izban'da turan durağındayken yalandan denizi izlemek
başlık "echabrenef7091" tarafından 27.10.2025 20:32 tarihinde açılmıştır.
1.
uzunca süren izban yolculuklarımda ben ve çoğu kişi tarafından gerçekleştirildiğini gördüğüm gösterişli davranış. izban'da sabah veya akşamüstü vakitleridir. duraklar hayatın evreleri gibi birer birer geçer biz durup düşünürken. bebeklik, çocukluk, gençlik... halkapınar, salhane, bayraklı... bayraklı'dan sonrası daha bir anlatmaya değer. yüksek yüksek apartmanları aşıp denizi gördüğümüz, gözümüzün gönlümüzün açıldığı ama son zamanlarda bu bölgede nükseden kokudan mütevellit burun deliklerimizin de kapandığı bir istasyondur turan.
işte turan istasyonunun naldöken'e yakın kısmında beliren o deniz herkesi bir harekete geçirir. o vakte dek telefonlarına, kitaplarına, benlik acılarına gömülmüş olan yığınlar görünmez bir kürekle üstlerindeki ölü toprağından arınır, telefonun galeri kısmını açıp denizi çeker. telefonu çıkarmayanlar dahi şöyle bir 5-6 saniye derin derin, anlamlı anlamlı bakar o masmavi denize.
bakmayın üçüncü çoğul şahıs kipiyle hitap ettiğime. birinci tekil şahıs niteliği taşıyan ben için de geçerli bu aymazlık :) yalandan, dümenden bakarım o denize mevzubahis durakta. böyle bir ''hey gidi izmir, nelerini gördük'' tavırları, dalgın ve pişman görünen bakışlar, metro giderken deniz uzaklaşınca kafayı çevirip birkaç saniye daha denizi görme telaşı ve akabinde yine telefonuna gömülüp inene kadar hayat belirtisi göstermeme...
bu bir döngü. kopamıyoruz. hep göstermek istiyoruz içimizdekileri, dehlizdeki ''bize dair'' kısmı dehlizde kalmayıp gün yüzüne çıkıyor, herkes gördükçe sıradanlaşıyor. sıradanlaştıkça da anlam katmaya çalışıp olan anlamı da eksiltiyoruz. yalandan hepsi dostlar, gelin itiraf edelim. aslında denizi merak etmiyoruz, kendimizi merak ettirip ettiremediğimizi merak ediyoruz :)
işte turan istasyonunun naldöken'e yakın kısmında beliren o deniz herkesi bir harekete geçirir. o vakte dek telefonlarına, kitaplarına, benlik acılarına gömülmüş olan yığınlar görünmez bir kürekle üstlerindeki ölü toprağından arınır, telefonun galeri kısmını açıp denizi çeker. telefonu çıkarmayanlar dahi şöyle bir 5-6 saniye derin derin, anlamlı anlamlı bakar o masmavi denize.
bakmayın üçüncü çoğul şahıs kipiyle hitap ettiğime. birinci tekil şahıs niteliği taşıyan ben için de geçerli bu aymazlık :) yalandan, dümenden bakarım o denize mevzubahis durakta. böyle bir ''hey gidi izmir, nelerini gördük'' tavırları, dalgın ve pişman görünen bakışlar, metro giderken deniz uzaklaşınca kafayı çevirip birkaç saniye daha denizi görme telaşı ve akabinde yine telefonuna gömülüp inene kadar hayat belirtisi göstermeme...
bu bir döngü. kopamıyoruz. hep göstermek istiyoruz içimizdekileri, dehlizdeki ''bize dair'' kısmı dehlizde kalmayıp gün yüzüne çıkıyor, herkes gördükçe sıradanlaşıyor. sıradanlaştıkça da anlam katmaya çalışıp olan anlamı da eksiltiyoruz. yalandan hepsi dostlar, gelin itiraf edelim. aslında denizi merak etmiyoruz, kendimizi merak ettirip ettiremediğimizi merak ediyoruz :)
devamını gör...
2.
trenin kirli buzlu camından dışarı bakınca görünen gri bi körfezden bahsediyosun, o deniz değil masmavi hiç değil.. olta atanlara bakıyorum ben, o sudan çıkan balığı yiyo adamlar yazık..
devamını gör...
3.
storyde güzel bir ambiyans yaratıyor…
doğru anı yakalamaya çalışıyorumdur.
doğru anı yakalamaya çalışıyorumdur.
devamını gör...
4.
izban'a biniyorsun, ahır kokuyor.
içeridekiler leş gibi ter kokuyor.
durağına geldiğinde inemiyorsun çünkü inenlere öncelik vermeyi öğrenememiş aptallar ordusuyla karşılaşıyorsun.
iniyorsun yürüyen merdivende solda duruyorlar.
arada da deniz kenarından gidiyorsun ama leş bayraklı sahili.
bu yani*
içeridekiler leş gibi ter kokuyor.
durağına geldiğinde inemiyorsun çünkü inenlere öncelik vermeyi öğrenememiş aptallar ordusuyla karşılaşıyorsun.
iniyorsun yürüyen merdivende solda duruyorlar.
arada da deniz kenarından gidiyorsun ama leş bayraklı sahili.
bu yani*
devamını gör...
"izban'da turan durağındayken yalandan denizi izlemek" ile benzer başlıklar
izban
9