allahın belası yaprak dökümü'nde 93. bölüme gelmişken biraz da küçücük yüreği yorgun ve çaresiz olan sedef'i deşmek için açtığım başlıktır.

kimilerinin masum ve çocuk, kimilerinin sinsi bulduğu sedef'i ben saplantılı ve sapık* buluyorum. bu beyanla başlamak isterim.

hayatınızda bir insanı arzu nesnesine dönüştürdüğünüz (ki bunu aşk, platonik aşk veya kara sevda diye nitelediğiniz) zamanları bir düşünün. ciddi ciddi oturup düşünün. karşılaştığınız şey müthiş bir öz değersizlik duygusu ve işsizlik hali olmazsa gelin suratıma tükürün. sedef'in durumu da tam olarak bu.

bir fotoğrafa aşık olmak durumunu başka bir şeyle açıklayamıyorum. bu aşkın büyüyüp büyüyüp insanı pencerelere tünemiş bir stalker'a dönüştürmesini hiç anlayamıyorum. sedef'i şu anda izliyor olsaydık 96 tane feyk hesaptan şevket'i taciz edip durduğunu görmemiz çok olasıydı. neyse ki o zamanlar tuşlu telefon ve sms varmış da pencerelere tünemekten başka bir şey yapamamış.

aslında çok destekleyici ve anlayışlı bir annesi var sedef'in. hayatındaki bu boş beleşliği anlamak gerçekten güç. bu kız niye okul okumuyor mesela, asla anlam veremiyorum. hayatını sağa sola savrularak, çok da bir sosyal hayatı ve arkadaş çevresi de olmadan ve çoğunlukla evde geçiriyor. elinde de pek kitap mitap gördüğümüz yok. vizyonsuzlukla harmanladığı boş beleşliği eritip obsesyona dönüştürerek var oluyor küçük yürekli sedef...

burada iş derken kastettiğim aslında düzenli olarak gidip geldiğimiz bir işten ziyade, tutku ve yaşam amacı sanırım. çünkü aynı durumu leyla'da da görüyoruz, çalıştığı dönemlerde de, çalışmadığı dönemlerde de. leyla'yı biraz daha makul bulabiliyorum çünkü oğuz'la bir flört, bir tecavüz ve bir evlilik atlattı. üstelik günün sonunda öz değersizlik duygusuyla yüzleşmeyi de başardı.

sedef ise evli barklı adamların yolunu gözleye gözleye zottirik dramalara sürüklenip durdu. ne zaman ki moda tasarımla alakalı bir hedef edindi, biraz eğitim almayı akıl etti, ancak o zaman bu saplantıyı sağaltmaya dair bir pencere aralayabildi. ferhunde'nin sedefle ilgili yaşadığı rahatsızlık son derece haklı ve son derece anlaşılabilirdi. şevket evleniyor diye intihara kalkışmasına değinmiyorum bile, daha o anda neyir hanımın sedef'i iyi bir psikoloğun terapi koltuğuna emanet etmesi gerekirdi.

bunu konuşma ihtiyacı duymamın nedeni, aslında etrafımızda, güzel sözlüğümüzde ve gerçek yaşantımızda da böyle insanların epeyce fazla olması. yine her zaman olduğu gibi hormonlarımızın coştuğu ve kimlik karmaşamızın en yoğun olduğu ergenlik yıllarını (lise - üniversite) tenzih ediyorum bu yorumları yaparken. o yaşlarda da bu durumun çok abartılı bir hal alması (sedef kadar abartılı olması yani) tabii ki normal değil ama yetişkinlik yaşamında hala bu kadar boş beleş ve çaresiz olmak kesinlikle kabul edilebilir bir mental durum olmamalı. (sözlük kezoları, duydunuz mu?)

kaldı ki ben obsesyon denen şeye de bir noktaya dek gayet ılımlı yaklaşan birisiyim. makul bir seviyede obsesyon insanı işinde gücünde titiz ve başarılı kılmaya anahtar da olabilir. ancak bu obsesyonun alanı genişleyip kendini saplantı nesnesi ile var etmeye ve değerini bununla tanımlayamaya varınca işler değişiyor.

sedef kendisine baktığında bir varlık göremediği için şevket'in beğenisi ile var olmaya çalışıyor. kendisine bir etik kurallar bütününden, tecrübelerden, hatalardan ve derslerden, başarı ve başarısızlıklardan bir kimlik inşa edemeyen herkes gibi, bir başkasının aynasında kendisini kıymetli kılmaya uğraşıyor.

bence hem sözlükte öz değer sorunları ile boğuşan kezolar, hem zaman zaman bahsettiğim şırdan queen, hem de sedef kendisini değersiz bulmakta çok haklı bu arada. ben de hepsini çok değersiz buluyorum. salt var olmuş oluşumuzun bizi değerli kıldığı bir nokta tabii ki var, o nokta da temel insan hakları bildirgesi ile sınırlı bence kgjfndkf. koşulsuz sevgi ve kabul, şanslıysak çocukluğumuzda ebeveynlerimizle deneyimleyebileceğimiz bir durum. yetişkinler için ise değerli olma ve değerli hissetme durumunun ne mutlu ki koşulları var. en birincil olanı da karakter sahibi olmak. çünkü karakteriniz olduğunda o karakterin sınırları çerçevesinde yaşamaya gayret ediyor ve bir kimlik bütünlüğü inşa ediyorsunuz zaten. burada karakter sahibi olmak ve ona uyumlu yaşamak derken esneklikten uzak ve sabit bir zihinsel ve duygusal ön kabullere kendimizi sıkıştırmayı kastetmiyorum. çünkü karakter öz'de bazı temelleri barındırmakla beraber yaş ve tecrübe ile birlikte kimi yerlerde esneyebilen, kimi yerlerde daralabilen ve kendini yeniden var edebilen bir şey olduğunda işlevsel ve tatmin edici bir karakter oluyor.

bireysel etik bunun bir ayağını oluşturuyorsa, ilişkiler ve eylemler de diğer bir ayağını oluşturuyor. bizler sosyal canlılarız, sadece kendimizle konuşarak kendimizi var edemeyiz. başka başka kendiliklerle karşılaşarak zaman zaman kimliğimizi doğrulamaya tabii ki ihtiyacımız var. üstelik değerli bir var oluşumuz olduğunu eylemlerle kendimize kanıtlamaya da ihtiyacımız var ki öz güven / değer duygumuzun sarsıldığı noktada kim olduğumuzu bulabilmek adına bize ışık tutacak kesinliklerimiz, çapalarımız olsun.

işte sedef bunların hepsinden, evinde oturmak ve şevket'in yolunu gözlemek dışında hiçbir şey yapmıyor oluşu ile mahrum. kendisini annesi dışında kimse ile karşılaştırmadı, başka başka ilişkilerde tanımadığı için bu halde.

kezolar ve şırdan queen için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. onlar dümdüz bencil ve kötü ya. bok gibi insanlar gerçekten.

neyse, tanımımı burada sonlandırırken herkese anlamlı var oluşlar diliyorum.
ben de kendime lale soğanı sipariş etmeye gidiyorum.
öbdm.

edit: lale için serin ve loş ortam lazımmış. adana hala cehennem gibi olduğu için lale soğanımı kasım - aralık gibi sipariş etmeye karar verdim.
devamını gör...
herkesin ergenliğinde yaptığı bir şey.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"küçücük yüreklere kocaman obsesyonlar sığdırmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim