1.
oyuncu listesinde ıdris elba, matthew mcconaughey, tom taylor, katheryn winnick, jackie earle haley, abbey lee kershaw, claudia kim, fran kranz, dennis haysbert, nicholas hamilton, michael barbieri, keci eatock, victoria nowak, sara cicilian, josé zúñiga, alfredo narciso, lemogang tsipa, ınge beckmann, karl otto thaning, leeanda reddy ve andre robinson gibi oyuncuların olduğu 2017 yapımı aksiyon/macera türündeki bu filmin yönetmenliğini ise nikolaj arcel yapmıştır.
bir büyücünün insanları ve dünyaları tehdit ettiği rüyaları gören bir çocuğa kimse inanmaz ve çocuğu almaya gelen tuhaf yaratıklardan kaçan çocuk en son rüyasında gördüğü adamı ve eve gidip dünya değiştirir ama bunu fark ettiğinde çok geç olmuştur. diğer dünyada bir ışık bulunca ona doğru giden çocuk adamı bulur ve büyücünün yapmak istediklerini ondan dinler. adam her ne kadar çocuğun beklediği gibi olmasa da çocuk ona güvenir ve bir plan yaparlar. gerçek dünyaya dönüp oradan başka bir kapıdan büyücünün olduğu yere giderek onu öldürmek için yola çıktıklarında büyücüde kendi planlarını yapar ve çocuğu alıp kara kuleyi yıkmak için onu sandalyeye oturtur. çocuk özel bir çocuktur ve arkada kalan adam için kapıyı açık tutunca büyücü gidip adamı öldürmek için saldırır tam adamı öldürdüğünü düşünürken adam bir kurşun sıkıp büyücünün onu tutmasını engellemek için bir kurşunu da demir duvardan sektirip büyücünün tutmak üzere olduğu mermiyi vurup büyücünün kalbine yönlendirir. kalbinden vurulan büyücüyü kafasından da vuran adam çocuğun bağlı olduğu sandalyedeki çocuğu tek bir mermi ile kurtarır. çocuk kapıyı geçince de çalışan makinalara bir kurşun sıkıp orayı patlatır ve kapıyı kapatır. dünyaları kurtarırlar ve birlikte çalışmaya başlarlar.
bir kitap uyarlaması olan bu filmin tek film olmasına üzüldüm açıkçası. film belki çok aksiyonlu değil durgun belli yerlerde ama hikayenin başlangıcı olduğu için bana normal geldi. hatta ben bu havasını sevdim çok fazla karmaşa yaratmak yerine güzel bir hikaye ile film doldurulabilmiş. güzel filmdi izlemek isteyenler kaçırmasın. iyi seyirler.
bir büyücünün insanları ve dünyaları tehdit ettiği rüyaları gören bir çocuğa kimse inanmaz ve çocuğu almaya gelen tuhaf yaratıklardan kaçan çocuk en son rüyasında gördüğü adamı ve eve gidip dünya değiştirir ama bunu fark ettiğinde çok geç olmuştur. diğer dünyada bir ışık bulunca ona doğru giden çocuk adamı bulur ve büyücünün yapmak istediklerini ondan dinler. adam her ne kadar çocuğun beklediği gibi olmasa da çocuk ona güvenir ve bir plan yaparlar. gerçek dünyaya dönüp oradan başka bir kapıdan büyücünün olduğu yere giderek onu öldürmek için yola çıktıklarında büyücüde kendi planlarını yapar ve çocuğu alıp kara kuleyi yıkmak için onu sandalyeye oturtur. çocuk özel bir çocuktur ve arkada kalan adam için kapıyı açık tutunca büyücü gidip adamı öldürmek için saldırır tam adamı öldürdüğünü düşünürken adam bir kurşun sıkıp büyücünün onu tutmasını engellemek için bir kurşunu da demir duvardan sektirip büyücünün tutmak üzere olduğu mermiyi vurup büyücünün kalbine yönlendirir. kalbinden vurulan büyücüyü kafasından da vuran adam çocuğun bağlı olduğu sandalyedeki çocuğu tek bir mermi ile kurtarır. çocuk kapıyı geçince de çalışan makinalara bir kurşun sıkıp orayı patlatır ve kapıyı kapatır. dünyaları kurtarırlar ve birlikte çalışmaya başlarlar.
bir kitap uyarlaması olan bu filmin tek film olmasına üzüldüm açıkçası. film belki çok aksiyonlu değil durgun belli yerlerde ama hikayenin başlangıcı olduğu için bana normal geldi. hatta ben bu havasını sevdim çok fazla karmaşa yaratmak yerine güzel bir hikaye ile film doldurulabilmiş. güzel filmdi izlemek isteyenler kaçırmasın. iyi seyirler.
devamını gör...
2.
haksız yere çok fazla gömüldüğünü düşündüğüm film. bunun esas sebebiyse, stephen king'in kara kule serisinin ultra-epik bir iş olması ve film uyarlamasının da bunun hakkının vermesinin beklenmesiydi bence. ben uyarlamalarda algımı orijinal işlerden tamamen uzaklaştırmaya çalıştığım için filmden gerçek anlamda keyif alabilmiştim.
elbette roman serisinin hakkını vermenin yanından bile dolanamayan bir film olsa da bu, bir 15 dakikalık falan sıkıcı bölümü dışında gayet de idare eder bir filmdi hatta yer yer gayet iyi kısımları da vardı diye düşünüyorum.
roland deschain'in bir siyahi tarafından canlandırılmasına da çok eleştiri geldi fakat ka's wheel şeysini tam olarak anlarsanız aslında bir döngü sonlanıp bir başkası başladığında gayet de böyle bir şeyin olası olabileceğine ikna olabilirsiniz. king galiba filmi beğendiğini söylemişti ve bu bahsettiğim konuda da bir şikayeti olmamıştı. benim bunu görmeden önce de bir yakınmam olmamıştı zatisi.
idris elba'nın roland olması... yani siyahi olmasından soyutlasak dahi kitaplardan tanıdığımız roland'dan epey farklı bir karakter olduğu söylenebilir elba'nın roland'ının. yine de çok da yadırgamadım şahsen.
matthew mcconaughey'nin walter o'dim'i... bu bence mükemmel bir tiplemeydi. adamın tipi bir kere böyle "demonik" bir karaktere çok uyuyor ve gerçekten beğendim kendisini filmde. zaten the crimson king kadar uzak, mitik bir kötü değil walter. böyle suratına tüküresiniz gelebilecek tipik bir "kötü adam". tipik derken... yani epey kudretli bir kişi kendisi ve insanüstü bir tipleme tabii ama kızıl kral gibi "öte" bir varlık da değil.
tom taylor'ın jake'i... jake, kitaplarda belki de en çok empati kurabileceğimiz karakterdi. özellikle serinin ilk romanında bile cidden bu çocukcağız derin "pathos" uyandırıyordu okuyucuda. git gide olgunlaştı, seri ilerledikçe ve derisi de kalınlaştı. hatta kahramanlıklar yapabilmeye başladı. kitapta hayal ettiğim gibi değildi burada taylor'ın jake tiplemesi ancak yadırgadım da diyemem. bir taraftan da benim hayal ettiğim gibi bir karakter olmaması sadece benimle de alakalı olabilir elbette.
gönül ister ki the dark tower'ın, tıpkı the lord of the rings'inki gibi epik filmleri çekilsin... ama sonuçta peter jackson'ın lotr filmlerini tolkien göremedi. ben inanıyorum ki günün birinde kara kule için de böyle bir şeyler yapılacak ama king'in ömrüne sığar mı bu, pek sanmam ama belli de olmaz. aslında kara kule'nin mini dizi uyarlaması da konuşuluyordu hatta projelendirme aşamasındayken iptal edilmişti falan diye aklımda kalmış ama emin değilim bundan. bakarsın böyle bir şey gelir çok da uzak olmayan bir zamanda.
