içerdiği gizem yüzünden her bölümünde farklı yorumlar yapmama sebep olan 1998 yapımı japon deneysel anime televizyon dizisidir.
yorumlarımı kronolojik olarak buraya bırakacağım, merak eden olursa keyifli okumalar dilerim...

bölüm 1:
toplumsal yozlaşmışlığı kafkaesk bir buhran içerisinde işleyen ve ilerleyen ilginç bir seriye benziyor. muhtemelen izlemeye devam edeceğim. aklıma gelen şeyleri yorum olarak buraya yazmayı düşünüyorum.
not: burada kafkaesk terimini, bilinen ve algılanan gerçeklikten kopma, uzaklaşma durumu anlamında kullandım. sorulmadan söylemek istedim, bilginize arz ederim.

bölüm 2:
yorum 1:

*nereye gidersen git, herkes birbiriyle bağlı.*

yorum 2:
ending'ini çok beğendim, sözleri ve dile getirilişi harika. opening de güzeldi diyebiliriz. dinlemenizi tavsiye ederim.

bölüm 3:

*çoğu insan sanal ortamda, gerçek dünyada olduğundan tamamen farklı bir kişiliğe bürünür.*

bu sözler, kablolu ya da sanal kişilikler yaratmış kimseler diye nitelendirebileceğimiz insanları özetler nitelikte. kendimden örneklemem gerekirse: günlük yaşamım için, kısa ve düz yanıtlar veren bi' kişilik kullanıyorum. iş, okul, aile için de farklı birçok kişilik yaratmış durumdayım. sanal ortamda da bundan pek farklı değilim, değişmeyen tek şey sürekli değiştirdiğim ve kafama göre yinelediğim
kişiliklerim. demem o ki: bu kimseler, sahte kimliklerinin ardında, gerçek kimliklerini yitiriyorlar. belki de en çok ben yitiriyorum. muhtemelen kısa cevaplar veren kişiliğim, ilk ve de tek hakiki kişiliğim. hikaye ile ilgili yorumuma gelecek olursam da hikaye gittikçe derinleşiyor ve ilginçleşiyor. diğer yorumlardan ve izlediklerimden yola çıkarak durumların daha da sarpa saracağını varsayıyorum, umarım öyle olur.

bölüm 13:
hikaye sürekli bir sis perdesinin arkasında gizlendiği için anlaşılması güç bir yapıya sahipti. tabii bunun için de belli başlı sebepleri olabilir. zaten her bölümün başında bölümü katmak olarak isimlendirmişlerdi. hikayenin işlenme biçimi ve katmanlardaki verilen kısıtlı bilgi ile belli başlı konuları düşündürdüklerine inanıyorum. bu konu önceki yorumlarımdan da örneklendirilebilir (1 ve 3'üncü bölüm yorumları ile desteklendi). bir noktadan sonra konuyu spinoza'nın doğa-tanrı'sına getireceklerini sanmıştım. hikaye, kimi yerinde golyadkin'cilik kimi yerinde hegesias'cılık oynanıyormuş hissi vermedi de diyemem. sanırım hikayeyi özel kılan da bu tavrıydı. bilinçli ya da bilinçsiz bi' biçimde yaratılan sistematik kargaşanın meydana getirdiği ilginç eleştiri ve yorumlamalar. opening ve endingleri çok güzeldi diyebilirim. hikaye kendi kendini açıklar nitelikteydi ama bazı noktalarda soru işareti bıraktı. sanırsam onların kararı da bize kalıyor.
devamını gör...

eskiden yurtdışı ülke videolarında karpuzun dilimle satıldığını görüp eheh ehe ehe yapardık. ne demişler gülme komşuna gelir başına!
devamını gör...

vahim bir meseledir, çok başımızı ağrıtacaktır.

sanıldığı üzere asıl can yakıcı olan şey o kusmuk, köpük gibi görünen yüzeyin yüzeyde yarattığı görüntü ve çevre kirliliğinden çok öte bir şeydir. bataklıkla çok benzer bir oluşumdur. ilgili mikroorganizmaların yarattıkları o yumurta akı gibi oluşum, içlerine hava kabarcıkları vb. şeyleri hapsederek ağırlaşır ve deniz yüzeyine doğru çöker. yüzeyde bulunan ve dibe doğru çöken o katman, güneş ışınlarının derinlere ulaşmasını da engelleyerek deniz altındaki yaşamı da çok ağır bir şekilde olumsuz yönde etkiler... yüzeye yakın yerlerde bulunan balık yumurtalarını tehlikeye sokar, yaşam dengesi alt üst olur... yani aslında denizin altında durum yüzeyde gördüklerimizden çok çok daha korkutucu bir durumdadır.

