#ödüllü filmler
1996 yılı yapımı türk filmidir. sultan 4.murat döneminde ,uçmak için beraber çalışmalar yapan 4 yakın arkadaşın hikayesi anlatılmaktadır:hezarfen ahmet çelebi, logari çelebi, bekri mustafa ve evliya çelebi. imdb puanı: 7/10.
yönetmeni: mustafa altıoklar
oyuncular:
ege aydan
okan bayülgen
beatriz rico
savaş ay
zuhal olcay
haluk bilginer
burak sergen
tuncel kurtiz
oyuncular:
ege aydan
okan bayülgen
beatriz rico
savaş ay
zuhal olcay
haluk bilginer
burak sergen
tuncel kurtiz
*ankara ınternational film festival 1996
en umut veren erkek oyuncu- burak sergen
* türk film eleştirmenleri derneği-1996
en iyi müzik
en umut veren erkek oyuncu- burak sergen
* türk film eleştirmenleri derneği-1996
en iyi müzik
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "görünmezadam" tarafından 03.12.2020 01:01 tarihinde açılmıştır.
1.
mustafa altıoklar'ın senaryosunu yazıp aynı zamanda yönettiği 1996 yapmı film.ege aydan,burak sergen,okan bayülgen başrollerde oynamışlardır.filmde aslında verilmek istenen mesaj yobazlığın ve bağnazlığın bir ülkenin geri kalması için nasıl yeterli olduğudur.ama bu mesajı anlayamayan kökten dinci kesimler sırf padişah öyle mi olur öyle mi gösterilir diyerek epey linç ettiler.quentin tarantino tarihsel olayları değiştirip senaryolaştırıp film çekiyor gıkınız çıkmıyor ama kamiller.mustafa altıoklar yapınca mı kötü? yok öyle dava kollayacaksın g*t*.
devamını gör...
2.
bu filmi neden daha önce izlemdiğimi anlayamıyorum. sürekli ertelerdim ama yakın zamanda izleme fırsatı buldum. öncelikle çok iyi bir kadro kurulduğunu söylemek gerekiyor. 4. murad dönemi farklı bir bakış açısıyla vermesinin yanında lagari hasan çelebi, hazarfen ahmet çelebi, katip çelebi ve bekri mustafa gibi karakterleri görmemize vesile oldu. konusu ne kadar iyi olursa olsun filmin anlatımında biraz durgunluk vardı bu da benim nazarım da sıkıcı olmasına neden oldu. ne kadar dahi olursanız olunuz sistem izin verdiği sürece zekanızı kullabilirsiniz düşüncesinin güzel bir örneğidir. yer yer söylenen ömer hayyam şiirleri de insana ayrı bir keyif veriyordu. kapanışı da ömer hayyam'ın güzel rubaisiyle bitirmek istiyorum.
"ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
şu durmadan kurulup dağılan evrende
bir nefestir alacağın, o da boştur boş!"
"ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
şu durmadan kurulup dağılan evrende
bir nefestir alacağın, o da boştur boş!"
devamını gör...
3.
şahsen beğendiğim bir filmdir. film müziklerinin filme olan etkisini en çok gösteren yerli filmlerden biridir. ayrıca osmanlı dönem filmleri ya da dizileri içerisinde kostüm ve mekan kullanımı açısından da kanımca öne çıkıyor.
devamını gör...
4.
1996 yapımı bir mustafa altıoklar filmidir. başrollerinde ege aydan, okan bayülgen, beatriz rico ve savaş ay oynamıştır. film dördüncü murad'ın annesinin gölgesinden kurtulduğu ve kendi iktidarını kurmaya başladığı 1620'ler osmanlı istanbul'unda geçer. hezarfen ahmed çelebi'nin kadavra ve uçma denemeleri, lagari hasan çelebi'nin roket denemesi ve dönemin yaşanan diğer olayları filmin ana konularıdır.
bir kere film bize son derece otantik ve hatta oryantalist bir osmanlı sunar. filmin hemen başında padişahın musahibi musa çelebi ile olan aşkı yansıtılır. ayrıca bir çok sahnede, mesela padişah ve lagari'nin hasbahçe sahnesinde ve meyhane sahnelerinde hep rakkaslar göze çarpar. ayrıca bu rakkaslara gerek filmin kahramanlarının gerekse meyhane ahalisinin bakışlarından oldukça tahrik olduğunu anlarız. eşcinsellik ve oğlancılık vurgusu filmde net bir şekilde yansıtılmış ve kullanılmıştır. bir diğer unsur ise eğlence hayatı ve içki meselesidir. film boyunca savaş ay'ın canlandırdığı bekri mustafa durmaksızın şarap içer ve ömer hayyam rubaileri dile getirir. sadece o da değil, lagari ve hezarfen de içmekten hiç geri durmazlar. meyhane sahneleri ve kullanımı da buna paralel olarak yoğundur. böylece karşımıza günümüzün muhafazakar-milliyetçi dizi ve filmleri ve tarih yazımının tam tersi bir osmanlı manzarası çıkartılmış olur. muhafazakar(-laştırılmış da denilebilir) osmanlı tarih yazımı, eşcinsellik, oğlancılık, meyhane kültürü ve eğlencenin belli seviyesinin aşımını yazımda kullanmaz, anlatmaz ve görmezden gelir. görmezden gelmekle de yetinmediği gibi bu unsurları politik tartışmalar neticesinde kültürümüze ve mazimize atılan birer iftira olarak görür. böylece tarihin çeşitli unsurları, günümüzün kimi tarihçileri tarafından siyasi iklime de uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve belirli yönleri kırpılmış olarak yeniden üretilmiş olur.
günümüz osmanlı ve osmanlı kültür anlatısında devletçilik ve islamcılık tamamen hakim olduğundan anlatı bütünüyle buna uygun olarak inşa edilir. özellikle herkese hitap edecek seviyede çekilen tarih dizilerinde bunu görmek mümkündür. senaryoların özellikle günümüz politik denklemi ile eşleştirilmesi sık kullanılan bir yöntemdir. mesela menbiç operasyonu gündemdeyken diriliş ertuğrul dizinde menbiç, başka bir olay gündemdeyken payitaht dizisinde o olayın ismi mutlaka geçer. böylece tarihçilik de döngüsel tarihçilik veya sürekli tarih anlayışı olarak isimlendirilen tarihsel çarpıtma yöntemi kullanılmış olur.
peki böyle bir bakış açısı ve yöntemler ile tasarlanmış, inşa edilmiş bir tarih resmedilirse ne olur? yeni kültürel kimliklerin inşa edilmesindeki en önemli enstrümanlardan biri olarak tarih ilmi ve yazımı, yürütülen kültür politikalarının da bir habercisidir, belirtisidir. bugün osmanlı toplumunda meyhane yoktur diyerek, meyhaneler batılılaşma ile bu topraklara geldi diyerek bu kültürün yabancı olduğu aktarılır ve sonrasında getirilecek yasaklara zemin hazırlanmış olur. ayrıca inanılan, tasarlanmış bir tarih ile geçmiş sadece eksik bilinmekle kalmaz, aynı zamanda günahıyla sevabıyla rengiyle renksizliği ile bir toplumun kültürü de çeşitli filtrelere sokulmuş olur.
burada başka bir konu da istanbul kanatlarımın altında filminin hangi siyasi atmosferde ve türkiye'de çekildiğidir. film çekildiği esnada refah partisi iktidara gelmişti ve türkiye'de islamcılık yükselmeye başlamıştı. ancak sermaye-medya-parti düzeni hala asker-laik bürokrasi tarafında olduğundan, islamcılar iktidarda olsalar da, henüz kültürel iktidarı ele alamamışlardı ve kültür üretimi yapamıyorlardı. bu esnada devrimci kimliği ile tanınan altıoklar'ın, filme yerleştirdiği din ve din adamları bilim düşmanıdır, bu yüzden islam toplumları gelişmiyor ana fikri dönemin kemalist elitlerinin bakışının bir yansımasıdır. öyle ki o yıllarda bu tartışma çok yoğun bir şekilde kamuoyunu meşgul ederdi ve bir türlü de sonuca varılamazdı. yükselen islamcılığın önünü kesmek ve belli kitlelere dönük farklı bir osmanlı yansıtma çabası filmin ana amaçlarından birisi olsa gerekir. alışılmışın dışındaki toplum yansıması ile o günün laik ve belli kesimleri için bir izdüşüm gibidir bu filmdeki osmanlı. aynı islamcı türkiye'nin dizi-filmlerinin bu devrin yansıması olduğu gibi.