özetle... kara kule serisini okumayan ve bir beklentisi olmayan birinin bu filmi izlediğinde beğeneceğini düşünüyorum; yani çoğunun en azından. ama çok fazla gömdüler bu filme ve çok kötü bir şöhreti oldu yapımın, bu yüzden. ve böyle yerin dibine sokulan filmleri de izlemeye çekinebiliyor insanların birçoğu. ben yine de öneririm bu filmi. gayet de 7/10 verilebilecek, bahsettiğim bir 10-15 dakikalık kısmı dışında seyir zevki epey yüksek bir yapım bence kara kule.
elbette roman serisinin hakkını vermenin yanından bile dolanamayan bir film olsa da bu, bir 15 dakikalık falan sıkıcı bölümü dışında gayet de idare eder bir filmdi hatta yer yer gayet iyi kısımları da vardı diye düşünüyorum.
roland deschain'in bir siyahi tarafından canlandırılmasına da çok eleştiri geldi fakat ka's wheel şeysini tam olarak anlarsanız aslında bir döngü sonlanıp bir başkası başladığında gayet de böyle bir şeyin olası olabileceğine ikna olabilirsiniz. king galiba filmi beğendiğini söylemişti ve bu bahsettiğim konuda da bir şikayeti olmamıştı. benim bunu görmeden önce de bir yakınmam olmamıştı zatisi.
idris elba'nın roland olması... yani siyahi olmasından soyutlasak dahi kitaplardan tanıdığımız roland'dan epey farklı bir karakter olduğu söylenebilir elba'nın roland'ının. yine de çok da yadırgamadım şahsen.
matthew mcconaughey'nin walter o'dim'i... bu bence mükemmel bir tiplemeydi. adamın tipi bir kere böyle "demonik" bir karaktere çok uyuyor ve gerçekten beğendim kendisini filmde. zaten the crimson king kadar uzak, mitik bir kötü değil walter. böyle suratına tüküresiniz gelebilecek tipik bir "kötü adam". tipik derken... yani epey kudretli bir kişi kendisi ve insanüstü bir tipleme tabii ama kızıl kral gibi "öte" bir varlık da değil.
tom taylor'ın jake'i... jake, kitaplarda belki de en çok empati kurabileceğimiz karakterdi. özellikle serinin ilk romanında bile cidden bu çocukcağız derin "pathos" uyandırıyordu okuyucuda. git gide olgunlaştı, seri ilerledikçe ve derisi de kalınlaştı. hatta kahramanlıklar yapabilmeye başladı. kitapta hayal ettiğim gibi değildi burada taylor'ın jake tiplemesi ancak yadırgadım da diyemem. bir taraftan da benim hayal ettiğim gibi bir karakter olmaması sadece benimle de alakalı olabilir elbette.
gönül ister ki the dark tower'ın, tıpkı the lord of the rings'inki gibi epik filmleri çekilsin... ama sonuçta peter jackson'ın lotr filmlerini tolkien göremedi. ben inanıyorum ki günün birinde kara kule için de böyle bir şeyler yapılacak ama king'in ömrüne sığar mı bu, pek sanmam ama belli de olmaz. aslında kara kule'nin mini dizi uyarlaması da konuşuluyordu hatta projelendirme aşamasındayken iptal edilmişti falan diye aklımda kalmış ama emin değilim bundan. bakarsın böyle bir şey gelir çok da uzak olmayan bir zamanda.
özetle... kara kule serisini okumayan ve bir beklentisi olmayan birinin bu filmi izlediğinde beğeneceğini düşünüyorum; yani çoğunun en azından. ama çok fazla gömdüler bu filme ve çok kötü bir şöhreti oldu yapımın, bu yüzden. ve böyle yerin dibine sokulan filmleri de izlemeye çekinebiliyor insanların birçoğu. ben yine de öneririm bu filmi. gayet de 7/10 verilebilecek, bahsettiğim bir 10-15 dakikalık kısmı dışında seyir zevki epey yüksek bir yapım bence kara kule.
devamını gör...