bu durum ayrıca 1-2 haftada olan bir durum da değildir. uzman görüşleri, 1989 yılından beri marmara denizi'nin ölmekte olduğunu söylemektedir. en büyük sebebi çevre kirliliği, atıklardır. yani doğada tüketmekten başka hiçbir halta yaramayan, yaradığı her şey de sadece kendisi gibi insanlığa yarayan insanlardır...

bir şeyler düşünmesi, harekete geçmesi gereken tüm yetkililer; her zaman olduğu gibi üç maymunu oynamaktadırlar. bu coğrafyada yumurta kapıya dayanmadan iş yapıldığını görmek; öyle zannediyorum ki bana nasip olmayacak...

marmara'da yaşanan ve acil müdahale gerektiren bu hadiseyi, umarım en az zararla atlatabiliriz...
devamını gör...

metin altıok'un bütün şiirlerinin derlendiği bir acıya kiracı isimli şiir koleksiyonun 401. sayfasında yer alan ilk soneden yola çıkılarak bestelenmiş muhteşem eser. fazıl say ve serenad bağcan şiirin vuruculuğundan hiçbir şey kaybettirmeden muhteşem bir iş ortaya çıkarmış. insan dinlerken durup soruyor sahiden; artık bir yarım umut dahi kalmadıysa karanlık yarınlarımızı göğüslemek için, işte o zaman, o zaman gerçekten paylaşacak bir şey yok mu acıdan başka?


sevgilim bak, geçip gidiyor zaman;
aşındırarak bütün güzel duyguları.
bir yarım umuttur elimizde kalan,
göğüslemek için karanlık yarınları.

ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
damağımda kösnüyle gezinirken;
yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,
dışarda rüzgar acıyla inilderken.
unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,

seninle bir döşekte sevişirken bile.
düşünüyorum hüzünlü genç anneleri,
çarşılarda, pazarda ellerinde file.

bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka;
bir şey yok paylaşacak acıdan başka.

devamını gör...

2020 yapımı bir ispanyol bilim kurgu dizisi olan la valla dizisi. distopya severler için de başarılı bir yapım.
devamını gör...

sözlükten çıkmak. kickleyin beni bir günlüğüne, derslerime çalışmak istiyorum...*
devamını gör...

100 ilmeği iki ters iki düz 3 cm örüyoruz, ardından 2 ters, bir kes, bir arttı, 2 düz, bir kes bir arttır diye örüyoruz. erkek kazaklarında rahatlıkla kullanılacak bir örnektir.
devamını gör...

mal; salak, aptal.
beyan; söyleme, bildirme.
mal beyanı; mecazi olarak; aptal kişinin konuşması, söylemesi. geçerliliği olmayan, söylenen sözü ciddiye alınmamasını belirtme.
devamını gör...

amigurumi ile yapılan penguen.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

50bin liraya serdar bey'e opsiyonladım.

tanım: hesaplarımızı satacağımız miktarı belirttiğimiz başlık.
devamını gör...

gomercan’ı hep takım elbiseler içinde, insan kaynaklarındaki kıza yürüyen, taze mühendis bir profilde hayal etmiştim.

öyle ki zincirlikuyu metro’da aldığı filtre kahveden, çalıştığı plazanın 18. katına kadar yalnızca 2 yudum alacak ve gün boyu o mug’la gezecek bir cimrilik vibe’ı da vermişti.

fakat profil resminde görüyorum ki, bildiğin kemılın kemıl olduğu günleri özleyen bizim gibi biri. umut sarıkaya falan da seviyodur hea bu, can gox da dinliyodur. *
devamını gör...

gelirken radar*a takılmış, oy cömertliğiyle sevindiren yazardır. var olsun.
devamını gör...

mutlu olmak istiyorsan, herkes gibi yaşarken kimse gibi olma.
-paula hawkins
devamını gör...

kafam aslında çok dolu,
seçemiyorum kelime,
bir şiir yazacaksan,
önce olmalı kafiye.
bu bir denemeydi,
devamı gelecek.
öyle bir şiir yazacam ki,
yıllar boyu sürecek.
devamını gör...

kuaför koltuğuna oturduğu zaman en son hangi kuaföre gittin sorusu karşısında hızlıca bir yalan bulmayı da hesaba katmak gerek bu işi yaparken
devamını gör...

kuran'da varlığından bahsedilen cin taifesinln gerçek hayatta yaşayan tek bir örneğinin bile var olmaması. bu da bize söz konusu kitabın ne derece ciddiye alınabileceğini göstermekte. var diyen ispat etsin.
devamını gör...

gerçeklikle alakalarının olmadığıdır.
devamını gör...

1921 yılında guccio gucci tarafından kurulan, hiç süphesiz italya'nın en çok satan markasıdır. hakkında the director adlı bir belgesel de çekilmiş, meraklısına duyurulur.
devamını gör...

yüz ifaden değişir en çok ona değer verdiğin hissettirilir ve oradan uzaklaşılır.
devamını gör...

yok eve tank soksunlar...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim