kara dörtleme olarak bilinen distopik romanlardır. sırasıyla bu dörtleme ‘biz’(1920), ‘cesur yeni dünya’(1931), ‘1984’(1948) ve ‘fahrenheit 451’(1953) yıllarında yayımlanmıştır.

ilk olarak 1984’ü okumuştum, yıllar önce. ilk okumam gereken ‘biz’ kitabını ise yeni bitirdim. yani kulağımı tersten tutmuş oldum.

öncelikle her ne kadar hayali bir dünya olarak görünse de her bir yazar, bulunduğu dönemin siyasi şartlarından etkilenmişlerdi. kitaplardaki distopik evren aslında bir sembol konumundaydı. ‘biz’ kitabı, 1920’de yayınlandı, 1921’de rusya’da yasaklandı. yazar, o dönem savaşlardan,isyanlardan ve en önemli devrim sayılan 1917 devriminden etkilenmiştir. devrim sonucu rusya’da marksizm uygulanmaya başlanmıştı. uygulamanın ne kadar başarılı olduğu, yazarın kitabının yasaklanmasından da bellidir sanıyorum.

tek tek yaratılan dünyaları incelersek;

biz: velinimet’in yönettiği, cam ile doğadan koparılmış bir halk var. bu dünyada sen, ben yok; ‘biz’ var. bireyin başlı başına bir değeri yok, birey sadece biz makinesinin bir parçası. her şey, insanlar bile matematiksel bir veriden başkası değil. erkekler sessiz harfle, kadınlar sesli harfle isimlendiriliyorlar. anne-baba kavramı yok. özgürlük ise hiç yok:


insanı suç işlemekten arındırmanın tek yolu, onu özgürlüğünden arındırmaktır’. ‘özgürlükten yoksun mutluluk ve mutluluktan yoksun özgürlük’ diye iki seçenek sunulmuştu; üçüncü bir seçenek yoktu. enayiler özgürlüğü seçti. doğal olarak yüzyıllar sonra prangalarını özlediler’.


cesur yeni dünya: huxley, ‘biz’kitabından en çok etkilenen yazar. öyle ki bir çok yerinde cesur yeni dünya’nın esintileri var. ama cesur yeni dünya şu yönden farklı: yarattığı dünya mükemmel ve ideal bir dünya ama mükemmelliğin bile mükemmel olmadığını aktarıyor.
26.yy’da geçen bu kitapta, üreme, uykuda öğrenme ile toplum değiştirilmiş;savaşlar, kıtlık bitirilmiş, teknolojik olarak gelişmiş bir toplum yaratılmıştır. ama bu ütopik toplum;aile, felsefe,edebiyat, sanat gibi kavramlar yokedilerek yaratılmıştır. buradaki yaratıcı ford’dur, insanlar onu tanrı olarak görmektedirler. burada da ‘biz’ kitabındaki gibi seks , serbest bırakılmış,kimse kimseye ait değil daha doğrusu herkes herkesindir inancı benimsenmiştir.

biz kitabındaki şu alıntıları aktardığımda, cesur yeni dünya’nın kitabın ana fikrinden nasıl etkilendiği daha rahat anlaşılacaktır:


devlet’in cinsel yaşamı kontrol etmemesi kadar büyük bir saçmalık olabilir mi?. ‘her üye, bir başka üyeyi seks aracı olarak kullanabilir’.


1984: buradaki yönetici ‘big brother’dır. özgürlük yok, insanlar sürekli izleniyorlar. kitaplar yokediliyor; gazetelerdeki yalan haberlerle halk uyutuluyor. gelecek de geçmiş de hep kontrol altında. kendileriyle mi çelişiyorlar; hemen eski haberler yakılıp, yenileri ortaya atılıyor. halk ezilir ama ezildiğinin bile farkında değildir; çünkü bilinçsizdir. partinin varlığını sürdürmesi için böyle bir halka ihtiyaçları vardı: sorgulamayan,körü körüne bağlı.
2+2’nin 4 ettiğini söyleyebilmek özgürlüktür.

fahrenheit 451: montag adlı , kitapları yakmayla görevli bir itfaiyecinin, tesadüfen eline bir kitap almasıyla sorgulaması ve düzene karşı çıkmasını anlatır. bu dünyada da, kitaplar yok edilmekte, televizyona bağlı , düşünmeyen, bir nevi zombileşmiş bir halk yaratılmıştır.

kitapları bir bütün olarak değerlendirirsem, yaratıcılığı ve öncülüğü hususunda birinciliği ‘biz’e; olay örgüsü ve işlenişi olarak 2.liği 1984’e veririm. en çok etkilendiğim 1984 kitabıydı. biz kitabı ise araya serpiştirilmiş radikal görüşlerle beni çok etkilese de, yazar yazım diliyle bu güzelliklere gölge düşürmüş. olayların geçişleri arasında boşluklar mevcut. yazarı evde zannederken, operasyon merkezinde olduğunu öğreniyorsunuz ama bunu da ancak operasyon merkezinden çıktığında öğreniyorsunuz. diğer 3 kitap için bunu diyemem; olay örgüsü, geçişleri net. yazım dilleri çok iyi. cesur yeni dünya biraz kopyacı olduğu için gözümden düştü. fahrenheit 451 ise biraz abartılmış bir kitap.

yazıyı , ‘biz’den bir alıntıyla bitirmek istiyorum. bu alıntıyı serpiştirecek yer bulamadım ve sona kaldı.


hristiyan , en yüce gönüllü tanrıya, hani şu isyan edenleri cehenneminde yakan tanrıya cellat denmez mi? peki, hristiyanların kazıklara bağlayarak yaktıklarının sayısı yanan hristiyanlardan az mıdır? ama bunların hepsi unutulmuştur ve tanrıya asırlarca ‘sevginin tanrısı diye tapılmıştır. ‘ ‘…. eski cennet düşü. hatırla: cennettekiler arzu, acıma, sevgi bilgisinden yoksundurlar. kutsanmışlardı. düşleri, fantezi operasyonuyla alınmıştı(ki zaten bu yüzden kutsanmışlardı.’
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kara dörtleme" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim