iyi pazarlar bayım
az önce suratıma tokat gibi inen mesaj şeysi.
aynen böyle dedi ya, sanki kilise bahçesinde öylece karşılaşmışız?
öyle yaban, öyle soğuk.
lucifer'e hak veriyorum artık, kadın denen varlık alacağını alınca sizi kirli bir bez gibi kenara atan, kalbi olmayan vahşi bir yaratık.
e noldu şimdi o dün gece yazılanlar?
hiç?
(bkz: entel de olsa kadın kadındır)
aynen böyle dedi ya, sanki kilise bahçesinde öylece karşılaşmışız?
öyle yaban, öyle soğuk.
lucifer'e hak veriyorum artık, kadın denen varlık alacağını alınca sizi kirli bir bez gibi kenara atan, kalbi olmayan vahşi bir yaratık.
e noldu şimdi o dün gece yazılanlar?
hiç?
(bkz: entel de olsa kadın kadındır)
devamını gör...
dünyayı kurtaracak formül
(bkz: çar bombası)
devamını gör...
ısınmayan ev
-9 derece eskişehir soğuğunda 50 derecede yanan kombinin bile kar etmediği evdir. ulan azcık allahın varsa ısınırsın.*
devamını gör...
sodyum klorür
formülü çoğumuzun bildiği gibi 'nacl' olan bir çeşit tuzdur.
yemek tuzu olarak da bilinir. ayrıca yolların buzlanmasını önlemek için kullanılır.
yemek tuzu olarak da bilinir. ayrıca yolların buzlanmasını önlemek için kullanılır.
devamını gör...
ösym
türkiye cumhuriyeti tarihinde gelmiş geçmiş en kazıkçı ve en yalancı kurumdur.
birçok öğrencinin hakkını yemişlerdir, boğazlarında kalsın.
birçok öğrencinin hakkını yemişlerdir, boğazlarında kalsın.
devamını gör...
başörtülü kadınlara seçilme hakkını tanımadığınız yalan mı
öyle ağır öyle büyük bir ayıp yapıldı ki zamanında. hatta zamanlarında.bircok insan okulu bıraktı , insanlar askeriye de çocuklarını göremedi bile. yıl 2021 de de olsa 2086 da olsa insanlık ayıbı işlendiğini kimse unutamaz. çok arkadaşımı okulun kapısından almadılar. hala tüylerim diken diken olur. nasıl bu hak için hesap verilecek işte bin yıl geçsede unutulmayacak gerçek.
devamını gör...
iş yerinde bastırıp eve dönünce açılan uyku
rahatsız ukdesi
varsa hayran olurum böylesine.
bu kadar uzun süre dayanabilen bir uyku hali var mı gerçekten emin olamadım.eve gidip uyumanın hayali ile iş yerinden çıkıp suratına rüzgardan tokat yediğin anda gider gibi o güzelim uyku isteği.benimki odadan odaya dayanmıyor.*
varsa hayran olurum böylesine.
bu kadar uzun süre dayanabilen bir uyku hali var mı gerçekten emin olamadım.eve gidip uyumanın hayali ile iş yerinden çıkıp suratına rüzgardan tokat yediğin anda gider gibi o güzelim uyku isteği.benimki odadan odaya dayanmıyor.*
devamını gör...
30 ocak 2021 ciner medya grubu ve pelikan grubu arasında savaş çıkması
hilal hanfendiyi tanımasak konuştuklarının doğruluğu karşısında ağzımız açık kalacak. taramalı tüfek gibi ve itici ses tonu ile nefes almadan saydırdı, geçmişte atılan twitlerden ve yapılan gazete haberlerinden bahsetti. yahu hanfendi sizin 2010-2013 yılları arasında attığınız twitleri ne yapacağız? (orada bulunan insanlara pkk sevici veya feto sevici etiketi yapıştırabilmeniz için sizin daha önce asla buna yeltenmemiş olmanız gerekmez miydi?)gazete yazılarınız tutarsızlıkları ve saçmalık dereceleri ile meşhur. sahi ne oldu camiye ayakkabı ile girenler. ayrıca zorda kalınca terk ettiğiniz tartışma programını da unutmuş değiliz.
