yazar: fakir baykurt
yayım yılı: 1975
tös davası'ndan ötürü uzun yıllar hapishanede kalan ve af çıksa da bunu kabul etmeyen yazar baykurt, keklik romanının kurgusunu cezaevi yıllarında tasarlamıştır. romanın ana karakteri yaşar, ailesiyle birlikte ankara'nın bir köyünde yaşamaktadır. dedesi elvan çavuş'u çok sever, ki çavuş da haksızlığa gelemeyen sağlam bir karakterdir. yaşar'ın babası seyit işsizdir ve bir gün amerikalı avcı ile tanışır. sırf onun yanında işe girebilmek için oğlu yaşar'ın çok sevdiği kekliği gizlice hediye eder. bunu öğrenen yaşar ile dedesi kekliği geri almak için türlü mücadeleye girer.
yayım yılı: 1975
tös davası'ndan ötürü uzun yıllar hapishanede kalan ve af çıksa da bunu kabul etmeyen yazar baykurt, keklik romanının kurgusunu cezaevi yıllarında tasarlamıştır. romanın ana karakteri yaşar, ailesiyle birlikte ankara'nın bir köyünde yaşamaktadır. dedesi elvan çavuş'u çok sever, ki çavuş da haksızlığa gelemeyen sağlam bir karakterdir. yaşar'ın babası seyit işsizdir ve bir gün amerikalı avcı ile tanışır. sırf onun yanında işe girebilmek için oğlu yaşar'ın çok sevdiği kekliği gizlice hediye eder. bunu öğrenen yaşar ile dedesi kekliği geri almak için türlü mücadeleye girer.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "moderatör 5" tarafından 07.04.2023 12:48 tarihinde açılmıştır.
1.
fakir baykurt'un aynı adlı kuştan adını alan romanı. ayrıca yazarın gerçek kişilere (nazmiye demirel, süleyman demirel, haldun menteşoğlu, cevdet sunay vs) en çok gönderme yaptığı roman, hepsi de birer karakter olarak kitapta yerlerini almış. ayrıca tekniği de ilginç, çünkü yazar daha çok kullandığı ilahi bakış yerine kahraman anlatıcı gözünden yazmış. en çok kullanılan kahraman anlatıcı da yaşar ve dedesi elvan çavuş.
yaşar, sulakyurt'un bir alevi köyünde yaşayan 13 yaşında bir çocuktur. babası seyit, köyde iş olmadığı gerekçesiyle sürekli almanya'ya işçi kuyruğuna yazılır, ankara'daki hemşerileri aracılığıyla iş arayıp durur. öte yandan yaşar'ın dedesi elvan çavuş köyünü terk etmek istememektedir.
yaşarların köyü koruluk bir yer olduğu için çok vahşi hayvan barındırır. sık sık da ankara'da bir apartmanda kapıcılık eden tecir ali sayesinde şehirli avcılar gelir. zaman zaman amerikalılar da ava gelmektedir. avcılığın böyle yaygın olduğu bir ortamda büyüyen yaşar, avda kullanmak üzere yavruyken yakalayıp evcilleştirdiği kekliği çok sever. sık sık köyün avcıları yaşar'dan kekliği ister. fakir ama gururlu yaşar'ın dünyayı verseler kekliği satacağı yoktur. ama bir gün babası, kekliği çok seven amerikalı avcı bay harpir'a (tuslog personelinden john f. harper, bostonlu bir katolik) kekliği yaşar'dan habersiz hediye ediverir. amerikalı çok para verse de seyit almamış, "para yerine bana sizin orada çaycılık kapıcılık gibi bir iş ayarlasan yeter" demiştir.
ancak yaşar kendisinden habersiz keklik elden gidince hayata küser. dedesi hariç tüm aile ve köylüler "bugün olmazsa yarın unutur" gözüyle bakar, ama yaşar kafayı takmıştır bir kere... elvan dede en sonunda yaşar'ın elinden tutup kekliği geri istemek üzerine devlete başvurmaya karar verir. önce kaymakama giderler, kaymakam "reşit değil çocuk, babası onun adına vermiş" der. ankara'ya kadar inerler, vali de aynı şeyi söyler ama "yine de isterseniz nazmiye hanıma yahut amerikan heyet doktoru atilla bey'e (dönemin başbakanı süleyman demirel'in karısı ve cumhurbaşkanı cevdet sunay'ın oğlu) başvurun" der. nazmiye demirel de atilla sunay da dedeye birer çay ikram edip bir şey yapamayacaklarını söylerler.
elvan dede sora sora mr. harpır'ın oturduğu evi bulur. kapıda beklerlerken bir apartman sakininin şikayeti üzerine gözaltına alınan dede torun karakolda işkencelere uğrarlar, tam o sırada ihbarı yapan komşunun demirel'e durumu anlatması ve olaya kulak misafiri olan nazmiye hanımın "aaa süleyman o amca bize de geldi, anarşist değil gariban köylünün teki işte" demesiyle serbest bırakılırlar. aynı apartmanda oturan sol özentisi üç gencin evlerinde kalmaya başlayan elvan dede ve torununa apartmandaki gençler yardımcı olacaklarına söz verirler, peki bu nasıl olacaktır?
yaşar, sulakyurt'un bir alevi köyünde yaşayan 13 yaşında bir çocuktur. babası seyit, köyde iş olmadığı gerekçesiyle sürekli almanya'ya işçi kuyruğuna yazılır, ankara'daki hemşerileri aracılığıyla iş arayıp durur. öte yandan yaşar'ın dedesi elvan çavuş köyünü terk etmek istememektedir.
yaşarların köyü koruluk bir yer olduğu için çok vahşi hayvan barındırır. sık sık da ankara'da bir apartmanda kapıcılık eden tecir ali sayesinde şehirli avcılar gelir. zaman zaman amerikalılar da ava gelmektedir. avcılığın böyle yaygın olduğu bir ortamda büyüyen yaşar, avda kullanmak üzere yavruyken yakalayıp evcilleştirdiği kekliği çok sever. sık sık köyün avcıları yaşar'dan kekliği ister. fakir ama gururlu yaşar'ın dünyayı verseler kekliği satacağı yoktur. ama bir gün babası, kekliği çok seven amerikalı avcı bay harpir'a (tuslog personelinden john f. harper, bostonlu bir katolik) kekliği yaşar'dan habersiz hediye ediverir. amerikalı çok para verse de seyit almamış, "para yerine bana sizin orada çaycılık kapıcılık gibi bir iş ayarlasan yeter" demiştir.
ancak yaşar kendisinden habersiz keklik elden gidince hayata küser. dedesi hariç tüm aile ve köylüler "bugün olmazsa yarın unutur" gözüyle bakar, ama yaşar kafayı takmıştır bir kere... elvan dede en sonunda yaşar'ın elinden tutup kekliği geri istemek üzerine devlete başvurmaya karar verir. önce kaymakama giderler, kaymakam "reşit değil çocuk, babası onun adına vermiş" der. ankara'ya kadar inerler, vali de aynı şeyi söyler ama "yine de isterseniz nazmiye hanıma yahut amerikan heyet doktoru atilla bey'e (dönemin başbakanı süleyman demirel'in karısı ve cumhurbaşkanı cevdet sunay'ın oğlu) başvurun" der. nazmiye demirel de atilla sunay da dedeye birer çay ikram edip bir şey yapamayacaklarını söylerler.
elvan dede sora sora mr. harpır'ın oturduğu evi bulur. kapıda beklerlerken bir apartman sakininin şikayeti üzerine gözaltına alınan dede torun karakolda işkencelere uğrarlar, tam o sırada ihbarı yapan komşunun demirel'e durumu anlatması ve olaya kulak misafiri olan nazmiye hanımın "aaa süleyman o amca bize de geldi, anarşist değil gariban köylünün teki işte" demesiyle serbest bırakılırlar. aynı apartmanda oturan sol özentisi üç gencin evlerinde kalmaya başlayan elvan dede ve torununa apartmandaki gençler yardımcı olacaklarına söz verirler, peki bu nasıl olacaktır?
devamını gör...