benimsin
cem yılmaz’ın yazdığı ömer faruk sorak’ın yönettiği ve gösterime girdiği 2004 yılından beri ciddi bir hayran kitlesine sahip olan ve kült mertebesine eriştiğini söyleyebileceğimiz gora filminde geçen enfes şarkıdır.
ceku’ya; dokuyan çocuğun kör olduğu ve bu çocuğun ameliyatı için ciddi bir para harcamasına neden olabilecek halıyı hediye etmeye gelen komutan logar, ceku tarafından reddedilince önce askeri vurup sonra dışarı çıkmak üzereyken orada duran arpı işaret ederek “ güzel numaraymış, bundan bir tane de ben alayım der.”
filmin ortasına doğru bir sahnede bu dediğini yaptığını ve arp çalmaya başladığını görürüz komutan logar’ın.
daha sonra ceku, komutan logar ile evlenmek zorunda kaldığında düğün başlamak üzereyken komutan logar bir şarkı çalmaya karar verir. komutanın sanatsal yeteneğini gözler önüne seren şarkı çok ciddi bir beğeniye neden olur. alkış.
eserin adı benimsin’dir elbette ve bu sesleniş elbette ki güzeller güzeli ceku’yadır. şarkının büyüleyici havası komutan logar için iyi bir gelecek getirmese de zihinlerimize kazıdığı melodisi asla unutulmayacaktır.
ceku’ya; dokuyan çocuğun kör olduğu ve bu çocuğun ameliyatı için ciddi bir para harcamasına neden olabilecek halıyı hediye etmeye gelen komutan logar, ceku tarafından reddedilince önce askeri vurup sonra dışarı çıkmak üzereyken orada duran arpı işaret ederek “ güzel numaraymış, bundan bir tane de ben alayım der.”
filmin ortasına doğru bir sahnede bu dediğini yaptığını ve arp çalmaya başladığını görürüz komutan logar’ın.
daha sonra ceku, komutan logar ile evlenmek zorunda kaldığında düğün başlamak üzereyken komutan logar bir şarkı çalmaya karar verir. komutanın sanatsal yeteneğini gözler önüne seren şarkı çok ciddi bir beğeniye neden olur. alkış.
eserin adı benimsin’dir elbette ve bu sesleniş elbette ki güzeller güzeli ceku’yadır. şarkının büyüleyici havası komutan logar için iyi bir gelecek getirmese de zihinlerimize kazıdığı melodisi asla unutulmayacaktır.
devamını gör...
inancına saygı duyuyorum safsatası
nasıl insanlara denk geldiniz şimdiye dek gerçekten şaşırıyorum ben.
40 yaşına geldim, hayatım boyunca konuştuğum kimsenin dinini sormadım ya da neye inanıp inanmadığını, çünkü bu beni ilgilendirmiyor. ben insanlığına bakıyorum. vicdanlı mı, dürüst mü, kaypak mı, yalancı mı? ailemde de kimseyi dinine göre ya da inançsızlığına göre yaftalayan bir konuşmaya denk gelmedim.
hatta çok yakın arkadaşım vardı alevi olduklarını yıllar sonra öğrendim ve üzüldüm saklama gereği duydu mu acaba diye. çünkü saklamasına gerek yoktu, çünkü hiç önemli değildi.... belki hatta o da önemsemediği için söylemedi bilmiyorum, üzerine hiç konuşmadık çünkü.
yukarıda bir yazar arkadaşım uçlu kaleme tap istersen demiş gerçekten neye inandığınız ya da inanmadığınız bu kadar insanların umurunda mı zannediyorsunuz? ayrıca size gerçekten saygı duymadığına inanıyorsanız insanların neden onlardan saygı görmeye çalışmaktaki bu ısrarınız?
40 yaşına geldim, hayatım boyunca konuştuğum kimsenin dinini sormadım ya da neye inanıp inanmadığını, çünkü bu beni ilgilendirmiyor. ben insanlığına bakıyorum. vicdanlı mı, dürüst mü, kaypak mı, yalancı mı? ailemde de kimseyi dinine göre ya da inançsızlığına göre yaftalayan bir konuşmaya denk gelmedim.
hatta çok yakın arkadaşım vardı alevi olduklarını yıllar sonra öğrendim ve üzüldüm saklama gereği duydu mu acaba diye. çünkü saklamasına gerek yoktu, çünkü hiç önemli değildi.... belki hatta o da önemsemediği için söylemedi bilmiyorum, üzerine hiç konuşmadık çünkü.
yukarıda bir yazar arkadaşım uçlu kaleme tap istersen demiş gerçekten neye inandığınız ya da inanmadığınız bu kadar insanların umurunda mı zannediyorsunuz? ayrıca size gerçekten saygı duymadığına inanıyorsanız insanların neden onlardan saygı görmeye çalışmaktaki bu ısrarınız?
devamını gör...
köylerdeki komik lakaplar
köy yerlerinde yiğit lakabıyla anılır felsefesi ile konulmuş güldüren lakaplardır.
mesela her köyde bir topal lakaplı insan vardır.
topal ahmat. topal recep gibi gibi.
mesela her köyde bir topal lakaplı insan vardır.
topal ahmat. topal recep gibi gibi.
devamını gör...
eniştemin uzaylılar tarafından kaçırılması
devamını gör...
24 kasım öğretmenler günü
öğretmenlere toplumca değer verildiğini göstermek üzere, onlara saygı günü.
en çok mesleğini sözleşmeli yapmak zorunda kalan, atama bekleyen, memleketin ücra köşesinde imkansızlıklarla baş ederek gelecek nesli en iyi şekilde eğiten öğretmenlerin günü kutlu olsun!.
en çok mesleğini sözleşmeli yapmak zorunda kalan, atama bekleyen, memleketin ücra köşesinde imkansızlıklarla baş ederek gelecek nesli en iyi şekilde eğiten öğretmenlerin günü kutlu olsun!.
devamını gör...
her şey çok güzel olacak
bilemiyorum altan, en azından hayattayız buda bişey be abi gibi efsane replikler ile kendini her daim sevdirmiş film. mazhar alansonun oyunculuğu da efsanedir bu filmde.
devamını gör...
hayatınızın rengi
siyah ama mat siyah, hiç ışık yok.
devamını gör...
eski sevgili ile karşılaşılan en ilginç yer
eski inönü kapalı tribünü.
devamını gör...
bir cümle ile çocukluğunu tanımlamak
ama sen ablasın.
hepinizin ablasıyım sanki, yazarken bile sinirlendim gene.
hepinizin ablasıyım sanki, yazarken bile sinirlendim gene.
devamını gör...
asker kaçağı
bülent somay tarafından derlenen ve metis yayınlarından çıkan bir kitaptır.
bu zamana kadar savaş karşıtı olan, militarizm karşıtı olan onlarca kitap okumuş olmalısınız. hepsinden insanların emir komutaya karşı beslediği arızalı saygı, savaşma tutkusunun gürültüsünü arttırdığı bir savaşperverlik, sadece bireylerin değil toplumların da kollektif bir cinnet yaşamaları ve ölümün kol gezmesi bütün keskinliği ile anlatılmıştır.
peki o zaman bu kitabın farkı ne? hemen anlatayım efendim. bu kitap savaş karşıtı bilimkurgu öykülerinden oluşuyor.
yani savaş robotlar, uzaylılar ve olağandışı olaylar üzerinden eleştirilen öykülerle anlatılıyor bize. hem de ne anlatılmak. düşünsenize savaşın bütün şairleri yok ettiği bir dünyanın hikayesini dinlemek sizin içinizde ne tür isyanlar doğurabilir.
kitap sekiz farklı yazarın sekiz öyküsünden oluşmakta. ilk öykü olan aldatmaca oyununun sahibi filme de çekilen androidler elektrikli koyun düşler mi? ve total recall kitaplarının da yazarı olan philip k. dick. kaybolma numarası olan ikinci öykünün yazarı ise benim için yazarları yazarı sayılan ve kaplan! kaplan! ve yıkıma giden adam kitaplarının yazarı alfred bester. altıncı öykü olan devle dövüşen bilgisayarın öyküsü adlı hikayeyi yazan ise bilimkurgu deyince akla ilk gelen yazarlardan biri olan stanislaw lem.
asıl sürpriz ise son öykü olan krrçiysk adlı öykünün yazarı. türk bilimkurgu öykücülüğünün yüz akı müfit özdeş. ki kendisi son tiryaki isimli muhteşem öykü kitabının da yazarıdır.
bu zamana kadar savaş karşıtı olan, militarizm karşıtı olan onlarca kitap okumuş olmalısınız. hepsinden insanların emir komutaya karşı beslediği arızalı saygı, savaşma tutkusunun gürültüsünü arttırdığı bir savaşperverlik, sadece bireylerin değil toplumların da kollektif bir cinnet yaşamaları ve ölümün kol gezmesi bütün keskinliği ile anlatılmıştır.
peki o zaman bu kitabın farkı ne? hemen anlatayım efendim. bu kitap savaş karşıtı bilimkurgu öykülerinden oluşuyor.
yani savaş robotlar, uzaylılar ve olağandışı olaylar üzerinden eleştirilen öykülerle anlatılıyor bize. hem de ne anlatılmak. düşünsenize savaşın bütün şairleri yok ettiği bir dünyanın hikayesini dinlemek sizin içinizde ne tür isyanlar doğurabilir.
kitap sekiz farklı yazarın sekiz öyküsünden oluşmakta. ilk öykü olan aldatmaca oyununun sahibi filme de çekilen androidler elektrikli koyun düşler mi? ve total recall kitaplarının da yazarı olan philip k. dick. kaybolma numarası olan ikinci öykünün yazarı ise benim için yazarları yazarı sayılan ve kaplan! kaplan! ve yıkıma giden adam kitaplarının yazarı alfred bester. altıncı öykü olan devle dövüşen bilgisayarın öyküsü adlı hikayeyi yazan ise bilimkurgu deyince akla ilk gelen yazarlardan biri olan stanislaw lem.
asıl sürpriz ise son öykü olan krrçiysk adlı öykünün yazarı. türk bilimkurgu öykücülüğünün yüz akı müfit özdeş. ki kendisi son tiryaki isimli muhteşem öykü kitabının da yazarıdır.
devamını gör...
sütyen
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında geliştirilerek korsenin yerini almıştır. dünyanın hemen her yerinde üst vücut parçası olarak kullanılan en yaygın iç çamaşırdır.
devamını gör...
sergen deveci
komedyen
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
hasretinden prangalar eksittim
seni anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.
art arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
dışarda gürül gürül akan bir dünya…
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana…
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara.
akan yıldıza.
bir kibrit çöpüne varana.
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni…
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini…
ahmed arif- hasretinden prangalar eskittim
kendi sesinden dinlemek isteyenlere..
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
türkü bitti ama marikaki sayesinde yüzümde oluşan gülümseme kaybolmadı hâlâ , sağ olsun...
devamını gör...
eğlenenle eğlenmek
sık yaptığım bir eylem.
biri bana bir şaka yapıyor, ben ona gerçek gibi şaka yapıyorum.
bu akşam yapılan gibi.
bu gün doğum günüm değil
neyse,
eğleniyor muyuz canlar?
biri bana bir şaka yapıyor, ben ona gerçek gibi şaka yapıyorum.
bu akşam yapılan gibi.
bu gün doğum günüm değil
neyse,
eğleniyor muyuz canlar?
devamını gör...
melankoli bağımlılığı
sizi devamlı olarak sistematik bir şekilde negatif enerji pompalayarak yoran insanlar vardır elbette, sanki kahrın her türlüsünü o çekmiş, hayat sillesini bir ona vurmuş, ıssız adam gibi kendini dağa taşa vurmak istercesine söylenmeleri olur. dert dinleyeyim derken dertlenir çıkarsınız. belli bir süre sonra sizi de kendine benzetir, uzun vade de inanılmaz derecede katlanılmaz itici tiplerdir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarından tavsiyeler
bir cümle veya inanç, söz veya vaat, kitap veya nasihat sizi çıkmazdan “tamamen” çekip çıkarıyorsa kendinizi sorgulamalısınız.
devamını gör...
dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
geçen aylarda tivitırda dehblilerin olduğu bir liste oluşturmuştum ve listeye eklediğim kişilerin kendilerini ifade ediş biçimleri, kurdukları cümlelerin karmaşık olmasa bile diğerlerine karmaşık gelişi, hissedişleri birbirine benziyordu. sanki her okuduğum tek bir kişi tarafından yazılmış gibiydi ama aslında 20'ye yakın kişinin yazdığı şeylerdi. biz orada yalnız olmadığımızı gördük; "sadece ben yaşamıyormuşum bu sıkıntıları, yalnız değilmişim." diyebilmek insanı biraz da olsa rahatlatıyor.
devamını gör...
insan neden okumalı sorunsalı
ünlü filozof aristo bu konuda ''bütün insanlar doğaları gereği bilmek isterler'' demiştir.
kısaca açıklamak gerekirse bebeklikten itibaren bütün canlılar çevreyi tanımayı oyunlar ve annesinin eğitimi ile öğrenirler ki yaşamları boyunca kendini tehlikelerden korumak ve olabildiğince fazla üreyerek soyunu devam ettirme şansını artırırlar. insanlar da böyledir ama bu evrimsel süreçte beynimiz ve bilişsel psikolojimiz diğer canlılardan daha fazla geliştiği için bu merak ve bilme isteği insanın yaşamı boyunca sürer. sanatçılar ve bilim insanları bunun en somut örneğidir. bu insanların merakı sayesinde bilim ve sanat bugünkü haline varabilmiştir. epistemoloji(bilgi felsefesi) bu konuyu araştıran felsefe dalı kısaca bilgi aktarmak için şimdilik en etkili yolun kitap ve yazı olduğunu söylüyor. sesli ve görüntülü ortamlar ile hala bir yazılı basın kadar bilgi aktarılamıyor. o yüzden öğrenmek için ana materyal kitap yada yazılı basın iken destekleyici ortamlar sesli ve görüntülü ortamlardır. gelecekte belki çip ile direk beynimize bilgileri indirebiliriz.
kısaca açıklamak gerekirse bebeklikten itibaren bütün canlılar çevreyi tanımayı oyunlar ve annesinin eğitimi ile öğrenirler ki yaşamları boyunca kendini tehlikelerden korumak ve olabildiğince fazla üreyerek soyunu devam ettirme şansını artırırlar. insanlar da böyledir ama bu evrimsel süreçte beynimiz ve bilişsel psikolojimiz diğer canlılardan daha fazla geliştiği için bu merak ve bilme isteği insanın yaşamı boyunca sürer. sanatçılar ve bilim insanları bunun en somut örneğidir. bu insanların merakı sayesinde bilim ve sanat bugünkü haline varabilmiştir. epistemoloji(bilgi felsefesi) bu konuyu araştıran felsefe dalı kısaca bilgi aktarmak için şimdilik en etkili yolun kitap ve yazı olduğunu söylüyor. sesli ve görüntülü ortamlar ile hala bir yazılı basın kadar bilgi aktarılamıyor. o yüzden öğrenmek için ana materyal kitap yada yazılı basın iken destekleyici ortamlar sesli ve görüntülü ortamlardır. gelecekte belki çip ile direk beynimize bilgileri indirebiliriz.
devamını gör...
