orijinal adı : klein und wagner
yazar : herman hesse
yayım yılı : 1919
sıradan bir memur olan klein, işlediği bir suçun ardından her şeyi geride bırakarak uzaklaşır. bir ilkokul öğretmeni olan wagner ise bir bunalım sonrası ailesini katleder. klein'in yolculuk boyunca kendisiyle olan hesaplaşmaları, geçmişe dönüşleri ve zaman içerisinde wagner'la özdeşleşmesi anlatılır.
yazar : herman hesse
yayım yılı : 1919
sıradan bir memur olan klein, işlediği bir suçun ardından her şeyi geride bırakarak uzaklaşır. bir ilkokul öğretmeni olan wagner ise bir bunalım sonrası ailesini katleder. klein'in yolculuk boyunca kendisiyle olan hesaplaşmaları, geçmişe dönüşleri ve zaman içerisinde wagner'la özdeşleşmesi anlatılır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "johannes" tarafından 30.07.2022 00:47 tarihinde açılmıştır.
1.
herman hesse'nin 1920 yılında yayımlanan kitabıdır. kitabın psikolojik altyapısı, yazarın yaşamından ve o zamanki ruh halinden ip uçları taşıyor. hesse, 1916 yılında intiharın eşiğine gelir. analitik psikolojinin kurucusu olarak kabul edilen carl gustav jung'un asistanı j.b lang'ın psikoterapi seanslarına katılır. 1917 yılında jung ile tanışır ve 1919 yılında kitabı yazar. klein ve wagner'e geçmeden önce herman hesse'nin jung'da keşfedip kitabına yansıttığı birkaç kavramdan bahsetmekte fayda var.
jung'a göre kişiliğin dört komponenti vardır. bunlar: arketipler, ego, kişisel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışı. kitabın konusunu oluşturan arketip'e değinecek olusak jung onu "dünyaya, belli bir yönüne tepki vermede doğuştan gelen bir eğilimdir." şeklinde tanımlamıştır. kısacası, beynin evrim sürecinde atalarımızdan bize miras kalan, toplumsal yaşamın ister istemez parçası haline gelen terekeler diyebiliriz arketipe. jung bir çok arketipten bahsetmiştir. bizim konumuzu oluşturan arketip ise "yeniden doğuş" arketipidir.
yeniden doğuş arketipi ise jung tarafından birçok anlamda kullanılır. bunlardan ön planda olanlar: ruh göçü, reenkarnasyon, diriliş, yeniden doğuş ve dönüşüm süreçleridir. gelgelim hesse kitapta yeniden doğuşu nasıl ele almış, bunu spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım.
klein sıradan bir memurdur ve büyük bir suç işler. sonra italya'nın güneyine kaçar. burada münzevi bir yaşam kurmaya çalışır. wagner ise klein'in geçmişinde kendisiyle özdeşleştirdiği başka bir suçludur. aynı zamanda richard wagner'e de atıfta bulunulur. yazar, klein ve işlediği suç üzerinden onu dönüştürmeyi hedeflemiştir. onu kuzey ile temsil ettiği keşmekeşten koparıp güneye göçürmüş, doğa ile bütünleştirmiştir. karısından , işinden; yani sorumluluktan kopartıp teresina ile buluşturmuştur onu, dünyevi zevkle yani.
jung'ın yeniden doğuş arketipinde olduğu gibi tüm bu çabalar varlığın özünü etkileyemez. onda dışsal bir etki yapabilir ancak. ki klein'de de durum böyle gelişir. vardığı son nokta belki de yazarın bir zamanlar arzuladığı neticeye sahne olmuştur. bunu okuyunca göreceksiniz.
klein ile teresina'nın tanışma sahnesinde, klein'in kendisine ismini soran teresina'ya verdiği cevap ile tanımımı noktalıyor, esenlikler diliyorum:
"yalnızca karşınızda gördüğünüz kişiyim, o kadar. bir ismim yok, bir unvanım yok, bir mesleğim de yok. bunların hepsinden yüz çevirdim. öyle bir durumdayım ki, dürüstlük ve çalışkanlıkla geçirilmiş uzun yıllardan sonra bir gün geldi yuvadan düştüm, olayın üzerinden fazla zaman geçmiş değil, şimdi ise ya yok olup gidecek ya da uçmasını öğreneceğim. dünya beni ilgilendirmiyor artık, yapayalnızım."
jung'a göre kişiliğin dört komponenti vardır. bunlar: arketipler, ego, kişisel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışı. kitabın konusunu oluşturan arketip'e değinecek olusak jung onu "dünyaya, belli bir yönüne tepki vermede doğuştan gelen bir eğilimdir." şeklinde tanımlamıştır. kısacası, beynin evrim sürecinde atalarımızdan bize miras kalan, toplumsal yaşamın ister istemez parçası haline gelen terekeler diyebiliriz arketipe. jung bir çok arketipten bahsetmiştir. bizim konumuzu oluşturan arketip ise "yeniden doğuş" arketipidir.
yeniden doğuş arketipi ise jung tarafından birçok anlamda kullanılır. bunlardan ön planda olanlar: ruh göçü, reenkarnasyon, diriliş, yeniden doğuş ve dönüşüm süreçleridir. gelgelim hesse kitapta yeniden doğuşu nasıl ele almış, bunu spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım.
klein sıradan bir memurdur ve büyük bir suç işler. sonra italya'nın güneyine kaçar. burada münzevi bir yaşam kurmaya çalışır. wagner ise klein'in geçmişinde kendisiyle özdeşleştirdiği başka bir suçludur. aynı zamanda richard wagner'e de atıfta bulunulur. yazar, klein ve işlediği suç üzerinden onu dönüştürmeyi hedeflemiştir. onu kuzey ile temsil ettiği keşmekeşten koparıp güneye göçürmüş, doğa ile bütünleştirmiştir. karısından , işinden; yani sorumluluktan kopartıp teresina ile buluşturmuştur onu, dünyevi zevkle yani.
jung'ın yeniden doğuş arketipinde olduğu gibi tüm bu çabalar varlığın özünü etkileyemez. onda dışsal bir etki yapabilir ancak. ki klein'de de durum böyle gelişir. vardığı son nokta belki de yazarın bir zamanlar arzuladığı neticeye sahne olmuştur. bunu okuyunca göreceksiniz.
klein ile teresina'nın tanışma sahnesinde, klein'in kendisine ismini soran teresina'ya verdiği cevap ile tanımımı noktalıyor, esenlikler diliyorum:
"yalnızca karşınızda gördüğünüz kişiyim, o kadar. bir ismim yok, bir unvanım yok, bir mesleğim de yok. bunların hepsinden yüz çevirdim. öyle bir durumdayım ki, dürüstlük ve çalışkanlıkla geçirilmiş uzun yıllardan sonra bir gün geldi yuvadan düştüm, olayın üzerinden fazla zaman geçmiş değil, şimdi ise ya yok olup gidecek ya da uçmasını öğreneceğim. dünya beni ilgilendirmiyor artık, yapayalnızım."
devamını gör...