komünist başkandan belediye çalışanlarına 8 bin lira maaş

vasıfsız insanlar 8 bin lira alırken üniversite mezunları işsiz diye toplanmadan önce, şu şekilde düşünmek lazım; gereksiz yere parayı çarçur edip makam araçlarına, yandaşlara veya belli vakıflara parayı akıtacağına, kendi işçisine vermeyi seçmiş belediyedir aynı zamanda. doğru soru vasıfsız işçiler neden bu kadar güzel ücretler alıyor değil, üniversite mezunları neden bu kadar düşük ücretle çalıştırılıyor veya işsiz kalıyor olmalıdır.



buradan

coğrafya kaderdir.
tunceli'de 8binlira süper para, orda kazan sakın şehirde, temiz hava, doğal gıda, trafik yok ,stres yok, biriktirip her yıl çilesini bizlerin çektiği, izmir'de, antalya'da, muğla'da, istanbul'da bir ay tatil yap, hayat size güzel, bakın coğrafya kaderdir.
gözüm yok allah daha çok versin ...

biz de memuruz diye sevinip 5 bin liraya talim edelim.

benim doktora yapıp anca bu maaşı almam.. yorum sizin.

neden alıyorlar değil, neden biz de alamıyoruzun sorgulanması gereken haklı maaştır.

eğer liberalseniz bu durumdan rahatsız olmanız çok saçma.

(bkz: yoldaş benjamin franklin)

tunceli bi ülke olsun yerleşelim oraya, hepimiz için en hayırlısı bu bence ..

ülkede maaş ve eğitim düzeyi arasında bir ters oranti olmaya başladı sanki. ancak bunu eleştirirken doğru noktaya odaklanmak lazım üniversite mezunu bir gencin maaşının üç dört bin olmasının sebebi işçilerin sekiz bin lira maaş alması değildir -ki bu bir istisnadır- sistemin hatalı olmasıdır. ülkede her şeye para varken okumuş insanların emeğinin karşiligini alamaması düşündürücü.
meslek grupları için maaş düzenlemesi yapılması gerek ancak bundan kastim asgari ücret gibi bir saçma sınır değil elbette. asgari ücret günümüz şartlarında bir ailenin insanca yaşamasına olanak sağlamaz. yapılabilecek her alanda israf yapıp mevzu memura öğretmene hemsireye işçiye kisacasi vatandaşa gelince bütçe yok demek ne kadar ahlaklı...

helali hoş olsun. benden fazla maaş alıyorlar. doğru soru şu değil: neden bu kadar yüksek maaş alıyorlar? doğru soru şu: ben neden düşük maaş alıyorum? bizim toplumda garip bir bakış açısı var: kendi patronundan hesap soracağına, gidip kendisi gibi çalışan olan kişilere kızıyor, neden yüksek maaş alıyorsun diye. ne yazık ki hepimiz düşük maaş alıyoruz ülkede. daha insanca bir yaşamı hak ediyoruz. ama bu hakkı kimse bize vermez. bileğimizin hakkıyla bu hakkı söküp almak gerekir.

burada sorun komünist başkanın işçilere 8000 tl maaş vermesi değil, eğitimli insanların hak ettikleri maaşları, aslında alması gereken maaşları alamaması durumudur. istanbul'da çalışan bir akademisyen, örneğin bir doçent ya da dr. öğr. üyesi 7000 küsür maaş alırken, doktorlar, avukatlar, mühendisler daha da az maaş alırken ve istanbul'da hayat pahalılığı tunceli'nin kaç katıyken maalesef bu maaş insana çok dokunuyor. ama ben maçoğlu'na kızmıyorum ya da ona bir laf söylenmesini doğru bulmuyorum çünkü belirlenen ücret bir ailenin geçimi için gereken bir ücret. burada sorun ülkenin akademisyenine, doktoruna, mühendisine, hukukçusuna o tunceli'de verilen maaşın 2 katını vermeyenlerde. maçoğlu'nu tebrik ediyorum ve aynısının hükümet tarafından yapılmasını diliyorum.

sjw nin lüzumu yok. şu durumu savunan her kimse vasat,cahil bir tiptir. bu durumu dünyanın neresinde örneklersen örnekle herkes saçma olduğunu sana söyler. 10 yıl ihtisas yapmış adam çöpçüden az kazanırmı ?böyle bir gerçeklik var mı ?
tanım : küfürsüz tamamlamakta zorlandığım bir giri.

arkadaşlar tuncelide 8bin tl maaş almaya kaçınız razı gelir bilmiyorum yanlış anlaşılmasın fakat ben aşina olmadığım kültürde pek yapabileceğimi sanmıyorum. bu konu hakkındaki fikirlere biraz göz attım halkın vergilerinin har vurulup harman savrulduğu doktordan(mühendisi vs saymıyorum zaten) neredeyse fazla maaş alacağı için gereksiz bulanlar, maaşları yüksek tutulacağına çeşitli konularda eğitim verip işsiz olan kişilere yeni meslekler kazandırılıp kurslar açılabileceği yönünde görüşler vardı ki bence en makul eleştirilerden biri buydu.

açıkcası işçinin öyle bir maaş alması benim gözüme batmaz. helali hoş olsun türkiyede şu var ben alamıyorsam o da almasın mantığı hiç birbirini taşıma asıl hedefi gözeterek eleştirme anlayışına sahip olmadık. işin komik tarafı bunun okumuşlukla eğitimle de alakası yok.

belki daha fazla istihdam yaratıp daha çok aileye ekmek kapısı açılabilirdi ama tuncelideki işsizlik oranlarını bilmediğim için bu konuda ahkam kesmeyi doğru bulmuyorum. belediye gereksiz masrafları kısıp bütçesini böyle verimli bir şekilde kullanabiliyorsa takdir edebilirim sadece.

vasıfsız insanlar neden bu kadar maaş alıyor diye sormayın tabii sormayın ki show yanıtını almayın.

antalya-tunceli arası direkt otobüs var mı acaba yoksa aktarmalı mı gidiliyor?

show ise de kendi çalışanına, işçisine hak ettiği ücret verilerek yapılan showdur.
mesela sizde yeni mezun gençlere iş olanağı sağlayın, asgari ücreti yapın 8 bin lira.
yönetimde olan herkes show yapsın bizde alkışlayalım.

o zaman bu yaklaşım tarzıyla show yapmamak adına yıllardır ülkedeki insanların anası ağlatılıyor. çünkü refah düzeylerini artırmak gösteriş olur. öyle bir ülkede yaşamıyoruz ki, bizim işçimizin ne haddine orta seviye bir hayat yaşayıp çoluğuna çocuğuna ona buna muhtaç olmadan bakabilmek.

güncel dolar kuruna göre 8000/7.23 = 1106$
bahse konu çok bir para değildir fakat ülke gerçeklerine göre nispeten iyi paradır. çekememezlik yapanlara tavsiyem; lütfen başkalarının kazançlarını sorgulamayın, kendi kazandığınız düşük ücretleri sorgulayınız.

hakikaten çok ilginç. şimdi düşünün o kadar okka mürekkep yalamışsınız, bu yaladığınız mürekkebi sağa sola aşk ile şevk ile saçtığınızı düşünüyorsunuz. kendinizin çok kaliteli ve yetişmiş bir birey olduğunuza inancınız tam. paçalarınızdan sızan ego damlaya damlaya göl olmuş, onun içinde yüzüyorsunuz lakin ülke şartlarına göre de düşük bir maaş alıyorsunuz. o maaş egonuzun yanında kocaman bir sıfır. sistem kölesisiniz ama yine de burnunuzdan kıl aldırmıyorsunuz. sonra o da ne? bir belediye başkanı çıkmış işçi maaşlarını 8 bin lira yapmış, bunu duyuyorsunuz ve başlıyorsunuz söylenmeye. adamın yaptığını sorguluyorsunuz. sanırsınız ki, adam dünyanın en büyük günahlarından birini işlemiş(!) çalmış, çırpmış, ihale dağıtmış (!)

adam yolları bile ihalesiz asfaltlıyor. tüm bu işlemlerde dahi belediye personelini kullanıyor. kooperatifler açmış, buralardan belediyeye girdi sağlıyor. bir asfalt işini ihale etmediği için belediye 500 bin lira kâr etmiş. bunları görmüyorsunuz, işçiler şu kadar alıyor, ben ben ben mürekkepliyim bla bla bla...

kusura bakmayın ama sizin o yaladığınız mürekkep uçmuş gitmiş. zira siz daha illiyet bağı kuramıyorsunuz. neden sonuç ilişkisi dersinden sınıfta kalmışsınız. siz herkesin cendere altında olduğu zor şartlarda geçinmek durumunda kaldığı bir ortamda, daha az ezilen olmak istiyorsunuz. hayalleriniz küçük bir kere, daha az ezilen olmak için size göre daha vasıfsız olanın daha fazla ezilmesini istiyorsunuz ki, bunun adı en hafif ifadesi ile ezik ve bencil bir zihin olur.

yahu adam maaşta yoksulluk sınırını personeline yakalattı diye çeşitli mecralarda yemediği laf kalmamış. hani bu solcular servet düşmanıydı arkadaş? şu olay bile asıl servet düşmanının kimler olduğunu gösteriyor. ezilirken bile kast sistemi isteyen beyinler mürekkep yalasa ne yalamasa ne? asıl soruna odaklanıp, ben niye bu haldeyim diye sorgulayamayan zihinlerin kalifiye insanlar olduklarını düşünmeleri ise yüzyılın şakası bence...

insana "ahh şöyle bi belediyenin çalışanı olsam "diye diye hayaller kurduran durumdur.

bu maaşın verilmesine şaşılmamalı insanlar haklarını fazlasıyla almalı diyoruz ya bu işte öyle birşey.
sizler alım gücü düşün olan ülkemizde 5000 tl gibi bir ücretin fazla ve yeterli olduğunu düşünüyorsanız eğer diyecek bir sözüm yok size.
aldığınız her eşya yurt dışından gelirken fiyatı 500 tl iken devlet vergileri ile 3000 tl oluyor, tamam devlet vergi alsın ama 6 katını değil en azından!