orijinal adı: an enquiry concerning human understanding
yazar: david hume
yayım yılı: 1748
hume bu eserinde felsefe anlayışını ve ilkelerini ortaya koyar. zihnin içeriğine ve anlama yetisine yönelmiştir.
yazar: david hume
yayım yılı: 1748
hume bu eserinde felsefe anlayışını ve ilkelerini ortaya koyar. zihnin içeriğine ve anlama yetisine yönelmiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pavlov'un göbeği" tarafından 01.03.2021 20:28 tarihinde açılmıştır.
1.
insanın anlama yetisi üzerine bir soruşturma david hume'un fikirlerin kökeninden özgür iradeye nedensellik ilkesine dair şüphelerden, mucizelere kadar en ünlü argümanlarını formüle ettiği eserdir. ayrıca döneminde tanrının varlığına karşı en güçlü kanıt olarak gösterilen " akıllı tasarım" argümanına da bu eserinde ciddi eleştiriler getirmiştir.
- birisi çıkıp da bana ölü bir adamın hayata geri döndürüldüğünü söylese, ben hemen şöyle düşünürüm: bu insanın kandırıyor ya da kandırılıyor olması mı, yoksa aktardığı olgunun gerçekten yaşanmış olması mı daha mümkün? mucizeleri iki kefeye koyar tartarım ve ulaştığım üstünlüğe göre kararımı veririm, ama her zaman mucizelerden daha büyük olanını reddederim. eğer tanıklığının yanlışlığı aktardığı olaydan daha mucizeviyse, o zaman ama ancak o zaman beni inandırdığına ya da ikna ettiğine hükmedebilir. sy 115
- dini meselelerde farklı olan her şey aykırıdır ve antik yunanın, türkiyenin, siyamın ve çinin dinlerinin hepsinin birden sağlam bir temele dayanıyor olması imkansızdır. dolayısıyla bu dinlerin herhangi birinde gerçek olduğu iddiasıyla ortaya atılan her mucizenin ( ki hepsinde de mucizeden bol bir şey yoktur.) doğrudan amacı, parçası olduğu sistemi kabul ettirmek olduğundan; diğer tüm sistemleri yıkma konusunda da, daha dolaylı olmakla birlikte, aynı güce sahiptir. her din rakip bir sistemi yok ederken, o sistemin dayandığı bu mucizelerin inanılırlığını da yok eder; böylece farklı dinlerin tüm olağanüstü olayları aykırı olgular olarak, bu olağanüstü olayların delilleri de ister zayıf ister güçlü olsun birbirine karşıt görülmelidir. bu muhakeme yöntemine göre, muhammedin ya da haleflerinin herhangi bir mucizesine inandığımızda, birkaç barbar arabın tanıklığı delil olarak gösterilir. diğer yandan, titus lıvıusun, plutarkhosun, tacıtusun otoritesini, demem o ki belirli bir dinle ilgili mucize aktarmış olan yunan, çinli ve roma katolik tüm yazar ve tanıkların otoritesini değerlendirirken, bu tanıklara muhammedin mucizelerinden bahsettiklerinde nasıl yaklaşacaksak öyle yaklaşmamız gerektiğini ve aktardıkları bu mucizeye nasıl kesin bir şekilde karşı çıkıyorlarsa bizim de aynı kesinlikle bunlara karşı çıkmamız gerektiğini söylüyorum. bu argüman aşırı incelikli ve zekice görünebilir; ama birine karşı suç işlendiğini savunan iki tanığın güvenilirliğinin, bu suçun işlendiğini iddia ettiği sırada o kişinin iki yüz fersah uzakta olduğunu doğrulayan başka iki insanın tanıklığıyla yok olduğunu varsayan bir hakimin muhakemesinden farkı yoktur. sy 121
- insanların üçkağıtçılığı ve aptallığı o kadar sık görünen durumlardır ki, doğa yasalarının böyle alenen çiğnenmesini kabul etmektense, bu iki özelliğin bir araya gelmesinin en olağanüstü olayları doğurabileceğine inanırım. sy 128
- birisi çıkıp da bana ölü bir adamın hayata geri döndürüldüğünü söylese, ben hemen şöyle düşünürüm: bu insanın kandırıyor ya da kandırılıyor olması mı, yoksa aktardığı olgunun gerçekten yaşanmış olması mı daha mümkün? mucizeleri iki kefeye koyar tartarım ve ulaştığım üstünlüğe göre kararımı veririm, ama her zaman mucizelerden daha büyük olanını reddederim. eğer tanıklığının yanlışlığı aktardığı olaydan daha mucizeviyse, o zaman ama ancak o zaman beni inandırdığına ya da ikna ettiğine hükmedebilir. sy 115
- dini meselelerde farklı olan her şey aykırıdır ve antik yunanın, türkiyenin, siyamın ve çinin dinlerinin hepsinin birden sağlam bir temele dayanıyor olması imkansızdır. dolayısıyla bu dinlerin herhangi birinde gerçek olduğu iddiasıyla ortaya atılan her mucizenin ( ki hepsinde de mucizeden bol bir şey yoktur.) doğrudan amacı, parçası olduğu sistemi kabul ettirmek olduğundan; diğer tüm sistemleri yıkma konusunda da, daha dolaylı olmakla birlikte, aynı güce sahiptir. her din rakip bir sistemi yok ederken, o sistemin dayandığı bu mucizelerin inanılırlığını da yok eder; böylece farklı dinlerin tüm olağanüstü olayları aykırı olgular olarak, bu olağanüstü olayların delilleri de ister zayıf ister güçlü olsun birbirine karşıt görülmelidir. bu muhakeme yöntemine göre, muhammedin ya da haleflerinin herhangi bir mucizesine inandığımızda, birkaç barbar arabın tanıklığı delil olarak gösterilir. diğer yandan, titus lıvıusun, plutarkhosun, tacıtusun otoritesini, demem o ki belirli bir dinle ilgili mucize aktarmış olan yunan, çinli ve roma katolik tüm yazar ve tanıkların otoritesini değerlendirirken, bu tanıklara muhammedin mucizelerinden bahsettiklerinde nasıl yaklaşacaksak öyle yaklaşmamız gerektiğini ve aktardıkları bu mucizeye nasıl kesin bir şekilde karşı çıkıyorlarsa bizim de aynı kesinlikle bunlara karşı çıkmamız gerektiğini söylüyorum. bu argüman aşırı incelikli ve zekice görünebilir; ama birine karşı suç işlendiğini savunan iki tanığın güvenilirliğinin, bu suçun işlendiğini iddia ettiği sırada o kişinin iki yüz fersah uzakta olduğunu doğrulayan başka iki insanın tanıklığıyla yok olduğunu varsayan bir hakimin muhakemesinden farkı yoktur. sy 121
- insanların üçkağıtçılığı ve aptallığı o kadar sık görünen durumlardır ki, doğa yasalarının böyle alenen çiğnenmesini kabul etmektense, bu iki özelliğin bir araya gelmesinin en olağanüstü olayları doğurabileceğine inanırım. sy 128
devamını gör...