programda oturan nihal hanfendi de hilal hanfendiden hallice, nagehan desen zaten skandal bir insan, doğu beyleri de gördüm. cuma gecemi renklendirdiniz. ben uzun zamandır komik video izlemek yerine siyasi ''sözde tartışma'' programlarını izliyorum. bir tek ahmet hakanın programlarına katlanamıyorum. neyse gülmek isterseniz sizlerde izleyebilirsiniz arkadaşlar.
ciner medyaya savaş açmak yürek ister, bu adamlar ankara'da muazzam bir soda üretim tesisinin sahibi, saatte kaç bin dolar kazanıyorlar biliyor musunuz? açılışını canlı yayınlamışlardı, bilim bakalım kurdaaaleyi kim kesmişti? bunu hükümet desteği olmadan yapabilirler mi? anında terörist damgası ile hükümet almaz mıydı adamların elinden üretim tesisini? hilal hanım siz tipik bir pelikancı olarak aslında bugünlerde hükümete karşı ataklar yapmaya çalışıyorsunuz. ciner üzerinden hükümete baya saydırdınız. çok zeki görünmeye çalışıyorsunuz lakin ki
siz tilkisiniz fakat karşınıza aldıklarınız tilki becerir. çabalarınız beyhudedir.
benim nazarımda savaşın tarafları değersizdir ve bu ülkeye çok zarar vermişlerdir. neyse yesinler birbirlerini, biz de eğlenelim.
programda oturan nihal hanfendi de hilal hanfendiden hallice, nagehan desen zaten skandal bir insan, doğu beyleri de gördüm. cuma gecemi renklendirdiniz. ben uzun zamandır komik video izlemek yerine siyasi ''sözde tartışma'' programlarını izliyorum. bir tek ahmet hakanın programlarına katlanamıyorum. neyse gülmek isterseniz sizlerde izleyebilirsiniz arkadaşlar.
ciner medyaya savaş açmak yürek ister, bu adamlar ankara'da muazzam bir soda üretim tesisinin sahibi, saatte kaç bin dolar kazanıyorlar biliyor musunuz? açılışını canlı yayınlamışlardı, bilim bakalım kurdaaaleyi kim kesmişti? bunu hükümet desteği olmadan yapabilirler mi? anında terörist damgası ile hükümet almaz mıydı adamların elinden üretim tesisini? hilal hanım siz tipik bir pelikancı olarak aslında bugünlerde hükümete karşı ataklar yapmaya çalışıyorsunuz. ciner üzerinden hükümete baya saydırdınız. çok zeki görünmeye çalışıyorsunuz lakin ki
siz tilkisiniz fakat karşınıza aldıklarınız tilki becerir. çabalarınız beyhudedir.
benim nazarımda savaşın tarafları değersizdir ve bu ülkeye çok zarar vermişlerdir. neyse yesinler birbirlerini, biz de eğlenelim.
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
yalnızlık sadece insanın çevresinde insan olmaması demek değil,insan düşündüklerini birisine aktaramadığı zaman da yalnız hisseder.
devamını gör...
huzur sokağı
kazıklı maria sağolsun okuyarak işkence çekmek zorunda kalmadan, hatta baya eğlenerek dinlediğim sarkastik kitap.
devamını gör...
ahmed arif
terketmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça...
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni...
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça...
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni...
devamını gör...
reis genç joseph
şef joseph ile ilgili iki kitap önermek isterim. bunlardan birincisi ''chief joseph & the flight of the nez perce: the untold story of an american tragedy'', kent nerburn'un yazdığı bu kitapta hin-mah-too-yah-lat-kekt'in ve nez perce kabilesinin yaşadıkları güzel bir dille anlatılmış.
ikincisi ise ''chester anders fee, chief joseph: the biography of a great indian'' adlı 1936 yılında yayınlanan bir kitap.
kanımca kendisi ile ilgili yazılmış en önemli kaynaktır. bu kitabı okuduğunuzda hin-mah-too-yah-lat-kekt'in ne kadar önemli bir ruhani lider olduğunu anlıyorsunuz. kitapta kendisinin yaşanan her olayla ilgili görüşlerini direkt kendi ağızından okuma şansına erişiyorsunuz ki bu da kendisini daha iyi tanımanıza katkı sağlıyor.
başlığı açan değerli yazar arkadaşıma ek olarak da bir iki şey yazayım.
hin-mah-too-yah-lat-kekt adı nez perce dilinden ''gümbürdeyen gök gürültüsü'' olarak da çevrilmektedir. açıkçası bu isim benim daha çok hoşuma gidiyor.
nez perce kabilesi, diğer kabilelere nazaran beyaz adamın isteklerine daha çabuk boyun eğmiştir. toplu halde hristiyanlığı kabul etmiş ve vaftiz olmuşlardır. ancak buna rağmen, beyaz adamın gazabından kurtulamamışlardır. topraklarının tamamı ellerinden alınmak istenmiş ve idaho'da bir rezervasyon alanına kapatılmalarına karar verilmiştir. hal böyle olunca nez perce kabilesinden bir grup savaşçı -ki bunların arasında beyaz kuş ve aynaya bakan da vardır- isyan etmişlerdir. bu isyan sonrası şef joseph'in amerikan hükümetinin baskılarının iyice artması nedeni ile kendilerine verilen incili yaktığı söylenir.
bu olaylar sırasında da şu sözleri söyler; ''durumumuzu düşündükçe kalbim ağırlaşıyor. kendi halkımdan bazılarını kanun kaçağı olarak gösteriyorlar, onları ülkenin bir ucundan bir ucuna sürüyorlar yada hayvanlar gibi vurup avlıyorlar.
amerikan hükümeti isyanı gerekçe göstererek, nez percelerin üzerine iki süvari birliği gönderince, hin-mah-too-yah-lat-kekt, oturan boğa gibi kanada'ya göç etmek zorunda kalmıştır. bu göç esnasında arkalarında iki süvari birliği vardır. zaman zaman sıcak çatışmalar yaşanmış. her defasında nez perce'ler amerikan birliklerini püskürterek, isyancı grupla birleşmeyi başarmışlardır.
bu seferde, general nelson a. miles tarafından yönetilen ve cheyenne izcilerini kullanan yeni bir birlik, göç eden grubun peşine düşmüş ve ayı pençesi dağlarında nez perceleri sıkıştırmıştır. bu sırada nez percelerin savaş şefi olan hin-mah-too-yah-lat-kekt'in kardeşi ollikut öldürülmüştür. dondurucu soğukta aç ve susuz 5 gün direnmişlerdir. teslim olduklarında sayıları sadece 87'dir. teslim olduğunda şu meşhur konuşmayı yapar;
general howard’a söyleyin onun kalbini biliyorum. daha önce bana, bende bir kalbe sahibim demişti. savaşmaktan yoruldum. şeflerimiz öldürüldü. looking glass öldü. yaşlı adamların hepsi öldü. tu-hul-hil-sote öldü. gençlerin lideri ollikut öldü. hava soğuk ve battaniyemiz yok. çocuklar donuyor. halkımın bazıları tepelere kaçtı. yiyecek ve battaniyeleri yoktu. kimse nerede olduklarını bilmiyor. belki de donarak öldüler. çocuklarımı aramak, ve onlardan kaçını kurtarabileceğimi görmek için zamanım olsun istiyorum. belki onları ölüm yakaladığı sırada bulacağım...
dinleyin beni ! şeflerim ! yoruldum. kalbim hasta ve üzgün. yine de güneş nereden şimdi doğuyorsa orada beyaz adama karşı durup savaşacağım.
bu olaydan sonra hin-mah-too-yah-lat-kekt 27 yıl boyunca rezervasyon alanında tutsak olarak yaşadı ve orada hayata gözlerini yumdu.
rezervasyon alanları ile ilgili sözleri ise can yakıcıdır;
eğer beyaz adam huzur içinde yaşayan kızılderililerle barış içinde yaşamak istiyorsa, bu kadar zor kullanmaya ihtiyaçları yok. bize kendi insanlarına davrandıkları şekilde davranmalı, hepimize eşit şekilde yaşama ve büyüme şansı vermeli.
tüm insanlar büyük ruh tarafından yaratılmıştır. hepsi kardeştir. doğa ana tüm insanların annesidir ve tüm insanlar onun üzerinde eşit haklara sahiptir.
atları kazıklara bağlarsanız onların iyi büyüyeceğini umabilir misiniz? eğer kızılderilileri dünyadaki küçük bir leke gibi görür ve rezervasyın alanlarında kalmaya zorlarsanız, o zaman ne memnun olacaktır ne de gelişip başarılı olacaktır.
bazı beyaz adam şeflerine sordum, kızılderililere sadece bir tek yerde yaşamalarını söyleyebilecek otoriteyi kimden aldılar, bana bunun cevabını veremediler.
özgür bir adam olmama izin verin, özgür seyahat etmeme, özgür alışveriş yapmama, özgür çalışmama, seçtiğim yerde özgürce ticaret yapmama, özgürce kendi öğretmenlerimi seçebilmeme, özgürce büyüklerimin inançlarını takip edebilmeme, özgürce konuşmama, düşünmeme ve kendimce hareket etmeme...
ancak böylelikle sizin kanunlarınıza uyabilirim.
ikincisi ise ''chester anders fee, chief joseph: the biography of a great indian'' adlı 1936 yılında yayınlanan bir kitap.
kanımca kendisi ile ilgili yazılmış en önemli kaynaktır. bu kitabı okuduğunuzda hin-mah-too-yah-lat-kekt'in ne kadar önemli bir ruhani lider olduğunu anlıyorsunuz. kitapta kendisinin yaşanan her olayla ilgili görüşlerini direkt kendi ağızından okuma şansına erişiyorsunuz ki bu da kendisini daha iyi tanımanıza katkı sağlıyor.
başlığı açan değerli yazar arkadaşıma ek olarak da bir iki şey yazayım.
hin-mah-too-yah-lat-kekt adı nez perce dilinden ''gümbürdeyen gök gürültüsü'' olarak da çevrilmektedir. açıkçası bu isim benim daha çok hoşuma gidiyor.
nez perce kabilesi, diğer kabilelere nazaran beyaz adamın isteklerine daha çabuk boyun eğmiştir. toplu halde hristiyanlığı kabul etmiş ve vaftiz olmuşlardır. ancak buna rağmen, beyaz adamın gazabından kurtulamamışlardır. topraklarının tamamı ellerinden alınmak istenmiş ve idaho'da bir rezervasyon alanına kapatılmalarına karar verilmiştir. hal böyle olunca nez perce kabilesinden bir grup savaşçı -ki bunların arasında beyaz kuş ve aynaya bakan da vardır- isyan etmişlerdir. bu isyan sonrası şef joseph'in amerikan hükümetinin baskılarının iyice artması nedeni ile kendilerine verilen incili yaktığı söylenir.
bu olaylar sırasında da şu sözleri söyler; ''durumumuzu düşündükçe kalbim ağırlaşıyor. kendi halkımdan bazılarını kanun kaçağı olarak gösteriyorlar, onları ülkenin bir ucundan bir ucuna sürüyorlar yada hayvanlar gibi vurup avlıyorlar.
amerikan hükümeti isyanı gerekçe göstererek, nez percelerin üzerine iki süvari birliği gönderince, hin-mah-too-yah-lat-kekt, oturan boğa gibi kanada'ya göç etmek zorunda kalmıştır. bu göç esnasında arkalarında iki süvari birliği vardır. zaman zaman sıcak çatışmalar yaşanmış. her defasında nez perce'ler amerikan birliklerini püskürterek, isyancı grupla birleşmeyi başarmışlardır.
