1.
üstat fuzulinin türkçe divanında olan en güzel kasidelerinden birisidir. aruzu fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün'dür. redifinin su olmasından mütevellit su kasidesi olarak bilinen bu manzume bir naattır.
hz. muhammed’e duyduğu derin sevginin yanında, suya duyulan hasret ve aşk temaları işlenen bu kaside lirik söyleyişi ve sanatsal anlatımıyla fuzulinin söz şaheseridir.
32 beyitten oluşan eserin girizgah kısmına kadar olan aşk dolu ilk 15 beyitini sizlerle paylaştım..
1.beyit*
saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
ey göz! gönlümdeki (içimdeki) ateşlere gözyaşımdan su saçma ki. çünkü bu kadar (çok) tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz.
2.beyit*
âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem.
3.beyit*
zevk-i tîgundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
kim mürûr ilen bırağur rahneler divâra su
(ey sevgili.!) senin kılıcının ( kılıca benzeyen keskin bakışlarının) zevkinden gönlüm parça parça olsa da buna şaşılmaz. (nitekim) su da akarken duvarda yarıklar meydana getirir.
4.beyit*
vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
ihtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su
yaralı gönül senin okunun (ok temrenine benzeyen kirpiklerinin) sözünü korka korka söyler. (nitekim) yarası olan suyu ihtiyatla, çekine çekine içer.
5.beyit*
suya versün bâğban gülzârı zahmet çekmesün
bir gül açılmaz yüzün teg verse min gülzâre su
bahçıvan, gül bahçesini sele versin (boşuna) zahmet çekmesin. bin gül bahçesine su verse senin yüzün gibi (güzel) bir gül açılmaz.
6.beyit*
ohşatabilmez gubârını muharrir hattuna
hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
hattatın gözlerine (aynı levhaya) bakmaktan kalem gibi kara su inse de (yine de) gubari yazısını senin yüzündeki tüylere benzetemez.
7.beyit*
ârızun yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n’ola
zayi’ olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su
senin yanağını anmaktan dolayı kirpiklerim ıslansa ne çıkar? zira gül elde etmek isteğiyle dikene verilen su boşa gitmez.
8.beyit*
gam güni etme dil-i bîmârdan tîgin dirîğ
hayrdur vermek karanu gicede bîmare su
gamlı günümde kılıcını (kılıç gibi keskin olan bakışını) hasta gönlümden esirgeme; (zira) karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.
9.beyit*
iste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
susuzam bir kez bu sahrada menüm-çün ara su
gönül.! onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve ayrılığında arzumu, özlemimi yatıştır; susuzum, bu çölde bir defa da benim için su ara.
10.beyit*
men lebün müştâkıyam zühhâd kevser talibi
nitekim meste mey içmek hoş gelür huşyâra su
ben dudağını arzuluyorum, sofular ise cennetteki kevseri istiyorlar. nitekim sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş gelir.
11.beyit*
ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
âşık olmuş galibâ ol serv-i hoş-reftâre su
su, her zaman senin cennet misali mahallenin bahçesine doğru akar. galiba o da, o serviye benzeyen nazlı gidişli güzele aşık olmuş.
12.beyit*
su yolın ol kûyundan taprag olup dutsam gerek
çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
toprak olup suyun yolunu sevgilinin mahallesinden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, o yere varmaya bırakamam.
13.beyit*
dest-bûsi ârzusiyle ger ölsem dostlar
kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
dostlarım! eğer (sevgilinin) elini öpmek arzusuyla ölürsem toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin.
14.beyit*
serv serkeşlük kılur kumrî niyâzından meger
dâmenin duta ayagına düşe yalvara su
servi kumrunun yalvarmasından dolayı dik başlılık ediyor. su, servinin eteğine sarılır, ayağına düşüp yalvarırsa belki onu bundan vazgeçirebilir.
15.beyit*
içmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
gül budagınun mizâcına gire kurtara su
gül , bir hile ile bülbülün kanını içmek istiyor. su, gül dalının damarlarına girerek bülbülü bundan kurtarsın.
hayatta her insanın sevgilisi olmayabilir fakat her insanın sevgi göstereceği bir şeyleri mutlaka vardır ve bu kişiye mutluluk verir. bize kendimizi iyi hissettiren kişiler hep olmuştur hayatımızda ancak bazılar farklı bir şekilde etkilemiştir hayatlarımızı.
sesini dahi duymasanız da sadece hissetmeniz aptal, sıcak bir tebessüm oluşturabilir yüzünüzde. tek kelimesiyle hayat ritminizin değişmesine sebep olabilir. aya'nızın ısısını artırıp, ateşinizi yükseltebilir. ne söyleyeceğinizi, söyleyeceğinizi nasıl güzel söylemeniz gerektiğini bilemezsiniz ona karşı. mevlana'nın dediği gibi; “ben bende değil, sende de hem sen, hem ben, ben hem benimim, hem de senin, sen de benim, bir öyle garip hale bugün geldim ki sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim.” hissedilir bazen de..
öylesi güzel insanlar vardır ki hayatta uzakta da olsa sadece var olduklarını bilmemiz bile kendimizi mutlu etmemiz için bir sebeptir. gözlerimizi almak için mücevher takmaları gerekmemektedir bu kişilerin, ruhlarının parıltısı yetmektedir. hep yanı başımızda, etrafımızda olması ve sürekli görülmeleri gerekmez. fiziken olması, dokunulması şart değildir, hayaller kurduracak kadar gerçektirler ancak.
hissedersiniz, hep oradadır ve iyi ki vardır..
hz. muhammed’e duyduğu derin sevginin yanında, suya duyulan hasret ve aşk temaları işlenen bu kaside lirik söyleyişi ve sanatsal anlatımıyla fuzulinin söz şaheseridir.
32 beyitten oluşan eserin girizgah kısmına kadar olan aşk dolu ilk 15 beyitini sizlerle paylaştım..
1.beyit*
saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
ey göz! gönlümdeki (içimdeki) ateşlere gözyaşımdan su saçma ki. çünkü bu kadar (çok) tutuşan ateşlere suyun faydası olmaz.
2.beyit*
âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem.
3.beyit*
zevk-i tîgundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
kim mürûr ilen bırağur rahneler divâra su
(ey sevgili.!) senin kılıcının ( kılıca benzeyen keskin bakışlarının) zevkinden gönlüm parça parça olsa da buna şaşılmaz. (nitekim) su da akarken duvarda yarıklar meydana getirir.
4.beyit*
vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânın sözün
ihtiyât ilen içer her kimde olsa yâre su
yaralı gönül senin okunun (ok temrenine benzeyen kirpiklerinin) sözünü korka korka söyler. (nitekim) yarası olan suyu ihtiyatla, çekine çekine içer.
5.beyit*
suya versün bâğban gülzârı zahmet çekmesün
bir gül açılmaz yüzün teg verse min gülzâre su
bahçıvan, gül bahçesini sele versin (boşuna) zahmet çekmesin. bin gül bahçesine su verse senin yüzün gibi (güzel) bir gül açılmaz.
6.beyit*
ohşatabilmez gubârını muharrir hattuna
hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
hattatın gözlerine (aynı levhaya) bakmaktan kalem gibi kara su inse de (yine de) gubari yazısını senin yüzündeki tüylere benzetemez.
7.beyit*
ârızun yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n’ola
zayi’ olmaz gül temennâsiyle vermek hâre su
senin yanağını anmaktan dolayı kirpiklerim ıslansa ne çıkar? zira gül elde etmek isteğiyle dikene verilen su boşa gitmez.
8.beyit*
gam güni etme dil-i bîmârdan tîgin dirîğ
hayrdur vermek karanu gicede bîmare su
gamlı günümde kılıcını (kılıç gibi keskin olan bakışını) hasta gönlümden esirgeme; (zira) karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.
9.beyit*
iste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
susuzam bir kez bu sahrada menüm-çün ara su
gönül.! onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve ayrılığında arzumu, özlemimi yatıştır; susuzum, bu çölde bir defa da benim için su ara.
10.beyit*
men lebün müştâkıyam zühhâd kevser talibi
nitekim meste mey içmek hoş gelür huşyâra su
ben dudağını arzuluyorum, sofular ise cennetteki kevseri istiyorlar. nitekim sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su içmek hoş gelir.
11.beyit*
ravza-i kûyuna her dem durmayıp eyler güzâr
âşık olmuş galibâ ol serv-i hoş-reftâre su
su, her zaman senin cennet misali mahallenin bahçesine doğru akar. galiba o da, o serviye benzeyen nazlı gidişli güzele aşık olmuş.
12.beyit*
su yolın ol kûyundan taprag olup dutsam gerek
çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
toprak olup suyun yolunu sevgilinin mahallesinden kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, o yere varmaya bırakamam.
13.beyit*
dest-bûsi ârzusiyle ger ölsem dostlar
kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su
dostlarım! eğer (sevgilinin) elini öpmek arzusuyla ölürsem toprağımdan bir testi yapın ve sevgiliye onunla su verin.
14.beyit*
serv serkeşlük kılur kumrî niyâzından meger
dâmenin duta ayagına düşe yalvara su
servi kumrunun yalvarmasından dolayı dik başlılık ediyor. su, servinin eteğine sarılır, ayağına düşüp yalvarırsa belki onu bundan vazgeçirebilir.
15.beyit*
içmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
gül budagınun mizâcına gire kurtara su
gül , bir hile ile bülbülün kanını içmek istiyor. su, gül dalının damarlarına girerek bülbülü bundan kurtarsın.
hayatta her insanın sevgilisi olmayabilir fakat her insanın sevgi göstereceği bir şeyleri mutlaka vardır ve bu kişiye mutluluk verir. bize kendimizi iyi hissettiren kişiler hep olmuştur hayatımızda ancak bazılar farklı bir şekilde etkilemiştir hayatlarımızı.
sesini dahi duymasanız da sadece hissetmeniz aptal, sıcak bir tebessüm oluşturabilir yüzünüzde. tek kelimesiyle hayat ritminizin değişmesine sebep olabilir. aya'nızın ısısını artırıp, ateşinizi yükseltebilir. ne söyleyeceğinizi, söyleyeceğinizi nasıl güzel söylemeniz gerektiğini bilemezsiniz ona karşı. mevlana'nın dediği gibi; “ben bende değil, sende de hem sen, hem ben, ben hem benimim, hem de senin, sen de benim, bir öyle garip hale bugün geldim ki sen ben misin, bilmiyorum, ben mi senim.” hissedilir bazen de..
öylesi güzel insanlar vardır ki hayatta uzakta da olsa sadece var olduklarını bilmemiz bile kendimizi mutlu etmemiz için bir sebeptir. gözlerimizi almak için mücevher takmaları gerekmemektedir bu kişilerin, ruhlarının parıltısı yetmektedir. hep yanı başımızda, etrafımızda olması ve sürekli görülmeleri gerekmez. fiziken olması, dokunulması şart değildir, hayaller kurduracak kadar gerçektirler ancak.
hissedersiniz, hep oradadır ve iyi ki vardır..
devamını gör...
2.
saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
kim bu denli dutuşan odlara
kılmaz çare su.
ey göz! gönlümdeki ateşlere su saçma.
çünkü bu kadar tutuşan ateşe su çare olmaz.
âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su.
dönen kümbetin rengi su rengi midir bilmiyorum.
yoksa gözümden çıkan su mu dönen kümbeti doldurmuştur.
zevk-i tîgünden aceb yoh olsa gönlüm çak çak kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su.
kılıcının zevkinden gönlüm parça parça olsa şaşılmaz.
çünkü devamlı geçmekle su duvarda yarıklar bırakır.
vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin ihtiyât ilen içer her kimde olsa yara su.
yaralı gönül senin peykânının sözünü korkuyla söyler.
her kimde yara varsa o suyu ihtiyatla içer.
suya virsün bâğban gülzârı zahmet çekmesün
bir gül açılmaz yüzün tek virse bin gülzâra su.
bahçıvan gül bahçesini suya versin, boşuna zahmet çekmesin çünkü o bin gül bahçesine su verse bile senin yüzün gibi bir gül açılmaz.
ohşadabilmez gubârını muharrer hattuna hâmenün bahmakdan inse gözlerine kara su. kalemine bakmaktan gözlerine kara su inse bile, yazar gubar hatlı yazısını senin ayva tüylerine benzetemez.
ârızun yâdiyle nemnâk olsa müjgânum n’ola zâyi’ olmaz gül temennâsiyle virmek hâra su.
senin yanağını anarak kirpiklerim ıslansa ne olur
gül beklentisiyle dikene su vermek boşuna değildir.
gam güni itme dil-i bîmârdan tîgün dirîg hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su
gam günü hasta gönülden kılıcını esirgeme karanlık gecede hastaya su vermek sevaptır.
iste peykânun gönül hecrinde şevkum sâkin it susuzam bir kez bu sahrâda benümçün ara su.
ey gönül, onun peykânını iste, ayrılığında benim ona karşı olan arzumu sakinleştirsin.
susuzum, bu sahrada bir kez de benim için su ara.
ben lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi nitekim meste mey içmek hoş gelür, huşyâra su.
ben senin dudaklarının tutkunuyum, zahidlerse kevser istiyor nitekim sarhoşa şarap içmek hoş gelir, ayık insana su.
ravzâ-i kûyına her dem durmayup eyler güzâr âşık olmuş gâlibâ ol serv-i hoş reftâra su.
su galiba o hoş yürüyüşlü serviye aşık olmuş ki her an onun köyünün bahçesine gidiyor.
su yolın ol kûydan toprag olup dutsam gerek çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su.
toprak olup suyun yolunu tutup o köye varmasını engellemem gerekir. çünkü su benim rakibimdir.
bırakmam ki o köye varsın. dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su.
ey dostlar! eğer onun elini öpmek arzusuyla ölürsem, toprağımdan testi yapıp onunla yare su sunun.
serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger dâmenün duta ayağına düşe yalvara su.
servi kumrunun duasına karşı aksilik eder su onun eteğini tutsun ve ayağına düşüp yalvarsın. içmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile gül budağınun mizâcına gire kurtara su.
bir hile ile bülbülün kanını içmek istiyor. su gül budağının mizacına girsin ve bülbülü kurtarsın. tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme iktidâ kılmış tarîk-i ahmed-i muhtâra su.
o güzel ahlakını insanlara ilan etmiş. su seçilmiş ahmet’in yoluna tabi olmuş. seyyid-i nev’-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ kim sepüpdür mu’cizâtı âteş-i eşrâra su. o insanoğlunun efendisidir. seçilmiş incilerin deryasıdır.
ki onun mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir. kılmagiçün tâze gülzâr-ı nübüvvet revnâkın mu’cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su o peygamberlik bahçesinin parlaklığını tazelemek için, mucizeyle mermerden su çıkarmıştır. mu’cizi bir bahr-i bî-pâyân imiş âlemde kim yetmiş andan bin bin âteş-hâne-i küffâra su onun mucizesi alemde öyle sonsuz bir denizmiş ki o denizden binlerce ateşe tapan kafirin ibadethanesine gidip ateşlerini söndürsün su.
fuzûlî
( 1483 - 1556)
kaynak www.siirparki.com/fuzuli3.html
devamını gör...