderhaları uçursunlar onları göreyim bana yeter.
bu haftanın bölümünde westeros'un sokaklarnı, oynan entrikaları ve tiyatroları, yaşanan farklı hayatları, özgürleri ve tutsakları harika bir şekilde bize geçirdiler biz de büyük bir keyifle izledik.
umarım tüm dizi böyle bol diyolgla geçer. zayıf cgi dolu savaş sahnelerini çok da izlemek istemiyorum. ejderhaları uçursunlar onları göreyim bana yeter.
devamını gör...
11.
zaman akış hızı yavaşladıkça daha iyi olmasını umduğum, got'un evveliyatının sevdirildiği, pazartesi mesaisi sonrası bünyede ılık duş etkisi yaratan bittabi ki ejderhalı hbo dizisi.
ikinci bölümde rhaenyra'nın atanamamış prensese attığı trip, durup durup does it bother you dedirtiyor adama.
-it bothers you, does it not?
+my father is a king, it is his duty to take a new wife and strengthen his line.
-i did not ask for a lesson in politics, i asked whether this bothers you.
+leana is your daughter princess, does it bother you?
+of course it does. but i understand the order of things, i am mot sure you do.
ikinci bölümde rhaenyra'nın atanamamış prensese attığı trip, durup durup does it bother you dedirtiyor adama.
-it bothers you, does it not?
+my father is a king, it is his duty to take a new wife and strengthen his line.
-i did not ask for a lesson in politics, i asked whether this bothers you.
+leana is your daughter princess, does it bother you?
+of course it does. but i understand the order of things, i am mot sure you do.
devamını gör...
12.
5. bölümü yayınlanmış ve şimdiden çok iyi devam eden dizi. entrika özlemişiz anlaşılan ki bi başka güzel geliyor göze ve kulağa her sahnesi. hemen ufak bi incelemek isterim bu bölümü zira bana göre ilk 4 bölümden daha iyi bir bölümdü. spoiler ahead;
bodoslama dalayım konuya; viserys için her bölüm “aha da öldü herhalde” dememe rağmen itinayla yaşıyor kendisi onca hastalığa ve belaya rağmen. tabi buna yaşamak denirse… zira her geçen bölüm başka uzvunu kaybediyor zavallı. buna rağmen sevdim kendisini. tek derdi kumdan kale yapmak olan bir kralı kim sevmez ki.
- kralım crabfeeder kardeşinizi baya zorluyor stepstone civarı.
+ hele şu bizim valerya maketi ne alemde onu de yiğenim
deamon için bir teorim var. kendisini canlandıran aktör sanırım konuştuğu kelime başına yüklü miktarda para alıyor ki kendisi sessiz sinema oynar gibi her şeyi mimikleri ile çözüyor, çözmekle de kalmıyor oyunculuk dersi veriyor. hele şu son bölümdeki son sekansta da konuşmasa, bu teorimden kesinlikle emin olacaktım. gerçi viserys ile bakışmaları bile çok şey anlatıyor. ama karısına üzüldüm, insaf yoksunu herif ya. at tepsin seni.
raenyra günden güne rengini belli ediyor. önce dayısına hallenmeler, sonra criston’a deyim yerinde ise zorla sahip olmalar, ayaküstü üvey annesine 38 tane yalan söylemeler falan…
criston demişken, aga sen çocuk musun ya? tamam işledin bi günah, şövalyeliğine geldi bir zeval ama biraz abartmıyor musun sence de.s sal şu prensesi de kendi yoluna bak lütfen. ergen ergen dolaşıyorsun ortalıkta. joffrey’i öldürdün de eline ne geçti söylesene. bir çuval inciri berbat ettin.
allicent ise prenses’ten yediği kazığı unutamamış olsa gerek ki ortalıkta dolaşıyor, atarını da kocasına yapıyor. kız isteme töreninde de şeklini ortaya koyacaktı ama işte olaylar çığırından çıkınca unutuldu gitti kendisi.
lore’dan bahsedecek olursak;
öncelikle 1386 kere söylendiği üzere vesteros’ta kan akmayan düğün nişan vs sıkıcı kabul edilir. joffrey çok zıpladı ve layığını criston’dan buldu. velaryon bu saatten sonra iflah olmaz. halbuki kendisi prensesle çok iyi anlaşabilirdi şartlar böyle olmasaydı. deamon’un kötü bir karakter olduğu üstüne basa basa anlatılıyor artık. kör göze parmak deniyor. gel gelelim adam cool.
yeni kral eli şimdiden entrikalara başlamış, kendi takımını kurmuş işine bakıyor. koltuk değnekli eleman da yeni peter baelish. laf çakıp durmakla meşgul.
velaryon hanedanının başı corlys ise krala karşı şart koşabilecek kadar pervasız olmuş onu gördük. zavallı kral herkesi memnun edeyim derken krallığı birbirine düşürmeye kararlı. gidici olduğunu anlayınca da “beni nasıl hatırlayacaklar?” diye soruyor kral eline. kusura bakma king, güzel hatırlanmayacaksın.
allicent’in criston’u tam zamanında durdurması ise kilit noktalardan biri oldu bölüm içinde. kendisinden çok şey bekliyorum ilerki bölümlerde.
dikkatimi çeken şey ise krallığın genelinde görülen fareler. bu imgelemle ne anlatılmak isteniyor bilemiyorum ama cidden yerinde kullanılmış onu söyleyebilirim.
son olarak, bu bölüm oyuncu değişikliğinden bir önceki bölüm olduğundan mütevellit bir dahaki bölümde bazı oyuncular değişecek yaşlandıklarından ötürü. umarım yeni gelen oyuncular da rolün üstüne katarak devam ederler.
son edit; bu bölüme kadar criston’cuydum ama artık kendisi de umrum değil. çok yaşa bone breaker.
bodoslama dalayım konuya; viserys için her bölüm “aha da öldü herhalde” dememe rağmen itinayla yaşıyor kendisi onca hastalığa ve belaya rağmen. tabi buna yaşamak denirse… zira her geçen bölüm başka uzvunu kaybediyor zavallı. buna rağmen sevdim kendisini. tek derdi kumdan kale yapmak olan bir kralı kim sevmez ki.
- kralım crabfeeder kardeşinizi baya zorluyor stepstone civarı.
+ hele şu bizim valerya maketi ne alemde onu de yiğenim
deamon için bir teorim var. kendisini canlandıran aktör sanırım konuştuğu kelime başına yüklü miktarda para alıyor ki kendisi sessiz sinema oynar gibi her şeyi mimikleri ile çözüyor, çözmekle de kalmıyor oyunculuk dersi veriyor. hele şu son bölümdeki son sekansta da konuşmasa, bu teorimden kesinlikle emin olacaktım. gerçi viserys ile bakışmaları bile çok şey anlatıyor. ama karısına üzüldüm, insaf yoksunu herif ya. at tepsin seni.
raenyra günden güne rengini belli ediyor. önce dayısına hallenmeler, sonra criston’a deyim yerinde ise zorla sahip olmalar, ayaküstü üvey annesine 38 tane yalan söylemeler falan…
criston demişken, aga sen çocuk musun ya? tamam işledin bi günah, şövalyeliğine geldi bir zeval ama biraz abartmıyor musun sence de.s sal şu prensesi de kendi yoluna bak lütfen. ergen ergen dolaşıyorsun ortalıkta. joffrey’i öldürdün de eline ne geçti söylesene. bir çuval inciri berbat ettin.
allicent ise prenses’ten yediği kazığı unutamamış olsa gerek ki ortalıkta dolaşıyor, atarını da kocasına yapıyor. kız isteme töreninde de şeklini ortaya koyacaktı ama işte olaylar çığırından çıkınca unutuldu gitti kendisi.
lore’dan bahsedecek olursak;
öncelikle 1386 kere söylendiği üzere vesteros’ta kan akmayan düğün nişan vs sıkıcı kabul edilir. joffrey çok zıpladı ve layığını criston’dan buldu. velaryon bu saatten sonra iflah olmaz. halbuki kendisi prensesle çok iyi anlaşabilirdi şartlar böyle olmasaydı. deamon’un kötü bir karakter olduğu üstüne basa basa anlatılıyor artık. kör göze parmak deniyor. gel gelelim adam cool.
yeni kral eli şimdiden entrikalara başlamış, kendi takımını kurmuş işine bakıyor. koltuk değnekli eleman da yeni peter baelish. laf çakıp durmakla meşgul.
velaryon hanedanının başı corlys ise krala karşı şart koşabilecek kadar pervasız olmuş onu gördük. zavallı kral herkesi memnun edeyim derken krallığı birbirine düşürmeye kararlı. gidici olduğunu anlayınca da “beni nasıl hatırlayacaklar?” diye soruyor kral eline. kusura bakma king, güzel hatırlanmayacaksın.
allicent’in criston’u tam zamanında durdurması ise kilit noktalardan biri oldu bölüm içinde. kendisinden çok şey bekliyorum ilerki bölümlerde.
dikkatimi çeken şey ise krallığın genelinde görülen fareler. bu imgelemle ne anlatılmak isteniyor bilemiyorum ama cidden yerinde kullanılmış onu söyleyebilirim.
son olarak, bu bölüm oyuncu değişikliğinden bir önceki bölüm olduğundan mütevellit bir dahaki bölümde bazı oyuncular değişecek yaşlandıklarından ötürü. umarım yeni gelen oyuncular da rolün üstüne katarak devam ederler.
son edit; bu bölüme kadar criston’cuydum ama artık kendisi de umrum değil. çok yaşa bone breaker.

devamını gör...
13.
sadece 6. bölümünde bir tuhaf oldum onun sebebide zaman atlamasıyla birlikte hızlı bir şekilde ilerlemesiydi. şuan 8 çıkmış izlemedim ama kitabı okuduğum için tahmin edebiliyorum. 1. sezonu aegon ile kapatıcaklar anca 2nin sonunda rhaenyranın tahta geçtiğini görücez. benim favorim haleane targaryen şuanlık. ablanın çok screentimeı yok ama trajedisini görüceğimiz yerleri bayağı merakla bekliyorum. birde bu kahin targaryen özelliği vermişler dizide karaktere. ağzını açtığı zaman paso spoiler veriyor. ben razıyım bu diziden
devamını gör...
14.
8. bölümde viserys targaryen'i oynayan abinin oyunculuk performansı uzun süredir dizilerde gördüğüm en üst düzey performanstı. gerçekten etkileyici sahnelerdi. şu bölümdeki tek oyuncunun performansı yüzüklerin efendisi dizisinin 8 bölümüne bedel emin olun. demek ki seyirciyi hikayeye çekmek için götünden bir elf karakter uydurup akrobasi yaptırmaya gerek yokmuş. helal olsun.
devamını gör...
15.
güç yüzükleri felaketinden sonra ilaç gibi gelen bir dizi oldu. yazarın senaryoya dahil olmasının etkileri ve yönetmen, kurgu, cast ve oyunculuk nasıl olur dersi veriyor dizi.
hareketsiz, fırtına öncesi sessizlik tadında bir 8. bölüm izledik. ancak kral viserys'i oynayan paddy considine öyle bir oyunculuk sergiledi ki kendisinden bahsetmeden bu diziyi anlatamayız.
tahta yürüdüğü sahne ve daemon targaryen'in kendisine taht yolunda yardım etmesi epik bir sahneydi. tacın yolda düşmesi ve daemon'un düşen tacı kralın başına tekrar takması senaryoda olmayan, doğaçlama bir sahne olsa da sahneyi ve dizinin vermek istediği mesajı çok güzel tamamladı.

kralın taht odasına zorlukla da olsa sırf kızı için gelmesi, tahtta eğreti oturan otto'nun ve taht odasında bulunanların yüz ifadeleri muhteşemdi.
rhaenyra'nın sırf kendisine destek vermek için hasta yatağından kalkan babasına bakışı.

otto'nun "lan bu adama o kadar haşhaş sütü verdik nasıl ayağa kalktı, işte şimdi s..tık" bakışı.

alicent'in korkulu ve endişeli bakışı.

oyunculuklar zaten olağanüstü ama bölüm boyunca viserys'in çektiği acıları çektik, ailesini bir arada tutmak için gösterdiği gayreti içimiz burkularak izledik. aile de bu fırtına öncesinde krallarına gereken saygıyı gösterdi ve hak ettiği şekilde uğurladı. bu kadar yavaş ilerleyen bölüm hiç sıkmadan, oldukça akıcı bir şekilde ilerledi. bunda, oyuncuların yeteneği kadar set ekibinin titiz ve özenli çalışması ve sahnelere yerleştirdikleri küçük ayrıntılar da etkili oldu. kral, kendisine yakışır bir sonla veda etti diziye.
bölüm başında bir zaman atlaması yaşandı ve yine bazı oyuncular değişti. prens aemond rolündeki oyuncunun karizması, amcası daemon targaryen'in karizmasıyla boy ölçüşecek gibi duruyor. bu iki delinin mücadelesini zevkle izleyeceğiz gibi.
bundan sonraki bölümlerde, hem kitaplardan hem de game of thrones dizisinden bildiğimiz üzere kan, gözyaşı ve savaş eksik olmayacak.
taht sahnesi
sırf şu son bölümdeki oyunculuğu paddy considine'ye emmy ödülü getirir mi göreceğiz.
muhteşem oyunculuklar ve iyi çekilmiş bir dizi izlemek istiyorsanız şiddetle tavsiye ettiğim dizidir.
edit: sahne eklendi.
hareketsiz, fırtına öncesi sessizlik tadında bir 8. bölüm izledik. ancak kral viserys'i oynayan paddy considine öyle bir oyunculuk sergiledi ki kendisinden bahsetmeden bu diziyi anlatamayız.
tahta yürüdüğü sahne ve daemon targaryen'in kendisine taht yolunda yardım etmesi epik bir sahneydi. tacın yolda düşmesi ve daemon'un düşen tacı kralın başına tekrar takması senaryoda olmayan, doğaçlama bir sahne olsa da sahneyi ve dizinin vermek istediği mesajı çok güzel tamamladı.

kralın taht odasına zorlukla da olsa sırf kızı için gelmesi, tahtta eğreti oturan otto'nun ve taht odasında bulunanların yüz ifadeleri muhteşemdi.
rhaenyra'nın sırf kendisine destek vermek için hasta yatağından kalkan babasına bakışı.

otto'nun "lan bu adama o kadar haşhaş sütü verdik nasıl ayağa kalktı, işte şimdi s..tık" bakışı.

alicent'in korkulu ve endişeli bakışı.

oyunculuklar zaten olağanüstü ama bölüm boyunca viserys'in çektiği acıları çektik, ailesini bir arada tutmak için gösterdiği gayreti içimiz burkularak izledik. aile de bu fırtına öncesinde krallarına gereken saygıyı gösterdi ve hak ettiği şekilde uğurladı. bu kadar yavaş ilerleyen bölüm hiç sıkmadan, oldukça akıcı bir şekilde ilerledi. bunda, oyuncuların yeteneği kadar set ekibinin titiz ve özenli çalışması ve sahnelere yerleştirdikleri küçük ayrıntılar da etkili oldu. kral, kendisine yakışır bir sonla veda etti diziye.
bölüm başında bir zaman atlaması yaşandı ve yine bazı oyuncular değişti. prens aemond rolündeki oyuncunun karizması, amcası daemon targaryen'in karizmasıyla boy ölçüşecek gibi duruyor. bu iki delinin mücadelesini zevkle izleyeceğiz gibi.
bundan sonraki bölümlerde, hem kitaplardan hem de game of thrones dizisinden bildiğimiz üzere kan, gözyaşı ve savaş eksik olmayacak.
taht sahnesi
sırf şu son bölümdeki oyunculuğu paddy considine'ye emmy ödülü getirir mi göreceğiz.
muhteşem oyunculuklar ve iyi çekilmiş bir dizi izlemek istiyorsanız şiddetle tavsiye ettiğim dizidir.
edit: sahne eklendi.
devamını gör...
16.
biraz geç başlayıp 8 bölümü hemen bitirdim ve hiç spoiler yemedim tebrikleri hak ediyorum. açıkçası got'tan sonra bu dizinin çekileceğini duyduğumda "bir şeyi de tadında bırakın ulen" diye haykırmak gelmişti içimden. çünkü yapımcıların ve senaristlerin bu tutan işleri bokunu çıkarana kadar kullanmaları beni çileden çıkarıyor artık ama şaşırtıcı şekilde beğendim house of the dragon'u. ortaya berbat bir şey çıkacağını düşünmüyordum tabi yine de got'tan sonra çok sönük kalacağını düşünmüştüm yanılmışım. dizi gayet güzel ilerliyor.
tivitırda gördüğüm yorumların aksine ben oyuncu seçimlerini beğendim. hatta ilk bölümlerde rhaenyra targeryen'ı oynayan kızımız milly alcock'a bayıldım. çok karakteristik bir yüzü vardı ve rolünün hakkını veriyordu. matt smith'i (daemon) zaten the crown'dan biliyoruz. orada pek ilgimi çekmemişti kendisi ama house of the dragon'da mükkemel gidiyor. kraliçemize gelirsek çok güzel kadın, iyi oynuyor ama neden bu kadar abartılıyor anlayamadım.
herkes gibi beni rahatsız eden şey de bir anda zaman atlayıvermeleri oldu. george r. r. martin bununla ilgili yaptığı açıklamada sezonlar 13 bölümden oluşsaydı zaman atlamadan konuyu işleyebileceklerini söylüyor. bu da sanırım izleyiciyi sıkabilir endişesiyle bir karar vermek zorunda kalmış yapımcılar.
neyse ortaya düşündüğümün aksine güzel bir iş çıkmış. sezon finalini merakla bekliyoruz.
tivitırda gördüğüm yorumların aksine ben oyuncu seçimlerini beğendim. hatta ilk bölümlerde rhaenyra targeryen'ı oynayan kızımız milly alcock'a bayıldım. çok karakteristik bir yüzü vardı ve rolünün hakkını veriyordu. matt smith'i (daemon) zaten the crown'dan biliyoruz. orada pek ilgimi çekmemişti kendisi ama house of the dragon'da mükkemel gidiyor. kraliçemize gelirsek çok güzel kadın, iyi oynuyor ama neden bu kadar abartılıyor anlayamadım.
herkes gibi beni rahatsız eden şey de bir anda zaman atlayıvermeleri oldu. george r. r. martin bununla ilgili yaptığı açıklamada sezonlar 13 bölümden oluşsaydı zaman atlamadan konuyu işleyebileceklerini söylüyor. bu da sanırım izleyiciyi sıkabilir endişesiyle bir karar vermek zorunda kalmış yapımcılar.
neyse ortaya düşündüğümün aksine güzel bir iş çıkmış. sezon finalini merakla bekliyoruz.
devamını gör...
17.
dokuzuncu bölümüyle beni duygulardan duygulara sürükleyen dizi.
eve best tek kelime etmeden, sadece bakışlarıyla, resmen içimi deldi geçti ya. bu kadın bu evrende rolünü en iyi oynayanlardan.
ve tabii ki, karaktersiz, haysiyetsiz, cibiliyetsiz, meymenetsiz, türlü erdem ve vasıflardan yoksun, criston cole denen adi, bu bölüm yana yana ölmedin ya, içim içimi yiyor.
ekrana bağırdım, "yak alayını, ver dracarys'i" diye. demedi benim rhaenys teyzem. ulan keşke be.
buradan seven'a, eski tanrılara ve hatta ışığın lorduna sesleniyorum. daemon, criston adisini direkt ejderhasına yedirsin. nolur, amin.
eve best tek kelime etmeden, sadece bakışlarıyla, resmen içimi deldi geçti ya. bu kadın bu evrende rolünü en iyi oynayanlardan.
ve tabii ki, karaktersiz, haysiyetsiz, cibiliyetsiz, meymenetsiz, türlü erdem ve vasıflardan yoksun, criston cole denen adi, bu bölüm yana yana ölmedin ya, içim içimi yiyor.
ekrana bağırdım, "yak alayını, ver dracarys'i" diye. demedi benim rhaenys teyzem. ulan keşke be.
buradan seven'a, eski tanrılara ve hatta ışığın lorduna sesleniyorum. daemon, criston adisini direkt ejderhasına yedirsin. nolur, amin.
devamını gör...
18.

mükemmel bir ilk sezonu tamamlayan dizidir.
10 bölümün her biri ortalama üstündeydi ve başarılıydı, got ve final faciasından sonra tekrar seyirciyle aralarını düzelttiler. en azından benim için öyle oldu.
sezon içerisinde olaylara zaman olarak yaklaşmak için zaman atlamaları yaşandı ve buna pek sıcak bakmama rağmen çok beğendim. oyuncu seçimleri, oyuncu değişimleri gayet başarılıydı. herkes müthiş bir emekle çalışmış ve iyi bir 10 bölüm önümüze koymuş. şahsen 2024 yılını merakla bekliyorum. yeri gelmişken 10 bölüm boyunca altyazıları bize ulaştıran eşekherif abiye selamlarımı yolluyorum, duygulandık tam anlamıyla eskiye döndük.
kitabı okumayan biri olarak olayları kitapta geçtiği haliyle biliyorum, sosyal medya, oradan buradan derken kitapta geçen olayları ve dizide geçen olayları karşılaştırma şansım oldu. kitabın dışına pek çıkmadılar çıktıkları zamanlar oldu fakat epik sahne yaratmak istedikleri için bu olay yaşandı. yarattıkları epik sahneler evrenin kurallarının dışına çıkmasına rağmen pek rahatsız olmadım. sıkı fanlar belki rahatsız olmuştur.
genel olarak iyi bir sezon oldu, umarım böyle devam ederler. heyecanla izleriz.
en beğendiğim bölüm kralın öldüğü bölüm oldu. kral uzun zamandır görmediğim bir oyunculuk performansı izletti.
sezon finali ve vhagar iyi bir kapanış oldu. gelecek sezon ejderhalar dans edecek ve izleyeceğiz. heyecanla bekliyorum.
devamını gör...
19.
20.
arkadaşlar size yemin ederim ki bu dizi game of thrones'un yanından bile geçemez.bu kadar izlenmesinin ve popüler olmasının nedeni de arkasında got'un olmasıdır tıpkı yüzüklerin efendisi güç yüzüklerinin arkasında lotr filminin olması gibi.
•eş değiştirmeler hariç filmde her şey çok yavaş ilerliyor.
•görüntü kalitesine yeterince önem verilmemiş.
•dokuz bölüm boyunca ölmeyen eşşek kral var bide ayrıca 20 ya da 30 saniye gerizekalının tahta yürümesini seyrediyorsunuz.
•oyuncular çok çirkin.
•game of thronesta ejderhaları 2 ya da 3. sezonda gördük ama orada hikaye akıyordu resmen.
kısacası bu dizi çöpoğlu çöp.yine de izlemek isteyenler için bein connect'in yeni versiyonu tod'da izleyebilirsiniz ya da korsan olarak çoğu sitede bulabilirsiniz.
•eş değiştirmeler hariç filmde her şey çok yavaş ilerliyor.
•görüntü kalitesine yeterince önem verilmemiş.
•dokuz bölüm boyunca ölmeyen eşşek kral var bide ayrıca 20 ya da 30 saniye gerizekalının tahta yürümesini seyrediyorsunuz.
•oyuncular çok çirkin.
•game of thronesta ejderhaları 2 ya da 3. sezonda gördük ama orada hikaye akıyordu resmen.
kısacası bu dizi çöpoğlu çöp.yine de izlemek isteyenler için bein connect'in yeni versiyonu tod'da izleyebilirsiniz ya da korsan olarak çoğu sitede bulabilirsiniz.
devamını gör...