yirmi beş yaşındayken neden olduğum ve hiçbir zaman pişmanlık duymadığım ölümdür.

kurt vonnegut benim edebiyat tanrılarımdan biridir. öldüğü sene de öyleydi. hakkında hiçbir zaman kötü bir şey düşünmedim. hala da ölümümün üzerinden geçen on beş sene boyunca onu büyük bir saygı ve sevgiyle anarım. hayatımın hiçbir anında da onun ölmesini istemedim. ve bu cümle büyük bir yalan. bana albert camus’den bulaşmış bir yalancılığın eseri. bir kere ölmesini istedim kurt vonnegut’ın. size tam tarihini de verebilirim. 17 mart 2007.

manhattan’daki dört katlı evinde konuşmaya başladığımızda asıl konumuz elbette ki mezbaha no:5 idi. en çok bu kitabıyla ilgili sorular sordum yazara. içtenlikle cevapladı beni her seferinde ama hep ufak bir alay ve ağzının kenarında bir pall mall sigara ile. konuşma her kesildiğinde bana da bir pall mall tutuyordu ama ben o zamanlar sadece lucky strike içiyor ve bunun çok havalı olduğunu düşünüyordum.

her seferinde uzattığı sigarayı reddettim ve konu bir süre sonra söz kedi beşiğine geldi. bu kitap hakkında konuşurken karşımda yirmi yaşında bir adam vardı sanki. o kadar heyecanlı, o kadar hüzünlüydü. akşam karanlığı çoktan çökmüş olduğu için ve bu sohbetin sabaha kadar sürmesini istediğim için titanın sirenleri ve otomatik piyano kitapları hakkında da konuşma istedim biraz ve bu konu da nerden baksanız birçok sigara ve birkaç saate mal oldu.

niyetimi belli etmek için sabah şampiyonların kahvaltısını yaparken bir yandan da bu kitaptan konuşmayı önerdiğimde hemen kabul etti. çok espirili bir genç adam olduğum için cevaben allah senden razı olsun bay rosewater dedim. zihnimdeyken komik olan espiri dışarı çıkınca anlamsız bir salaklığa döndü. yazar beni üst kattaki odada sohbete devam etmeye davet ettiğinde odaya girer girmez maymun evine hoş geldiniz diyerek salaklığımı bağışladığını gösterdi.

bu harika sohbet sabahın ilk ışıklarına kadar sürdü galapagos, mavi sakal ve kör nişancıdan da bahsettik. sonra sabah olduğunda söz verdiği üzere bana şampiyonların kahvaltısını hazırlamak üzere aşağı inmeyi önerdi yazar.

merdivenlerin başına geldiğimizde bu adamın akşam gördüğüm yirmi yaşındaki genç adam değil seksen beşine merdiven dayamış yaşlı adam olduğunu gördüm. içimde keskin bir acı hissettim. pall mall sigaralarının ona onurlu bir ölüm vaat edip tutmadığı için firmayı dava ettiği ve ilk dinlediğim an çok güldüğüm anısı geldi aklıma o anda.

yazar ölmek istiyordu ama intihar gibi onursuz bir yolla değil. merdivenin ilk basamağına adım attığında sanki yanlışlıkla olmuş gibi çarptım yazara ve aşağı doğru yuvarlanışını izledim. sonra da yardım etmek için koştum. iyi durumdaydı yazar. ufak bir pansumandan sonra kahvaltı için yorulmamasını rica ettim. ve evden ayrıldım.

bu “kaza”dan sonra 11 nisan 2007’de kafasına aldığı darbe yüzünden öldüğünü öğrendim. hem de o darbe birlikte sohbet ettiğimiz gecenin sabahında aldığı darbe idi. bu benim ilk cinayetimdi. yazarın eşi o günden sonra beni aradı. jill krementz yazarın ölmeden önce bana teşekkür ettiğini söyledi telefonda. bu olaydan aylar sonra bir kart geldi bana üzerinde yazarın el yazısı ile üç kelime vardı:

- so it goes.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kurt vonnegut’ın onurlu ölümü" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim