1.
kimse umudunu kaybetmesin!
depremin 72. saatine yaklaşırken size umudu, dayanışmayı ve bunların gücünü anlatmak istiyorum sevgili yazarlar.
bugün 9 şubat, depremin üzerinden geçen üçüncü gün gitmek üzere. hepimiz büyük bir toplumsal travmanın içinden geçiyoruz. öncelikle hepimizin başı sağolsun, hepimize geçmiş olsun.
üç gündür gece gündüz izmir'de yardım toplamakla uğraşıyorum. benim de elimden gelen bu çünkü. öncelikle canım sevgilim sözlüğümüzün de yazarı olan @rayuela'da halen deprem bölgesinde. ailelerinden kayıplar olsa da şu an görece iyiler, bölgeden çıkmayı bekliyorlar. bu yazının temelini aramızdaki kısıtlı iletişim şansı içinde ona anlattığım olaylar oluşturacak.
kimse umudunu kaybetmesin diyerek başladım, çünkü bu ülkede müthiş bir dayanışma ruhu var. twitter'ı kapatanlara, yardım tırlarına el koyanlara, aç çocuklarına yıkık marketlerden süt alanlara ateş açılsın diyenlere inat, bu ülkede dayanışmanın mayası var.
dediğim gibi üç gündür gece gündüz yardım topluyorum. dün bayraklı da azad diye bir çocuk geldi babasıyla. bacak kadar bir çocuk azad, bir koli hazırlamış en sevdiği oyuncaklarını koymuş içine. güzelce kolilemiş getirmiş vermedi bize, tıra kendi elleriyle koydu. gözümden yaşlar aktı gitti.
ondan önceki gün de menemendeydim yaşlı bir teyze bütün yüklüğünü çarşafa sarıp sırtında getirmiş. alın bunu dedi, bizim evimiz vardır. gönderin ki onlar ısınsın dedi. ellerimle koliledim.
kurban olduğum teyzem senin bu yüreğin kurtaracak bu ülkeyi dedim kendi kendime.
bugünde hem karabağlarda hem de buca çamlıkule'deydim. insanlar çoluk çocuk bütün enerjileriyle yardım taşıyor, ayırıyor koliliyordu. bir sürü koliden, poşeten türkçe, kürtçe dayanışma notları çıktı. hepsi yanınızdayız diyordu kendi lisanında.
çamlıkule de bir kız çocuğu ile tanıştım. berfin. ah benim canım berfin. annesine bende gelcem yardım edicem demiş. sekiz yaşına yeni basmış. kolileri bantladı, üzerlerine ne olduklarını yazdı. ben niye yardım etmiyim abla dedi, hem ben okuma yazma bile öğrendim. siz söyleyin yazarım ben üstlerine hepsini dedi. verdik kalemi yazdı.
sarıldım berfin'ne, bütün korkum, acım, endişem bir yana kocaman sarıldım ona. esmer yüzüde parlayan kocaman yeşil gözleriyle gülümsedi.
8 yaşındaki berfin'in inadı ve umuduyla bir kere daha doğdum sanki.
son bir güzel haber daha aldım bugün, annem depremde ailesiz kalan çocuklar için koruyucu ailelik başvurusu yapmış. eğer verirlerse 26 yaşından sonra bir kardeşim daha olacak.
yani kimse umudunu kaybetmesin arkadaşlar. umut dimdik ayaktadır. umut türkiye halklarının ördüğü dayanışmadadır. umut oyuncaklarını kendi eliyle yardım tırına yükleyen azad'ın çocuk yüreğindedir. umut bütün gün yardım malzemesi kolileyen berfin'in inadında, gülen gözlerindedir. umut bütün yüklüğünü sırtlayıp getiren o yaşlı teyzenin omuzlarındadır. umut 58 yaşından sonra ben çocuk büyütürüm, çiçek gibi bakarım ona diyip evlat edinme başvurusu yapan annemde, yap bakarız, evladımız bilir büyütürüz diyen 65 yaşındaki babamdadır.
umut gece gündüz demeden, çalışan çabalayan insanlardadır.
ve umut, enkazlar içinde iki tane muhabbet kuşunu kurtarıp, üç gündür, bu yavrucaklar da yaşayacak inadıyla onları yattıkları arabada barındıran rayuela kişisindedir. belki kendisi o cehennemden çıkabilirlerse bu iki muhabbet kuşunu da paylaşır sizinle. umarım paylaşır.
ve yeniden söylüyorum, kimse umudunu kaybetmesin! umut dayanışmadadır.
velhasılı kelam bugün dayanışmayı ve umudu örgütleyip yaralarımızı birlikte saracağız. ve yarın mutlaka bize bunları yaşatanlardan hesap soracağız. kimse unutmasın bu günleri, zulmü ve dayanışmayı, bu memleketin dostlarını ve düşmanlarını kimse unutmasın. hem dayanışma ve umudu hem de zulüm ve alçaklığı mıh gibi işleyin zihninize.
sözlerimi gülten akın ve nazım hikmetle bitireyim.
"karayı kaldırın, mavi koyun, umudumu yitirmedim!"
"benim kuvvetim :
bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır."
depremin 72. saatine yaklaşırken size umudu, dayanışmayı ve bunların gücünü anlatmak istiyorum sevgili yazarlar.
bugün 9 şubat, depremin üzerinden geçen üçüncü gün gitmek üzere. hepimiz büyük bir toplumsal travmanın içinden geçiyoruz. öncelikle hepimizin başı sağolsun, hepimize geçmiş olsun.
üç gündür gece gündüz izmir'de yardım toplamakla uğraşıyorum. benim de elimden gelen bu çünkü. öncelikle canım sevgilim sözlüğümüzün de yazarı olan @rayuela'da halen deprem bölgesinde. ailelerinden kayıplar olsa da şu an görece iyiler, bölgeden çıkmayı bekliyorlar. bu yazının temelini aramızdaki kısıtlı iletişim şansı içinde ona anlattığım olaylar oluşturacak.
kimse umudunu kaybetmesin diyerek başladım, çünkü bu ülkede müthiş bir dayanışma ruhu var. twitter'ı kapatanlara, yardım tırlarına el koyanlara, aç çocuklarına yıkık marketlerden süt alanlara ateş açılsın diyenlere inat, bu ülkede dayanışmanın mayası var.
dediğim gibi üç gündür gece gündüz yardım topluyorum. dün bayraklı da azad diye bir çocuk geldi babasıyla. bacak kadar bir çocuk azad, bir koli hazırlamış en sevdiği oyuncaklarını koymuş içine. güzelce kolilemiş getirmiş vermedi bize, tıra kendi elleriyle koydu. gözümden yaşlar aktı gitti.
ondan önceki gün de menemendeydim yaşlı bir teyze bütün yüklüğünü çarşafa sarıp sırtında getirmiş. alın bunu dedi, bizim evimiz vardır. gönderin ki onlar ısınsın dedi. ellerimle koliledim.
kurban olduğum teyzem senin bu yüreğin kurtaracak bu ülkeyi dedim kendi kendime.
bugünde hem karabağlarda hem de buca çamlıkule'deydim. insanlar çoluk çocuk bütün enerjileriyle yardım taşıyor, ayırıyor koliliyordu. bir sürü koliden, poşeten türkçe, kürtçe dayanışma notları çıktı. hepsi yanınızdayız diyordu kendi lisanında.
çamlıkule de bir kız çocuğu ile tanıştım. berfin. ah benim canım berfin. annesine bende gelcem yardım edicem demiş. sekiz yaşına yeni basmış. kolileri bantladı, üzerlerine ne olduklarını yazdı. ben niye yardım etmiyim abla dedi, hem ben okuma yazma bile öğrendim. siz söyleyin yazarım ben üstlerine hepsini dedi. verdik kalemi yazdı.
sarıldım berfin'ne, bütün korkum, acım, endişem bir yana kocaman sarıldım ona. esmer yüzüde parlayan kocaman yeşil gözleriyle gülümsedi.
8 yaşındaki berfin'in inadı ve umuduyla bir kere daha doğdum sanki.
son bir güzel haber daha aldım bugün, annem depremde ailesiz kalan çocuklar için koruyucu ailelik başvurusu yapmış. eğer verirlerse 26 yaşından sonra bir kardeşim daha olacak.
yani kimse umudunu kaybetmesin arkadaşlar. umut dimdik ayaktadır. umut türkiye halklarının ördüğü dayanışmadadır. umut oyuncaklarını kendi eliyle yardım tırına yükleyen azad'ın çocuk yüreğindedir. umut bütün gün yardım malzemesi kolileyen berfin'in inadında, gülen gözlerindedir. umut bütün yüklüğünü sırtlayıp getiren o yaşlı teyzenin omuzlarındadır. umut 58 yaşından sonra ben çocuk büyütürüm, çiçek gibi bakarım ona diyip evlat edinme başvurusu yapan annemde, yap bakarız, evladımız bilir büyütürüz diyen 65 yaşındaki babamdadır.
umut gece gündüz demeden, çalışan çabalayan insanlardadır.
ve umut, enkazlar içinde iki tane muhabbet kuşunu kurtarıp, üç gündür, bu yavrucaklar da yaşayacak inadıyla onları yattıkları arabada barındıran rayuela kişisindedir. belki kendisi o cehennemden çıkabilirlerse bu iki muhabbet kuşunu da paylaşır sizinle. umarım paylaşır.
ve yeniden söylüyorum, kimse umudunu kaybetmesin! umut dayanışmadadır.
velhasılı kelam bugün dayanışmayı ve umudu örgütleyip yaralarımızı birlikte saracağız. ve yarın mutlaka bize bunları yaşatanlardan hesap soracağız. kimse unutmasın bu günleri, zulmü ve dayanışmayı, bu memleketin dostlarını ve düşmanlarını kimse unutmasın. hem dayanışma ve umudu hem de zulüm ve alçaklığı mıh gibi işleyin zihninize.
sözlerimi gülten akın ve nazım hikmetle bitireyim.
"karayı kaldırın, mavi koyun, umudumu yitirmedim!"
"benim kuvvetim :
bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır."
devamını gör...