yıllardır bu gezegende yaşıyorum fakat kendimi tam anlamıyla tanıdığımı düşünmüyorum. en sevdiğim denilen hiçbir şeyde sayabileceğim bir şey yok*, pek çok şey olsa da olur olmasa da. neyden hoşlanırım veya neye sinirlenirim inanın bilmiyorum, kısa süre içinde kendimi tanıyabilmeyi umuyorum.
devamını gör...
son zamanlarda kendimi tanıyamiyorum. kimim, neyim, ne yapıyorum, ne yapmayı planlıyorum bilmiyorum. eskiden de kendimi tanıyor muydum? sanırım onu da bilmiyorum ve ben bu girdabın içinde yok oluyorum. sanırım insanlar olarak kendimizi hiçbir zaman tam olarak tanıyamıyoruz dostlar.
devamını gör...
kişinin 'kendisi hakkında bilgi sahibi olmadığı' düşüncesidir. yapılan veya düşünülen şeylere anlama verememe durumu..
devamını gör...
kendini tanıyan bireylerin başına bela olan bireyimsilerin, sahip olduğu yek yegane özelliktir.
başta düzeleceğini sanarsınız ancak düzelen o değil bozulan siz olursunuz. en sonunda kendinizi tanıyamaz halde bulursunuz.
devamını gör...
nasıl tanıyacaksın ki kontrol edemediğin bir şeyi? istemediğin rüyalar görüyor, istemediğin şeyleri düşünüyorsun. senden izinsiz birçok şey dönüyor sende. nerede, neye, nasıl tepki vereceğini bile kestiremiyorsun. olan olduktan sonra “naptım ben? bu ben değilim.” diyorsun kendi kendine. kontrol edemediğin şeyi tam olarak tanıyamazsın da. bir de insanları tanıyabildiğimize inanıyoruz, gülünç.
devamını gör...
kendimi ne zaman tanıyormuş gibi hissetmeye başlasam anlam veremediğim bir şekilde değişiyorum. bu nedenle hiç tanıyamayacakmışım gibi geliyor.
biz insanlar değişkeniz her konuda, bizi mutlu eden, sevindiren, üzen, heyecanlandıran şeyler her sene değişiyor neredeyse. bu nedenle kimsenin tam olarak ben bunu seviyorum ya diyebileceğini sanmıyorum. *
bu hissin size zarar vermemesi için asıl bulmanız gereken neyi sevdiğiniz değil yaşama amacınız. yoksa varoluşsal krize girersiniz, çok yıpratıyor insanı.
insan yaptığı iştir, sahip olduğu vasıftır, koyduğu üründür. atatürk üzerinden düşünelim mesela. atatürk kurduğu cumhuriyetle, liderlik vasfıyla, ülkemiz için verdiği emeklerdir. *
önizleden okudum da çok başka yerlere gitmişim, uykulu halime verin. neyse. *
devamını gör...
jüri haftası tanıyamıyorum. yemek yok, uyku yok, umut hiç yok.
devamını gör...
bazen istemeden birilerini içimden yargıladigım zaman düştüğüm duygu.
devamını gör...
çok kolay bir şeydir. bir çılgınlığa yönelmeniz yetecektir size.
devamını gör...
tahmini 15 - 16 gün hiç bakmamıştım aynaya. kendimi görmek istememiştim. kendimi görürsem nefretimi, öfkemi, pişmanlığımı kendime yüklemekten korkuyordum.

kendimi görmemek çözüm değildi tabii. kaçamıyor insan kendisinden. dünyanın öbür ucuna da gitsen tek yapamadığın şey kendinden kaçmak. o yüzden kendimi görmeden de yükledim tüm yükleri omzuma.

aynaya bakmadan da o günlerde neye benzediğimi çok iyi biliyordum.
feri gitmiş gözler, aşağı doğru bakan çizgiler, birbirine girmiş kaşlar, morarmış göz altları...

o gün diş fırçalarken istemsizce başımı kaldırdım.
neye benzediğimi biliyorum dedim ama bu bu çok başkaydı. bu ben değildim. hayatımda hiç görmediğim birisiydi. hayatımda gördüğüm en solgun, en çirkin, en bitmiş kişiydi.

üzüldüm ona. o hale gelmesine üzüldüm.
ben de bitiktim ama aynada gördüğüm o kadın kadar değildim. yardım etmeye karar verdim ona.
toparlanmasına yardım edecektim artık.

yalnız bu konuda pek becerikli değildim. o günün üstüne 3 gün sonra birileriyle konuşmaya ikna edebildim. 6 ay sonra tebessüm edebilmeye ikna edebildim.

toparlandı mı? şanssız kadın, benim gibi birisine denk geldi işte.

hala arada bir aynaya bakınca gözlerimin ardında onu görüyorum. tanımazdan geliyoruz birbirimizi.
devamını gör...
+o kendini bilmezler varya.
-kim onlar hocam?
+onlar kendilerini biliyor.

sebepsiz yere aklıma geldi. sjsj.
devamını gör...
temel sorundur.
devamını gör...
nereden nereye.. ne idik ne olduk.. nidaları ile gündüz kuşağı tadında personanongrata nın kaleme almaya çalıştığı romanın adı
devamını gör...
içimden bir ses "kendini tanıyamadan bu dünyadan göçüp gitmen imkansız, merak etme, böyle bir şey olmayacak" diyor. ben de diyorum ki karşılık olarak: "sana göre hava hoş kanka, düzülen benim ne de olsa"

sonra ardından şu geliyor aklıma: "galiba yeterince düzülmedim"

galiba daha çok var. sanırım şartlandırılmış kısır döngülerimin içinde daha çok olumsuz tekrara düşeceğim.

içinde bulunduğum saçmalık ve toyluğu gerçekten tüketinceye kadar durabilmem imkansız.
devamını gör...
kişi kendine, toplum kendine kim olma izni veriyor ki?
devamını gör...
bir sima meselesi değildir.
devamını gör...
kendinden beklemediğin davranışları sergilemektir.
devamını gör...
sözlüğe dışardan bakınca farklı içeri girince farklı oluyor. içerde bazen kendimi taniyamiyorum ne yapıyorum lan ben diyorum.
ne saçma şeyler yaptım yapmışım.
devamını gör...
tanıyamamak değilde biraz yabancı olmak sanki. çevremizde her gün görüp öylece yüzlerine bakıp geçtiğimiz insanlar gibi hani. biraz biz bize yabancıyız. hatta öyle bir yabancılık ki bu çok saygılı. bazen öyle ki yaptıklarımızı bile sorgulamayan, neden demeyen, anlam vermeyen hatta anlam aramayan bizi ilgilendirmez başkası sonuçta dediğimiz bir yabancılık. böyle olunca tabi kayboluşlar varoluş sancıları bize bizim biz olduğumuz hatırlatmaya çabalıyor. yani onların bir suçu yok depresyonunda anksiyeteninde duvara vurmuş gibi kafamıızı hayata çarpmış olmanında bir suçu yok . onlar bize biz olduğumuzu tanıtmaya hatırlatmaya çalışan kavramlar gibime geliyor. lütfen bizim biz olduğumuzu bize hatırlatalım fırsat bulduğumuz her düşünce kırıntısında hatta.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kendini tanıyamamak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim