çağımızın nimetlerinden birisidir.
pratik, hızlı, yorulmadan yattığımız yerden kolayca yaptığımız online alışverişler insana keyif veriyor.
dışarı çıkıp bir mağazaya girmek için öncelikle kıçımızı kaldırmamız, giyinip kuşanmamız, saç baş yapmamız gerekiyor. toplum içine çıkacağımızdan dolayı kalpli donlarımızla maalesef alışverişe çıkamıyoruz. ama internet öyle mi?
yaylan koltuğuna veya yatağına, at bacağını bi yere başın bir yerde elinde bir telefon kaydır ekranı yap alışverişini bi kaç gün sonra da evine getirsinler ohh miss.
internet evet çok kolaylık sağlıyor ama akabinde de zararlı yönleri çıkabiliyor. nedir bu zararlı yönler derseniz elbette dolandırılmak derim.
yüz yüze alışverişte de dolandırılabiliriz tabii ama bu hiç görmediğimiz bir ürünü seçerken aldığımız risk kadar fazla değildir.
diğer bir unsur ise seçeneklerin çok fazla olması.
binbir türlü site, uygulama ve satıcı var. ekranı kaydırdıkça beş yüz tane seçenek çıkıyor.
gerçek hayatta ise tam olarak böyle değil. bir mağazaya gideriz, dolaşırız ürünlere tek tek bakarız zaman geçiririz, kararsızlıklar yaşarız düşünürüz tabii bununla birlikte belli bir zaman geçer sonuç olarak ise gün içinde en fazla üç ila dört mağaza anca gezebiliriz. altınızda bırakın arabayı jetiniz bile olsa bir mekandan başka bir mekana geçme insanı fiziksel olarak yorar.
bana sorarsanız fiziksel yorgunluğu tercih ederim açıkçası. eve gelip koltukta iki saat istirahat etsem geçiyor çünkü ağrı sızı ama mental yorgunluk aynı şey değil bu kadar basit geçmiyor. mental yorgunluk ne alaka derseniz internetten alışveriş yapmak zihnen beni yoruyor.
ciddi bir stres oluşturuyor üzerimde. çok fazla seçenek var. bununla birlikte de insanların ürünlere verdikleri puanlar veya yorumlar da kafamı bazen karıştırıyor.
mesela elimizde iki ürün olsun diyelim.
birinin fiyatı tuzlu birinin değil.
birinin yorumları çok iyi ama yorum yapan kişi sayısı az, diğerinin ise yorumları ortalama ama yorum yapan kişi sayısı fazla yani talep fazla.
işte bu ikilemler beni bitiriyor.
internetten alışveriş yapmak bana fayda mı sağlıyor yoksa zarar mı anlamıyorum. *
bir haftam ürün değerlendirmesi yüzünden heba oluyor, tabii peşi sıra başıma ağrı da giriyor.
gerçi bir avm'ye gittiğimde bile bir ürünü seçerken zihnimde çok ölçüp tartıyorum.
"buna gerçekten ihtiyacım var mı?" sorusu bende işe yaramıyor. benim taktiğim ürünü evde hayal etmek. onu kullanırken hayal ediyorum. içime sinerse alıyorum ama hayalimde bile olsa bakıyorum iki güne sıkılır atarım kenara diyorsam o zaman bırakıyorum.
bazen şunu bile yapıyorum, alıyorum ürünü tüm mağaza boyunca elimde dolaştırıyorum kasaya yaklaşırken bırakıyorum. *
iç sesim tekrar yokluyor "şşş emin misin aloo"
böyle bir insan hiç görmediği bir ürünü satın alacak öyle mi? *
iyi yine düşünmek için bir haftayla yırtıyorum bir ay bile olabilirdi bu süre. *
devamını gör...
bağımlılık yapar.
devamını gör...
yorum kısmında filtreleme hakkımız olmalı. içinde kargo, hemen gönderildi, ihtiyacım yoktu ama aldım ... yazan salak yorumları filtreleyebilmeliyiz
devamını gör...
siparisini verdigim her neyse elime ulaştığında almaya karar verdiğim andaki heyecanı yaşamayan bir ben olsam gerek. saklama kabına taktım geçenlerde. buzdolabı hoyrat ve dağınık. yarım limon neden öyle, algida kutusunda ne olduğu belirsiz ve de gemici düğümlü, içinde gizemden bozulmuş meyvelerin olduğu kargaşa poşetleri. patateslerin soğana olan üstünlüğünü perçinleyen, sebze bölmesindeki demokrasiden uzak, belediyecilikten dersini almamış düzensizlik. tek çözüm saklama kabı diyordu seçime hazırlık yapan emektar buzdolabım. çare saklama kabı!
çok çeşit var ve karar vermek için kriterlerimi belirlemem lazım çünkü kandirilmaya müsait kırılgan bir yapım var. derinliği raf boyundan kısa ve de elimin rahat girmesine müsait, enine, dolap kapağı kapandıktan sonra olur da bir elma sığacak mesafede olması gerekiyordu ve fakat her elma aynı çapta değildi.

seçmenin zor olduğunu biliyordum ve bu durum beni internetten alışveriş yapmaktan alıkoyamazdı. heyecanım yüksek, zamanim uzun, param var ! ben ki alışverişe susamış, demokrasiye inancı tam biriyim. asla vazgeçmem!

neyse her biri aynı ebatta üç, dört farklı boyutta tam on iki adet saklama kabı siparişi verdim. sanki az sonra kapıda belireceklermiş gibi buzdolabında zemin etüdü yaptım, tam sığacaklardi ve de az evvel bahsettiğim çarpık dolaplasmayi ortadan kaldıracak belediye başkanı çözümüm işe yarayacaktı. mutfağa verdiğim bir vaadimi daha yerine getirmiştim.

üzerinden dört gün geçmiş siparişi getiren kargo görevlisi zili çaldı. halbuki ben bu saatte kimseyi beklemiyordum, açmadım kapıyı, alt katta oturan fikriye teyzenin ziline de basmış olabilirlerdi. tekrar çaldı, yine açmadım, telefonum çaldı üstüne. kargo gelmisti ve ben kargoyu uzatan gorevliye kargo şifresini verirken heyecanlandığım kadar heyecanlanmamistim saklama kaplarını elime alırken. mutfak tezgahına bıraktım kutusunu açmadan, heyecanım kalmamıştı.
devamını gör...
elin almanya’sından hollanda üzerinden bizim ara sokağa ufacık tefecik saat kılıfı getirttiğimden beri çok saygı duyduğum şey.

bu internet de sihirdir, büyüdür.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"internetten alışveriş yapmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim