labirent bulmaca çözme yetisi edinmek için bim'de gezmek

ara sıra boş vakitlerimde yapmak istediğim beyin geliştirici, ufuk açıcı etkinlik. tecrübe etmişsinizdir mutlaka, labirent bulmaca çözmek zordur, kafa karıştırır çoğu zaman. başlangıç noktasından çok farklı noktalara gidersiniz, bitişe varamazsınız girinti ve çıkıntıların çokluğu yüzünden. en sonunda pes edip bırakırsınız, lanet edersiniz profesörlüğe de, atom fiziğine de, bulmacaya da. zor sudoku ile birlikte en yıpratıcı bulmaca çeşididir labirent bulmaca. peki bu bulmacayı gerçekten seven ve bu yolu yürüyüp zirveye çıkmayı hedefleyenler için hiç mi bir yol yoktur? tabii ki vardır, sakın ümitsizliğe kapılmayın ey labirent bulmaca sevenler!

çözüm şudur, en yakınınızdaki bim'e gitmek. gerçi en yakınınızda olmayan bim de o kadar uzak değil, yani bayburt'ta tunceli'de falan yaşamıyorsanız mahallenizde birden fazla bim vardır zaten. neyse, sonuç olarak yakın olan bir bim'e gidin ve gezin orada. yaşayın bim'in bütün reyonlarının o garibanlıkla karışmış mağrurluğunu. mukavva kartonlarla korunan soğuk meşrubatların ısınırken çaresiz hâlleri ve çakma markaların sessiz krallığını bir gidin görün. gezerken bütün reyonları ister istemez göreceksiniz çünkü gerçekten labirent gibidir bim sokakları. yer yön duygunuz mevcut değilse kaybolma noktasına gelirsiniz ve bakliyat fiyatlarına bakan türbanlı ablaya yardım çağrısı iletmek zorunda kalırsınız. o abla size çıkışı veya diğer reyonları tarif ederken onun küçük çocuğu size sanki çift katlı integral sorusu çözüyormuş gibi sorgulayan, tımarhanelik birini süzüyormuş gibi de acıyan gözlerle bakar.

utanırsınız o kızdan, yüzüne bakmaya yüzünüz olmaz. içten içe özür dilersiniz kendinizden bu kadar hayata hazırlıksız yetiştiğiniz için. bir daha bu gaflete düşmemek için nâfile yeminler edersiniz defalarca. iyice göz hafızanıza kaydedersiniz bütün yolları, bütün reyonları. bir daha geldiğinizde bu kadar acemi olmamak için, işinizi hemen halledebilmek için birkaç kere bakarsınız her yere. bim'e giren ve içindeki labirenti sorunsuz geçip kasaya ulaşan bir babayiğidin kamera kayıtlarını istersiniz kasiyerden. o da size kamera kayıtlarının karşı kasada olduğunu söyler. yakındaki ucuz sayılabilecek rehabilitasyon merkezleri için de öneride bulunur. reddersiniz o öneriyi, bim kadar yakında değildir çünkü en yakın rehabilitasyon merkezi. siz de bim ile rehabilite olursunuz bir yerden sonra. hayatta bim labirentlerinden daha zor virajların da bulunduğunu, tek başarının bim'den geçebilmek olmadığını anlatır size kasiyer, müşteriler ve rafları yerleştiren yorgun emekçiler.

anlarsınız o zaman hayatın yüze çarpan ve kaybolmayan buz gibi gerçeğini. bir milat olur sizin için labirentlerle dolu bim sokakları. bim'den önce ve bim'den sonra diye ikiye ayrılır hayatınız. buraya gelmeyi daha önce nasıl akıl edemediğiniz konusunda kendinizi sorgularsınız uzunca bir süre. ama zaten akıl edebilecek seviyede olsaydınız labirent bulmacayı da kolayca çözerdiniz, değil mi?* neyse, üzülmeyin üzülmeyin, artık bim'den geçtiniz, bim labirentleri mezunusunuz artık. belki diploma almadınız bu konuda ama hiç sorun değil. özellikle siyasete atılmak isterseniz hiç sorun etmeyin bu dünyevi konuları. bim size öğretti labirent bulmacanın nasıl çözüleceğini. hakkıyla geçtiyseniz bim derslerinden, çıtır çerez gelir labirent bulmaca. bu da size önerimdir, kulak asmamazlık etmeyin. ben kaçtım.*

durumumuz falan olmadığından değil, istemediğim için okumadim ama basliga istinaden sen birde ikea'ya gir o zaman görüselim.
peynir arayan kobay fare gibisin.