köy güzellemesi

en tilt olduğum güzelleme.
neymiş soba yakmakmış, sobada pişen yemekmiş..
o değil şimdi köyümün soğuğu ne göt keser ha.
biri bile köyde yaşamak istemez btw.

sabahın köründe ananız o sobayı bi irgalasinda görün.

bizim burda bir köy var. köyün yarısı baraj altında kalmış. köyü yola doğru kaydırmışlar. köyün tarım arazisi yok. yılın çoğunda arazi su altında.
köyün bağı bostanı yok.
köyde 15-20 hane var.
bizim köylerde bari bağ var tarla var.
işte bu köyde iç içe evler . köy çok kötü durumda.
bu yıl köyde beton binalar yapiyolar.
dört beş tane ayrı ayrı bina yapılıyor.
bence çoğu köyde oturmuyor. almancı bile olabilirler istanbul da yaşıyor olabilirler.
insan demek ki kopamıyor köyünden. doğduğu yerden.
bir belgeselde diyordu. insan doğduğu yerin toprağından yaratıldığı için belkide köyüne özlem duyuyor.
insanın sonuçta kendisini bir şehre bir köye ait hissetmesi iyidir. ben kendimi hiçbir şehre ait hissetmiyorum. surda yaşasam mezarım olsa diyemiyorum.
diğer şeylerde işte köyün sorunları iyi yanları kötü yanları.

tezek kokusunun, binbir türlü böceğin olduğu bir yerde güzel bir şey olamaz.

yapacağım tek güzelleme var;

(bkz: köylüleri neden öldürmeliyiz)

başlık altında ki yazılara baktığımız zaman köyden kente göç yaşanıyor.

aman tanrıımm!

canım tarlaya tezek sürmek çekti. ohh mis gibi bok kokusu.

tatil köyü değilse güzellemeye gerek yok zira nerede olursa olsun köyde iş vardır.

nereden baktığınıza bağlı o kavram. bu anlamda şehirlere bakarsak; trafik, kalabalık, hırgur, daracık sokaklar, kötü hava, etrafta uyuşturucu tacirleri ve sair? yani demem o ki şartları oluşturacağız kendimize göre. istanbul da kocaman bir köy mesela.

turkiye icin demiyorum, avrupa'da ve amerika'da veya soyle bir iskandinav koyunde hayatimi gecirebilirdim.

#720677 buraya masum bir elma kurdu bırakıyorum.
geçen seneye kadar hayalim özgür kalınca köye gidip kiraz bahçeme ev yaptıracak keçi yetiştirecektim. evimi bile memleketten aldım ben.
lakin geçen seneden beri köye gidersem asla güvende ve mutlu olamayacağımı pek iyi anladım. *bizim insanımız ülkece uçkur ile kafayı bozmuş. kim kime atlasam diye yaşıyor. bu yüzden özgür kalırsam şehir hayatına devam edeceğim kimse güzelleme falan yapmasın. şehirde insan daha güvende yaşıyor.

bende mi sorun var arkadaş, bir ben mi tezek kokusunu kötü bulmuyorum, ya da köy soğuğuna karşı o ağır yün yorganı çekmekten bir tek benmi zevk alıyorum, ya da gece tuvalete gidip örümcek kardeşle karşılaşıp tetikte tuvaletini yapmak, sabah buz gibi suyla yüzünü yıkamaya çalışmak , horoz ile uyanmak, akşam oluşan o sakinlik,sessizlik dinginlik. ben mi sorunluyum acaba? ben gerçekten ayıyım herhalde medeniyet bana göre değil. 18 yıl istanbulda geçti yazları giderdik köye ama soğuk zamanlarıda biliyorum. yemin ediyorum 3-4 yıldır üniversite için başka bir büyük şehirdeyim. istanbulu gram özlemiyorum ama memleketimi deli gibi özlüyorum o köydeki anılarımı. lan derede taşlara basarak geçmenin tedirginliği bile ayrı zevkti. ben gerçekten şehrin insanı değilim ya, yemekleri dışında bir şeyi çekmiyor beni.

valla benim küçük köyüm mis. orman, deniz, plaj.. yılın yarısında ayrılsak da özlüyor, kışın bile bir-iki uğramadan edemiyoruz.
(hayır neresi olduğunu yazamam, pek yabancı istemiyorlar.üzgünüm.)

her an başlarım işine de gücüne de deyip lapland da bir köyde yeni bir hayat kurabilirim tek engel kafamın içindeki bana göre yapılması elzem olan bir kaç proje daha.

odadaki sobayı herkes övüyor söz gelimi. sabahın ayazında o sobanın külünü kim dökecek kimse ondan bahsetmiyor.

gözlemesi olsa yenir de ezbere guzellemesi bayıyor.

bütün işleri başkası yapacaksa neden olmasın.

avrupa köyleri hakkında bildiklerim okumalarım dinlemerim.
örneğin, hiç sevmediğim hıncal uluç anlatmıştı alamanya köylerini ,insan imreniyor ,fransız köyleri de aynı .
ingiltere falanköyde pub var ufacıkta olsa.
yeniden doğsam (lafın gelişi tabi.) ingiltere'de şetland adalarında ki bir köyde yaşamak isterdim. abd2nin kuzey ve güneydoğu eyaletleri köyleri dünyada yaşanacak ki abd hükümetinin melanetliklerine rağmen en güzel yerleşimler, orta kuzey eyaletleri, köyleri bilhassa.
geliriniz düşükse veya hırsınız yoksa missisippi ,cennet. ye iç sıç yaşa.
bizim köyler elma kurdu şekerimiz güzel söylemiş,şaaptan beter ederler insanı, sırf dedikodu .
fazla kimse bilmez ablacılık götçülük aman aman adıyaman.
türkiye'de örnek gösterebileceğiniz bir köy modeli bence yoktur çünkü halk tembel, çıkarcı bedavacı ve dedikodudur, şiddeti de unutmayalım.
genelleme yapayım, köyü bok götürür.su yoktur ,çöp-yol sorunu okul ..
en önemli şey köyün girişine tak olayı ve birde dedikodu yapılacak köy odası.
ebe geldi mesela köy, yada kadın öğretmen ,köy odasının (2-3 odadan müteşekkildir.+ hela) bir odasında yatacak , amk. şerefsizleri gece fare -tilki gibi dolaşırlar etrafında ,illa neyse.