24 ayar diye de geçer ama saf altın değildir. içinde sertleştirmesi için bir miktar da bakır bulunur.
devamını gör...

ingilizce'deki assassin ( suikastçi) kelimesi haşhaşin kelimesinden gelir. hasan sabbah ve müritlerinin haşhaş içtiklerine inanan diğer mezheplerdeki müslümanlar onlara bu ismi vermişler. tarikat, suikastleri ile ünlü oldukları için o zamana dek lügatta bulunmayan kelime ingilizlere arapçadan geçmiştir.
(bkz: hasan sabbah)
devamını gör...

yüzde 80 i kadın olan liste. liyakat yok. tanımların içeriğini geçtim 'höt' yazsa 50 like alacak kişiler ilk 3 hele. müthiş güvenilirliği tam liste. liste gibi liste.
devamını gör...

özellikle pazar gününü üşenerek geçirmek isteyenlere gelsin. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güldür güldür skeçlerinde yer alan "kem gözlü şevket" ile literatürümüzde sağlam yer edinen sözdür. açgözlülüğü ve nazarı temsil eder. gülerken düşünmüyor insan da, böyle uzaktan bakınca ne çok haset içeriyormuş.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

3. 4. tanımı yazsa bile bir şekilde başlıklar başına kalan yazar.

moderatör mü? yok öyle bir şey.
devamını gör...

freelance işler genelde böyle görülüyor bizim toplumda.
devamını gör...

durduk yere kendimizi ifşa edeceğiz yani!
ya o hoşlanmıyorsa?
ben yokum.
devamını gör...

podos*ve logos* kelimelerinden türetilmiş yunanca kelimedir.
ayak hastalıkları üzerine tedavi ve bakım hizmeti sunan sağlık alanında bir bilim dalıdır. bu mesleği icra eden kişilere podolog denilmektedir.
devamını gör...

tüm yazarların mevlid kandilini kutlayan yazar başlığıdır.
devamını gör...

eurovision şarkısıdır.

(bkz: deli)
devamını gör...

alber camus'nün başyapıtı olan kitap. camus bu kitabında da aslında varoluşçu felsefe ve kendi felsefesini bizlere roman yoluyla anlatmıştır. camus yaşamın çok fazla ciddiye alındığından ötürü varoluşsal sancılar çekildiğini, yaşamın da intiharın da absürd olduğunu bir çok eserinde bizlere anlatmaya çalışmıştır. bu kitapta kahramanımız meursault adında bir fransız'dır. hayatı umursamayan, kayıtsız, işiyle evi arasında yaşayan, apartmanındaki komşularına bile kayıtsız bir adamdır. o kadar umursamazdı ki annesinin ölümünden bahsederken: bugün annem öldü belki de dün, bilmiyorum. diye bahsederer. sıkılıyordur. bir gün hiç alakası olmayan bir durumda bir cinayete karışır ve cezayir'li bir arap'ı öldürür. sonrasındaki yargı süreci inanılmazdır. idamla yargılanır. hakim cinayetten çok annesinin ölümüne ve yaşamına kayıtsızlığına odaklanır. o ki sanki cinayet işlemesi değil de bu umursamazlığı yargılanır mahkemede. bu sebeple idam karşıtlığı çerçevesinde de değerlendirilmiştir yayınlandığı dönemde. varoluşçu felsefeye ilgi duyanların yabancı'yı ve camus'nün diğer kitaplarını -özellikle sisfos söyleni- mutlaka okumalarını öneririm. kitapta kendisine bile yabancı olan bir adamın hayat karşısında ne kadar yabancı olabileceğini ne kadar yabancılaşabileceğini göreceksiniz.
ülkemizde zeki demirkubuz kitaptan etkilenerek ve esinlenerek "yazgı" filmini yapmıştır. zeki demirkubuz da varoluşçu felsefeden çok etkilenen yönetmenlerimizden.
devamını gör...

yoktur. fakir kızın elinde 10 binlik telefon var. yollar 5 dk sürüyor istanbul trafiğinde. vee gidilen hastane hiçbir zaman söylenmiyor.
devamını gör...

1941-2011 yılları arasında yaşamış ses sanatçısıdır. asıl vatanı bir afrika ülkesi olancape verde'dir. müzisyen bir aileden gelmesine rağmen babasını erken kaybetmiş olması sebebiyle çocukluğunun uzun bir bölümünü yetiştirme yurtlarında geçirmek zorunda kalmıştır. çorap ve ayakkabı giymeksizin sahne alması sebebiyle; ''çıplak ayaklı diva'' lakabını almıştır. şehrinde ki barlarda bir süre sahne aldıktan sonra fransa'ya yerleşmiş ve fransızca şarkılar yazıp söylemeye başlamıştır. ölmeden önce son günlerini geçirmek istediği ülkesi için yazdığı şarkı ise en bilinenlerinden; ''sodade'' isimli şarkıdır.

kulaklarınızın pasını silmek için bir iki eserini bırakalım;

salif keita & cesaria evora - yamore
cesaria evora- petit pays*
cesaria evora- besame mucho
devamını gör...

normal davran kanka seninki geliyor sözünden sonraki tüm tavır ve hareketler bütünüdür.
devamını gör...

sofraya oturup karın doyurduktan sonra, sofranın sahibine kesene bereket dememek gibidir.
terbiyesizliktir, aile terbiyesi almamaktır.
ne biçim çocuklar yetiştirmişsinizdir, zehir zıkkım olsundur.
bak yine sinirlendim.
devamını gör...

iki gündür arıyorlar.
-ben,eda internet alt yapısından arıyorum,
(nasıl yani?)
-anlayamadım,nerden arıyorsunuz?
-türknetten arıyorum internet hızınız hakkında bilgi almak istiyorum.
-ben iptal ettim bir ay önce
-peki teşekkürler..

iyi güzel de bu numara türknet numarası değil muhtemelen.
iki gün sonra tekrar:
- ben eda, türk telekom’un zamlarını bildirmek için aradım ... hanım.
(küfür eden bir insan değilim ama istemsizce şimdiye kadar bütün duyduklarım kafamda trompet çalıyor)
sesim sertleşti,karşımdaki adımla hitap ediyor bir de.
sizi şikayet edeceğim, deyip kapattım.

karşı taraftaki böyle bir şikayetin nasıl olsa bir işe yaramayacağını biliyor ve yarın kimbilir kimlerin canını yakmak üzere harekete geçecek.
* 0850 533 03 99 bu numara
devamını gör...

sabah uyandım, tek gözüm açık, elimde telefon. önce interneti açtığım anda yağan bildirimlere şöyle bi göz attım, sonra kafa’ya girip takip butonuna bastım, var mı bişiler? okuyam da okurken ayılam, yok. beni aniden ayıltacak bir şey yok, okurken hafif hafif dikkatimi uyarıp da zihnimi uyandıracak bir şey de yok. çıktım, instagram’da kedi köpek fotoğrafı baktım. tamam tamam, keşfetime güzel güzel kızlar da düşüyor, onlara da baktım. neyse. twitter? meh. sabah sabah algılayamayacağım kadar çok meme var. organ olan değil fesatî, anadolu ellerinde caps diye bilinen şey işte. yok, kalkayım en iyisi.

tuvalete gittim. yüzümü yıkarken güneş aklıma geldi. allah allah ne kadar da beklenmedik bir enişte öpüşü bu, güneş ne alaka? tamam sık sık okuyorum hatta vaktim olduğunda gerilere gerilere gidip önceleri yazdıklarını da ama, ben daha yeni uyanıyorum. ayılmaya çalışan zihnimde güneş ne arıyor? geri sar, şu filmi makinist geri sar…

yeşilevham… nickaltı girmiş güneş’e, okumuşum gözucuyla. herkes gibi onun da, herkes gibi benim de ilk zamanlarda düştüğümüz hatayı birilerinin tekrarlamasından dem vurmuş. zihnim oradan çekmiş güneş'i meğerse. uyanmaya çalışırken oyun hamuru gibi oluyor beyin, yakalayamıyosun bi türlü.

neyse. güneş, naber? ben pek nickaltı girmem, bu da böyle bir yanımdır ama bi yandan da bu da böyle bir anımdır. sabah sabah zihnimde ne işin var? neyse, uyandım. şaka elbet, zihnimde sana ve yazdıklarına yer açmaktan keyif duyuyorum, bundandır ki zaten okuyorum.

- hitabı özneden al, kitleye geri ver.

“ben cesur değilim onun kadar” demişti nickaltımda kendileri bir gün, yazdıklarıma gönderme yaparak. düşüncelerimizin hızına yetişememe konusunda ne kadar haklıysa, bu çıkarımında da bi o kadar yanılıyordu. kendisinin yalın, olduğu gibi, doğal ve içten, samimi üslubunun yanında benim üstü bol bol kapalı, çokça göndermeli ve çokça katmanlı yazım tarzıma dair nasıl böyle bir yorumda bulundu o zaman da anlam verememiştim, şimdi de veremiyorum. aslında ben bu ortama, onun kadar net ve açık şekilde yazmaya gelmiştim ama başaramadım. sonuç, yazdıklarımın yüzde yüzünü benim, yüzde doksan beşini tek bir kişinin anlayabildiği, kalanınınsa yüzde ellilerde dans ettiği bir konuma getirdi beni. olsun varsın. yani güneş, senin yazma konusundaki açıklığın beni döver, böyle de devam et lütfen.

2000 karakter nickaltı mı olur? oldu valla ve yine valla, kısa kestim. sörry.
devamını gör...

pembesi mi? arkadaşlar bim'e ya da kafastore'a me zaman gelir tahmini? çunkü ben hala mesajınız var turuncusuyla idare ediyorum.
devamını gör...

"insan bir kere birine geç kalır ve bir daha kimse için acele etmez."
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim