kızılay'ın ahbap'a çadır satması

çok laf söylemeye gerek yok, adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez.
bu ülkenin en büyük sorunu adalet ve ahlâk dir.

bunun gerginliği geldi sabah sabah..
ülkeyi gündemden gündeme soktular. şu gündemlerin pisliğine bak. şu başlığa ne denir ki günlerdir insanların çektiği çile ortadayken, 21 gün olmuş halâ çadırsız insanlar varken ne denir şu olana..
yalancı, hain, imam doldu dört bir yanımız. allah belanızı versin. kim ki bu devletin bir kuruşunu yiyip, kendi götünü kurtarmak için bir şeyleri yönettiyse, devletin en güvenilen kurumlarını en güvenilmezler arasına sokup neredeyse atıllaştırdıysa, devletin imkânlarını kendi kişisel hırsları dahilinde kullandıysa, gaflete, delâlete v hatta hıyanete düştüyse hepsinin allah belasını versin.
hepsini istiklâl mahkemelerinde görmeyi nasip etsin bana, ben artık yerimde zor duruyor kabullenemiyorum. bir de bunlar yetmezmiş gibi gelen pişkin açıklamalar, arsız cümleler, göt söylemler ile beynim takla atıyor tasının içinde, ne devletin ciddiyeti kaldı ne inandırıcılığı, artık küfür etmekten başka bir tek kelime söylemek istemiyorum..

bakin, bu nerede olsa kelle goturur. kuzey kore'de sacina kurban oldugumunun cekigi, kan kardesi boyle bir sey yapsa onu cukunden tavana asar. ama, cash to yukari olunca gemileri yuruyor serefsizlerin.

bütün bu tartışmalara kulağını tıkayan kalabalığın büyüklüğünü bir bilseniz bu kadar rahat "gidecekler" diyemezdiniz, eminim.

depremin üçüncü günü hatay'dan gaziantep'e gittiğimde halk çoktan kendi çadırını derme çatma kurmuştu. 1 hafta kadar şahinbey ilçesindeydim, birçok mahallesinde çadır yardımı falan yoktu. seçime hazırlanan, kilkuyruk birkaç mini politik gelip çorba, ekmek, su falan dağıtıyordu halka. videolu, fotoğraflı falan. gerekli yerleri onlarca kez aradık, sosyal medyadan da duyurduk ama nafile.

ben arabada konakladım, bir ara sobanın dibinde ısınayım diye çadıra girdim, içeride bir siyaset tartışması başladı. götlü göbekli, zirzop bir kadın "benim ona canım feda, bana her ay destek oluyor" dedi. "destek ne?" dendi, aylık bin lira. 1000. oturduğu zemin ıslak, hala çadır dediğim muşambanın tepesinden su akıyor, evi harap halde, günlerdir çadır getiren olmamış. ama aylık bin lira.

inşallah öyle olmaz da çok büyük hayal kırıklığına uğrayacaksınız gibi hissediyorum seçimler konusunda. üzgünüm.

herkesin dilinde bu var ama kimse haluk leventin fox tv de konuştuklarını görmüyor.