1.
depresif bünyeleri hırpalar. öyle bir hissiyattır. istanbul'da yaşıyor olsam da, istanbul'u özleyen bir depresif olduğum için, durup durup içlenmeyeyim diye, buna bir ilaç geliştirdim. içime bu özlem düşünce ntowers'ı düşünüyorum. şiirim bile var:
tem otoyolunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin.
korkuyordum,
sonra iniyordum metrobüsten,
duraktan bizim eve giden,
ömrümün en uzun, ömrümün en kısa,
ömrümün en trafikli, ömrümün en küfürlü yolunda sürüyordum.
çünkü sonunda evime varıyordum, insana dönüyordum, sonunda.
tem otoyolunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin.
korkuyordum,
sonra iniyordum metrobüsten,
duraktan bizim eve giden,
ömrümün en uzun, ömrümün en kısa,
ömrümün en trafikli, ömrümün en küfürlü yolunda sürüyordum.
çünkü sonunda evime varıyordum, insana dönüyordum, sonunda.
devamını gör...
2.
buyuk istanbul depremini ozlemektir herhalde. az gazoz icin ve az ozleyin. evet.
devamını gör...
3.
doğup büyüdüğüm, zerre hazzetmediğim ve başarıp da gidebilirsem asla özlemeyeceğim şehirdir istanbul. stockholm olsa sendromuna girerim de, istanbul evlat olsa sevilmez.
devamını gör...
4.
ıstanbul dunyada esi benzeri olmayan tek sehir, hastalik gibi bagimli yapar insani havasi kokusu stresi bir baskadir ama yine de ozlenir ozletir kendini.
devamını gör...
5.
arada içine düştüğüm durum. efsunlu bir şehir bence, canlı bir varlık gibi sanki ruhu var gibi. durup dururken böyle son gittiğim seferden kesitler aklıma düşüyor. beşiktaşı, kadıköyü, vapuru, taze sıkılmış meyve suları, galata kulesi, mısır çarşısı, lacivert tabloya benzeyen denizi, yakına gittikçe kocaman olan martıları, dar arnavut kaldırımları, ıslak hamburgeri. hergün yaşayan için sıradandır belki bunlar ve hatta kalabalığından mütevellit illallah ettirmiştir de. lakin arada gelen bir gezgin olarak ben özlüyorum. mayıs gibi gelecem gene inşallah beni bekle.
devamını gör...