iç dünyası zengin olanların yalnızlıktan yakınmaması
başlık "dünyanıneniyibeşbininciyazarı" tarafından 12.02.2021 23:10 tarihinde açılmıştır.
1.
kendini ilginç biri haline getirmiş bireyin, kendiyle oyalanabilmesi.
devamını gör...
2.
kendi kendimi eylerken hoş tutan birikimlerim tükenmiyor ancak şu var ki bu tarz bir insan bile paylaşmak ister , paylaşmak önemlidir azizim .
devamını gör...
3.
uzun zamandır böyle olup son zamanda bozmaktan pişman olduğum durumdur. insanları pişman ediyorsunuz yalnızlığımızı bozunca
devamını gör...
4.
iç dünyası zengin olmak ne demek bilmiyorum. bence insanın bilgileri ona vahiy ile gelmez. biz bir şeyi izleriz , okuruz , biriyle konuşuruz vs.
bu verileri yorumlarız. üstüne kafa yorup yeni bir şeyler eklemek için uğraşırız. bu bizi düşünsel olarak zenginleştiren bir durumdur.
bunu yapmamız bize uğraşacak düşünecek meşgul olacak bir şey verir yalan yok ama bizim insan olmamız sonucu diğer insanlarla iletişim halinde olmaya ihtiyacımız var.
eğer kişilik bozukluğu olmayan ve psikolojik olarak sağlıklı ruh halinde bir insansak biriyle konuşmak havadan sudan bahsetsek bile diyalog kurmaya ihtiyacımız var.
bu ihtiyacın giderilmemesi de yalnızlık. biz konuştuk anlattık ama anlaşamadık veya bizi anlamadılar onaylamadılar hatta kötü eksik gördüler bu da bizi yalnız hissettir tamam ama ikisi de bir bütün.
ben insanlara karşı bir şey hissetmiyorum, insanları sevmiyorum diyen kişi çok darbe almış çok kırılmış ve tekrar aynı acıları yaşamamak için insanlarla arasına duvar örüp yalnızlığı seçmiş iç dünyasına yönelmiş olabilir ama kişilik bozukluğu olanlar hariç , insanların iyiliğine sevgisine anlayışına vs küsenler hariç hepimiz etkileşim kurmak istiyoruz.
elbette herkesin algılama kapasitesi farklı. ortalamadan daha parlak zekası olan insanlar var. bu insanların anlayışı farklı. toplumu ve onun oluşturduğu sistemi farklı şekillerde görüyor ve bir şekilde eleştiriyor dışında kalmak istiyor olabilir ama o insan da zengin bir iç dünyam var insanlar ihtiyaç duymuyorum demez.
her insanın görülmeye ihtiyacı var. sherlock dahidir. her cinayeti watson olmadan da rahatlıkla çözebilir ama o yanına watsonu alır.
robinson cuma gelince hayata tutunur çünkü ona incilden parçalar okur ve ona misyonerlik yapar. anlattığının içeriği / niteliği önemli değil önemli olan ona iç dünyasından bir şeyler anlatmak istemesi. ben incili biliyorum incile hakimim demiyor ve anlatıyor. toplumun olmadığı 2 kişilik bir adada cuma incili ya da görece doğru yaşama öğretisini bilse ne olur bilmese ne olur zira o öğretiler zaten hayata geçemez sınırlı ada evreninde.
anlatıyor cumaya tartışıyor çünkü ona ihtiyacı var.
bu verileri yorumlarız. üstüne kafa yorup yeni bir şeyler eklemek için uğraşırız. bu bizi düşünsel olarak zenginleştiren bir durumdur.
bunu yapmamız bize uğraşacak düşünecek meşgul olacak bir şey verir yalan yok ama bizim insan olmamız sonucu diğer insanlarla iletişim halinde olmaya ihtiyacımız var.
eğer kişilik bozukluğu olmayan ve psikolojik olarak sağlıklı ruh halinde bir insansak biriyle konuşmak havadan sudan bahsetsek bile diyalog kurmaya ihtiyacımız var.
bu ihtiyacın giderilmemesi de yalnızlık. biz konuştuk anlattık ama anlaşamadık veya bizi anlamadılar onaylamadılar hatta kötü eksik gördüler bu da bizi yalnız hissettir tamam ama ikisi de bir bütün.
ben insanlara karşı bir şey hissetmiyorum, insanları sevmiyorum diyen kişi çok darbe almış çok kırılmış ve tekrar aynı acıları yaşamamak için insanlarla arasına duvar örüp yalnızlığı seçmiş iç dünyasına yönelmiş olabilir ama kişilik bozukluğu olanlar hariç , insanların iyiliğine sevgisine anlayışına vs küsenler hariç hepimiz etkileşim kurmak istiyoruz.
elbette herkesin algılama kapasitesi farklı. ortalamadan daha parlak zekası olan insanlar var. bu insanların anlayışı farklı. toplumu ve onun oluşturduğu sistemi farklı şekillerde görüyor ve bir şekilde eleştiriyor dışında kalmak istiyor olabilir ama o insan da zengin bir iç dünyam var insanlar ihtiyaç duymuyorum demez.
her insanın görülmeye ihtiyacı var. sherlock dahidir. her cinayeti watson olmadan da rahatlıkla çözebilir ama o yanına watsonu alır.
robinson cuma gelince hayata tutunur çünkü ona incilden parçalar okur ve ona misyonerlik yapar. anlattığının içeriği / niteliği önemli değil önemli olan ona iç dünyasından bir şeyler anlatmak istemesi. ben incili biliyorum incile hakimim demiyor ve anlatıyor. toplumun olmadığı 2 kişilik bir adada cuma incili ya da görece doğru yaşama öğretisini bilse ne olur bilmese ne olur zira o öğretiler zaten hayata geçemez sınırlı ada evreninde.
anlatıyor cumaya tartışıyor çünkü ona ihtiyacı var.
devamını gör...
5.
devamını gör...
6.
kendi kendine yetebilen insandır. yalnızlıktan yakınmıyor oluşu kendini diğer insanlara kapattığı anlamına gelmiyor. aksine dış dünyayı her açıdan daha iyi gözlemleyip, özümseyebildiği için ruhuna iyi gelecek olanı alıyor ve gerisini bırakıyor. kavgası kendisiyle olan insan, başkalarının gönül sadakalarıyla geçinir; içsel huzurumuzun ve onu ne ile beslediğimizin bilincinde olmak lazım.
devamını gör...
7.
iç dünyası zengin insanlar doğuştan gelen bir ayrıcalığa sahip değiller,yalnızca hayatları boyunca maruz kaldıkları uyaranları ve canlılarla olan ilişkilerini yatırım yaparcasına zihinlerinin bir köşesinde biriktirirler ve yalnız kaldıklarında halihazırda bir birikmişlikle başka bir şeye de pek ihtiyaç duymazlar,yeterli gelir.
devamını gör...
8.
bütün kitap ve film karakterleri bizimle evet. okudukça biz flörtleşiriz, aksiyon içerisinde savaşırız biz hep ana karakterizdir dünyanın figüranları. bazı insanlar her şeye sahiptir bazıları azınlığa..
peki hiçbir şeyi olmayanlar?
iç dünyası ve hayallere.
hepimize saygı ve sevgiler. bizler dünyanın anası ağlatıldığında yerimizden çıkacağız.
peki hiçbir şeyi olmayanlar?
iç dünyası ve hayallere.
hepimize saygı ve sevgiler. bizler dünyanın anası ağlatıldığında yerimizden çıkacağız.
devamını gör...