malaparte yazar profili

malaparte kapak fotoğrafı
malaparte profil fotoğrafı
rozet
karma: 3388 tanım: 993 başlık: 118 takipçi: 89
sadece bir fincan kahve için yaşa.

son tanımları


derdini seveyim denecek dertler

termosu evde unutmak...
devamını gör...

sözlük yazarlarının söylemek istedikleri

yirmi dört saat entry giren bir yazar vardı burada. onu göremedim ya bir süredir. öldü mü acaba
devamını gör...

normal sözlükten para kazanmak

nasıl fikir dostlar. sağır açıcı.
devamını gör...

samimiyetsizlik

ben samimiyetsizim galiba. yalnız kalınca hep böyle düşünüyorum. belki birilerinin yanındayken çok başka davranıyorum ama yalnız kalınca kendimle tanışıyorum. bu samimiyetsizlik mi kişiliksizlik mi bilemiyorum.
devamını gör...

bütün kahvelerin tadı aynı diyen insan

market kahveleri için söylenirse doğru önermedir.
devamını gör...

normal sözlük

profilime girebilir miyim acaba?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sabah birası

allah bu duruma düşürmesin kimseyi.
devamını gör...

normal sözlük premium üyelik

böyle bir şey var mı ya? her yerden reklam çıkıyor.
devamını gör...

normal sözlük

kafa sözlükte dört yıl geçmiş. zaman hızlı lan.
devamını gör...

günlük

yalnız ve sessiz bir gün. tıpkı eskiden olduğu gibi...
bahçe satıldı. hayırlı olsun. çarşamba günü resmi olarak satış gerçekleşecek.
ben de harcamalarıma daha çok dikkat edeceğim artık. biraz birikim yapmakta fayda görüyorum. gerçi bir ton borç var ama... hiç bilmiyorum...
önümüzdeki yılı sadece ingilizceye ve üniversite sınavına hazırlanmaya ayıracağım. edebiyattan da uzaklaşmak istemiyorum ama paramı çarçabuk tüketeceğim bir alan olduğundan mesafeli davranmak istiyorum ona da. ayda bir kitap belki.
basit birkaç hedefim daha var. telefonumu ve hattımı değiştirmek gibi.
kendime pek güvenmiyorum elbette. pek kararlı biri olduğum söylenemez. umarım kontrollü biçimde değişirim.
diyet ve egzersizlere devam ediyorum. tok karnına bile seksen üç kilo geliyorum.
devamını gör...

günlük

yapamadığımı itiraf etmenin vakti geldi... değişmek istemiyorum... her gün değiştiğimi hatırlayarak acı çekmenin kaldıracağım türden bir ağırlığı yok. ben geçmişle, geçmişe özlemle yaşamaktan sıkıldım artık. hata yapmayı durduramıyorum, en azından bu hataların kendi faydam için yapılmasını sağlayabilirim.
benim gibi biri için ilişki ölümcül etkiye sahip. zaten kendimi tanıyordum. ilişkinin benim gibi biri için olmadığını biliyordum. bunca yıllık yalnızlık bundan değil miydi zaten?
ve güven... asla ama asla güvenemiyorum. sadece ona değil ne kendime ne bir başkasına. hiç kimseye.
kendimleyken sıkılarak yaşamak ve ölmek istiyorum. çünkü aldanmanın, aldatılmanın yükünü taşıyacağımı sanmıyorum. sağlığım için yalnız kalmalıyım.
ayrıca her şey sıkıcı hale geliyor. rutinlerden ve düzenden nefret ediyorum. şuraya günlük yazacağım dedim ve onu bile yapamadım.
maaşımı alınca yeni kitaplar alacağım. ben odamdan dışarı çıkmamalıyım. dışarısı beni hasta birine dönüştürüyor...
devamını gör...

günlük

iyi gidiyorum. yarın sana vaktim olur diye düşünüyorum.
devamını gör...

günlük

seni boşladım biraz farkındayım günlük. döneceğim yakın müddette... son buluşma ayın on üçünde oldu. telefonun notlarında kayıtlı, bahsedeceğim sırada eklerim onları buraya. dün bir psikoz geçirdim sanırım. şimdi her şey daha net. üzerimde yükün kalktığını hissediyorum. beklentileri yok ettim.
anneme iki kilo limon aldırdım. böylece limon ritüellerimi aksatmıyorum. çok yorgun olduğumdan sabah uyanıp da bahçeye gitmek istemedim. zaten bana ihtiyaç yok şu durumda. bahçe satılacak gibi. bu güzel. arabayı değiştireceğiz, yuppi.
ingilizce çalışmaya devam. iş yerinde gözdeleştim. bu iyi mi bilmiyorum. en fazla beş ay duracağım gibi. halletmem gereken şeyler için biraz para kasmam gerekiyor. sonra benimkiyle birlikte çalışacağımız bir yer bulacağız.

diyete ve egzersizlere devam. seksen üç kiloyum.

devamını gör...

günlük

günaydın günlük. kişisel bakım malzemelerini ve dolap düzenimi düşünüyorum sadece. kafamda başka bir şey yok vallaha. işe gidiyorum şimdi. akşam görüşürüz. isteyerek gidiyorum nedense.
devamını gör...

günlük

sabah sıktığım limonu içmeyi unutmuşum. onun dışında tüm rutinlerin uygulandığı muhteşem bir gün. işten döndüğümde yorgun bile değildim! işte gerçekten iş gibi hissettirmeyen bir iş! buna bayıldım!
döndüğümden beri ingilizce çalışıyorum. şimdi biraz egzersiz yapacağım. en son öğlen yemiştim. sanırım kapanışı meyveli yoğurtla yapacağım.

ilk iş günüm çok iyiydi. bunun hakkında sonra konuşurum. kısaca söylemek gerekirse çalışırken düşünmememi sağlayan nadir işlerden birini bulmuşum. ne şans! mola saatlerinin nasıl geldiğini anlamıyorum bile. gerçekten bu iş beni bir müddet oyalar gibi. üstelik kış mevsimi. yazın ne harika olur kim bilir...

araba bugün yatmış. parasal endişeler dolayısıyla yarına ertelendi. umarım tamirci bey akşama kadar halledebilir... çünkü sarma ve turşu özlemiyle yanıyorum... bu akşam pişirmiş bizimki. garanti değil demiştim ama yapmış işte...

günbegün daha sağlıklı hale geliyorum; hem fiziksel hem zihinsel olarak.

buluşma olmadığından ilişkiyle ilgili yeni bir yorumum yok. konuşmalarımız da dikkate değer sayılmaz.

devamını gör...

sürekli özür dileyen insan

böyle biri olduğum için özür dilerim.
devamını gör...

günlük

bahçeye gidiyoruz!
dün benimki yine biraz yalan söyledi üzerinize afiyet...
önce kız kardeşiyle gezeceğini söyledi, sonra annesine kahvaltıya gideceğini söyledi; kocası sabah bir yere gidecekmiş de bilmem ne...saat altıda. saat altıda kim nereye gider be? üstelik beni gecenin bir yarısı rahatça aramasına da şaşmamalı. belli ki geceden yola çıkmıştı adam.
iyi de bana ne diye yalan söylüyorsun? ben bu ilişkide kıskançlık yapacak konumda değilim. çünkü bana ait bir şey yok ortada. sadece aptal olduğumun düşünülmesi canımı sıkıyor. yanınızda bir başkasına yalan söyleyen biri, nasıl yalan söylediğini bildiğiniz o kişi size yalan söylemeye kalkıştığında hemen beliriveriyor neyin ne olduğu. ama o bunu bilemeyecek kadar akılsız. neyse, gün içinde detayları öğrenirim elbette. ona göre yorumumu değiştirebilirim.
nasılsa artık yalnız bedensel haz için birlikteliği sürdürüyorum. sevgi var tabii ama bu da olmadan sevişilmiyor ki...

gidemedik. arabanın rot balans ayarı bozulmuş sanırım. ağır ağır geri döndük. işe bak ki kapının önüne park edeceğim sırada tamamen dağıldığını bildiren o takırtı sesi geldi...
saat on gibi uyanmış benimki. sesi uykuluydu. ben de o sırada çekmeyen bir bölgede olduğumdan pek konuşamadık. eve geldiğimde aradım çoktan uyanmış, hazırlanmaya başlamıştı. konuştuğumuz sırada kardeşim, abim, annem arıyor diye birkaç kez beklemeye aldı beni. hareketli bir gün ha?
iyi eğlenceler. tüm gün ingilizce çalışacağım...

tek bir sözüne bile inanmıyorum. ama şunu düşünüyorum: ya haklıysam? bu durumda kaybettiğim hiçbir şey yok. haftada birkaç sevişme ve seks. ama onun açısından bakarsak epey yorucu bir mesai. iş, ev, koca, ben ve bir başkası? bu çok aşırı geliyor ilk bakışta ama kocasını işin içinden çıkarırsak makul bir durum. yine de mantıklı gelmiyor. her şey hem çok mantıklı hem de değil. neden düşünüp duruyorum bilmiyorum. nikahlı karım değil, kıskanmayı çoktan bıraktım ama gerçeği bilme arzumu bastıramıyorum... direkt sorsam yalancı olduğu ortaya çıkacağından kaçıp gider diye korkuyorum. böylesi ateşli bir kadından mahrum kalmak istemiyorum...

bu arada buluşma günlüğü tutacağım ayrıca. çünkü belli beni çok ekecek ileride. daha bir ay sonrası için yaptığı planlardan bahsediyor. sorgulamadan inanmam için güzel bir yöntem. bir de kamera sistemleri değişti türünden bir yalan uydurdu. muhtemelen evden çıkamayacağım gibi şeyler söyleyecek. bu kadının bu kadar salak olduğuma inanması dışında beni delirten bir şey yok. ben, zaten benim olmayan bir kadını kaybetme korkusu yaşamıyorum; ben aptal olarak görülmekten rahatsız oluyorum. yemin ederim tek derdim bu.

evet. bugün epey ingilizce çalıştım. başka bir düşüncem yok. ilişkiyi saldım sayılır. ciddi bir şey aramıyorum artık. zaten aramıyordum da bazen ikna edici olmak için role kapılabiliyorum...
ya ben, doğrusunu isterseniz, çocukken satranç öğrenmemek hatasına düşerek bu hayatı içinden çıkılmaz hale getirdim. kabul ediyorum. öyle hamlelerle kendimi köşeye sıkıştırmış haldeyim ki buradan kurtuluşum söz konusu olamaz. ama şu var ki ben ne satrancı ne de yaşamı sevebildim. o yüzden kendime kızsam bile şans verilse dahi farklı davranacağıma inanmıyorum.

yarın ilk iş günüm. iş yerim, sitedeki fotoğraflarında temiz görünüyordu. prosedür gereği içeriyi gezemedim. ama zannediyorum çok da farklı bir ortamla karşılaşmayacağım. ama beklediğim rahatlıkta bir iş olacak mı emin değilim. sorun değil. sabit saatli, vardiyasız, temiz bir iş. en azından günün dokuz saatini kara kara düşünerek geçirmeyeceğim. iyi tarafı bu. bir de her gün buluşma fırsatı olabilir.

uyumadan önce birkaç saat daha ingilizce çalışmak istiyorum. yeri gelmişken, bunu neden yapıyorum? aslında bu temel olarak sıkıntı ve geçmiş takıntılarımla ilgili bir durum. ama birkaç sene için üniversiteye gitmeyi düşünüyorum. çünkü gerçekten çok sıkılıyorum. çalışmaya çok erken değilse de normalin altında bir yaşta başladım. çeşitli fabrikalar, çalışma sahaları, iş biçimleri, insanlar gördüm. bu hem mecburiyetten hem de yazar olma hevesiyle atıldığım bir maceraydı. ancak askerlik ve bir kadın bu serüveni altüst ettiğinden beri tadım kaçtı. ben de geri dönülmez bu yolda artık yaşayacağım şeyleri öngörebilir hale geldim ve açıkçası bu muhtemel geleceği yaşamak şöyle dursun hayalimde seyretmeyi bile ıstırap verici buluyorum. o yüzden, kırklı yaşlarımda şimdikinden farklı bir yerde olmak istiyorum. bugüne kadar duymadığım meslek ya da statü gereğinin nedenini ise kırklı yaşlarda aşağılanmayı kaldıramayacak olma ihtimaline yoruyorum. evet bugüne kadar böyle bir şeyden ötürü utanç duymadım ve hala da duymuyorum. çünkü bu benim seçimimdi ve bundan pişman olmamayı öğrendim. fakat insan değişiyor. ve kahretsin ki ben de insanım... neyse, bu da böyle bir heves diyelim. henüz programlı biçimde adapte olamadığım için henüz hedef olarak anamayacağım bir düşünce.

kafamın içinin bomboş olmasına karşın hissettiğim bu karmaşıklığın sebebini asla anlayamıyorum. her şey bölük pörçük, hafızam silik gibi... o kadar yarım hissediyorum ki kendimi... kalan yaşamımı eksikliğimi tamamlamak için harcayacağım.
devamını gör...

günlük

bugün bahçeye gittik. yarın zeytin toplayacağız, dipteki zeytinleri topladık. daha doğrusu bizimkiler topladı, ben pek bir iş yapmadım. ben temiz hava maksadıyla gittim. kahvaltımı güzel gün ışığını hissederek yaptım. kendi yaktığım ateşte kahvemi pişirdim. ve tabii benimkiyle konuştum...

bana sarma sarmış... buna pazartesi değineceğim. ama beni ikilemde bırakmayı çok iyi bildiğini söylemeden geçemeyeceğim...
şimdi ingilizce çalışmalıyım.
devamını gör...

günlük

iş görüşmesine gittim. pazartesi işbaşı yapacağım.
bir haftalık diyetim ve egzersizler sonuç verdi: seksen dört kiloyum ve karnımdaki şişkinlik tamamen indi. biçim kazanması için birkaç haftaya ihtiyaç var.
gücüm yerinde, cildim temiz.
hiçbir şey planlamıyorum. zamanın hızına boyun eğdim artık. usturuplu bir serseri gibi yaşayacağım.
yeniden blues.
devamını gör...

günlük

hayali bir günlüktür.
iki aylık ayrılığın ardında dört mart günü tekrar buluştuk. biraz yakındı bana, suçladı, içini boşalttı. sonra istemem yan cebime koy hesabı bir affediş sundu. tüm koşullarını kabul ettim. ettim mi?
bu kadın her defasında bana dönmesini aklım asla almıyor. bunu çok sevdiğinden mi yapıyor yoksa benden elde etmek istediği ve henüz edemediği o şey için mi sürdürüyor? hiçbir zaman bilemeyeceğim sanırım. gerçi benden elde edeceği ne olabilir ki? bak yine bir soru daha: benim gibi işe yaramaz, serseri bir herifle ne diye takılırsın ki-hangi amaçla? yalnızca eğlenmek mi? o zaman ne diye bu kadar ciddiye alıyor beni. anlamıyorum, anlamıyorum, anlamıyorum. ona söz versem de üst benliğimin sorularından kaçamıyorum.
5 martta işi bıraktım.
6 martta yeniden buluşmak istedi. gittim. suçluluk psikolojisiyle mesafeli davranıyordum. sonra buzları eritti. sanırım eskisi gibi olacağız yine. memelerini özlemişim ne yalan söyleyeyim. dipdiriydi.
buraya onunla buluştuğumuz günleri detaylı yazma kararı aldım. bu kararı alana kadar iki günü kaçırmış olsam da kalan günleri eksiksiz yazacağım. çünkü hafızama pek güvenmiyorum. bu ilişki bir casusluk oyunundan farksız benim için. bir kadının benimle birlikte olmasının başka bir açıklaması olamaz. ya iyileşeceğim ya da kendi ellerimle bitireceğim. zaman gösterecek... ikincisini yapmaya denediysem de başaramadım. iyileşmek benim için daha uzak bir yol...
kaybettiğim hiçbir şey yok şu durumda. başlarda kendimi özel hissederdim; evli kadının kocası yerine tercih edilme fikri gururlandırıyordu beni. yaptığım şeyin doğruluğuyla veya yanlışlığıyla hiç ilgilenmedim çünkü onu aldatan bir kadın olarak görmedim hiçbir zaman. erken evliliğinden kurtulmak isteyen bir kadın gibi görüyordum. bir tür özgürlük arayışı. ama gel gelelim bu kadın bir yalancı; zira öyle olmak zorunda yoksa bütün taşlar yıkılır. onun yalancılığı bizim ilişkimizi yürüten şey.
bu tekinsiz kadın hakkında ne düşüneceğimi hiç bilemiyorum doğrusu. o yüzden bu günlükler ileride benim için bir tür meşale görevini üstlenecek.
şimdilik mutlu hissediyorum. bu, kadından bağımsız, karakterim dolayısıyla gerçekleşen bir mutluluk. o kadının yerine birçok şey koyabilir, bağlanabilirim. bağlılığa müsait karakter yapısına sahibim. bu bir zamanlar bilgisayar oyunlarıydı, sonra kitaplar oldu, sonra yazarlık uğraşı oldu vesaire. herhangi bir şey beni uzun süre oyalayabilir yani. bu şeyin bir kadın olması ya da bir kadına rastlaması tesadüften başka bir şey olmamalı. en azından buna inanmak istiyorum. ve kadınlar benim hiç tecrübe etmediğim, hayatıma dahil olmamış yaratıklar. bu yüzden aşırı ilgiye kapılmış olmam muhtemeldir. öyle ki ilk sevişmelerimizde kaburgalarına dokunmak, kemiklerini hissetmek, elimi ağzının içinde gezdirmek gibi kimi yönden sapıkça kimi yönden aptalca görünen bu tür davranışlarla keşfetmeye çalışıyordum kadın bedenini. hiçbir şeyden bunca zevk duyduğumu hatırlamıyorum... böylelikle yeni zaafımı, şehveti keşfetmiş oldum... hayatımda yeni bir dönemin başlangıcıydı.
her şey o kadar karmaşık ve baş ağrıtıcı geliyor ki... bir kadının hayatını yazmak istemekle başlayıp o kadının hayatına dahil olmak için baş karakteri oynamak ve hesapta olmayan bir ilişkinin peyda olması... sanırım fazla ileri gittim bu yazarlık oyununda. şimdi olmak istediğim kişiden çok uzakta, ondan hiçbir iz kalmamış bir varlığa bürünmüş durumdayım. neyin daha iyi ya da kötü olacağını kestiremiyorum. yaklaşık iki buçuk senedir hem her şeyi yapan hem de hiçbir şeye müdahil olmayan tuhaf biri gibi hissediyorum.
bugün erken uyudu. belki de kocasıyla bir şeyler planlamıştır? bunu ancak tanrı bilebilir. neden umurumdaysa?


kasım ayında olduğumuzu unutmuşum. kafa martta kalmış hey gidi hey...
hayali bir günlüktür.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim