hukuk neden eşit ağırlıkta sorunsalı

şimdi bana lütfen cevap verin... bir insanın avukat olması, sözel yeteneğini kullanmasıyla matematiğin ne alakası olabilir? şakır şakır konuşacaksın çenen taramalı tüfek gibi olacak bununla matematik yapma zorunluluğunu nasıl bağdaştırabiliriz? şimdi bazıları buna "ya matematik yapamıyon işine geliyo bunu demek, sus işte" falan diyecek de olay bu değil, hukuğun gerçekten ve acilen sözel bölümde olması gerekmekte. bazen düşünüyorum tabi ki bir avukatın yeri geldiğinde hazır cevap olabilmesi için mantık kabiliyetinin olması gerekir, bunun için de matematiğe ihtiyacı olabilir diye. sonra müfredattaki mantık dersine bakıyorum.... neyse. yani cidden bir tek temel, ama çok temel matematiğe ihtiyacınız var bunun için ama bizimkiler diyor ki illa eşit ağırlık düzeyinde yapacaksın.
ha bi de "analitik zekası olmayan adam hukuk okuyamaz" cümlesini sarf eden insan da gelecek şimdi. he kardeşim zaten sözel yeteneği olan hiçbir insanın analitik zekası olamaz, hepsi de aptaldır dimi.... bir türlü çıkılamıyor "matematik yapamayan zeki değildir" algısından. konuşma ve anlama yeteneğiniz olmadıkça matematik de bir halta yaramıyor açıkçası, çoğu insanı ilkel düşünmekten alıkoyamıyor. al işte buradan da başka bir probleme geldik.

bu arada hukuk bölümü çoğu ülkede sözel olarak adlandırılabilecek kısımdadır. iki tane yabancı avukat arkadaşım vardı, ikisine de "ben de sizin gibi olmak isterdim fakat matematiğim yeterli değil" tarzı bir şey söylemiştim onlar da "ne diyor bu salak" demek yerine "iyi de bunun için matematiğe ihtiyacın yok ki, benimki de çok kötü." gibisinden bir şey yazmışlardı. ne diyeyim işte adamlar haklı.

eşit ağırlık cidden çok garip bir bölüm, hem matematik hem de sözel dersler bir arada olunca haliyle ortaya karışık meslekler ortaya çıkıyor. işletme neden eşit ağırlıkta demekle aynı şey bu.

hukuk edebiyat gibi değil. yani yazar eser ezberleyip sınavda doğru seçeneği işaretleyerek işleri yürüteceğiniz bir alan değil.

bizde jüri sistemi yok. ne hakimi ne de jüriyi ikna etmek gibi amacınız yok. davalar dosya üzerinden yürüyor. usul bilgisi hitabetten daha önemli.

hukuk sınavları olay üzerinden yapılır. hukuki uyuşmazlığı ve çözümünü tespit etmek gerekir. hukuk metinlerini ezbere bilmek değil anlayıp somut duruma adapte etmek en önemli gereksinimdir.

sözel derslerde yorum sınırlıdır ama sayısal derslerde asıl olan mevcut verileri analiz edip somut duruma uygulamaktır.

türev integral gibi ileri matematiksel işlemleri öğrenmek evet hukuk için gerekli değildir ama keşke mat 1 mat 2 gibi yapılan eski sisteme geri dönülse.

mühendis olmayacaklar için günümüz sisteminde ayt de türev vs yerine tyt konularını daha zor sorularla ayt de sorulabilir.

belli sayıda soruda bu yapılıyor zaten ama bir çok sayısalcı matematiği iyi olduğu için gerekmediği halde puanı yettiğinden hukuk tercih ediyor ve mutsuz oluyor.

hukuk fakültesi sayısalcı için zulümdür.

eşitlik ilkesi sebebi ile.

dershanedeki bir öğretmenim "hukukun matematik ile tek bağı yasaların numarasıdır" demişti. o günden sonra üniversite sınavında mantık aramayı bıraktım.

not: arkeoloji, antropoloji, sanat tarihi, müzecilik, koruma ve restorasyon gibi bir bölüm okuyacaksanız almanca öğrenmeye başlayın. dua edersiniz bana.

ulan temel matematiği de çözüverin bari. tıp diş mühendislik kazanan adamlar tarih coğrafya dersi gördükleri için ağlıyorlar mı ya da türkçe çözdükleri için?

tip niye sayisaldaysa ondan. o kadar bölümü sayısal ve eşit ağırlık diye en başta ayirmak saçma.

eşşeğin beşinci bacağından dolayıdır. şaka şaka sen sor diye.

işin esasına girecek olursak, limit-türev-integral gibi başlıklar kadar, türk edebiyatı da hukuk okuyacak kişi için angaryadan ibarettir.

lise düzeyinde öğretilen ve sınava tabi tutulan bir sosyoloji, bir temel hukuk, bir psikoloji, bir muhasebe dersi olmadığı sürece ikisi de anlamsız.

eğitim sistemi, öğrencilere karışık birtakım tasklar verip, bunlarda en çok kimin başarılı olduğuna göre eleme yapan bir sistem.

o sayısalda, o sözelde ayrımının hiçbir karşılığı yok. çoğu memlekette de aşağı yukarı, bir eksik bir fazla böyledir.

yani mesele özetle, "matematik yapamayan hukuk da okumasın" meselesidir. yaklaşım doğrudur yanlıştır tartışılır.
ama zaten bilmem kaç yüz bininciye kadar alan özel üniversiteler ve kıbrıs denen ada parçası, bu meseleyi de hiç etmektedir.

müvekkili olacağı davalardan kazanacağı komisyonlarının yüzdesini ve kazanma olasılığını hesaplayabilmeleri için.