1.
esas adı meryem olsa da dostları ona meri der ve gerçek bir zırdelidir.
bu karakter hakkında yazmak çok istemiştim ama sonuna dek beklemiştim. artık diziden şutlandığına göre tüm hınç dolu hislerimi dökebilirim diye düşünüyorum.
diziye kıvılcım'ın kuzeni olarak dahil oluyor meri. annesi varmış, hastaymış, senelerce ona bakmış. annesi öldü de kafa dağıtmaya mı geldiydi orayı hatırlamıyorum. çünkü biri ölünce genelde ölü evine gidilir. kıvılcımlar izmir'e gitse makul olurdu mesela. ölü evi (meri) kalkıp istanbul'a gelince garip oldu. yoksa alev öldü diye mi geldiydi? vallahi hatırlamıyorum. herhalde o yüzden geldi.
neyse hatırlamaya çalışırken 96 milyar kez söylediğim gibi, alev'in ölümü üzerine dahil ettiler bu karakteri diziye. önce apo'ya sıvayacaklar sandık hepimiz pembe hanım gibi ama izleyicilerin yoğun tepkisi nedeniyle caydılar herhalde.
alev bebek paylaşılamadı önce. apo kendi kızıma ben bakarım dedi, bakıcı tuttu. bakıcı da manyağın tekiymiş, ağlamasın diye bebeğe yatıştırıcı falan veriyormuş. bunun üzerine apo metresinden peydahladığı bebeği alıp nikahlı karısına götürdü senden başkasına güvenemem diye, olaya gel :d.
tüm bunlar yaşanırken anneanne sönmez hanım ve teyze kıvılcım zaten bebeğe bakmak istiyordu. pembe de apo'yu bir minnet duygusu ile kendine prangalamak için kabul etti bebişi zaten, olmaz dese de ortada kalmayacaktı.
bu sefer seküler taraf aklımız kalır diye dellenince bu meri tuttu dedi ki ben o eve yerleşir ve 5 kuruş para istemeden bu bebeğe bakarım. allahım deli oluyorum bu sekrıfays tiplere :d. manyak mısın abi ya, hayatın boyunca anana bakmışın zaten. alışkanlık olmuş olmalı ki devam da etmek istiyor yepyeni birine kendini adayarak yaşamdan kaçmaya.
hayatında bir kez aşık olmuş ve onla da olmamış zaten ve hiçbir şey yaşamamış işte kadın. nası hiçbir şey yaşamayabilirsin ya?
ömer'in arkadaşına vuruldu, o da dolandırıcı çıktı, tüm parasını alıp kaçtı bunun.
en son mustafa fıttırıp dudaklarına yapışıp tımarhanelik oldu da daha alev diye oturdu evde. allam sen akıl ver ya. sonra nilay "kendi hayatın olmadığı için başkalarının hayatına sızıyosun" diyince haksız mı?
eve ilk geldiği ve apo'ya kaktırmaya çalıştıkları günler zaten inanılmaz zırvalıktı. tarkan eşliğinde mutfakta dans etmeler, bir şeyler. annesi ve kuzeni yeni ölmüşken. ya kızım mal mısın, 2 dk yas tutsana :d.
yaşamdan kaçtığı kadar kendi duygularından da kaçan bir karakter yani meri. nilay kocamın peşindesin diye tutturdu daha gitmedi evden, her şey alev için. * ben tabii meri'nin psikolojisi ile alakalı tümüyle nilay ile aynı noktadayım.
peki ne oldu?
kurban oldu tabii ki. haksızlık edilmiş, aşağılanmış ve vakur bi edayla ve herkese gülücükler saçarak ayrıldı diziden.
gerçekte de katlanamıyorum bu fedakar mağdurlara.
sahte çünkü, o da sahte. allah kahretmesin sizi. dışarda koca bi hayat var, bi zahmet çirkinliğinize bakıp güzelleşin ve o hayatı yaşayın.
bu karakter hakkında yazmak çok istemiştim ama sonuna dek beklemiştim. artık diziden şutlandığına göre tüm hınç dolu hislerimi dökebilirim diye düşünüyorum.
diziye kıvılcım'ın kuzeni olarak dahil oluyor meri. annesi varmış, hastaymış, senelerce ona bakmış. annesi öldü de kafa dağıtmaya mı geldiydi orayı hatırlamıyorum. çünkü biri ölünce genelde ölü evine gidilir. kıvılcımlar izmir'e gitse makul olurdu mesela. ölü evi (meri) kalkıp istanbul'a gelince garip oldu. yoksa alev öldü diye mi geldiydi? vallahi hatırlamıyorum. herhalde o yüzden geldi.
neyse hatırlamaya çalışırken 96 milyar kez söylediğim gibi, alev'in ölümü üzerine dahil ettiler bu karakteri diziye. önce apo'ya sıvayacaklar sandık hepimiz pembe hanım gibi ama izleyicilerin yoğun tepkisi nedeniyle caydılar herhalde.
alev bebek paylaşılamadı önce. apo kendi kızıma ben bakarım dedi, bakıcı tuttu. bakıcı da manyağın tekiymiş, ağlamasın diye bebeğe yatıştırıcı falan veriyormuş. bunun üzerine apo metresinden peydahladığı bebeği alıp nikahlı karısına götürdü senden başkasına güvenemem diye, olaya gel :d.
tüm bunlar yaşanırken anneanne sönmez hanım ve teyze kıvılcım zaten bebeğe bakmak istiyordu. pembe de apo'yu bir minnet duygusu ile kendine prangalamak için kabul etti bebişi zaten, olmaz dese de ortada kalmayacaktı.
bu sefer seküler taraf aklımız kalır diye dellenince bu meri tuttu dedi ki ben o eve yerleşir ve 5 kuruş para istemeden bu bebeğe bakarım. allahım deli oluyorum bu sekrıfays tiplere :d. manyak mısın abi ya, hayatın boyunca anana bakmışın zaten. alışkanlık olmuş olmalı ki devam da etmek istiyor yepyeni birine kendini adayarak yaşamdan kaçmaya.
hayatında bir kez aşık olmuş ve onla da olmamış zaten ve hiçbir şey yaşamamış işte kadın. nası hiçbir şey yaşamayabilirsin ya?
ömer'in arkadaşına vuruldu, o da dolandırıcı çıktı, tüm parasını alıp kaçtı bunun.
en son mustafa fıttırıp dudaklarına yapışıp tımarhanelik oldu da daha alev diye oturdu evde. allam sen akıl ver ya. sonra nilay "kendi hayatın olmadığı için başkalarının hayatına sızıyosun" diyince haksız mı?
eve ilk geldiği ve apo'ya kaktırmaya çalıştıkları günler zaten inanılmaz zırvalıktı. tarkan eşliğinde mutfakta dans etmeler, bir şeyler. annesi ve kuzeni yeni ölmüşken. ya kızım mal mısın, 2 dk yas tutsana :d.
yaşamdan kaçtığı kadar kendi duygularından da kaçan bir karakter yani meri. nilay kocamın peşindesin diye tutturdu daha gitmedi evden, her şey alev için. * ben tabii meri'nin psikolojisi ile alakalı tümüyle nilay ile aynı noktadayım.
peki ne oldu?
kurban oldu tabii ki. haksızlık edilmiş, aşağılanmış ve vakur bi edayla ve herkese gülücükler saçarak ayrıldı diziden.
gerçekte de katlanamıyorum bu fedakar mağdurlara.
sahte çünkü, o da sahte. allah kahretmesin sizi. dışarda koca bi hayat var, bi zahmet çirkinliğinize bakıp güzelleşin ve o hayatı yaşayın.
devamını gör...
2.
şimdiye kadar izlediğim/ denk geldiğim/ azıcık ucundan baktığım dizileri baz alarak şunu soyleyebilirim ki; türk dizi tarihinin en can sıkıcı, en çelişik ve en ütopik karakteri olabilir.
insan sarrafi olduğunu iddia eder, "ben anlarım" der; her hareketinden psikolojik hastalık akan adama "çok beyefendi ve romantik" diye yorum yapar. neşeli, kıpır kıpır bir profildir ama dizinin gizli ajitasyon damarıdır. asla "salak" demezler ona, "yaaa kalbi çok temiz" derler... bacım türkiye burası, bu ülkede bu kadar "iyi niyet ve yardımseverlik" kötü sonuçlara gebe olur.
iyiliğin, samimiyetin, neşenin en toksik halidir.
sanki böyle dizide bir "müge anlı" konsepti yapalım demişler de bütün başlıklara da mery'i koymuşlar ama hiçbir yere oturmamış gibi, kekremsi ve ağzı uyusturan bir tat bırakır izleyicide.
diziye "maruz kalan" biri olarak benim tanımım bu kadar.
bu bile sinirlerimi oynatmaya yetti.
insan sarrafi olduğunu iddia eder, "ben anlarım" der; her hareketinden psikolojik hastalık akan adama "çok beyefendi ve romantik" diye yorum yapar. neşeli, kıpır kıpır bir profildir ama dizinin gizli ajitasyon damarıdır. asla "salak" demezler ona, "yaaa kalbi çok temiz" derler... bacım türkiye burası, bu ülkede bu kadar "iyi niyet ve yardımseverlik" kötü sonuçlara gebe olur.
iyiliğin, samimiyetin, neşenin en toksik halidir.
sanki böyle dizide bir "müge anlı" konsepti yapalım demişler de bütün başlıklara da mery'i koymuşlar ama hiçbir yere oturmamış gibi, kekremsi ve ağzı uyusturan bir tat bırakır izleyicide.
diziye "maruz kalan" biri olarak benim tanımım bu kadar.
bu bile sinirlerimi oynatmaya yetti.
devamını gör...
3.
her ailede olan bir karakterdir aslında.
ailenin her yükünü üstlenir ama onun yüklerini kimse almaz hatta yeri gelir, yaptığı tüm iyilikler görev olarak döner kendisine.
bu kadar ezik olma diye bağırmak istersiniz ekrana. aslında en çok kızdığınız onda kendinizden bir şeyler bulmaktır.
ailenin her yükünü üstlenir ama onun yüklerini kimse almaz hatta yeri gelir, yaptığı tüm iyilikler görev olarak döner kendisine.
bu kadar ezik olma diye bağırmak istersiniz ekrana. aslında en çok kızdığınız onda kendinizden bir şeyler bulmaktır.
devamını gör...