1.
ahmet arslan'ın 5 kitaplık bir seriden oluşan eseridir. dilinin sadeliği ve anlaşılırlığı ile öne çıkar. özellikle okuru okumaktan soğutan, yemekten içmekten kesen, akıcılığı boğaza tıkayan o nefret edilesi dipnotların olmamasını çok beğendim. ilk kitaptan başlayarak okudukça kitapların içerikleri hakkında eklemeler yaparak tanımımı nihayete erdireceğim.
1.kitap:
bilindiği gibi felsefe tarihi üç dönemde ele alınır: helen, helenistik ve roma dönemleri. helen dönemi ise kendi içinde ikiye ayrılır. sokrates öncesi dönem ve atina dönemi. bu ilk kitapta sokrates öncesi doğa filozofları anlatılmaktadır. yani mö 6. yy başlarında miletos okuluyla başlayıp demokritos'un atomcu felsefesiyle sona eren dönemi konu alır. bu döneme doğa filozofları dönemi denmesinin sebebi, filozofların kişi probleminden çok kendi dışlarına odaklanmalarıdır. dolayısıyla bu dönemde yaşayan filozoflar aynı zamanda ilk bilim adamlarıdır.
filozoflara ve onların felsefelerine geçmeden önce; felsefe nedir, felsefe tarihinde bir ilerleme veya evrim var mıdır, felsefe ilk kez yunan'da mı ortaya çıkmıştır, ortaya çıkışında koşullar nelerdir gibi sorulara verilen yanıtlar ve yazarın görüşüne yer verilmiştir. ahmet arslan'ın kendi fikirlerinden ayrılan başka görüşlere de yer vermesini onun tarihçi hassasiyetinin göstergesi olarak görüyorum.
kısaca bu dönemdeki filozoflara değinecek olursak:
thales: bilinen ilk filozoftur. diğer doğa filofları gibi o da miletos yani bugünkü batı anadoluda'da yaşamıştır. hayatın kaynağı, dokunulamaz, değiştirilemez gücü yani her şeyin arkhe'si sudur, demiştir.
anaksimandros: o ise var olan şeylerin ilkesi yani tözü olarak aperion'u tanımlamıştır. peki nedir bu aperion? sınırsız olan, belirsiz olandır. anaksimandros ilk doğa bilgini olarak bilinir, evrenin başlangıcı sorununa değinen ilk bilgindir. her şeyin başlangıcını apeiron'a dayandırmıştır. aperion'dan çıkan zıtlıkların sıcak- soğuktan başlayarak hava ve toprağın oluşumuna sebep olduğunu açıklar.
anaksimenes: ona göre arkhe havadır. çünkü suya göre yayılma ve değişime uğrama şansı daha fazladır. havanın ruh kelimesi ile aynı anlama geldiği bilinmektedir. anaksimenes varlıkları niceliklerine göre tanımlar. örneğin sıcak, bir nitelik değil derece olarak başka bir maddenin daha üst mertebesini ifade eder. bu da onu diğer filozoflardan daha rasyonel yapar.
pythagoras ve pythagorasçılık:
burada uzun bir bölüm bizleri bekler. öncelikle homeros ve hesiodosçu geleneksel din anlayışı açıklığa kavuşturulur. ikinin ortak yönü insan biçimci çok tanrılı anlayıştır. farklı yönleri ise birinin dinin merkezine soylu kesimi koyarken diğerinin ise halkçı bir anlayışla hareket etmesidir. bu iki anlayışta da ölümden sonraki hayat fikri varlığını korumuş ve ilkçağ filozoflarını etkisi altına almıştır.
bu dini akımın bir parçası olarak görülen pythagorasçılığın kendinden önceki felsefi görüşten farkı; bir bilgi verme çabasından çok insanı yönlendiren bir yaşam şekli halini almasıdır. felsefi bir cemaat halini almıştır adeta. fakat bilimsel yönü nedeniyle dinin değil felsefenin konusudur.
görüş olarak ruhun bedenden farklı ve ölümsüz olduğunu savunur. ve en önemlisi evrenin arkhesini sayı olarak görürür. ünlü pisagor teoremi bugüne kadar ulaşmıştır.
herakleitos:
belki en ilgi çekici filozoflardandır. “aynı nehirde iki defa yıkanılmaz.” sözü artık nerdeyse atasözü haline gelmiştir.
herakleitos’a göre evrenin tözü, arkhesi ateştir.onun tabiriyle: “… ölçüyle yanan ve ölçüyle sönen ateş.”
onun en diğerlerinden farklı en çarpıcı görüşü varlık yoktur, oluş vardır teorisidir. zaten arkhe olarak su, toprak veya hava yerine ateşi alması da bunu açıklar: ateş sürekli hareket halindedir, o bir varlık olmaktan çok bir süreç, bir oluş, bir yokoluştur.
bunlardan farklı olarak, parmenides herakleitos’un oluş teorisini rafa kaldırarak varlık görüşünü ortaya koyar. ona göre var olmayan şey düşünülemez, düşünülemeyen şey var olamaz.
kitabın son kısmında elealı zenon, empedokles( evrenin dört temel maddesine sevgi ve nefreti eklemiştir), anaksagoras(arkhe’nın yerine nous’u yani aklı koymuştur. ona göre dört temel madde değil sonsuz madde vardır. ) ve en nihayetinde atomcu görüşüyle öne çıkan demokritos ile ilk kitabın konusu noktalanır.
1.kitap:
bilindiği gibi felsefe tarihi üç dönemde ele alınır: helen, helenistik ve roma dönemleri. helen dönemi ise kendi içinde ikiye ayrılır. sokrates öncesi dönem ve atina dönemi. bu ilk kitapta sokrates öncesi doğa filozofları anlatılmaktadır. yani mö 6. yy başlarında miletos okuluyla başlayıp demokritos'un atomcu felsefesiyle sona eren dönemi konu alır. bu döneme doğa filozofları dönemi denmesinin sebebi, filozofların kişi probleminden çok kendi dışlarına odaklanmalarıdır. dolayısıyla bu dönemde yaşayan filozoflar aynı zamanda ilk bilim adamlarıdır.
filozoflara ve onların felsefelerine geçmeden önce; felsefe nedir, felsefe tarihinde bir ilerleme veya evrim var mıdır, felsefe ilk kez yunan'da mı ortaya çıkmıştır, ortaya çıkışında koşullar nelerdir gibi sorulara verilen yanıtlar ve yazarın görüşüne yer verilmiştir. ahmet arslan'ın kendi fikirlerinden ayrılan başka görüşlere de yer vermesini onun tarihçi hassasiyetinin göstergesi olarak görüyorum.
kısaca bu dönemdeki filozoflara değinecek olursak:
thales: bilinen ilk filozoftur. diğer doğa filofları gibi o da miletos yani bugünkü batı anadoluda'da yaşamıştır. hayatın kaynağı, dokunulamaz, değiştirilemez gücü yani her şeyin arkhe'si sudur, demiştir.
anaksimandros: o ise var olan şeylerin ilkesi yani tözü olarak aperion'u tanımlamıştır. peki nedir bu aperion? sınırsız olan, belirsiz olandır. anaksimandros ilk doğa bilgini olarak bilinir, evrenin başlangıcı sorununa değinen ilk bilgindir. her şeyin başlangıcını apeiron'a dayandırmıştır. aperion'dan çıkan zıtlıkların sıcak- soğuktan başlayarak hava ve toprağın oluşumuna sebep olduğunu açıklar.
anaksimenes: ona göre arkhe havadır. çünkü suya göre yayılma ve değişime uğrama şansı daha fazladır. havanın ruh kelimesi ile aynı anlama geldiği bilinmektedir. anaksimenes varlıkları niceliklerine göre tanımlar. örneğin sıcak, bir nitelik değil derece olarak başka bir maddenin daha üst mertebesini ifade eder. bu da onu diğer filozoflardan daha rasyonel yapar.
pythagoras ve pythagorasçılık:
burada uzun bir bölüm bizleri bekler. öncelikle homeros ve hesiodosçu geleneksel din anlayışı açıklığa kavuşturulur. ikinin ortak yönü insan biçimci çok tanrılı anlayıştır. farklı yönleri ise birinin dinin merkezine soylu kesimi koyarken diğerinin ise halkçı bir anlayışla hareket etmesidir. bu iki anlayışta da ölümden sonraki hayat fikri varlığını korumuş ve ilkçağ filozoflarını etkisi altına almıştır.
bu dini akımın bir parçası olarak görülen pythagorasçılığın kendinden önceki felsefi görüşten farkı; bir bilgi verme çabasından çok insanı yönlendiren bir yaşam şekli halini almasıdır. felsefi bir cemaat halini almıştır adeta. fakat bilimsel yönü nedeniyle dinin değil felsefenin konusudur.
görüş olarak ruhun bedenden farklı ve ölümsüz olduğunu savunur. ve en önemlisi evrenin arkhesini sayı olarak görürür. ünlü pisagor teoremi bugüne kadar ulaşmıştır.
herakleitos:
belki en ilgi çekici filozoflardandır. “aynı nehirde iki defa yıkanılmaz.” sözü artık nerdeyse atasözü haline gelmiştir.
herakleitos’a göre evrenin tözü, arkhesi ateştir.onun tabiriyle: “… ölçüyle yanan ve ölçüyle sönen ateş.”
onun en diğerlerinden farklı en çarpıcı görüşü varlık yoktur, oluş vardır teorisidir. zaten arkhe olarak su, toprak veya hava yerine ateşi alması da bunu açıklar: ateş sürekli hareket halindedir, o bir varlık olmaktan çok bir süreç, bir oluş, bir yokoluştur.
bunlardan farklı olarak, parmenides herakleitos’un oluş teorisini rafa kaldırarak varlık görüşünü ortaya koyar. ona göre var olmayan şey düşünülemez, düşünülemeyen şey var olamaz.
kitabın son kısmında elealı zenon, empedokles( evrenin dört temel maddesine sevgi ve nefreti eklemiştir), anaksagoras(arkhe’nın yerine nous’u yani aklı koymuştur. ona göre dört temel madde değil sonsuz madde vardır. ) ve en nihayetinde atomcu görüşüyle öne çıkan demokritos ile ilk kitabın konusu noktalanır.
devamını gör...
"ilkçağ felsefe tarihi" ile benzer başlıklar
felsefe
151