filmin çekildiği ve vizyona girdiği günleri net bir şekilde hatırlıyorum. neredeyse her yerde reklamı yapılmıştı. atlas dergisinden tutun gazetelere, bilimum dergilerden radyolara, tvlere, karikatür dergilerine kadar her yerde çok yoğun bir reklam kampanyası yapılmıştı. nitekim film gösterime girince de büyük ses getirmiş ve tartışma konusu olmuştu. bana göre istanbul kanatlarımın altında belli yönden eksiklik ve hataları bünyesinde barındırır. kostüm tasarımı ve dekorları yetersizdir. ses kalitesi düşüktür. belli sahneler ve diyaloglar kalitesiz kalmıştır. ancak filmin, 90lar türkiye'sine yani o günün şartlarına uygun olarak, anlatımında muhafazakar olmaması, islami tarihçiler tarafından ustaca kırpılmış ve yok edilmiş kimi unsurları yansıtması, dindarı, ayyaşı, askeri, kölesi gibi toplumun her katmanına vizöründe yer vermesi hele bugün için çok değerli ve önemlidir. bugün bu filmin benzerinin bu unsurlar ile çekilmesi mümkün değildir. ya sansüre girer ya da gösterime girmezdi. filmin olay örgüsü, temposu ve akıcılığı ise kendisini izletir. oyunculuklar güzel bir seviyededir, filmin müzikleri ise muhteşem olduğundan uzun süre konuşulmuştu.
bir kere film bize son derece otantik ve hatta oryantalist bir osmanlı sunar. filmin hemen başında padişahın musahibi musa çelebi ile olan aşkı yansıtılır. ayrıca bir çok sahnede, mesela padişah ve lagari'nin hasbahçe sahnesinde ve meyhane sahnelerinde hep rakkaslar göze çarpar. ayrıca bu rakkaslara gerek filmin kahramanlarının gerekse meyhane ahalisinin bakışlarından oldukça tahrik olduğunu anlarız. eşcinsellik ve oğlancılık vurgusu filmde net bir şekilde yansıtılmış ve kullanılmıştır. bir diğer unsur ise eğlence hayatı ve içki meselesidir. film boyunca savaş ay'ın canlandırdığı bekri mustafa durmaksızın şarap içer ve ömer hayyam rubaileri dile getirir. sadece o da değil, lagari ve hezarfen de içmekten hiç geri durmazlar. meyhane sahneleri ve kullanımı da buna paralel olarak yoğundur. böylece karşımıza günümüzün muhafazakar-milliyetçi dizi ve filmleri ve tarih yazımının tam tersi bir osmanlı manzarası çıkartılmış olur. muhafazakar(-laştırılmış da denilebilir) osmanlı tarih yazımı, eşcinsellik, oğlancılık, meyhane kültürü ve eğlencenin belli seviyesinin aşımını yazımda kullanmaz, anlatmaz ve görmezden gelir. görmezden gelmekle de yetinmediği gibi bu unsurları politik tartışmalar neticesinde kültürümüze ve mazimize atılan birer iftira olarak görür. böylece tarihin çeşitli unsurları, günümüzün kimi tarihçileri tarafından siyasi iklime de uygun olarak yeniden düzenlenmiş ve belirli yönleri kırpılmış olarak yeniden üretilmiş olur.
günümüz osmanlı ve osmanlı kültür anlatısında devletçilik ve islamcılık tamamen hakim olduğundan anlatı bütünüyle buna uygun olarak inşa edilir. özellikle herkese hitap edecek seviyede çekilen tarih dizilerinde bunu görmek mümkündür. senaryoların özellikle günümüz politik denklemi ile eşleştirilmesi sık kullanılan bir yöntemdir. mesela menbiç operasyonu gündemdeyken diriliş ertuğrul dizinde menbiç, başka bir olay gündemdeyken payitaht dizisinde o olayın ismi mutlaka geçer. böylece tarihçilik de döngüsel tarihçilik veya sürekli tarih anlayışı olarak isimlendirilen tarihsel çarpıtma yöntemi kullanılmış olur.
peki böyle bir bakış açısı ve yöntemler ile tasarlanmış, inşa edilmiş bir tarih resmedilirse ne olur? yeni kültürel kimliklerin inşa edilmesindeki en önemli enstrümanlardan biri olarak tarih ilmi ve yazımı, yürütülen kültür politikalarının da bir habercisidir, belirtisidir. bugün osmanlı toplumunda meyhane yoktur diyerek, meyhaneler batılılaşma ile bu topraklara geldi diyerek bu kültürün yabancı olduğu aktarılır ve sonrasında getirilecek yasaklara zemin hazırlanmış olur. ayrıca inanılan, tasarlanmış bir tarih ile geçmiş sadece eksik bilinmekle kalmaz, aynı zamanda günahıyla sevabıyla rengiyle renksizliği ile bir toplumun kültürü de çeşitli filtrelere sokulmuş olur.
