kameramanların futbolun hızına yetişememesi

son yıllarda izlediğim futbol maçlarında dikkatimi çeken yetersizliktir.

futbol artık eskisi gibi oynanmıyor. eski zamanlarda daha keyifli bir oyun olsa da daha yavaş bir tempoda oynanan bir oyundu. şimdi teknikten ziyade dayanıklılık ve atletizme dayanan bir oyuna evrildi dünyanın en güzel oyunu.

türkiyedeki futboldan bahsetmiyorum aslında ama yine de ülkemizde de futbol nispeten hızlandı. şutların hızı da arttı. ancak futboldaki, futbolculardaki ve oyundaki bu değişim her yere sirayet etmemiş belli ki.

artık eskisi kadar futbol maçı izlemiyorum, sadece desteklediğim futbol takımının maçlarını izleyebileceğim bir paket satın aldım tod'dan. arada bir de maç özetleri izliyorum.

özellikle gol pozisyonlarında bu durum dikkatimi çekti. kamera topu ya takip edemiyor ya da geç kalıyor. uzaktan çekilen sert bir şutu çekmeye çalışan kameraman penaltı noktasına geldiğinde top çoktan ağlara ulaşmış oluyor.

topun hızına yetişemeyen kameraman son bir gayretle kamerayı hızla hareket ettiriyor ama iş işten geçmiş oluyor çoktan.

bu tanımı yazma fikri epeydir aklımdaydı çünkü futbol maçı izlerken bu durum beni rahatsız etti birçok kez. ama en son kayserispor teknik direktörü olan burak yılmaz'ı arayan kameramanın görüntüsünü izleyince yazmaya karar verdim. gerçi hemen bulsa da bir şey olmayacaktı.

yayıncı kuruluşun işini pek ciddiye almadığını ve aslında ciddiye alınacak bir futbol da olmadığını belirterek bitiriyorum tanımı.

at gibi koşan afrikalıların hakimiyet kurduğu bir spor olmasındandır.kaba kuvvetle top oynayıp kazanıyorlar.
futbol, estetikten, göze hitap eden bir oyun olmaktan çıktı.
hayvan gibi koşuyorsan, şut çekiyorsan kazanıyorsun.
nerede o fuleli ayaklar, defansın belini kıran çalımlar...
devir değişti, bilmem ne masalları bana işlemiyor.
yeni futbolu sevmiyorum, izlemiyorum.
kameramanlar bile maçı izlemiyor demek ki.