2.
deneyciliğin yapı taşlarından biri olan hume eseri . berkeley ve locke okunduktan sonra okunması taraftarıyım .
oruç aruoba ve ferit burak aydar çevirileri ayrı ayrı incelenmeyi hakediyor fakat ne yazık ki iki çeviri de yerine göre biraz çiğ kalmış . gereksiz araya sıkıştırılan kelimeler ve anlamı havada kalan cümleler mevcut . bu tarz eserler , mümkün mertebe yazıldığı dilde okunmalı yoksa eksik ve hatta bazı zamanlar anlaşılmaz olarak kalmaya mahkum olacaktır.
--- alıntı ---
a miracle is a violation of the laws of nature; and because firm and unalterable experience has established these laws, the case against a miracle is—just because it is a miracle—as complete as any argument from experience can possibly be imagined to be. why is it more than merely probable that all men must die, that lead cannot when not supported remain suspended in the air, that fire consumes wood and is extinguished by water, unless it is that these events are found agreeable to the laws of nature, and for things to go differently there would have to be a violation of those laws, or in other words a miracle? nothing is counted as a
miracle if it ever happens in the common course of nature. when a man who seems to be in good health suddenly dies, this isn't a miracle; because such a kind of death, though more unusual than any other, has yet often been observed
to happen. but a dead man’s coming to life would be a miracle, because that has never been observed in any age or country. so there must be a uniform experience against every miraculous event, because otherwise the event wouldn't count as a ‘miracle’. and as a uniform experience amounts to a proof, we have here a direct and full proof against the existence of any miracle, just because it’s a miracle; and
such a proof can’t be destroyed or the miracle made credible except by an opposite proof that is even stronger.
this clearly leads us to a general maxim that deserves of
our attention:
no testimony is sufficient to establish a miracle unless it is of such a kind that its falsehood would be more miraculous than the fact that it tries to establish. and even in that case there is a mutual destruction of
arguments, and the stronger one only gives us an assurance suitable to the force that remains to it after the force needed to cancel the other has been
subtracted.
--- alıntı ---
oruç aruoba ve ferit burak aydar çevirileri ayrı ayrı incelenmeyi hakediyor fakat ne yazık ki iki çeviri de yerine göre biraz çiğ kalmış . gereksiz araya sıkıştırılan kelimeler ve anlamı havada kalan cümleler mevcut . bu tarz eserler , mümkün mertebe yazıldığı dilde okunmalı yoksa eksik ve hatta bazı zamanlar anlaşılmaz olarak kalmaya mahkum olacaktır.
--- alıntı ---
a miracle is a violation of the laws of nature; and because firm and unalterable experience has established these laws, the case against a miracle is—just because it is a miracle—as complete as any argument from experience can possibly be imagined to be. why is it more than merely probable that all men must die, that lead cannot when not supported remain suspended in the air, that fire consumes wood and is extinguished by water, unless it is that these events are found agreeable to the laws of nature, and for things to go differently there would have to be a violation of those laws, or in other words a miracle? nothing is counted as a
miracle if it ever happens in the common course of nature. when a man who seems to be in good health suddenly dies, this isn't a miracle; because such a kind of death, though more unusual than any other, has yet often been observed
to happen. but a dead man’s coming to life would be a miracle, because that has never been observed in any age or country. so there must be a uniform experience against every miraculous event, because otherwise the event wouldn't count as a ‘miracle’. and as a uniform experience amounts to a proof, we have here a direct and full proof against the existence of any miracle, just because it’s a miracle; and
such a proof can’t be destroyed or the miracle made credible except by an opposite proof that is even stronger.
this clearly leads us to a general maxim that deserves of
our attention:
no testimony is sufficient to establish a miracle unless it is of such a kind that its falsehood would be more miraculous than the fact that it tries to establish. and even in that case there is a mutual destruction of
arguments, and the stronger one only gives us an assurance suitable to the force that remains to it after the force needed to cancel the other has been
subtracted.
--- alıntı ---
devamını gör...