#ödüllü filmler
elia suleiman, 2019 yapımı cannes film festivali'nden ödüllerle döndüğü filminin başrolünde de yer alıyor. dünyanın çeşitli yerlerinde kendisine yeni bir "yuva" arayan es'in asıl yuvasına ve kendisine dönüşünü anlatan film, ırkçılık ve ayrımcılığa kara komedi türünden bakıyor.
yönetmen: elia suleiman
oyuncular:
elia suleiman
tarik kopty
kareem ghneim
george khleifi
ali suliman
faris muqabaa
oyuncular:
elia suleiman
tarik kopty
kareem ghneim
george khleifi
ali suliman
faris muqabaa
cannes film festival 2019 - fipresci ödülü, özel mansiyon
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "münzevisatır" tarafından 30.03.2021 23:14 tarihinde açılmıştır.
1.
yemişim komedisini. komedi uyarlaması altında, öyle güzel sistem eleştirisi yapılıyor ki. işte dünya bu adamlardan, bu yüzden korkuyor. demiş ki yönetmen elia suleiman; "ülkenizi ve kendinizi, bir de benim gözümden görün. görün ve ilerici yaklaşımınızla eleştirinizi, tekrar yapın.." demiş ama bitmiş mi? yoo. dünya, yine aynı aynı tas, aynı hamam devam etmiş, ediyor, etmekte.
film, birçok ödüle layık görülmüş. cannes film festivalineden eli boş dönmemiş örneğin. ince detaylarda biri de filme trt'nin de sponsorluk yapmış olması. şaşırdık mı? elbette şaşırmadık. türkiye, filistin-dünya imgeleminde, konunun bir diğer boyutunu da ortaya koyuyor bu yaklaşım. kurumsal olarak desteğini hissettirmiş.
traji-komik filistin meselesi, avrupa-amerika ekseninde ele alınmış. bir dram var, evet. fakat bunu, meselenin özünü bilen, içinde olanlar hissedebilir. sinirden gözünüzden bir damla yaş süzülür, o da yolda kurur zaten. film o derecede absürd komedi.
evet evet absürd komedi. ortada gülünecek hiçbir şey yok yok zira ama komedi, harbi komedi...
burası mı cennet? denmiş. burası mı cennet?. üzerine sayfalarca yazı yazılabilir. her sahnenin ayrı ayrı açıklaması, alt metni çıkarılabilir. ama bunu yapmak gereksiz kılınmış. yine de dokunmadan, değinmeden edemeyeceğim:
mesela her akşam, (filmin fransa bölümünde) siyahi bir hanımın; beyaz, cansız mankenleri temizlemesi ve vitrinde gezen beyaz, canlı mankenler ve dev moda ikonları... kadınınsa; elinde paspas, hademe kıyafetiyle dans ederek mutlulukla işini yapması...
sonra hava alanında hiç kimsenin ama hiç kimsenin aranmazken, bu adamın filistinli oluşundan dolayı sanki bir terörist gibi aranması... ve yanından gelip geçen onca yolcuya rağmen onun, bir türlü aramadan geçememesi...
yine bir hırsızlık vakasında polislerin, saçma sapan bi teknolojiyle donatılmış olması ama beyin bağlamındaki eksiklikleri..
hırsız, çaldığı şeyi bi arabanın altına atıyor, polisler mevcut teknolojiyle algılıyor ama almıyor. aksine hırsızın peşinden gidiyor.
...
aradan zaman geçip de, araba yerinden hareket edip, hırsız çaldığı şeyi orada görünce umursamadan geçip gidince.. eh dedim babalık. harbi sistemi alaşağı etmişsin.
ingiltere'nin bağımsızlık kutlamalarında kullanılan at ve dökülen b'k figürü de harika. halk, kutlama yapıyor; siyahiler, temizlik. halk, resmi tatilde; siyahiler, mesaide ...
...
canlı yayında bağımsızlık kutlamaları varken, tv'ye karşı, ingiliz'in çöpünü golf yaparak atıp eğlenen siyahilereyse bittim. o kadar mı güzel eleştirilir olur. bu golf ,muhteşem spor vesselam.
son olarak filmden, sevdiğim bir alıntıyla bitireyim:
siz filistinliler tuhafsınız. tüm dünya unutmak için içiyor; siz, hatırlamak için...
muhteşem değil mi? muhteşem.
en azından bana, öyle büyülü geldi ki bu cümle. yaa, hallacı mansur zamanına gidiyorsunuz. oradan hayyam'a uğruyor, bi şems mevlana yapıp dönüyorsunuz.
garip. çok garip. kesinlikle izlenmesi gereken bir film. sinemacılar, filistin meselecileri, siyasiler, diplomatik ilmi meşgulleri, tarihçiler.... ya da aklınıza kim gelirse. bir bakıp aptal aptal, ulan, ne anlatıyor bu herifler? denmesi lazım.
filmde ayrıca, sinema sektörünün, nasıl ve ne şekilde ilerlediğine de yeterince değinilmiş.
oldukça ince nüanslar var yani. *
film, birçok ödüle layık görülmüş. cannes film festivalineden eli boş dönmemiş örneğin. ince detaylarda biri de filme trt'nin de sponsorluk yapmış olması. şaşırdık mı? elbette şaşırmadık. türkiye, filistin-dünya imgeleminde, konunun bir diğer boyutunu da ortaya koyuyor bu yaklaşım. kurumsal olarak desteğini hissettirmiş.
traji-komik filistin meselesi, avrupa-amerika ekseninde ele alınmış. bir dram var, evet. fakat bunu, meselenin özünü bilen, içinde olanlar hissedebilir. sinirden gözünüzden bir damla yaş süzülür, o da yolda kurur zaten. film o derecede absürd komedi.
evet evet absürd komedi. ortada gülünecek hiçbir şey yok yok zira ama komedi, harbi komedi...
burası mı cennet? denmiş. burası mı cennet?. üzerine sayfalarca yazı yazılabilir. her sahnenin ayrı ayrı açıklaması, alt metni çıkarılabilir. ama bunu yapmak gereksiz kılınmış. yine de dokunmadan, değinmeden edemeyeceğim:
mesela her akşam, (filmin fransa bölümünde) siyahi bir hanımın; beyaz, cansız mankenleri temizlemesi ve vitrinde gezen beyaz, canlı mankenler ve dev moda ikonları... kadınınsa; elinde paspas, hademe kıyafetiyle dans ederek mutlulukla işini yapması...
sonra hava alanında hiç kimsenin ama hiç kimsenin aranmazken, bu adamın filistinli oluşundan dolayı sanki bir terörist gibi aranması... ve yanından gelip geçen onca yolcuya rağmen onun, bir türlü aramadan geçememesi...
yine bir hırsızlık vakasında polislerin, saçma sapan bi teknolojiyle donatılmış olması ama beyin bağlamındaki eksiklikleri..
hırsız, çaldığı şeyi bi arabanın altına atıyor, polisler mevcut teknolojiyle algılıyor ama almıyor. aksine hırsızın peşinden gidiyor.
...
aradan zaman geçip de, araba yerinden hareket edip, hırsız çaldığı şeyi orada görünce umursamadan geçip gidince.. eh dedim babalık. harbi sistemi alaşağı etmişsin.
ingiltere'nin bağımsızlık kutlamalarında kullanılan at ve dökülen b'k figürü de harika. halk, kutlama yapıyor; siyahiler, temizlik. halk, resmi tatilde; siyahiler, mesaide ...
...
canlı yayında bağımsızlık kutlamaları varken, tv'ye karşı, ingiliz'in çöpünü golf yaparak atıp eğlenen siyahilereyse bittim. o kadar mı güzel eleştirilir olur. bu golf ,muhteşem spor vesselam.
son olarak filmden, sevdiğim bir alıntıyla bitireyim:
siz filistinliler tuhafsınız. tüm dünya unutmak için içiyor; siz, hatırlamak için...
muhteşem değil mi? muhteşem.
en azından bana, öyle büyülü geldi ki bu cümle. yaa, hallacı mansur zamanına gidiyorsunuz. oradan hayyam'a uğruyor, bi şems mevlana yapıp dönüyorsunuz.
garip. çok garip. kesinlikle izlenmesi gereken bir film. sinemacılar, filistin meselecileri, siyasiler, diplomatik ilmi meşgulleri, tarihçiler.... ya da aklınıza kim gelirse. bir bakıp aptal aptal, ulan, ne anlatıyor bu herifler? denmesi lazım.
filmde ayrıca, sinema sektörünün, nasıl ve ne şekilde ilerlediğine de yeterince değinilmiş.
oldukça ince nüanslar var yani. *
devamını gör...