1985 yılı, kartal tibet’in yönettiği kemal sunal’ın başrolde olduğu türk filmi. şaban, yıllarca almanya’da yaşamış ve orada gizli bir kimliği vardır. babası türkiye’de bir suç olayına karışınca yardım için oğlu şaban’ı çağırır. imdb: 6,5/10.
yönetmen:
kartal tibet
oyuncular:
kemal sunal
reha yurdakul
dinçer çekmez
sevda aktolga
eray özbal
filiz ersürer
seyfi karadayı
kartal tibet
oyuncular:
kemal sunal
reha yurdakul
dinçer çekmez
sevda aktolga
eray özbal
filiz ersürer
seyfi karadayı
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "örnek vatandaş" tarafından 26.06.2021 22:34 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmenliğini kartal tibet'in üstlendiği, başrollerinde kemal sunal, filiz ersürer, reha yurdakul, dinçer çekmez, eray özbal 'ın yer aldığı bir 1985 yapımı bir komedi filmi. kemal sunal'ın punkçı kılığında rol aldığı bol kahkahalı film, bir yandan da kültür yozlaşması eleştirisi yapıyor.
film, üzerine atılan bir iftiradan kurtulmak için almanya'da yaşayan oğlunu yanına çağıran bir adamın hikayesini ele almaktadır. kemal sunal, bu filminde de her zamanki rolünde olduğu gibi saf bir delikanlı rolünü sergiliyor. almanya'da farklı bir kültür edinen delikanlı türkiye'de garip giyimleri, saç şekli, gitarı ve aksesuarlarıyla herkesin ilgisini çeker ama kendisini havaalanında karşılayan ve hiç böyle beklemeyen babasının da epey bir tepkisini çeker. tam bu zamanda üzerinde bulunan alıcı bir cihaz sayesinde gayrımeşru işler çeviren bir çetenin konuşmalarına tanık olur. çeteyi dinlemeye devam eden saf kahraman, bu sırada ünlü bir şarkıcı olacak. her geçen gün çetenin karanlık işlerini daha çok öğrenen delikanlı, diskotekte tanıştığı ve yakınlaştığı kız arkadaşının da yardımıyla onları oyuna getirip adalete teslim edecektir.
film, üzerine atılan bir iftiradan kurtulmak için almanya'da yaşayan oğlunu yanına çağıran bir adamın hikayesini ele almaktadır. kemal sunal, bu filminde de her zamanki rolünde olduğu gibi saf bir delikanlı rolünü sergiliyor. almanya'da farklı bir kültür edinen delikanlı türkiye'de garip giyimleri, saç şekli, gitarı ve aksesuarlarıyla herkesin ilgisini çeker ama kendisini havaalanında karşılayan ve hiç böyle beklemeyen babasının da epey bir tepkisini çeker. tam bu zamanda üzerinde bulunan alıcı bir cihaz sayesinde gayrımeşru işler çeviren bir çetenin konuşmalarına tanık olur. çeteyi dinlemeye devam eden saf kahraman, bu sırada ünlü bir şarkıcı olacak. her geçen gün çetenin karanlık işlerini daha çok öğrenen delikanlı, diskotekte tanıştığı ve yakınlaştığı kız arkadaşının da yardımıyla onları oyuna getirip adalete teslim edecektir.
devamını gör...
2.
politik ve toplumsal eleştirilerin yapıldığı, komedi dozu ise ortalamanın biraz üstü bir kemal sunal filmidir. filmde bir kumpasa giden depo mutemetinin olayı çözmesi için almanya’daki oğlu şabanı türkiye’ye çağırması ve kahraman sanılan oğlanın beklenenin aksine efemine bir punkçı çıkması ve punkçı şabanın bu kumpası mizahi bir şekilde çözmesi işlenir. zira punkçı ve efemine görünen şaban aslında bir gizli polistir.
film adından da belli olduğu üzere özal dönemi eleştirisi yapar. kdv üzerinden bestelenen şarkının sözlerinde de vurgulandığı gibi kdv zengine değil fakire gelmiştir ve şaban kdv üzerinden sadece sosyetik gençleri ve disko güruhunu eğlendirmektedir. bu arada sanayici halil bey (dinçer çekmez) üzerinden dönemin hayali ihracatçıları ve burjuva da taşlanır. tırlara yüklenen malların yolda değiştirilmesi, şirketlerin üstüne oturma çabaları o yılların furyalarından bazılarıdır. şabanın tırlar soyulurken önce avcı olup, leş kargası dediği soyguncuları enselemesi, sonra asker kılığında, en sonun ise polis kılığında soyguncuları engellemesi de o dönemin kolluk kuvvetlerine yönelik bir eleştiridir.
kemal sunal’ın efemine bir punkçı olması ise toplumsal yozluğa dönük bir olmalıdır. öyle ki ülke hayali ihracatçıların, yolsuzluğun pençesindeyken, ağır vergilerle karşı karşıya kalırken, gençliğin aklı punk ve rock müziktedir ve vaktini şamata ve diskolarda geçirmektedir. film boyunca şabanın efemine davranması ve işsizliğini vurgulaması üzerinden gençlerin ülkenin hazin durumuna nasıl kayıtsız kaldığı resmedilir.
burjuva haksız zenginleşme ile meşgulken, özal tarafından alt sınıflara vergiler konulurken, şabanın babası ve aile dostları köhne bir ahşap evde ve fakirlik içinde yaşarlar. ancak olayların farkında değillerdir. nitekim filmin alt sınıflara yönelik eleştirisi de buradan başlar. şaban mahalleye ilk geldiğinde babası ve dostları tarafından hayal kırıklığı ile karşılanır ve çoluk çocuğun maskarası olur. hatta mahalle kadınları bile onu uzaylı gibi karşılayıp gülerler. toplumun alt katmanlarının sanata ve farklı insanlara bakışı çok sığ yansıtılır. farklı olana verdikleri tepki sertken, burjuvaya ve konan vergileri herhangi bir tepkileri gözükmez. alt sınıflar burada tepkisiz gözükürler.
toplumun genel yozluğu ise şabanın bir şarkıyla derhal ünlü olması, medyatik olması ve kısa sürede hayran kitlesi oluşturması ile anlatılır. dönemin ünlülerinin özentiliği, dönen paralar, iki yüzlülükler ve koftilik söz konusudur. her şey aslında çok kolaydır ve içi de boştur. şabanın şarkılarında yeee, hello, papa gibi kelimeler kullanması ve yöresel melodileri rock versiyonuyla yorumlaması bundandır.
film en iyi kemal sunal filmlerinden birisi değildir. katma değer şaban filmini asıl değerli kılan ise 80’lerin türkiye panoramasını, çok derin ve yoğun imgelemeler kullanmasa da, geniş bir yelpazede sunmasındadır.
film adından da belli olduğu üzere özal dönemi eleştirisi yapar. kdv üzerinden bestelenen şarkının sözlerinde de vurgulandığı gibi kdv zengine değil fakire gelmiştir ve şaban kdv üzerinden sadece sosyetik gençleri ve disko güruhunu eğlendirmektedir. bu arada sanayici halil bey (dinçer çekmez) üzerinden dönemin hayali ihracatçıları ve burjuva da taşlanır. tırlara yüklenen malların yolda değiştirilmesi, şirketlerin üstüne oturma çabaları o yılların furyalarından bazılarıdır. şabanın tırlar soyulurken önce avcı olup, leş kargası dediği soyguncuları enselemesi, sonra asker kılığında, en sonun ise polis kılığında soyguncuları engellemesi de o dönemin kolluk kuvvetlerine yönelik bir eleştiridir.
kemal sunal’ın efemine bir punkçı olması ise toplumsal yozluğa dönük bir olmalıdır. öyle ki ülke hayali ihracatçıların, yolsuzluğun pençesindeyken, ağır vergilerle karşı karşıya kalırken, gençliğin aklı punk ve rock müziktedir ve vaktini şamata ve diskolarda geçirmektedir. film boyunca şabanın efemine davranması ve işsizliğini vurgulaması üzerinden gençlerin ülkenin hazin durumuna nasıl kayıtsız kaldığı resmedilir.
burjuva haksız zenginleşme ile meşgulken, özal tarafından alt sınıflara vergiler konulurken, şabanın babası ve aile dostları köhne bir ahşap evde ve fakirlik içinde yaşarlar. ancak olayların farkında değillerdir. nitekim filmin alt sınıflara yönelik eleştirisi de buradan başlar. şaban mahalleye ilk geldiğinde babası ve dostları tarafından hayal kırıklığı ile karşılanır ve çoluk çocuğun maskarası olur. hatta mahalle kadınları bile onu uzaylı gibi karşılayıp gülerler. toplumun alt katmanlarının sanata ve farklı insanlara bakışı çok sığ yansıtılır. farklı olana verdikleri tepki sertken, burjuvaya ve konan vergileri herhangi bir tepkileri gözükmez. alt sınıflar burada tepkisiz gözükürler.
toplumun genel yozluğu ise şabanın bir şarkıyla derhal ünlü olması, medyatik olması ve kısa sürede hayran kitlesi oluşturması ile anlatılır. dönemin ünlülerinin özentiliği, dönen paralar, iki yüzlülükler ve koftilik söz konusudur. her şey aslında çok kolaydır ve içi de boştur. şabanın şarkılarında yeee, hello, papa gibi kelimeler kullanması ve yöresel melodileri rock versiyonuyla yorumlaması bundandır.
film en iyi kemal sunal filmlerinden birisi değildir. katma değer şaban filmini asıl değerli kılan ise 80’lerin türkiye panoramasını, çok derin ve yoğun imgelemeler kullanmasa da, geniş bir yelpazede sunmasındadır.
devamını gör...
3.
bu film temel olarak sessiz sinema döneminde çekiilen buster keaton un 1921 yapımı '' streamboat bill jr '' filminin temasına çok benzemektedir.
aynı şekilde 1963 yapımı yavaş gel güzelim filmi de kısmen bu temayı andırır.
aynı şekilde 1963 yapımı yavaş gel güzelim filmi de kısmen bu temayı andırır.
devamını gör...
4.
bu filmin 1976 yılında çekilen başrollerini öztürk serengil, ayşen cansev, ali şen ve hulusi kentmen'in canlandırdığı "adana urfa bankası" ile çok fazla ortak yönü var. her iki filmde de batmak üzere olan fabrika ve o fabrika üzerine planlar kuran kötü adamlar var, her iki filmde de türk halk müziği ve halk oyunları ile ilgilenen filmin esas kızı var, her iki filmde de başrol oyuncusu filmin başlarında kılıksız, işe yaramaz gibi görünürken filmin ilerleyen dakikalarında polisle işbirliği yaparak kötü adamları alt edip her şeyi çözüme kavuşturan kişi oluyor. adana urfa bankası'nı 80'li yıllarda video kaset kiralanan dönemde evdeki videodan izlemiştim. katma değer şaban'ı ise özel bir televizyon kanalında izlemiştim.
devamını gör...
5.
aslında filme renk veren en büyük unsurlardan birisi yan rollerin başarısı reha yurdakul, dinçer çekmez, eray özbal gibi efsane performanslar sergileyen oyuncuların etkisi büyüktür
devamını gör...