burada başka bir konu da istanbul kanatlarımın altında filminin hangi siyasi atmosferde ve türkiye'de çekildiğidir. film çekildiği esnada refah partisi iktidara gelmişti ve türkiye'de islamcılık yükselmeye başlamıştı. ancak sermaye-medya-parti düzeni hala asker-laik bürokrasi tarafında olduğundan, islamcılar iktidarda olsalar da, henüz kültürel iktidarı ele alamamışlardı ve kültür üretimi yapamıyorlardı. bu esnada devrimci kimliği ile tanınan altıoklar'ın, filme yerleştirdiği din ve din adamları bilim düşmanıdır, bu yüzden islam toplumları gelişmiyor ana fikri dönemin kemalist elitlerinin bakışının bir yansımasıdır. öyle ki o yıllarda bu tartışma çok yoğun bir şekilde kamuoyunu meşgul ederdi ve bir türlü de sonuca varılamazdı. yükselen islamcılığın önünü kesmek ve belli kitlelere dönük farklı bir osmanlı yansıtma çabası filmin ana amaçlarından birisi olsa gerekir. alışılmışın dışındaki toplum yansıması ile o günün laik ve belli kesimleri için bir izdüşüm gibidir bu filmdeki osmanlı. aynı islamcı türkiye'nin dizi-filmlerinin bu devrin yansıması olduğu gibi.
filmin çekildiği ve vizyona girdiği günleri net bir şekilde hatırlıyorum. neredeyse her yerde reklamı yapılmıştı. atlas dergisinden tutun gazetelere, bilimum dergilerden radyolara, tvlere, karikatür dergilerine kadar her yerde çok yoğun bir reklam kampanyası yapılmıştı. nitekim film gösterime girince de büyük ses getirmiş ve tartışma konusu olmuştu. bana göre istanbul kanatlarımın altında belli yönden eksiklik ve hataları bünyesinde barındırır. kostüm tasarımı ve dekorları yetersizdir. ses kalitesi düşüktür. belli sahneler ve diyaloglar kalitesiz kalmıştır. ancak filmin, 90lar türkiye'sine yani o günün şartlarına uygun olarak, anlatımında muhafazakar olmaması, islami tarihçiler tarafından ustaca kırpılmış ve yok edilmiş kimi unsurları yansıtması, dindarı, ayyaşı, askeri, kölesi gibi toplumun her katmanına vizöründe yer vermesi hele bugün için çok değerli ve önemlidir. bugün bu filmin benzerinin bu unsurlar ile çekilmesi mümkün değildir. ya sansüre girer ya da gösterime girmezdi. filmin olay örgüsü, temposu ve akıcılığı ise kendisini izletir. oyunculuklar güzel bir seviyededir, filmin müzikleri ise muhteşem olduğundan uzun süre konuşulmuştu.
devamını gör...
5.
bir sır daha var
bütün çözdüklerimizden başka
kadrosu şampiyonlar liginden farksız olan; 1996 yapımlı mustafa altıoklar filmi olup 2 saattir, lâkin 14 dakikası sansürlenmiş ve eksik konulmuştur.
haluk bilginer
zuhal olcay
okan bayülgen
tuncel kurtiz'in başrolde yer almaktadır.
istanbul'u kanatlarının altına almak isteyen, uçmak isteyen 4 arkadaşı anlatır.
hezarfen ahmet çelebi ve lagari hasan çelebi uçmak isterler, film 17.yüzyıl'da geçmektedir.
filmin konusu fena değil. adamın çıplak kapıya koştuğu sahne aşırı komikti.
film o kadar komik ve ''cringe" ki ciddiye alamadım.
bütün çözdüklerimizden başka
kadrosu şampiyonlar liginden farksız olan; 1996 yapımlı mustafa altıoklar filmi olup 2 saattir, lâkin 14 dakikası sansürlenmiş ve eksik konulmuştur.
haluk bilginer
zuhal olcay
okan bayülgen
tuncel kurtiz'in başrolde yer almaktadır.
istanbul'u kanatlarının altına almak isteyen, uçmak isteyen 4 arkadaşı anlatır.
hezarfen ahmet çelebi ve lagari hasan çelebi uçmak isterler, film 17.yüzyıl'da geçmektedir.
filmin konusu fena değil. adamın çıplak kapıya koştuğu sahne aşırı komikti.
film o kadar komik ve ''cringe" ki ciddiye alamadım.
devamını gör...