kuşkuculuk
başlık "sözlüğebirdahagelsemalacağımnick" tarafından 04.03.2021 01:24 tarihinde açılmıştır.
1.
bir okul olarak kuşkuculuk pyrrhon ile başlar. pyrrhon uzun zamandır tartışması dönen duyusal kuşkuculuğa ahlaki ve mantıksal kuşkuculuğu da eklemiş gibi görünmektedir. bir eylem çizgisini diğerine tercih etmenin hiçbir rasyonel gerekçesinin olmadığını savunduğu söylenir. insan yaşadığı ülkenin geleneklerine uyuyordu. insanlar okulların çeşitliliğini ve tartışmaların sertliğini gözlemleyince hepsinin bilgiye ulaştığını iddia ettiğini gördü. ama bilgi ulaşılamaz olandı. kuşkuculuk tembel insanın tesellisi gibidir; çünkü bir cahili bir bilge kadar bilgili gösterebilir. felsefi kuşkucu "kimse bilmiyor ve hiç kimse de bilemez" der. bilginin olanaksızlığını dogmatik bir biçimde iddia ediyor gibi görünüyorlar ve bunun ne kadar tutarlı olduğu tartışmaya açıktır.
pyrrhon'un öğrencisi timon tümdengelimsel mantığa yönelik önemli sorular sormuştur. her tümdengelim aşikar gibi görünen bir ilkeden başlamak zorundaydı ama bu mümkün değildi. her şeyi başka bir şeyle kanıtlamak gerekince elde edilen şey ya bir daire ya da sonsuz bir zincir olacaktı. ama günümüz kuşkucuları gibi fenomenlere dair bir kuşkusu yoktu. "balın tatlı olduğunu iddia etmek istemem ama tatlı gibi göründüğünü tamamen kabul ederim" der. modern kuşkucu için bu yalnızca yüksek olasılık olabilir. timon ayrıca hiç gözlemlenmemiş birşeyi -örneğin atomlar-geçerli çıkarsamanın imkansız olduğunu söyler ama iki fenomen sıkça birlikte gözlemlenirse birinden diğeri çıkarsanabilir.
kuşkuculuk ilginç bir biçimde arkesilaos zamanında akademi'de de kabul gördü. pek çok kişi platon'dan duyuüstü zihinsel bir dünyaya ve ruhun bedene üstünlüğü inancını almıştı ama platon çok yönlüydü ve kuşkuculuğu öğrettiği düşünülebilirdi. arkesilaos'un öğretme teknikleri önerilebilecek gibi olsa da b. russell hiçbir öğrencinin zekilik ve hakikate ilgisizlik dışında birşey öğrenmediğini söyler. akademi yaklaşık 200 yıl boyunca kuşkucu kalmıştır.
kuşkuculuk yok olmamıştır ve ms 2.yüzyılda kuşkucu sextus empiricus'un eski akademi başkanı karneades'ten almış olabileceği söylenen deneme bence çok önemli düşünceler barındırır. deneme tanrı ile ilgilidir ve kuşkucuların tanrının varlığından bahsetseler ve onlara tapsalar da inanç beyan etmek ve ahkam kesmekten sakındıklarını belirtir. tanrı'yı cismani ve gayricismani düşünenler vardır ama ona ilişkin deneyimimiz olmadığı için özniteliklerini bilemeyiz. tanrı'nın varlığı düşüncesinin kanıta ihtiyacı vardır ama bu kanıt imkansızdır. en önemli kısım ise bence kötülük sorunuyla ilgilidir: tanrı'nın var olduğunu onaylamak dinsizliktir. çünkü tanrı herşeyi kontrol ediyorsa kötü şeylerin failidir, yalnızca bazı şeyleri kontrol ediyorsa savsaklayıcı ya da güçsüzdür. bu nitelikleri atfetmek ise dinsizlikten başka birşey değildir.
sonuç olarak teolojik kuşkuculuk rönesanstan sonra bilime coşkulu bir inançla tamamlansa da ilkçağ kuşkuculuğu böyle bir ögeden yoksundu ve argümanlarına yanıt verilmeden kendisinden yüz çevrildi ve hristiyanlık zafer kazandı.
pyrrhon'un öğrencisi timon tümdengelimsel mantığa yönelik önemli sorular sormuştur. her tümdengelim aşikar gibi görünen bir ilkeden başlamak zorundaydı ama bu mümkün değildi. her şeyi başka bir şeyle kanıtlamak gerekince elde edilen şey ya bir daire ya da sonsuz bir zincir olacaktı. ama günümüz kuşkucuları gibi fenomenlere dair bir kuşkusu yoktu. "balın tatlı olduğunu iddia etmek istemem ama tatlı gibi göründüğünü tamamen kabul ederim" der. modern kuşkucu için bu yalnızca yüksek olasılık olabilir. timon ayrıca hiç gözlemlenmemiş birşeyi -örneğin atomlar-geçerli çıkarsamanın imkansız olduğunu söyler ama iki fenomen sıkça birlikte gözlemlenirse birinden diğeri çıkarsanabilir.
kuşkuculuk ilginç bir biçimde arkesilaos zamanında akademi'de de kabul gördü. pek çok kişi platon'dan duyuüstü zihinsel bir dünyaya ve ruhun bedene üstünlüğü inancını almıştı ama platon çok yönlüydü ve kuşkuculuğu öğrettiği düşünülebilirdi. arkesilaos'un öğretme teknikleri önerilebilecek gibi olsa da b. russell hiçbir öğrencinin zekilik ve hakikate ilgisizlik dışında birşey öğrenmediğini söyler. akademi yaklaşık 200 yıl boyunca kuşkucu kalmıştır.
kuşkuculuk yok olmamıştır ve ms 2.yüzyılda kuşkucu sextus empiricus'un eski akademi başkanı karneades'ten almış olabileceği söylenen deneme bence çok önemli düşünceler barındırır. deneme tanrı ile ilgilidir ve kuşkucuların tanrının varlığından bahsetseler ve onlara tapsalar da inanç beyan etmek ve ahkam kesmekten sakındıklarını belirtir. tanrı'yı cismani ve gayricismani düşünenler vardır ama ona ilişkin deneyimimiz olmadığı için özniteliklerini bilemeyiz. tanrı'nın varlığı düşüncesinin kanıta ihtiyacı vardır ama bu kanıt imkansızdır. en önemli kısım ise bence kötülük sorunuyla ilgilidir: tanrı'nın var olduğunu onaylamak dinsizliktir. çünkü tanrı herşeyi kontrol ediyorsa kötü şeylerin failidir, yalnızca bazı şeyleri kontrol ediyorsa savsaklayıcı ya da güçsüzdür. bu nitelikleri atfetmek ise dinsizlikten başka birşey değildir.
sonuç olarak teolojik kuşkuculuk rönesanstan sonra bilime coşkulu bir inançla tamamlansa da ilkçağ kuşkuculuğu böyle bir ögeden yoksundu ve argümanlarına yanıt verilmeden kendisinden yüz çevrildi ve hristiyanlık zafer kazandı.
devamını gör...
2.
hayatta kalma reflekslerimizin geliştirdiği inanılmaz gereklilik.
devamını gör...
3.
"septisizm" olarak da bilinen felsefe akımıdır.
devamını gör...
4.
kuşkuculuğun temel ilkesi bilhassa şudur:
her muhakemeye karşı onunla eşit başka bir muhakeme yürütülebilir; bu ilkeden hiçbir dogmaya esir olmamamız gerektiği sonucu çıkar.
sextus empiricus
her muhakemeye karşı onunla eşit başka bir muhakeme yürütülebilir; bu ilkeden hiçbir dogmaya esir olmamamız gerektiği sonucu çıkar.
sextus empiricus
devamını gör...
5.
“her şeyin ölçüsü insandır. her şey bana nasıl görünürse benim için öyledir. üşüyen için rüzgâr soğuk, üşümeyen için soğuk değildir. her şey için birbirine tümüyle karşıt iki söz söylenebilir”
-protagoras
her konu veya nesne hakkında tek tek bütün insanlar farklı şeyler düşünür. bütün insanların farklı kanaatleri ve düşünceleri vardır. şeylerin/nesnelerin gerçek yasası bilinemez o yüzden onlara dair bir yargıdan uzak durmamız gerekir. yüreğin hiçbir şey tarafından harekete geçirilmemesini, dünyaya karşı tamamen kayıtsız kalmayı öğreti eder.
-protagoras
her konu veya nesne hakkında tek tek bütün insanlar farklı şeyler düşünür. bütün insanların farklı kanaatleri ve düşünceleri vardır. şeylerin/nesnelerin gerçek yasası bilinemez o yüzden onlara dair bir yargıdan uzak durmamız gerekir. yüreğin hiçbir şey tarafından harekete geçirilmemesini, dünyaya karşı tamamen kayıtsız kalmayı öğreti eder.
devamını gör...