bu seferde, general nelson a. miles tarafından yönetilen ve cheyenne izcilerini kullanan yeni bir birlik, göç eden grubun peşine düşmüş ve ayı pençesi dağlarında nez perceleri sıkıştırmıştır. bu sırada nez percelerin savaş şefi olan hin-mah-too-yah-lat-kekt'in kardeşi ollikut öldürülmüştür. dondurucu soğukta aç ve susuz 5 gün direnmişlerdir. teslim olduklarında sayıları sadece 87'dir. teslim olduğunda şu meşhur konuşmayı yapar;
general howard’a söyleyin onun kalbini biliyorum. daha önce bana, bende bir kalbe sahibim demişti. savaşmaktan yoruldum. şeflerimiz öldürüldü. looking glass öldü. yaşlı adamların hepsi öldü. tu-hul-hil-sote öldü. gençlerin lideri ollikut öldü. hava soğuk ve battaniyemiz yok. çocuklar donuyor. halkımın bazıları tepelere kaçtı. yiyecek ve battaniyeleri yoktu. kimse nerede olduklarını bilmiyor. belki de donarak öldüler. çocuklarımı aramak, ve onlardan kaçını kurtarabileceğimi görmek için zamanım olsun istiyorum. belki onları ölüm yakaladığı sırada bulacağım...
dinleyin beni ! şeflerim ! yoruldum. kalbim hasta ve üzgün. yine de güneş nereden şimdi doğuyorsa orada beyaz adama karşı durup savaşacağım.
bu olaydan sonra hin-mah-too-yah-lat-kekt 27 yıl boyunca rezervasyon alanında tutsak olarak yaşadı ve orada hayata gözlerini yumdu.
rezervasyon alanları ile ilgili sözleri ise can yakıcıdır;
eğer beyaz adam huzur içinde yaşayan kızılderililerle barış içinde yaşamak istiyorsa, bu kadar zor kullanmaya ihtiyaçları yok. bize kendi insanlarına davrandıkları şekilde davranmalı, hepimize eşit şekilde yaşama ve büyüme şansı vermeli.
tüm insanlar büyük ruh tarafından yaratılmıştır. hepsi kardeştir. doğa ana tüm insanların annesidir ve tüm insanlar onun üzerinde eşit haklara sahiptir.
atları kazıklara bağlarsanız onların iyi büyüyeceğini umabilir misiniz? eğer kızılderilileri dünyadaki küçük bir leke gibi görür ve rezervasyın alanlarında kalmaya zorlarsanız, o zaman ne memnun olacaktır ne de gelişip başarılı olacaktır.
bazı beyaz adam şeflerine sordum, kızılderililere sadece bir tek yerde yaşamalarını söyleyebilecek otoriteyi kimden aldılar, bana bunun cevabını veremediler.
özgür bir adam olmama izin verin, özgür seyahat etmeme, özgür alışveriş yapmama, özgür çalışmama, seçtiğim yerde özgürce ticaret yapmama, özgürce kendi öğretmenlerimi seçebilmeme, özgürce büyüklerimin inançlarını takip edebilmeme, özgürce konuşmama, düşünmeme ve kendimce hareket etmeme...
ancak böylelikle sizin kanunlarınıza uyabilirim.
devamını gör...
girolamo savonarola
piyanist ukdesi.
1452-1498 yıllarında yaşamış, 4 yıl boyunca floransa'nın yöneticiliğini yapmış olan din adamı. eğitimine tıp okuyarak başlamış ama yarıda bırakıp floransa'da din adamı olmayı seçmiş.
floransa bu dönemde sanatın ve bilimin şehri, rönesans'ın merkezi. tüm sanatçılar burada, medici ailesinin himayesinde.
vaazlarında medici ailesini, yöneticileri kötü yönetim ve yolsuzlukla suçluyor, kiliseyi eleştirip reform yapılması gerektiğini savunuyor ve bu vaazları halkın dikkatini çektikçe etrafı kalabalıklaşıyor. lorenzo de' medici bile kendisinden çekiniyor.
lorenzo'nun ölümü ve oğlu ii. piero'nun zayıf yönetimi sonucu halkın sığındığı yeni lider oluyor kendisi. medici ailesi şehirden sürülüyor ve savonarola floransa'yı ''tanrı'nın şehri'' yapabilmek için yeni bir cumhuriyet kuruyor.
ahlaksızlıkla mücadele için yeni yasalar çıkarıyor, şenlikler ve oyunlar yasaklanıyor, kıyafet reformu getiriliyor. kadınların sokakta dolaşmaması gerektiğini savunuyor, günahkarlar şehri olan floransa'nın tanrı'nın şehri olabilmesi için bu reformlara ihtiyaç olduğuna halkı ikna etmeyi de başarıyor.
savonarola'ya göre insan eliyle yaratılmış her şey şeytan eliyle yapılmış sayılır ve günahtır. bu fikirle 1497'den itibaren sanat ve bilimle ilgili tüm eserlerin toplanıp yakılması için harekete geçiyor: bonfire of the vanities. şehir merkezinde yakılan ateşlerde mücevherler, heykeller, aynalar, süslü kıyafetler, kitaplar, satranç takımları ve enstrümanlar, yani lüks olarak görülebilecek her şey yakılmaya başlanmış. halk bu din adamına o kadar bağlı ki evlerinde ne varsa getirip ateşe atıyorlar.
ludwig von langenmantel - savonarola preaching against prodigality (1879)
sanat eserleri yakılması gereken eşyaların başında geliyor ve floransa sanatın beşiği olduğu için bulmak çok zor değil. burada sandro botticelli'den bahsetmek lazım çünkü kendisi savonarola'nın sıkı takipçisi. vaazlarından etkilenerek resim yapmayı bırakıyor ve bu ateşe kendi eserlerini yakarak katkıda bulunuyor. evet botticelli. vasari ''sanatçıların hayat hikayeleri'' eserinde botticelli için şunu not düşmüş:
“botticelli savonarola’nın yandaşıydı, işte bu yüzden resmi bıraktı ve başka gelir kaynağı olmadığı için de epey sıkıntıya düştü. yine de cemaatin üyesi olarak kalmakta direterek piagnoni’ye (o zamanki adıyla “sızlananlar”) katıldı ve çalışmalarını bir yana bıraktı; dolayısıyla ihtiyarladığında o kadar yoksul düştü ki eğer lorenzo de medici, dostları ve başka değerli kimseler yeteneğinden ötürü onu sevdikleri için yardımına koşmasalardı neredeyse açlıktan ölecekti.”
neyse ki bu çılgınlık çok uzun sürmüyor. kilise aleyhine verdiği vaazlar papa'nın hoşuna gitmemiş olacak, 1497'de aforoz ediliyor ve 1498'de tutuklanması için emir veriliyor. bu arada halk da kendisine sırt çevirmeye başlıyor doğal olarak. savonarola insanları ikna edebilmek için özel güçleri olduğuna ve mucizeler yaptığına inandırmaya çalışsa da tutuklanıyor ve 1498'in mayıs ayında yakılarak idam ediliyor.
insanlık tarihinin en önemli dönemlerinden birinde, botticelli'yi bile müridi yapabilmiş, kim bilir kaç eseri yok etmiş sanat ve bilim düşmanı bir insan, kendi yaktığı ateşte yanarak yok olup gidiyor böylece.
kaynak
kaynak
1452-1498 yıllarında yaşamış, 4 yıl boyunca floransa'nın yöneticiliğini yapmış olan din adamı. eğitimine tıp okuyarak başlamış ama yarıda bırakıp floransa'da din adamı olmayı seçmiş.
floransa bu dönemde sanatın ve bilimin şehri, rönesans'ın merkezi. tüm sanatçılar burada, medici ailesinin himayesinde.
vaazlarında medici ailesini, yöneticileri kötü yönetim ve yolsuzlukla suçluyor, kiliseyi eleştirip reform yapılması gerektiğini savunuyor ve bu vaazları halkın dikkatini çektikçe etrafı kalabalıklaşıyor. lorenzo de' medici bile kendisinden çekiniyor.
lorenzo'nun ölümü ve oğlu ii. piero'nun zayıf yönetimi sonucu halkın sığındığı yeni lider oluyor kendisi. medici ailesi şehirden sürülüyor ve savonarola floransa'yı ''tanrı'nın şehri'' yapabilmek için yeni bir cumhuriyet kuruyor.
ahlaksızlıkla mücadele için yeni yasalar çıkarıyor, şenlikler ve oyunlar yasaklanıyor, kıyafet reformu getiriliyor. kadınların sokakta dolaşmaması gerektiğini savunuyor, günahkarlar şehri olan floransa'nın tanrı'nın şehri olabilmesi için bu reformlara ihtiyaç olduğuna halkı ikna etmeyi de başarıyor.
savonarola'ya göre insan eliyle yaratılmış her şey şeytan eliyle yapılmış sayılır ve günahtır. bu fikirle 1497'den itibaren sanat ve bilimle ilgili tüm eserlerin toplanıp yakılması için harekete geçiyor: bonfire of the vanities. şehir merkezinde yakılan ateşlerde mücevherler, heykeller, aynalar, süslü kıyafetler, kitaplar, satranç takımları ve enstrümanlar, yani lüks olarak görülebilecek her şey yakılmaya başlanmış. halk bu din adamına o kadar bağlı ki evlerinde ne varsa getirip ateşe atıyorlar.
sanat eserleri yakılması gereken eşyaların başında geliyor ve floransa sanatın beşiği olduğu için bulmak çok zor değil. burada sandro botticelli'den bahsetmek lazım çünkü kendisi savonarola'nın sıkı takipçisi. vaazlarından etkilenerek resim yapmayı bırakıyor ve bu ateşe kendi eserlerini yakarak katkıda bulunuyor. evet botticelli. vasari ''sanatçıların hayat hikayeleri'' eserinde botticelli için şunu not düşmüş:
“botticelli savonarola’nın yandaşıydı, işte bu yüzden resmi bıraktı ve başka gelir kaynağı olmadığı için de epey sıkıntıya düştü. yine de cemaatin üyesi olarak kalmakta direterek piagnoni’ye (o zamanki adıyla “sızlananlar”) katıldı ve çalışmalarını bir yana bıraktı; dolayısıyla ihtiyarladığında o kadar yoksul düştü ki eğer lorenzo de medici, dostları ve başka değerli kimseler yeteneğinden ötürü onu sevdikleri için yardımına koşmasalardı neredeyse açlıktan ölecekti.”
neyse ki bu çılgınlık çok uzun sürmüyor. kilise aleyhine verdiği vaazlar papa'nın hoşuna gitmemiş olacak, 1497'de aforoz ediliyor ve 1498'de tutuklanması için emir veriliyor. bu arada halk da kendisine sırt çevirmeye başlıyor doğal olarak. savonarola insanları ikna edebilmek için özel güçleri olduğuna ve mucizeler yaptığına inandırmaya çalışsa da tutuklanıyor ve 1498'in mayıs ayında yakılarak idam ediliyor.
insanlık tarihinin en önemli dönemlerinden birinde, botticelli'yi bile müridi yapabilmiş, kim bilir kaç eseri yok etmiş sanat ve bilim düşmanı bir insan, kendi yaktığı ateşte yanarak yok olup gidiyor böylece.
kaynak
kaynak
devamını gör...
hatasını kabul eden insan
devamını gör...
orgeneral çetin doğan'ın eşinin kılıçdaroğlu'na tepkisi
kadının bullugune beton yetmez.
bir de 28 şubatta mağdur olduklarını iddia edenlerle neden helallesiyoruz? bana onu söyleyin? ülkenin izzet-i itibari kalmamış lan bunlar yüzünden? zulüm falan değil gereklilik olduğunu adamlar 20 yılda tescillemisler. neyi konuşuyoruz lan?
ülkede 3 kuşağın geleceği çalınmış bunlar yüzünden. git helalleseceksen balyoz da ergenekon da hapis yatan intihar eden şerefli subaylarla falan helalleş, taktik olarak pkk yi aç bırakmak için köyü yakılan ama.yer gösterilmeyen kürt köylüsü ile helalleş, git pkk tabanının yoğun olduğu yerlerle helalles ama bunlarla helalleşme kardeşim.
ha helallesecegim.dersen de mansur başkan chp den aday olsun oy moy vermem.
edit: iş oy olunca 90 li yıllarda askeri okullarda hakkı yenen öğrenciler unutuluyor tabii. onlarla helalleşmek isteyen kimse yok ben zaten hakkımı helal etmem 14 tane rütbeli nin 13 unu inandiramadim.
edit 2: aşağıda birisi zirildamis şöyle yaptılar böyle yaptılar diye ulan nüfusun % 70 ibgenc olan ülke de 3 kuşağın geleceğini çaldınız size mi aciyacagiz lan? hayır 28 şubatta lise de direnenlerdendim. geldiğimiz yer ortada.
bir de 28 şubatta mağdur olduklarını iddia edenlerle neden helallesiyoruz? bana onu söyleyin? ülkenin izzet-i itibari kalmamış lan bunlar yüzünden? zulüm falan değil gereklilik olduğunu adamlar 20 yılda tescillemisler. neyi konuşuyoruz lan?
ülkede 3 kuşağın geleceği çalınmış bunlar yüzünden. git helalleseceksen balyoz da ergenekon da hapis yatan intihar eden şerefli subaylarla falan helalleş, taktik olarak pkk yi aç bırakmak için köyü yakılan ama.yer gösterilmeyen kürt köylüsü ile helalleş, git pkk tabanının yoğun olduğu yerlerle helalles ama bunlarla helalleşme kardeşim.
ha helallesecegim.dersen de mansur başkan chp den aday olsun oy moy vermem.
edit: iş oy olunca 90 li yıllarda askeri okullarda hakkı yenen öğrenciler unutuluyor tabii. onlarla helalleşmek isteyen kimse yok ben zaten hakkımı helal etmem 14 tane rütbeli nin 13 unu inandiramadim.
edit 2: aşağıda birisi zirildamis şöyle yaptılar böyle yaptılar diye ulan nüfusun % 70 ibgenc olan ülke de 3 kuşağın geleceğini çaldınız size mi aciyacagiz lan? hayır 28 şubatta lise de direnenlerdendim. geldiğimiz yer ortada.
devamını gör...
oceanus
yunan mitolojisi'nde,dünyayı çevrelediği tahmin edilen bir ırmağın tanrı'sıdır .diğer ırmak tanrılarının ve denizler ile suların peri'lerinin ata'sı olarak da bilinir.
devamını gör...
feminizm
kadının toplum içinde ötekileştirilmemesini savunan düşünce.
devamını gör...
bir insanın kaliteli olduğunu gösteren detaylar
kendi menfaatine aykırı bir durumda bile doğruluktan /adaletten şaşmaması.
en öfkeli halinde bile kalp kırmaması.
kimse uymasa bile kurallara harfiyen uyması.
yemekte ya da herhangi bir şeyde iyi olanı kendine almaması.
hatayı ilk kendinde araması.
en öfkeli halinde bile kalp kırmaması.
kimse uymasa bile kurallara harfiyen uyması.
yemekte ya da herhangi bir şeyde iyi olanı kendine almaması.
hatayı ilk kendinde araması.
devamını gör...
okuduğun bir kitabı pudra şekerine uyarla
bilinmeyen bir pudra şekerinin mektubu
devamını gör...
görgüsüzce davranışlar
camdan angry birds misali çöp poşeti fırlatmak, evet sözlük oturduğum sokakta bunu yapan anguslar mevcut.
devamını gör...