insanların durmaksızın yiyip içmesi

insanlar hazdan sarhoş olmuş, olmakta ve bunu sürdürmeye ant içmiş haldeler. kendileri gibi yüzeysel bu hazlarla tatmin olabilen, yemek-içmek-çiftleşmek dışında hayattan hiçbir beklentisi olmayan, asalakça bir yaşam süren bu tipleri gördükçe aslında sakin bir insan olmadığımın farkına varıyorum.

duygusal boşluğu doldurma.

hedonist bir yaşam şeklidir. oysaki olması gereken az yemek; az konuşmak ve az uyumaktır. hedoni haz ve mutluluk felsefesi bize yanlış mesajlar vermektedir.

bence başlığı yanlış açmışsın. başlık "insanların yaşamak yerine sadece hayatta kalması" olsaydı tanımına daha uygun olabilirdi ve haklısın. insanlar artık zombiye dönüşmüş durumdalar. çoğunun bir hayali yok. olsa da ev veya araba almaktan öte gidemiyor. bunun nedeni de birbirleri aslında. ressam olmak isteyen birine destek olacaklarına, aç kalırsın ressamlık ne git bir memur ol deyip vazgeçiriyorlar.

boş oturduğum zaman yaptığım şey.*

onun için ya gıda sektöründe olacaksın ya da sağlık.
bitmez ikisi de..

insanlarından ziyade geri kalmış ortadoğu cenderesindeki insanların durmaksızın yediği içtiği bir gerçek.
avrupa'da yemekhanesi olan şirket sayısı çok azdır. çalışanlar evlerinden bir parça ekmeğin içine koydukları besinlerle ayaküstü beslenirler. yemek içmek onlar için angaryadır desek yeridir. o yüzden de sırım gibiler. merkezinde yemek yok adamların. haliyle mutfakları da yok. hani şu onların mutfaklarına burun kıvırıp kendi mufağımızı ballandıra ballandıra anlattığımız.
ben sırf yemek yemek için yemek yiyenlerdenim. pazar sabahı kahvaltıları hariç keyif aldığım yemek masası çok azdır. he bu demek midir hayatı dolu dolu yaşayan, her anını dolu dolu değerlendiren, rafine zevkleri olan, onlara zaman ayıran biriyim; hayır. öyle biri olmak ister miydim; hayır. düz olmak, sıradan olmak iyi ya. böyle iyi yani.

bende olandır. kahveyi seviyorum. türk kahvesi hariç her çeşidini içiyorum. en iyi yerlerden yemeğe çalışırım ki değsin.

(bkz: dışarıda iplenmeyen kişinin gelip burada filozofluk taslaması)