1.
bugün sete erken kalktık, zira ilk gün. evvvet arkadaşlar, ilk sahne kimiin, evet alper diş fırçalamayla başlıyoruz abi, bu kez ada’nın eşyası değil takoz düşüyor ama başına.
alper hıçkıra hıçkıra kendini duşa atar. tam kendi duygularına yenik düşüp asılacakken ada çıkagelir. ada eşinden boşanmış, teselli için alper’in yanında bulmuştur kendini. alper buna sevinir ama içten içe korkar. bu kez bırakılma duygusu sarmıştır. ada’nın çocuğunu çok benimser, öyle ki kendisinin gibi bakar. birkaç ayın ardından ada kızının alper’e alışmasına sevinir ve çok geçmeden fırsat bilerek ingiltere’ye tüyer… komidinin üstünde ise bir not; “valla yemiş gibi duruyorsun zamanla*. noldu yapraam.”
alper yeni hayatına hızlıca alışsa da, şenol’un “ağabey benim oğlanla senin şu kızı evlendirsek mi?” düşüncesini duyunca şenol’u vurur ve havuçlu tarçınlı kekin tarifi karşılığında üç gün hücrede kalarak geri çıkar. o esnada ada’nın eski eşi çoktan iflas etmiştir… istanbul’a çıkagelir, hemen iş aramaya koyulur. ona iş fırsatıyla kucak açacak olan ise alperden başkası değildir… şenol’un yerine artık ada’nın eski eşi olan yarım ada geçer. ilk günler birbirinden habersiz olan ikili, yarım ada’nın kendi çocuğunu görmesiyle olay açığa çıkar. fakat alper’e olayı çaktırmaz, zira çoktan alper’e ve yeni işine alışmıştır… fakat o günün akşamına cimrilik yaparak en düşük fiyatlı şaraplardan birini kapıp merdiven köşelerinde alper’le konuşmaya başlar; “alper bir şeyi bilmeni istiyorum. ben seni hak etmiyorum. hiç bi zamanda hak etmedim. şimdi, üzülüyorsun belki ama bi gün hayatındaki doğru şefi bulduğunda bana teşekkür edeceksin…”
arkada hafif bir tonla
yarım ada kızını alıp ortadan kaybolunca alper her şeyin farkına varır. şenol’un oğluna her şeyi devredip ingiltere’ye sırbistan üzerinden kaçarak ulaşır… fakat artık ne ada, ne yarım ada vardır. ne de duygusal olmayan mahsulleri… ve arkada çalar;
o esnada alper havuçlu tarçınlı kekin tarifini uk upo üzerinden patentleyerek yeni bir restoran açar. adı ise takımada olur. birkaç yıl sonra ise jersey bulls fc’ye oynadığı bahisten yatınca kendini aşağı bırakır…
hayır hayır ağlamıyorum, gözüme havuçlu tarçınlı kek kaçtı…
alper hıçkıra hıçkıra kendini duşa atar. tam kendi duygularına yenik düşüp asılacakken ada çıkagelir. ada eşinden boşanmış, teselli için alper’in yanında bulmuştur kendini. alper buna sevinir ama içten içe korkar. bu kez bırakılma duygusu sarmıştır. ada’nın çocuğunu çok benimser, öyle ki kendisinin gibi bakar. birkaç ayın ardından ada kızının alper’e alışmasına sevinir ve çok geçmeden fırsat bilerek ingiltere’ye tüyer… komidinin üstünde ise bir not; “valla yemiş gibi duruyorsun zamanla*. noldu yapraam.”
alper yeni hayatına hızlıca alışsa da, şenol’un “ağabey benim oğlanla senin şu kızı evlendirsek mi?” düşüncesini duyunca şenol’u vurur ve havuçlu tarçınlı kekin tarifi karşılığında üç gün hücrede kalarak geri çıkar. o esnada ada’nın eski eşi çoktan iflas etmiştir… istanbul’a çıkagelir, hemen iş aramaya koyulur. ona iş fırsatıyla kucak açacak olan ise alperden başkası değildir… şenol’un yerine artık ada’nın eski eşi olan yarım ada geçer. ilk günler birbirinden habersiz olan ikili, yarım ada’nın kendi çocuğunu görmesiyle olay açığa çıkar. fakat alper’e olayı çaktırmaz, zira çoktan alper’e ve yeni işine alışmıştır… fakat o günün akşamına cimrilik yaparak en düşük fiyatlı şaraplardan birini kapıp merdiven köşelerinde alper’le konuşmaya başlar; “alper bir şeyi bilmeni istiyorum. ben seni hak etmiyorum. hiç bi zamanda hak etmedim. şimdi, üzülüyorsun belki ama bi gün hayatındaki doğru şefi bulduğunda bana teşekkür edeceksin…”
arkada hafif bir tonla
yarım ada kızını alıp ortadan kaybolunca alper her şeyin farkına varır. şenol’un oğluna her şeyi devredip ingiltere’ye sırbistan üzerinden kaçarak ulaşır… fakat artık ne ada, ne yarım ada vardır. ne de duygusal olmayan mahsulleri… ve arkada çalar;
o esnada alper havuçlu tarçınlı kekin tarifini uk upo üzerinden patentleyerek yeni bir restoran açar. adı ise takımada olur. birkaç yıl sonra ise jersey bulls fc’ye oynadığı bahisten yatınca kendini aşağı bırakır…
hayır hayır ağlamıyorum, gözüme havuçlu tarçınlı kek kaçtı…
devamını gör...
2.
adam üşenmemiş, oturmuş senaryo yazmış))) bu nasıl bir boşluk arkadaş!??)))
devamını gör...