otuz yaşında bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. ama mutluyum. kendi halimdeyim. problem neredeyse sıfır. daha büyük bir hazine? eve dönmek muhteşem bir karardı.
şöyle bir göz attıktan sonra hesaptan çıkış yaptım. neden bilmiyorum. herhangi bir art niyet beslemedim işte. ta ki telefonum çalana kadar.
bildirim gitmiş olacak ki beni şöyle bir yokladı. neredesin, ne yapıyorsun gibisinden sorular sordu. sonra telefonu sordu ve ben de açıkladım. açıkçası kocasına bildirim gitmesini de istemezdim. onun fark etmesine sevinmiştim. ama yine şüphe...
yani, dedim ki kendi kendime, telefonum bozuldu bahanesiyle yeni numarasını asıl telefonunda kullanıyor, eski telefonunu kullanarak da benimle oynuyor. benden aldığı telefonu da kocasına veriyor. oldukça basit ve mantıklı bir dağılım bence.
o gün gece boyunca diken üstündeydi. hatta gece beni aradı. nerede olduğumu falan sordu önce, bu numarasını biliyordum, muhtemelen beni yokluyor diye düşündüm. şüphe beynimi çoktan ağırlaştırmıştı zaten. beni yoklayıp yenisiyle dışarıda buluşacak diye düşünüp görüntülü aradım. biraz diretse de nihayet görüntülü görüşmeyi kabul etti ve bir saate yakın konuştuk. beni tatmin etmeye yetmedi tabii. çünkü sık sık dudaklarını kemiriyordu. bu davranışını ben askerdeyken de yaptığını hatırladım birden. oğlum dedim, eve kadar seninle görüntülü görüşüyordu ama eve gittiğini kim bilecekti ki? ya da evinin önünden bir başkasının almadığını kim garanti edebilirdi?
içimde büyük bir savaş vermekteydim. bir yanım her şeyi apaçık görüyor diğer yanımsa toz konduramıyordu. aslında bu kadar saplantılı hale nasıl geldiğimi anlamıyordum. sonuçta kaç yıllık kocasını aldatan biri beni aldatması işten bile değildi. bunu başından beri biliyor ve kabulleniyordum. bir yönüyle aslında sadece alacağımı almaya bakıyordum. belki de aptallığımı örtbas etmeye çalışıyordum bilmiyorum. kendimi kandırmaya çalışıyor da olabilirim. ama bütün duyguları tek seferde yaşıyor gibiydim. tuhaf bir ilişkiydi. benim için ilk olduğundan her şeye yabancı ve aynı zamanda bağımlıydım. ama olan buydu. saatlerce bekleyip gözetlemeler, takipler, iş yerinin civarlarında dolanmalar... hepsi de ondan habersizce, onunla ilişkimi kestikten sonra olanlar. bu daha da garip.
konuştuğumuz gecenin ertesi sabahı içimdeki kurt beni yemekten obez olmuştu neredeyse. vatsap durumundan konuşarak iletişim kuruyorduk genelde. o gece attığım durumu sabahın yedisinde gördüğünü görünce benim beynim yine bazı olaylar kurguladı. söylemeyi unuttuğum bir şey var: hafta sonu bir arkadaşının nikahına gideceğini söylemişti bana. saat ikide olacağını söylemişti. saat ikiye geliyordu fakat sesi soluğu çıkmamıştı. sonra duramadım evde. arabaya atlayıp evinin önüne gitmeye karar verdim. onun haberi yoktu elbette. yolda beni aradı. ben de başka bir yere gittiğimi söyledim. ona nerede olduğunu sorduğumda nikaha gitmediğini, evde olduğunu söyledi ve laf arasında çok trafik var o taraflarda zaten dedi. hmm, dedim, demek ki oradan gelmişsin ya da dışarıdasın... benim planım mahallede bekleyip onu eve kimin bırakacağını görmekti. sonra arabayı park ettim, yine aradı, evde olduğunu söyledi, mutfakta birtakım işler yapıyor gibi sesler gelince ben de evdedir deyip konuştum. kırk dakika kadar geçti geçmedi konuşmayı bitirdik. ve bir iki dakika geçti geçmedi, ben onu görmek istediğimi dışarı gelip gelemeyeceğini sordum. beş dakika geçti, görülmedi. on dakika geçti görülmedi. bu sırada birkaç mesaj daha attım, belki mesaj sesini duyar diye düşünerek. en son şöyle yazdım: kapıdayım.
bu mesajı bir dakika içinde görürse, haklıyım. her şeyde haklıyım.
mesaj görüldü, telefon çalmaya başladı.
haklıydım.
keşke onu bu kadar ciddiye almasaydım. keşke onun yaptığı gibi sadece eğlenseydim...
en büyük sevincim bu ilişkiyi kapsayan sekiz dokuz ayın altı ayını askerde geçirmiş olmak. kim bilir ben yokken kimlerle...
aslında askerden dönene kadar hiç şüphelenmemiştim. benden telefonu istediğinde de şüphelenmemiştim. ama yalnız kalınca insanın beyni çalışıyor işte, böyle kötü bir huyu var. ve ne kadar saçma da olsa şüphe üretmesi boşuna değil. sonra benim beynim de işlemeye başladı bir biçimde.
aslında hep huzursuzdum. ilişki zaten normal olmasını beklediğim bir şey değildi ama o da hiç normal davranmıyordu. derken bir gün karşıma narsistlerle ilgili videolar çıkmaya başladı. ben de bu videolara saatlerimi ayırdım. inanamadım. bir narsistin elinde oyuncak olmuştum.
tavırlarından yüzde yüz böyle bir kişilik olduğunu anlayabiliyordum fakat beni düşündüren şey kendi davranışlarımdı. takdir edersiniz ki böyle bir ilişkiyi kabul eden birinin de psikolojisi pek iyi değildir. yani kısacası iki dengesiz karakter birbirine işkence edip durmaktaydı. ilişkinin gerektirdiğinden ötürü aramızdaki mesafe her zaman daha fazla olduğundan da bunu yönetmek ve kontrol altında tutmak imkansızdı. böylece bir gün, gereksiz bir tartışma başlatmak için yeltendiğinde çoktan verilmiş bir kararı uygulamaya kalkıştım. iki hafta kadar sürdürdükten sonra ona aldığım hediyeler geri gönderildi ve bir şekilde onunla iletişime geçmemi sağladı. başardı.
buluşmaya gittim ama sadece onu dinlemek içindi. kendisini terk eden, yüz üstü bırakan bir adama karşı vereceği tepki ne olurdu bir kadının? belki ilişkiyi bitirmek, belki kızmak, pataklamak belki? o kadar rahattı ki, seviştik. ama öpüşlerindeki sahteliği en beyinsiz halimle bile hissedebiliyordum.
birkaç günden fazla uzun sürmeyecek olan bu süreçte bir gün telefonla konuşurken konuşmadığımız zaman aralığında yeni bir hat satın aldığını söyledi. eğer ben onu biraz daha aramasaymışım eski numarasını iptal edip bunu kullanacakmış, dediğine göre. bu benim kafama öyle bir takıldı ki anlatamam. saatlerce telefon izlemeyle ilgili araştırmalar yaptım. işsiz olmasaydım birçok kaynağa erişebilirdim fakat sadece birkaç sms yöntemine başvurabildim. bir de askerdeki bir arkadaşıma.
öyle ya da böyle bunun numarasına ulaştım. ama bahsettiği şekilde henüz kendi kullanmıyordu. kocası kullanıyordu. ama bence onu zorladı, beni inandırmak için. ama buna da inanasım gelmiyor çünkü beni bu kadar önemseyeceğini de düşünmüyorum. ne yazık ki yer tespiti yapamasam da en azından numaralara sahibim diye seviniyordum. bu arada ona kullanması için verdiğim telefonu da eşyalarla birlikte göndermişti. diğer hattım o telefondaydı ve kurcalarken facebook'a tıkladım yanlışlıkla. bilin bakalım ne oldu? kocasının hesabı açıktı...
gerçekten ne yaptığımı, ne yapacağım, nasıl bu hale geldiğimi, bu halin benim için iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyorum ve bu beni çıldırtıyor.
çok sağlam zannettiğim psikolojim ayladır çöküyor. askerdeki komutanım aslında sağlam bir psikolojiye sahip olmadığımı söylemişti bana. sadece saklanıyorsun, kaçıyorsun, demişti. sahiden haklıymış. irade gücünden de yoksun olduğumu fark ettim bu süreçte. ben sadece oyuna dahil olmamışım bugüne kadar. olunca anında kaybedeceğimi de görmüş oldum kaybederek...
öyle ya da değil, haklı veya değilim, önemsiz, önemli olan tek şey benim değişiyor olmam ve bu değişimin karakterimin aksi yönünde seyretmesi. yani azar azar tüketiyorum kendimi. yani öyleydi, kısa bir zamana kadar...
bu ilişkiye başlamak ne kadar kötü bir karardıysa bu ilişkiyi bitirmek de aynı türden, kötü bir karardı. fakat gerekliydi...
ne bekliyordum ki allah aşkına? kadın evli! benim olmayan bir şeyi kıskanmak, hayatımı ona sahip olabilme hayaliyle yaşamak ne kadar ahmakça bir fikir. bu fikirler uğruna hastalanmak da öyle! ben yokum!
evet, aşk değildi bu, bir saplantıydı. kendimi keşfetmeme çok yardımcı olan bir olaydı. belki de en büyük keşfimdi bugüne değin. belki hiç tanışmak istemediğim yanımı meydana çıkardı, belki bu yanıma fazla alıştım, bilmiyorum...
utanç duyuyorum. bu ilişkinin doğru ya da yanlışlığından ötürü değil karakterimden vazgeçtiğim, kendimi feda etmeyi göze aldığım için. neye aldanmışım böyle... kendimi suçlamak kolay elbette ancak bu öylesine bir şeyin sonucu değil bütün hayatım süresince birikmiş her şeyin bir sonucuydu. kendimi ne anlayabiliyor ne de affedebiliyorum. iyileşmem zaman alacak, eğer böyle bir şey mümkünse tabii.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.