1.
(1941-2008)
üniversitede cebir derslerimin kâbusuydu.sınav kağıtlarımıza bakmak için uzun bir kuyruğun son bulmasını bekler, odasına vardığımızda bu kez de menekşe saksılarından bize kalan yerde kırılmış notlarımızın hesabını tutardık.
bir gün çok tuhaf bir şey oldu: vize sınavları asılmış ve seksen üç almıştım!
inanamıyordum, çünkü böyle bir not almak bir hayaldi. finale hazırlanmaya çalıştım. garip bir süreçti bu: son yirmi yılın sınav soruları, onların çözümleri ve o çözümleri tekrar çözenlerin notlarıydı çalışacaklarım. kütüphanede üç arkadaş dersle boğuşurken yanımıza gelip boyumuz kadar fotokopiyle ne yaptığımızı soranlar olmuştu.
ve finalden kırk aldım.
- hocam, niye böyle? diyecek oldum.
- matçıabla daha iyi yapabilirdin, dedi hoca bana.( elbette adım böyle değildi)
sorum bir şey değiştirmedi ve kaldım.
okuldan soğumama neden olanlardan biri olsa da hülya hoca’nın dersi, soru çözerken belirli bir disiplin ve düzen kazanmamı sağlamıştı.
öğrenciler sembolleri yerinde kullanmadığında, işlem adımlarını takip etmediğinde,dört beş sayfa yazılı kağıdını nasıl bir özen ve dikkatle doldurmaya çalıştığımızı hatırlarım hâlâ.
her zaman asil bir duruşu vardı, bembeyaz saçları dikkat çekiciydi.disiplinliydi, kapıyı kilitlerdi; geç kalamaz, erken çıkamazdınız sınıftan.
1959 yılında matematik-fizik okumak üzere geldiği istanbul üniversitesi’nden 1999 yılında profesör ünvanıyla emekli oldu.kültür üniversitesinde ve hava harp okulunda görev yaptı.
beş dil biliyordu : ingilizce,almanca, italyanca, fransızca ve rusça.
umarım, onun gibi, daha birçok kadınımız da bilim alanında adını duyurur.
*akademik tarih bilgisi wikipedia’dan alınmıştır.
üniversitede cebir derslerimin kâbusuydu.sınav kağıtlarımıza bakmak için uzun bir kuyruğun son bulmasını bekler, odasına vardığımızda bu kez de menekşe saksılarından bize kalan yerde kırılmış notlarımızın hesabını tutardık.
bir gün çok tuhaf bir şey oldu: vize sınavları asılmış ve seksen üç almıştım!
inanamıyordum, çünkü böyle bir not almak bir hayaldi. finale hazırlanmaya çalıştım. garip bir süreçti bu: son yirmi yılın sınav soruları, onların çözümleri ve o çözümleri tekrar çözenlerin notlarıydı çalışacaklarım. kütüphanede üç arkadaş dersle boğuşurken yanımıza gelip boyumuz kadar fotokopiyle ne yaptığımızı soranlar olmuştu.
ve finalden kırk aldım.
- hocam, niye böyle? diyecek oldum.
- matçıabla daha iyi yapabilirdin, dedi hoca bana.( elbette adım böyle değildi)
sorum bir şey değiştirmedi ve kaldım.
okuldan soğumama neden olanlardan biri olsa da hülya hoca’nın dersi, soru çözerken belirli bir disiplin ve düzen kazanmamı sağlamıştı.
öğrenciler sembolleri yerinde kullanmadığında, işlem adımlarını takip etmediğinde,dört beş sayfa yazılı kağıdını nasıl bir özen ve dikkatle doldurmaya çalıştığımızı hatırlarım hâlâ.
her zaman asil bir duruşu vardı, bembeyaz saçları dikkat çekiciydi.disiplinliydi, kapıyı kilitlerdi; geç kalamaz, erken çıkamazdınız sınıftan.
1959 yılında matematik-fizik okumak üzere geldiği istanbul üniversitesi’nden 1999 yılında profesör ünvanıyla emekli oldu.kültür üniversitesinde ve hava harp okulunda görev yaptı.
beş dil biliyordu : ingilizce,almanca, italyanca, fransızca ve rusça.
umarım, onun gibi, daha birçok kadınımız da bilim alanında adını duyurur.
*akademik tarih bilgisi wikipedia’dan alınmıştır.
devamını gör...