#ödüllü filmler
drama / romantik / yerli
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1981 yapımı, senaryosunu selim ileri'nin yazdığı, yönetmenliğini ömer kavur 'un yapmış olduğu başrollerde kadir inanır, hümeyra, kamuran usluer, neriman köksal, halil ergün gibi oyuncuların yer aldığı, şartların zorlamasıyla nişanlanmak zorunda kalan bir gencin kasabaya atanan bir öğretmene aşık olmasıyla başlayan olayları anlatıyor.

bir sahil kasabasının ileri gelen ailelerinin bir bölümü o dönemler değişime ayak uydurarak sanayi alanında atılımlar yapmışlar. bazıları bu durumdan geri kaldıkları gibi zor durumda kalmışlardır. fuat'ın ailesi de bunlardandır. babadan kalma yöntemlerle zeytinyağı üretimi yapan ailenin ekonomik durumu kötüye gidince, aile çareyi fuat'ı kasabanın zengin ailelerinden birinin kızıyla evlendirmekte bulur. o sırada da kasabaya yeni bir edebiyat öğretmeni atanır ve kısa sürede fuat ile öğretmen arasında bir gönül ilişkisi başlar. ancak, aile baskısı ve şartlar, bu aşkın uzun sürmesine izin vermez. fuat'ın da kalbi aşkında kalacak ve çaresiz nişanlısına geri dönecektir.

film, ömer kavur ekolünün, en başarılı örneklerinden biridir. 19. antalya film festivali'nde 5 ödül birden kazanan kırık ve hüzünlü bir atmosferin işlendiği filmde sarı ve kahverengi renkler ağır basıyor.
devamını gör...
ömer kavur'un ilk izlediğim filmi. beni en çok etkileyen karakter resim öğretmenidir. hümeyra ile de bu filmle tanıştım. arkaplan müziğini her dinlediğimde filmin de ötesinde tarif edemediğim hislerle boğuşuyorum.
devamını gör...
1981 yapımlı bir ömer kavur filmidir.

kaliteli senaryosuna da usta yazar selim ileri kaleminin değdiği belli olan filmde, küçük bir kasabada yaşayan fuat kadir inanır bir zamanlar hali vakti yerinde olmasına rağmen, artık eski ekonomik gücüne sahip olmayan bir aileye mensup ortalama bir gençtir ve yine kasabanın önde gelen ailelerinden birinin kızı olan belgin özlem onursal ile nişanlıdır.

aslında bu durum, ne fuat'ın ne de belgin'in istediği bir yaşamdır fakat gerek kasaba toplumunun beklentileri ve onlara biçtiği sosyal roller, gerekse bu evliliğin fuat'ın ailesine de nefes aldıracak ekonomik beklentileri, onları bu sürece iten durumlardır.
günün birinde, oraya yeni atanan edebiyat öğretmeni aysel hümeyra yalnız kovboy edalarıyla kasabaya geldiğinde ise bu denklem bozulacaktır. çünkü aysel, o güne kadar hep dışarıdan bakılmış ve dışarısı için yaşamış fuat'ın bir kendi içine bakma ve kendisi için yaşama kıvılcımı olacaktır.
film de bu noktada, klişe bir aşk hikayesi olmanın dışına çıkarak birey/toplum çatışmasına doğru kaymaya başlar.

her canlı organizma gibi toplumlar da kendi devamlılığını sürdürme eğilimindedir. bunun için de sizde olan fazlalıkları törpüleyip sizi kendine benzetmeye çalışmakla işe koyulur. bu yapıya göre şekillenmiş toplum ve devlet statükosu, adeta bireyin üzerinde sopasını sallamaktan bir an bile kendini alıkoymaz. yalnız görüntünüzle onlara benzemeniz yetmez, bununla birlikte "düzenli aile yaşamı" gibi uydurma bir yaşam modeliyle mahreminizde, yatak odanızda, ne türden pislikler yapıyor olursanız olun, önemli olan onlara gösterebildiğiniz, çizginin ne biraz ilerisinde ne de çok gerisindeki ortalama yaşamınızdır.



filmdeki aysel karakterinin söylediği "evliliğe karşı değilim, birbirini sevmeyen karı kocalara, mutsuz çocuklara, sevgisiz evlere karşıyım." repliği de bunun en güzel özetidir.

tüm hastalıklı kişilik ve ilişki yapılarının tohumları, işte bu sevgisiz evlerde atılıyor.
geleneksel yöntemlerle yapılan evliliklerin birçoğu, rızasız cinsel birlikteliklerin, yani bir anlamda tecavüz çocuklarının dünyaya gelmesinin en büyük nedeni. sosyal ve ekonomik sınıf fark etmeksizin aile içi şiddet de, hala en çok rastlanan şiddet türlerinden biri. üstelik türkiye'nin, ne yazık ki dünya'daki çoğu ülkeyi geride bıraktığı aile içi istismar ve ensest vakaları da cabası.
yani bu "düzenli aile hayatı" geyiklerinin, aslında en düzensiz ve kirli ilişkilerin merkezi olduğu da söylenebilir.

peki fuat ve aysel'in aşkları, inançları ve mücadeleleri, bu köhnemiş değerlerin karşısında durabilecek kadar güçlü mü ya da bu bir gerçekten "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" meselesi mi?
film, aynı zamanda 12 eylül'ün sindirilmiş, iradeleri iğdiş edilmiş, yalnızlaştırılmış insanlarının da birer panoraması.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kırık bir aşk hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim