kadınların kafası bilime ve sanata basmaz

hayır hayır, bu söz nisa suresinde, tevratta veya incilde geçmiyor.


wilhelm friedrich hegel
"kadınlar elbette eğitilebilir ancak zihinleri yüksek bilimler, felsefe ya da belirli sanat dallarıyla uğraşmak için uygun değildir. kadınlar çeşitli arzulara, beğeni ya da zerafete sahip olabilir ancak bir idealleri yoktur. kadınla erkek arasındaki fark bitkiyle hayvan arasındaki farkla aynıdır."

frida kahlo, marie curie gibi yüzlerce kadının okusa oturdukları yerleriyle gülecekleri başlık.

basmayan kafa değil de asıl sorun bizim kafamıza basan ayaklarınız.

bir alman filozof iddiası. şaşırmadım, almanlar böyle yobaz olabiliyor.

kadınlar size hiçbir şey ispatlamak zorunda değildir. niye her gün kadınla ilgili başka bir kışkırtıcı başlık açılır anlamış değilim. hegel diyormuşmuş. hegelin oradan.

kimmiş bu bey diye baktım, vikipedide »hegel, kant'ın felsefesine inanmakla beraber onun fikirlerini yetersiz buluyordu. kant'ın aksine insanların her şeyi öğrenebileceklerine inanmıştı. « şeklindeki kısım dikkatimi çekti. büyük bir tutarsızlık sezdim. tabii eğer cidden onun sözleriyse bunlar.

kim bu fikirde olursa benim gözümde yobazdır bu alman filozoftur değildir fikrimi değiştirmez. bu sözün islamla alakası olmayabilir evet ama eminim ki bazı müslümanlar tam da bu şekilde düşünüyordur.

"marie curie"
dünyanın tanıdığı ismiyle madam curie 1867 yılında polonya’da dünyaya geldi. kadın olması gerekçesiyle üniversiteye kabul edilmedi, ancak yılmayıp hem üniversite okumayı hem de avrupa’da doktora alabilmeyi başaran ilk kadın fizikçi unvanını aldı.

az okusanız, çok kadın tanırsınız.

kadınlar hakkındaki küçümseyici veya eleştirel yorumlar birilerinin salladığı gibi sadece "dini" görüşlerde yer almıyor. bunu öğrenin diye böyle başlıklar var. senin "modern dünya" olarak algıladığın şeyi yaratan adamlar bile kadınlar hakkında dinlerin söylediğinden çok daha aşağılayıcı bir tavır içerisinde. hegel, schopenhauer, nietzsche gibi adamlara "yobaz" demek de ne bileyim ahahahahahaha.. yani diyecek bir şey bulamıyorum gerçekten.

bunu diyen kişi = aptal

aşağılık kompleksiyle soylenmis sözler. kadin düşmanlarının çoğu kadınlar tarafından bir türlü onaylanmamis ve bunun hıncını ve nefretini de tum kadınlara yöneltmislerdir. bu insanlara istediğiniz kadar marie curie, kahlo, ada august, beauvoir, bovary ve dahasını anlatsan da boştur. kabullenemezler.

aslında bir bakıma doğru, ama bu her kadın için geçerli değil. hiç bir kadın beyni sonuç odaklı değildir, bence bu bilim için büyük bir sorun. bu cümlede bundan dolayı çıkmış olabilir.

kadınların bundan haberi var mı? istatistiklere baktığımızda bilim için belki geçerli olabilir ama ince ruhlu karşı cinslerimizin de sanata karşı bizden daha duyarlı ve yetenekli olduğunu da kabulensek fena olmaz be beyler.

bilime çok basmadığı bende doğru.

17. ve 20. yy arasında gayet inanılan beyandır. hatta marie curie gibi dehalara "kadınlığını yenerek böyle oldu." minvalinde savlarla yaklaşılmıştır.

modern bilime göre iki tarafın da birbirine üstünlüğü kanıtlanamadığı için tartışma konusu yapmak bile vakit kaybıdır.

önce ilahiyat okuyup sonra felsefe yapmaya başlarsan olacağı bu, hegel.* filozofların tamamının hayatının bir yerinde saçmaladığı doğrudur. zaten felsefede olay, öncekilerden etkilenerek kendi gerçeğini oluşturmak olduğundan, hiç kimseyi tek bir cümlesiyle yargılamamak gerek diye düşünüyorum. gerçeğe ulaşmak bazen saçmalamayı gerektirir. sadece akla yatkın olarak seçilerek, zaman ve şartlara uyarlanarak, biraz da öz düşüncelerle herkes filozof olabilir. çok da şaapmamak lazım.

klasik batı hegemonyası.
zaten bu tür düşünler, bakın düşünce değil düş'ünler, sonrasında feminizm'in doğuşuna zemin hazırlamıştır.

bilim neyse de sanata kafa basmaya gerek var mı lan? git bomboş bir kağıdı kafana göre karala 5-10 sene sonra vay be sanata bak diyerek lavuğun biri satın alır. sanat için kafa basmaya gerek yok ki. bilime gelirsek şahsen bu işlerin uzmanı değilim lakin kimya olsun fizik olsun bildiğimiz ünlü bilim adamları hep erkekti. lavosier, einstein, dalton, bohr, rutherford, thomson diye gider. selam ve dua ile.

ne zaman böyle şeylerin cinsiyetle alakalı olmadığını insanın yönelim ve alakasıyla ilgili olduğunu anlayacaksınız? neden kadınlar bilimden ve sanattan anlamasınlar? bir sürü sanatçı kadın var bilim insanı kadın var. bıktım artık bu sözlükte kadın aşağılanmasından. anasını satim her şeyi erkekler yaptı aynen dünyayı da siz erkekler yarattı!

ilginç bir iddia. 2021 yılında hala tartışılıyor olması da epey abes bence.

bu tarz tümden gelim çıkarımlar nörolojinin değil sosyoloji ve evrimsel psikolojinin konusudur yalnız. yani nörobilimsel olarak kadın kafası bilime, sanata basmaz demek biraz zor. fakat buna karşılık olarak curie, kahlo, hypatia gibi isimleri tarihten çekip örnek olarak göstermek de bir miktar saçma. olasılık hesapları üzerine verilen meşhur bir örnek vardır. yeterince çok sayıda maymunu yeterince çok sayıda daktilo ile bir odaya yeterince uzun bir süre kapatırsanız aralarından birisi mutlaka incili yazacaktır denilir.
özellikle hegel'in bu sözü ettiği zamanı düşünürsek bilim sanat ve felsefede erkek iktidarı olduğunu görmemek daha büyük sorun zaten. neyse devam edelim.

şöyle dersek mesela, iddia bir miktar anlaşılır bir düzleme çıkar: tarihsel süreçte kadının toplumdaki konumu ve yeri hele ki hegel'in bu lafı ettiği dönemki kadının konumu dikkate alındığı zaman bilim ve sanat gibi spesifik konularla ilgilenmesi ya da bu konuda fazladan mesai harcaması mümkün değildir.
bununla birlikte erkek cinsiyeti yine aynı tarihsel süreçte daha aktif, daha çözüm beklenen konumda olduğu için ve kadına göre daha fazla sorumluluk yüklenilip daha fazla zorlandığı için bilim ve sanatta ilerleme kaydetmesi normal.

tabii bir de şartlar meselesi var. makbul kadının ne olduğu ve hegel'in zamanından ve öncesinde hatta sonrasında bile hanımefendilik ödevinin ne olduğuyla ilgili bir mesele de var.

bilim de sanat da felsefe de gerçekten keskin bir zeka ve yüksek zihin konsantrasyonu gerektiren uğraşlar. aslında kadınların kafası bilime sanata basmaz sözünün doğruluğuyla insan ırkının kafası bilime sanata basmaz demek aynı derecede geçerlidir. bu işler yalnızca yetenekle olacak olan işlerle ilgili değildir.

hegel felsefe tarihinde inanılmaz kilit bir noktada bulunuyor. hegel'in tarih felsefesi ve diyalektiği olmadan felsefe yapmak neredeyse imkansızdır mesela. ama aynı şekilde biliyoruz ki hegel kuramlarını inşa ederken bu işe hayatının abartısız bir biçimde %80'inini vakfetmiştir. yani teorik olarak onun da kafası bu işlere pek basmıyor da kendisini inanılmaz derecede zorlamıştır.
bilim sanat felsefe gibi alanlarda erkeklerin ağırlığının olmasını hem toplumsal, hem kişisel hem de evrimsel olarak erkek tarafının daha çok zorlanmasına bağlayabiliriz yani.

einstein'ın karısını tanıyor musunuz mesela? ben de kendisini einstein'ın karısı olarak tanıyorum en fazla. mileva marić'miş ismi. google'dan baktım şimdi. kendisi einstein'ın üniversitedeki sınıfındaki tek kadın fizikçiydi mesela. sonra bunlar evleniyorlar falan. matemaritsel hesaplamaların yanı sıra einstein'in çalışmalarına ciddi katkıları olduğu hakkında epey tartışmalar sürüyor hala. katkısı olsa da olmasa da kadının zehir gibi bir fizikçi olduğu aşikardır. buna rağmen einstein'la evliliğinin ardından kadınlık ödevleri gereği bilim dünyasından silinip gidiyor kadıncağız. hala ismini anmamızı sağlayan şey de einstein'la evli olması falan.

bilim, sanat, felsefe gibi alanlara kadınların ilgisinin genel toplama baktığımız zaman erkeklerden daha az olduğu hemen hemen tüm veriler ışığında doğru bu arada. öyle bir realite var. bunun sebebi yaradılışsal bir eksikli değil sadece.
kadınların genelinin bu tarz alanlara ilgi duymasına erkekler kadar ihtiyacı yok sadece.