recep tayyip erdoğan'ın ülkemize faydaları
insanları sabır taşı haline getirmesidir. ülkece çok sabırlı bir millet haline geldik.
azla yetinmeyi öğrendik. israftan kaçınmayı öğrendik mecburen kaçınıyoruz.
kafamıza çay satranç fırlata fırlata reflekslerimizi geliştirdi.
daha ne olsun.
azla yetinmeyi öğrendik. israftan kaçınmayı öğrendik mecburen kaçınıyoruz.
kafamıza çay satranç fırlata fırlata reflekslerimizi geliştirdi.
daha ne olsun.
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
yazarsam ağlarım demek istediğim başlıktır.
devamını gör...
yazarların dilemek istedikleri özürler
kendimden özür dilerim. değmicek insanlar için kendimden taviz verdiği için.
devamını gör...
iletişim
karşılıklı olması elzem bir meseledir. insanların birbirini anlayamamasının temelinde sadece iletme çabası vardır. "iş" kısmının unutuyoruz çoğu zaman; çünkü hakikaten bir iş bu iş*.
iletişimin öğelerine bakalım ki neymiş takılı kaldığımız nokta herkes kendi için bir düşünsün:
kaynak: mesajı gönderen kişiyi* ifade eder. iletişimi başlatır. hepimizin tek yaptığı bu aslında :) şimdi ötesine bakmamız lazım.
alıcı: mesajı kime göndermek istiyorsanız o'dur.
mesaj: iletmek istediğimiz sözler, duygular, düşüncelerdir. mesaj oluşturma işi bir sanattır değerli yazarlar. sözlü ifadelerimizi her zaman beden dilimiz, jest ve mimiklerimiz destekler. sevdiğini söylerken size gülümsemeyen birinin verdiği mesaj şüphe yaratır. bazen sadece susmak bile ne kadar anlamlıdır değil mi? neler barındırır içinde, hangi fırtınalar kopar, hangi sevinci barındırır, hangi utancı saklar kimbilir...
kanal: mesaji gönderme biçimidir. mesajı gönderirken kullandığımız araçlardır. sesli öğeler, görsel yansımalar, telefon, televizyon, radyo...
bağlam: iletişimin gerçekleştiği ortamdır. ses, hava, ışık gibi fiziksel ortamlara ek olarak duygusal paylaşımların, yıkımların olduğu ortamı da düşünmeliyiz. gergin bir ortamda yapacağınız espri birinin gururuna dokunabilir, aman dikkat.
dönüt: alıcının mesajı aldığına dair verdiği ipucu yada cevaptır. bu direkt cevap olarak yapılabildiği gibi mavi tik olarak da yansıtılabilir.
pekala hepsini yapıyoruz, yaşıyoruz. peki iletişim kazasını nerede yaşıyoruz biz?
-------
öncelikle mesajlarımızı güzel hazırlamıyoruz. kullandığımız dil hep "sen" oluyor. suçlayıcı ve savunma haline getirecek cümleler kuruyoruz. sen yaptın, senin yüzünden diyoruz; ben bunu yapacak gücü kendimde bulamadim demek yerine.
bir de net cümleler kurun mesela. ben ima edeyim o anlasın demeyin, seviyorsanız söyleyin. bıraktığınız boşluklar keyfe göre doldurulmasın.
-------
bağlamı değerlendirmiyoruz. karşımızdaki başka duygularla savaşırken size gül atsın istiyorsunuz, bencillik yapıyorsunuz. her mesajin yeri ve zamanı vardır. öyle zaman yaşarız ki bir kelimemiz hiç beklenmedik tepkiye neden olur. halbuki her zaman yaptığın şey değil mi? ne oldu da bu kez ters tepti?
------
kanalları yönetemiyoruz. mesajı yazarken cümlenin sonuna koyacağımız bir emoji, yazının ve mesajın gücünü artırır. yani mümkün olduğu kadar etkili kullanmak lazım geliyor.
------
geribildirim hani nerede? bir mesaj geldiği vakit ona cevap vermek gerekir. geciktirmek de bir anlam ifade eder. cevapsız bırakmak ise şahsım adına saygısızlık barındırır. geribildirimi etkili kullanabilmek için mutlaka teyit etmemiz gerekir aldığımız mesajı. en çok yanlış anlaşılmalar hep bu yüzdendir. ben ne söyledim, o ne anladı dememek için hemen bir "did you mean...?*" geçin altyazıda :) doğru mu anladım, bunu mu demek istedin diye sormaktan çekinmeyin. kafanızda kurmaya çalıştığınız aslında iletilmek istenen olmayabilir.
------
yazarken epey yoruldum, uçuşan düşünceleri bir araya getirmek bir hayli zor oldu. laf lafı açar, asıl vermek istenen mesaj kaybolur gider. sonra oldu mu size iletişim kazası :) o sebepledir ki emniyetli davranmak gerek. kemerinizi takın efendim, kemer önemli.
iletişimin öğelerine bakalım ki neymiş takılı kaldığımız nokta herkes kendi için bir düşünsün:
kaynak: mesajı gönderen kişiyi* ifade eder. iletişimi başlatır. hepimizin tek yaptığı bu aslında :) şimdi ötesine bakmamız lazım.
alıcı: mesajı kime göndermek istiyorsanız o'dur.
mesaj: iletmek istediğimiz sözler, duygular, düşüncelerdir. mesaj oluşturma işi bir sanattır değerli yazarlar. sözlü ifadelerimizi her zaman beden dilimiz, jest ve mimiklerimiz destekler. sevdiğini söylerken size gülümsemeyen birinin verdiği mesaj şüphe yaratır. bazen sadece susmak bile ne kadar anlamlıdır değil mi? neler barındırır içinde, hangi fırtınalar kopar, hangi sevinci barındırır, hangi utancı saklar kimbilir...
kanal: mesaji gönderme biçimidir. mesajı gönderirken kullandığımız araçlardır. sesli öğeler, görsel yansımalar, telefon, televizyon, radyo...
bağlam: iletişimin gerçekleştiği ortamdır. ses, hava, ışık gibi fiziksel ortamlara ek olarak duygusal paylaşımların, yıkımların olduğu ortamı da düşünmeliyiz. gergin bir ortamda yapacağınız espri birinin gururuna dokunabilir, aman dikkat.
dönüt: alıcının mesajı aldığına dair verdiği ipucu yada cevaptır. bu direkt cevap olarak yapılabildiği gibi mavi tik olarak da yansıtılabilir.
pekala hepsini yapıyoruz, yaşıyoruz. peki iletişim kazasını nerede yaşıyoruz biz?
-------
öncelikle mesajlarımızı güzel hazırlamıyoruz. kullandığımız dil hep "sen" oluyor. suçlayıcı ve savunma haline getirecek cümleler kuruyoruz. sen yaptın, senin yüzünden diyoruz; ben bunu yapacak gücü kendimde bulamadim demek yerine.
bir de net cümleler kurun mesela. ben ima edeyim o anlasın demeyin, seviyorsanız söyleyin. bıraktığınız boşluklar keyfe göre doldurulmasın.
-------
bağlamı değerlendirmiyoruz. karşımızdaki başka duygularla savaşırken size gül atsın istiyorsunuz, bencillik yapıyorsunuz. her mesajin yeri ve zamanı vardır. öyle zaman yaşarız ki bir kelimemiz hiç beklenmedik tepkiye neden olur. halbuki her zaman yaptığın şey değil mi? ne oldu da bu kez ters tepti?
------
kanalları yönetemiyoruz. mesajı yazarken cümlenin sonuna koyacağımız bir emoji, yazının ve mesajın gücünü artırır. yani mümkün olduğu kadar etkili kullanmak lazım geliyor.
------
geribildirim hani nerede? bir mesaj geldiği vakit ona cevap vermek gerekir. geciktirmek de bir anlam ifade eder. cevapsız bırakmak ise şahsım adına saygısızlık barındırır. geribildirimi etkili kullanabilmek için mutlaka teyit etmemiz gerekir aldığımız mesajı. en çok yanlış anlaşılmalar hep bu yüzdendir. ben ne söyledim, o ne anladı dememek için hemen bir "did you mean...?*" geçin altyazıda :) doğru mu anladım, bunu mu demek istedin diye sormaktan çekinmeyin. kafanızda kurmaya çalıştığınız aslında iletilmek istenen olmayabilir.
------
yazarken epey yoruldum, uçuşan düşünceleri bir araya getirmek bir hayli zor oldu. laf lafı açar, asıl vermek istenen mesaj kaybolur gider. sonra oldu mu size iletişim kazası :) o sebepledir ki emniyetli davranmak gerek. kemerinizi takın efendim, kemer önemli.
devamını gör...
mustafa sarıgül'ün anketlerde birçok partiyi geçtik demesi
evde yapılan partileri falan kastediyordur, çok da dikkate almamak lazım bu açıklamaları.
devamını gör...
sardoğan
muhabbetinin de yazdıkları kadar güzel olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğim yazardır. nickaltına şu ana kadar bir şey yazılmamış olmasına gerçekten çok şaşırdım. olsun, ilk kişi olmak da mutlu etmedi değil*. memnun oldum, iyi sözlükler*.
devamını gör...
küçük prens
eğer ileride buralar değerlenir ve bu entry de nujiyan tarafından okunursa şayet, birkaç söylemek istediklerim var. senin altını üstünü çizdiğin küçük prensine ben de kendimce eklemeler yaptım. bazı yerleri çıkarıp, bazı yerleri ekleyerek kendimce kendi hayatıma yordum. daima başucu kitabım olduğunu zaten biliyordun. her zaman benimle olan kitabını ev arkadaşım benden habersiz okumak için alıp kaybetmiş. yaklaşık 3 yıl oldu. sadece bilmeni istiyorum. aynısını aradım taradım ama bulup da anılarını yaşatamadım, özür dilerim. bana hissettirdiği hâlâ aynı *
devamını gör...
biten şişeye atılan izmarit
üniversitede öğrenci evinde biraz üşengeçlikten, biraz serkeşlikten, bir şişeye yarısına kadar su koyup, onu doldurana kadar izmaritleri ona atardık. kokusu burnuma geldi. off, ne pis bir şeydi o. ne pismişiz. gençlik işte, yoksa şimdi çok mecbur kalmazsam, yapmam.
devamını gör...
knut hamsun
açlık kitabının yazarıdır. küçüklüğünden beri okumayı ve yazılar yazmayı çok seven, sürekli bir şeyler ortaya çıkarmak için çabalayan ve bunu da açlık ve yoklukla başarmaya çalışan bir genci anlatıyor. ödünç bir battaniye ile yaşamını idame ettirmesi kazandığını da yazılar yazmak için harcaması, bunca yokluğa rağmen gururlu bir yardımsever olması hayranlık uyandırıyor. bana bir bakıma bu okuma yazma aşkı (bkz: martin eden)karaktareni anımsatıyor.
devamını gör...
bir erkeğin en güzel yeri
sadece sevdiği kadın için atan kalbi. "ay olabilir mi öyle bir şey?! lütfen olsun çünkü" diyoruz.
devamını gör...
çiğli sasalı doğal yaşam parkı
izmir büyükşehir belediyesi'nin 2016 yılında kurduğu avrupa hayvanat bahçeleri ve akvaryumlar birliğine üye olan ve hayvanların doğal yaşam koşullarında bakılmasını esas alan doğal yaşam alanı.
binlerce ağaç ve bitki çeşitliliği ile dikkat çeken parkta 425 bin metrekare alan üzerinde 1500'e yakın hayvan, 240'tan fazla da bitki türü bulunuyor.
parkın içindeki çocuk hayvanat bahçesinde pony atlar, cüce keçiler, kamerun koyunları, tavşan, tavuk, hindi, kaplumbağalar yer alıyor.
binlerce ağaç ve bitki çeşitliliği ile dikkat çeken parkta 425 bin metrekare alan üzerinde 1500'e yakın hayvan, 240'tan fazla da bitki türü bulunuyor.
parkın içindeki çocuk hayvanat bahçesinde pony atlar, cüce keçiler, kamerun koyunları, tavşan, tavuk, hindi, kaplumbağalar yer alıyor.
devamını gör...
firavun'un denizin yarıldığını gördüğü halde hz musa'yı takip etmeyi bırakmaması
yaptığım tarihsel araştırmalarda büyük dedem "firavun tuthmosis" olduğunu düşündüğüm kişinin kendi hırs ve kibirlerinin sonucu olarak o an da doğru karar verememesi ve helak olması durumudur.
devamını gör...
gece saat 2'de sözlüğe giren kadının asıl amacı
bana amacımı sorgulatan başlık. düşündüm bulamadım .
devamını gör...
başlık
sözlükte, bir yazar hakkında iyi kötü fikir edinmek için oldukça kullanışlı olabilen özellik.
yazarların profilinde, kapak fotoğrafının hemen altında bulunur ve tıkladığınızda o yazarın açtığı başlıkları bir liste halinde karşınızda görürsünüz.
eğer sözlükte yeniyseniz ve kim trolldür, kim siyaset/gündem konuşmayı sever, kimin alanı sanat/edebiyattır gibi sorularınıza bu buton sayesinde cevap alma ihtimaliniz vardır. zira yazarların, istisnalar dışındaki büyük bir kısmı, ilgileri ve bilgileri olan konulara ilişkin başlık açmayı tercih ederler.
yazarların profilinde, kapak fotoğrafının hemen altında bulunur ve tıkladığınızda o yazarın açtığı başlıkları bir liste halinde karşınızda görürsünüz.
eğer sözlükte yeniyseniz ve kim trolldür, kim siyaset/gündem konuşmayı sever, kimin alanı sanat/edebiyattır gibi sorularınıza bu buton sayesinde cevap alma ihtimaliniz vardır. zira yazarların, istisnalar dışındaki büyük bir kısmı, ilgileri ve bilgileri olan konulara ilişkin başlık açmayı tercih ederler.
devamını gör...
homofobik bireylerin homofobik olduklarını kabul etmemesi
homofobik değilim amaaa....
devamını gör...
galileo galilei
bilime olan katkıları dışında bilim felsefesi açısından çok önemli şeyler söylemiştir. "grand düşhes christina’ya mektup" bilimsel epistemolojinin mihenk taşlarından biridir. galileo, kutsal metni kendi çıkarlarına yönelik bir kalkan olarak kullanan kişileri hedef aldığı bu metninde kopernik modelinin inancın konusu olmayan fiziksel bir gerçeklik olduğunu, bu açıdan yadsınmasının mümkün olmadığını dile getirir. mektup boyunca sürdürülen tartışmadan çıkartılabilecek en dikkat çekici sonuçlardan ilki, galileo’nun fiziğin alanı ve etiğin alanı arasında yaptığı ayrımdır. konu edinilen (doğa veya doğaüstü) nesnenin ontolojisine göre kullanılan yöntem ve referanslar değişmek durumundadır. bu açıdan fiziksel varlığı anlamak imandan farklı, kendine özgü bir yöntemi gerektirecektir. tüm hakikatine rağmen incil’in en temelde bir fizik kitabı olmadığını belirterek dünyanın hareketi veya hareketsizliğinin teologların değil, akıl ve duyu aracılığıyla araştırma yapan bilim insanlarının konusu olduğunu belirtir. bu yüzden her ne kadar teoloji galileo’nun deyimi ile bilimlerin kraliçesi vasfına sahip olsa da konu ve yöntem bakımından kendinden farklı ve aşağı disiplinlerin çalışmalarını değerlendirecek ölçüt olmamalıdır.
bu sınır belirlenimi modern bilimin gelişimi açısından önemli bir adımı oluşturur. 17.yüzyılda yapılan bilimsel devrimin ne menem bir şey olduğu tam da bu minvalde -yani olgu değer arasında yapılan ayrımdan itibaren anlaşılır olur.
bu sınır belirlenimi modern bilimin gelişimi açısından önemli bir adımı oluşturur. 17.yüzyılda yapılan bilimsel devrimin ne menem bir şey olduğu tam da bu minvalde -yani olgu değer arasında yapılan ayrımdan itibaren anlaşılır olur.
devamını gör...
insanları itici yapan detaylar
yandaş olması en büyük etken.
devamını gör...
sözlüğün en yakışıklı yazarı olmak
bence portre ve boy resmi ile tanımlanması gereken başlık.
ya yalansa.
ya yalansa.
devamını gör...
cahil kesimin aşırı anlam yüklediği şeyler
düğün.
devamını gör...
ak parti sayesinde azalarak biten şeyler
hayatım, umudum , gençliğim, hayallerim
devamını gör...