kur'an vs hadisler

şüphesiz ki bu kur’ân, en doğru olana iletir ve salih amel işleyen müminleri, onlara büyük bir ecir olduğu (gerçeğiyle) müjdeler. (17/isrâ, 9) şeklindeki ayetten de anlaşılacağı üzere allah için kur'an olan vs.

abi seni sandelyeye bağlar 4. kattan atarız abi.
şeriat istiyor ben abi.

kuran yüce allah'ın sözüdür.

hadisler ise rivayettir yani dedikodudur.

elbette dinin tek kaynağı kutsal kuran'dır:

www.kurandakidin.com/

kuran bazı konularda sizi engeller, yapacağın şeye mani olur. böyle anlarda ulemaya danışıp deyim yerindeyse yasada boşluk ararsın, yapmayı düşündüğün o işi dine uydurmaya çalışırsın. baktın o konuda bi boşluk yok, bulamadı hiçbir alim o zaman açarsın hadis kitaplarını. sanki kitap hadislermiş gibi onlarda bi açık ararsın ve öyle ya da böyle bulursun. çünkü hadisler kuran kadar keskin ayırmaz meseleleri ve hadise uysan da uymasan da kanun olmadığından gönlün rahattır. diyeceksiniz ne alaka, biliyorsa kişi kanun bu değil niye uymuyor, ben de size diyeceğim ki o kanun zaten o işi yapacak olana değil diğerlerine göstermek için uydurulan bir şey.

1400 yıllık kitap ve değişmeden gelmiş ama bi bakın dünyadaki müslümanlara, ibadetlerine, itikatlarına. tek ve değişmez olan kitaptan bu kadar ayrık fikirler çıkar mı? çıkıyorsa bilin ki çıkarlar ona göredir.

hani marjinal bizdik

kur'an peygamberden yıllar sonra kitap haline getirilmiş. o zamana kadar hadisleri rivayet eden insanlar tarafından yine kulaktan kulağa taşınmış. aaa aynı hadisler gibi?! ne ilginç değil mi? e şimdi bu adamlar hadis rivayet ederken uydurduysa pek ala ayet de uydurabilir? hay allah! e şimdi hangi ayet uydurulmuş hangisi gerçek nereden bileceğiz ki? tüh!

hadi gel şimdi müslüman olmak isteyen bir adamı kur'an'ın ilahi kitap olduğuna, hiç değişmediğine ikna et. adam sana diyecek ki birader kur'an'ı sana ulaştıran adamları hadis dedikoduculuğuyla, uydurmakla itham ediyorsun. aynı adamların ayet uydurmadıklarını ne biliyorsun? güvenmediğin adamların eline tutuşturduğu kitaba nasıl inanıyorsun?

hadi buyur.

bir fıkrayı aklıma getirmiş versus.

bir askeri kışlada alay komutanı albay yarbaya emir verir;

- yarbayım, bu gece saat 02:30 civarında ay tutulması başlayacak. erbaş ve erleri saat 01:30'da uyandırın. saat 02:15'te içtima alanında hazır olsunlar. erbaş ve erlerin bu doğa olayını izlemelerini istiyorum. ayrıca yarın tüm personel komple birlik içi izinli sayılacak. gerekli tedbirleri alın.

yarbay; "emredersiniz komutanım" diyerek alay komutanının yanından ayrılır. emri binbaşıya iletir. binbaşı yüzbaşıya, yüzbaşı üsteğmene derken emir silsile yoluyla nöbetçi çavuşa kadar gider. nöbetçi çavuş koğuş nöbetçisine emri iletir;

- nöbetçi bu gece tüm askerleri saat 00:00'da uyandır. hatta yat saati 23:00. askerleri hiç yatırmayın; direkt saat 01:15'te içtima alanında toplansınlar. gece saat 01:30'da albay yarbayı tutuklayacakmış, biz de izleyecekmişiz!

fıkra bu kadar. konuyla bir alakası var mı bilmiyorum fakat aklıma geldi işte!

kutsal kuran bugün için elimizdeki tek dini kaynaktır:

emre1974tr.blogspot.com/202...

kuran'da 20'den fazla ayette allah ve resulune uyun, resulun sozunden cikmayin, resulu hakim tayin edin, resule uyan allah'a uyar diye emir var

kuran tabiki daha ustundur, ama hadisler dinde kaynaktir. bunu bilmemek icin kuran okumamis olmak lazim.

kuranci kadinlarla her turlu tartismaya da varim dm gelmeleri yeterli. erkeklerle tartismiyorum.

kendisi hayattayken kur'an'ı bile derleyip kitap yaptırtmadan dini yaşayan, sözlerini yazılı hale getirip miras bırakmaya ne tenezzül ne de tevessül etmiş olan peygamberin davranışını örnek alıyorum lol.

müslümanların çok fazla sevilmeyen itici özellikleri vardır da ben en çok yahudiliğin ve hristiyanlığın dini metinlerine dil uzatmalarına ayar olurum, ontolojik olarak bir tanrı'ya da inanmam. bu metinler tarihsel kayıtlardır ve saygı gösterilmemesine ayar olmam da bununla alakalı.

işte efendim tanrı önce kutsal metinler yollamış da sonradan bunlar tahrip edilmiş falan filan. ulan dalyaprak, bu metinleri bile isteye değiştiren zaten kendileri. yahudi aydınlanması haskalah sürecinde bazı metinler zaten bilerek ve isteyerek görmezden gelindi. hristiyanlar neredeyse bir yarışma edasıyla kendilerine inciller belirlediler. antik dönem ve orta çağ'da yazılanve kutsal olarak görülen yahudi metinleri sadece hikayeden ibaret. yahudilik bir din değildir, bir kültürdür. bu metinler çok önce yaşamış insanların mirasıdır.bir kimliktir ayrıca ve ateist olsanız da bu kültürü sürdürmeniz gerekir çünkü hayatta kalmanız buna bağlıdır.

kuran ve hadisler bazıları için önemli olabilir ancak dini metinler değiller. muhammed adında birisi yaşadıysa eğer yahudi değildi ve bu yüzden peygamber olmasını geçtim iddia etmesi bile mümkün değil.

dini metinler toplumların değişen ihtiyaçlarına göre değiştirilebilir. dini kurumlar toplumun o halki durumuna göre pozisyon değiştirebilir. islamda bunların hiçbiri yok. islamın batılı toplumlarla temas edebildiği bir nokta yok.

kur'an ve hadisler arasında anahtar-kilit ilişkisi vardır çünkü kur'an'daki bazı olaylar, hadislerle açıklanır. nasıl ki tevrat için talmud neyse kur'an için de kütüb-i sitte odur. her iki kutsal kitabın da hadis kaynaklarıyla birlikte tefsiri yapılır.
örneğin kur'an'da namaz kılın der fakat namazın nasıl kılınacağı söylenmez. işte, böylesi önemli dini konularda hadislerdeki uygulamalara bakılır. zaten dine göre kur'an, tanrı'nın; hadisler de muhammed'in sözleridir.

ibadetlerin nasıl yapılacağını da sadece kuran açıklar. buna karşılık hadisler adı verilen dedikodular dini hiçbir şeyi açıklamaz.

kutsal kuran, namaz dahil tüm ibadetlerin bütün ayrıntısını verir: www.kurandakidin.com/2011/1...

salla babam salla... haydi getir o namazın nasıl kılınacağına dair peygamber sözünü?

ayette diyor ki " deki: bana ve size ne yapılacağını bilmem" ahkaf 9.

hadiste peygamber cennetlik kişilerin ismin açıklıyor, kevser ırmağından testi ile su vereceğini ve şefeğat edeceğini söylüyor.

ayette " sen nerden bileceksin somsaati?" diyor peygambere. ahzap 63. şura 17.a

hadislerde peygamber ,sayfalarca som sağatın nasıl kopacağı ile ilgili bilgiler veriyor.

şimdi ehli sonni dindarlar ve ehl-i sunni atayistler! lafın tamamı eşşşaa denir!

islam, diğer dinlere ait kitapların o din ruhbanlarınca tahrif edildikleri iddiasıyla gelmiş, doğrudan tanrı buyruklarından oluşan tanrının orjinal kitabında yazanlara uyulması, tanrı ile kulu arasına girerek tanrılık taslayan ruhbanlara inanılmaması gerektiğini söyleyerek yayılmıştır.
yani temel referansı, doğrudan tanrı tarafından bildirilen buyrukların bulunduğu orjinal kuran kitabı ve ruhban sınıfı reddetme ilkesi. onu diğer dinlerden ayıran ve var olmasına gerekçe olan iki temel tez bunlardır.
şimdi mi ne deniliyor.?
-sadece kuran, islamı anlamaya ve yaşamaya yetmez. kurandan başka kaynak tanımam diyen de kafirdir.
-hadislerle kuran esasen çatışmaz. ama çatışır gibi görülüyorsa ulemaya (ruhban) sorulur, ulemanın dediği artık kuran (ayet) hükmündedir. kuranda başka türlü bildirilmişse bile..
özetle: islam diğer dinlere yöneltip kendisine varlık nedeni saydığı iki temel referansı da yıkmış; ulema(ruhban) ve onların yorumları olan söylenceler (hadisler)in kuran hükmünde uyulacak kutsallıkta olduğunu iddia eder hale gelmiştir. ki bu, tanrının gönderdiği din için tanrıdan fazla bilgili olma iddiasıdır. islami literatürde allaha eş koşmak, ona üstü!lük taslamak yani şirktir ve en büyük günahtır.
evet islamın getirildiği nokta budur. bunu siyasal islam sayıp bunun dışında bir islam da yoktur maalesef. bir din mezhepsiz yaşayamıyorsa, yaşaması için de gerekçe kalmamaktadır. çünkü o, mezhepsiz tanrı ve mezhepsiz peygamberlerinin dini olamaz.

kafanız çok basıyorsa kuranı yorumlayın ona göre yaşayın. ahirette de biz böyle anladık dersiniz. islamın peygamberi gerek sözleri gerek davranışları ile örnek olmuştur. iman edenler de o’nu kendilerine örnek alırlar. namaz kılarken farzları ihmal etmeyiz ama sünnetlerini de mecbur olmadığımız halde içimizden gelerek ve sevabını yalnızca allahtan bekleyerek kılarız. abdest alırken kolunu yüzünü ayaklarını yıkar başın dörtte birini mesaj ederiz ama peygamberin sünneti olan ve ağız ve burun ve kulakları da temizleriz. böyle yaparken daha çok mutlu oluruz. yürüyüşümüzde konuşmamızda eşimize çocuklarımıza davranışımızda hayatın her anında örnek alınacak bir önderimiz olduğunu biliriz.

aklımıza yatmayan hadisler için kafamıza silah dayanmıyor. lakin bu bütün hadisleri de reddetmek demek değildir.


“doğrusu bu kur'an’da, kulluk eden kimselere bildiri vardır. biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (enbiya, 21/106-107)

adam tevratın niye iptal olduğuyla alakalı girdi girip kuran'ın da böyle olması gerektiğine bağlıyor mevuzuyu, helal olsun. hadislerin hepsi uydurmadır ve kuran; hadislere inanmayı teşvik etmeyi geç inanmamayı emreder. muhammed resul kafasına göre kuranı açıklamayaz, açıklayacak olsaydı şah damarından gireceğini söyleyerek yüce allah kendisini tehdit eder ve bu kuranda geçer. hadislere inanıp yola devam etmek demek ve bu böyledir demek adeta küfre düşmektir ve küfür şirktir.

yüce kuranı (tefsirsiz, sadece mealini) okuyarak öğrenin bu yüce dinin ne olduğunu artık. kuranı okursanız ayrıca müslüman ne demek onu da öğrenirsiniz. hadis, gelenek-görenek ve mezhep (şafi, hanefi ne ararsan var) gibi babadan-anadan geçen dinlerden uzak durunuz artık. tek gerçek kurandır, okuyunuz. bir kere de değil, şöyle en az 5-6 kez okuyunuz!

edit: bir takım kelimesel düzeltmeler.
edit2: bazı arkadaşlar kendilerince bir "gerçeklik" uydurup, bununla iman etmeyi birbirine bağdaştırmayı denemiş, onlara sözümdür: yüce allah'ın dinine inanmak ve kuran'ın ondan geldiğine inanmak bir "inanç" meselesidir. biz yüce kuran'ın direkt allah'tan geldiğine inanıyoruz, iman ediyoruz ki bu herkesin yapması gerekendir. bunu kimseye ikna etmek zorunda değilsiniz, kaldı ki muhammed resul'de kimseyi ikna etmek zorunda değildi; kuranla sabittir bu durum. yok "kuranı yazanlar aynı zamanlarda hadisleri yazan kişilerdi, onlar hadisleri uydurduysa kuranı da uydurmuş" diyebiliriz diye bir kavram ortaya sürerek insanların "iman" meselesi olan mevzuyu bulandırmayınız. böyle suyu bulandıran şeyler söyleyip insanları hadislere iman etmeye mahkum edemezsiniz.

bazı arkadaşlar da kurandan deliller getirmeye çalışmış ama kuran'ın "resul'e uyunuz, ona uymak bana uymaktır" dan kastı kuranın kendisine uymanızdır. muhammed resul kuran'da anlatılandan başka hiçbir şey anlatmaya yetkisi yoktur, ki yukarda bunun örneğini delillerle verdim şimdi yazıyorum o delili:
"eğer peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık. hiçbiriniz buna engel de olamazdınız" (kuran, hakka 44-47).
aslında peygamber diye bir kelime yoktur, kuranda geçmez. kuran'da muhammed, resul veya nebi olarak geçer. resul demek "elçi" demektir. elçi demek efendisinin sözlerini "birebir" olarak aktaran kişi demektir. bizim resul'e imanımız bundandır; allah'ın elçisi olduğunu tasdik etmemizdir ki bunun da sebebi mucizevi kuran'ın kendisidir.

bir arkadaşımız da "kuran'ı yorumlayınız" gibi anlam kargaşası yaratacak bir kelime kullanmış. kuran'ı kimse yorumlayamaz arkadaşım. kuran kendi kendini açıklayan bir kitaptır. ya içindekilere uyarsın/iman edersin ya da uymazsın. kimse kafasına göre kuran'a yorum getiremez. bu anlayıştan vazgeçmen dileğiyle. kuran'ı okuyarak anlayabilirsin ama.

dip not: kuran'ı tercüme etmek yorumlamak değildir.

son sözüm ve uyarım: arkadaşlarım siz eğer hadislere iman etmek istiyorsanız ve bunda kararlıysanız devam ediniz ama kimseyi buna ikna edemezsiniz. bu kuranla yasaklanmıştır. "bu elçi’ye kim itaat ederse allah'a itaat etmiş olur.(ey elçi,) yüz çeviren çevirsin; seni onlara bekçi olasın diye elçi yapmadık." (kuran, nisa 80)
kuran'a iman bir "iman" meselesidir! bunu da unutmayınız.

dusunsene allahsin hak yol bu dogru kitap bu alin kutsaliniz diye kitap indiriyorsun ama sonra ustune hadis diye patch attiriyorsun ahaha cok iyi lan...mantikli geliyor mu size hakikatten bu? yani tek seferde dogru indiremedi ,anlasilabilir indiremedi, uygulanabilir indiremedi ve hadis denen ekstra paketlere ihtiyac duydu yani allahiniz oyle mi? hmmm sizi anliyorum....beyin bedava tabii kullanana...hatta bakin sirkin babasini yazmis kendi dinine gore yukarida bir super zeka

ulemanın dediği artık kuran (ayet) hükmündedir. kuranda başka türlü bildirilmişse bile.. oha lan allah kelamim bu diyor sonra siz diyorsunzu ki olsun ulema var. nasil islamiklerin kafalar super degil mi?

bu versusun kazananı hadisler oldu bile. milyonlarca müslüman hadislere göre yaşıyor. hatta bazıları hadisleri de geçti, mevlana gibilerin kitaplarına göre yaşıyorlar.

islamın kaynakları olur. birbirinden ayırınca herkes kendi anladığını yaşar. o yüzden bir ve beraber değerlendirmek daha sağlıklı olur. ayrıca yılların tecrübesine güvenmek mantıklı olandır. yeni akımlar ne icat edebilir ki daha fazla. öze dönülecekse yine sahabelerin yakaladığı fırsatı yakalamak lazım. yani peygamberin kendisini dinlemek. uydurma hadisi de uzmanlık alanı olanlara bırakmalıyız. bu ruhban sınıfı değil emeğe ve bilginliğe olan saygı.