kadınların özgürce sevişmelerine tahammül edememek

kadınların gönlünce yaşamalarına, sevişmek için evli olmayı şart görmemelerine duyulan içten içe öfke ve kızgınlıktır...
bastırılmış duyguların, gerçekleştirilememiş ihtiyaçların bir tür dışavurumu muhtemelen. ve bu öfke olarak kadınlara yönlendiriliyor.. kadın nefretine dönüşüyor. çok patolojik bir olay. toplumda da gerçekten oldukça yüksek.

edit, alttaki arkadaşa bazı yerlerde hak veriyorum.

alakası yok. bunlar kadının kendileri ile sevişmemelerine tahammül edemiyor.
hadi tipi ve parayı geçtim. ama bu dünyada biraz zeki, medeni, eğlenceli bir adamın sevgili veya seks partneri bulamama ihtimali yok.
adam o kadar öküz ki, kimse onunla yatmıyor. adam aynı zamanda seks denen şeyi sadece üreme aracı veya boşalma ihtiyacı olarak gördüğü için, bunun bir duygu paylaşımı, sevgi paylaşımı veya kadının da zevk aldığı bir aktivite olduğunu bilmiyor.
arkadaş ortamında yarım saatte 4 posta attım diye övünüyor ama kimse kalkıp her posta arası 5 dk dinlense 20 dk yapar demekki 2.5 dk da boşalıyor. yani kadını tatmin edemiyor demiyor.
böyle olunca seks hayatı olan kadın ile sevgili olur veya evlenirse o kadına yemeyeceğini, kadının bunu eksik bulacağını biliyor.

bunlar hep istiyor ki her kadın sevişmemiş olsun. bunun o 2.5 dk sını göklere çıkarsın.

herkesin sevişmesine kimse karışamaz

nerede gönlünce sevişip çiftleşen bir kadına rastlasam namusunu koruyan diğer kadın ve erkeklere sallıyor.

kadınların cinsel ihtiyaçlarını gidermek hususunda artık eskisinden farklı düşünüyor, yaşıyor olmalarının, ahlaki değerler hususunda zincirlerini kırmalarının bir takım hassasiyetlere sahip olduklarını iddia eden insanlarda sinir bozukluğu yapmasıdır.

toplumun ciddi bir kesimi en azından kadınların kendilerini sakınmalarını, arzularını dizginlemelerini ve evlilik dışı cinsel münasebete çok sıcak bakmamaları gerektiğini savunuyor. eğer kadınlar da erkekler gibi bu hususlara dikkat etmezse işte o zaman gerçek ahlaki çözülme ile karşı karşıya kalınır diye düşünüyorlar. ve özgürlük ile ahlaksızlığın karıştırılmaması gerektiğini savunuyorlar.
yani neticede gönlünce istediği erkeği yatağına atan, arzularını dizginlemek yerine coşturdukça coşturan, arzulanılır bir hatun olmaktan ise büyük haz duyan, çılgınlar gibi! adeta hıncını, hırsını çıkarırcasına sevişen, seviştikten sonra da "oooooooh beeee, dünya varmışşş." diyerek eskinin yasaklarını bugünün normali eyleyen kadın profiline karşı bir kızgınlık, tahammülsüzlük var.

valla ben konu tahammül olunca kendi adıma olayı hissiyatım noktasında tahammülsüzlük olarak değerlendiremem. yani kızarak, öfkelenerek kadınların tercihlerini değerlendirmemiz yanlış olur. konu duygularımızı işe dahil etmememiz gereken bir toplumsal gerçeklik artık.
şahsen bu gidişattan veya gelinen noktadan memnun filan değilim. üzüntü hissedebiliyorum yalan yok ama öfkelenmek, sinirlenmek filan hiç sağlıklı psikolojiler değil.

herkes kendinden mesuldür. bu yüzden öfke krizlerine girmek gibi bir durum söz konusuysa mutlaka bir psikiyatristten filan destek alınabilir. belki bastırılmış şeyler vardır içinizde, belki başka bir şey. bilemiyorum. herkesin kendi yaşantısına adapte olmasını tavsiye edebilirim sadece. başkalarının ne yaptığını düşünmemeliyiz.

tüm sevgililerim bana versin ama karım bakire olsun kafasındaki ezik erkektir.

köylü kafası.
(bkz: köylüleri niçin öldürmeliyiz)

ben tahammül ediyorum. özellikle benle sevistiklerinde tahammül eşiğim başka seviyeye çıkıyor derken hulagu han misali tahammül mülkünü yıkıp ateş-i suzanlara atıyorum onları. diyorlar ki, "kasiklarima alev topu koydun. ben senden raziyim."