1.
silahlı kuvvetlerin yiyecek, giyecek ve benzeri işleriyle yakından ilgilenen sorumlu subay. bu konu ve dallara ayrılan kısımlarının temini ve onarılmasından sorumludurlar. diğer ordular da ki karşılığı quartermaster'dur.
bu sınıfın başlangıcı oldukça eskidir. philippos (bkz: philip ıı) zamanında bu sınıfa önem verilmiş ve geliştirilmiştir. yine, iskender döneminde de ileriye taşınan mesele olmuştur.
bu konu da avrupa ve türk kültürü diğer bir çok meselede olduğu gibi yine ayrı düşmektedir. avrupa ordusu ortaçağ ve hemen sonrasında bu subay sınıfını düzenli kullanmamıştır. türklerde ise nerdeyse düzenli olduğunu söyleyebiliriz. örneğin; papa urbanus tarafından 1096 yılında başlatılan ilk haçlı seferinde (bkz: ı.haçlı seferi) yüz binlerce asker toplanmış, ancak bunların neredeyse tamamı düzensiz asker ve gönüllü halktan oluşuyordu. yalnızca çok küçük bir kısmı, 5 bini düzenli orduya ait asker olduğunu biliyoruz. bu orduya komuta edenler her ne kadar deneyimli ve disiplinli olsa da, bu konuyu açmama sebep olacak olan olaylara engel olamamışlardır, hatta bazısı askerleri daha da yüreklendirmiştir. haçlı askerleri, kendi evlerini bile yağmalamıştır. tüm avrupa güzergahı boyunca önlerine gelen evler yağmalanmış, o halde hayatta kalmışlardı. işte bunun sebebi, iskenderden sonra bu sınıfa avrupa da önem veren adamın kalmamasından kaynaklıdır. eğer az sonra anlatacağım osmanlı örneğinde olduğu gibi yapabilselerdi, bugün avrupa'nın tarihi çok daha farklı olabilirdi.
osmanlı ya da yakın zamanda ki türk tarihinde ise bu durum tam tersidir. örneğin 80 binlik bir orduyla italya'ya karadan sefer düzenlediğinizi düşünün. bu askerlerin ikmali, konaklanacak şehre gelmeden evvel haber verilir, oradaki subay statüsünde bulunan görevliler pazarları kurdurtur ve ihtiyaç ne ise ona göre hazırlık yapar ve gelen asker kendi parasıyla bu durumu karşılardı, bu şekilde disiplinle yürütülürdü. yani mesela istanbul'dan çıkan ordu, üsküp'te konaklayacak. sefer öncesi ya haber verilir, gününe göre hazırlık yapılır ya da ani olacaksa elçi yollanır. bazı durumlarda ise güzergah üzerinde ki tüm pazarlar açık olmak zorunda kalıyordu. eğer buralardan geçerken pazar harici bir yerden ikmal yaparsanız, cezası ölümdü. sırf sahibinden habersiz ağaçtan elma alıp, altın kesesini ağaca asan vezirler bile idam edilmiştir. askeri konularda türklerin hassas olduğunu her dönem görebiliyoruz.
yine mesela cengiz han zamanında istihbarat ağlarının bulunduğu konumlar da ikmal sağlayacak subaylar bulunurdu. ve sonrasında da devam etmiştir bu. yalnızca avrupa ve anadolu değil, orta asya da da bu sınıfa ya da benzer sınıfa mensup askerler olduğunu görüyoruz.
bugün de silahlı kuvvetler de belli disiplinle görev alan subay sınıfı. tarihi oldukça eski ve derindir.
bu sınıfın başlangıcı oldukça eskidir. philippos (bkz: philip ıı) zamanında bu sınıfa önem verilmiş ve geliştirilmiştir. yine, iskender döneminde de ileriye taşınan mesele olmuştur.
bu konu da avrupa ve türk kültürü diğer bir çok meselede olduğu gibi yine ayrı düşmektedir. avrupa ordusu ortaçağ ve hemen sonrasında bu subay sınıfını düzenli kullanmamıştır. türklerde ise nerdeyse düzenli olduğunu söyleyebiliriz. örneğin; papa urbanus tarafından 1096 yılında başlatılan ilk haçlı seferinde (bkz: ı.haçlı seferi) yüz binlerce asker toplanmış, ancak bunların neredeyse tamamı düzensiz asker ve gönüllü halktan oluşuyordu. yalnızca çok küçük bir kısmı, 5 bini düzenli orduya ait asker olduğunu biliyoruz. bu orduya komuta edenler her ne kadar deneyimli ve disiplinli olsa da, bu konuyu açmama sebep olacak olan olaylara engel olamamışlardır, hatta bazısı askerleri daha da yüreklendirmiştir. haçlı askerleri, kendi evlerini bile yağmalamıştır. tüm avrupa güzergahı boyunca önlerine gelen evler yağmalanmış, o halde hayatta kalmışlardı. işte bunun sebebi, iskenderden sonra bu sınıfa avrupa da önem veren adamın kalmamasından kaynaklıdır. eğer az sonra anlatacağım osmanlı örneğinde olduğu gibi yapabilselerdi, bugün avrupa'nın tarihi çok daha farklı olabilirdi.
osmanlı ya da yakın zamanda ki türk tarihinde ise bu durum tam tersidir. örneğin 80 binlik bir orduyla italya'ya karadan sefer düzenlediğinizi düşünün. bu askerlerin ikmali, konaklanacak şehre gelmeden evvel haber verilir, oradaki subay statüsünde bulunan görevliler pazarları kurdurtur ve ihtiyaç ne ise ona göre hazırlık yapar ve gelen asker kendi parasıyla bu durumu karşılardı, bu şekilde disiplinle yürütülürdü. yani mesela istanbul'dan çıkan ordu, üsküp'te konaklayacak. sefer öncesi ya haber verilir, gününe göre hazırlık yapılır ya da ani olacaksa elçi yollanır. bazı durumlarda ise güzergah üzerinde ki tüm pazarlar açık olmak zorunda kalıyordu. eğer buralardan geçerken pazar harici bir yerden ikmal yaparsanız, cezası ölümdü. sırf sahibinden habersiz ağaçtan elma alıp, altın kesesini ağaca asan vezirler bile idam edilmiştir. askeri konularda türklerin hassas olduğunu her dönem görebiliyoruz.
yine mesela cengiz han zamanında istihbarat ağlarının bulunduğu konumlar da ikmal sağlayacak subaylar bulunurdu. ve sonrasında da devam etmiştir bu. yalnızca avrupa ve anadolu değil, orta asya da da bu sınıfa ya da benzer sınıfa mensup askerler olduğunu görüyoruz.
bugün de silahlı kuvvetler de belli disiplinle görev alan subay sınıfı. tarihi oldukça eski ve derindir.
devamını gör...
2.
günümüzde olmayan subaydır. çünkü levazım sınıfı ikmal sınıfına entegre edilmiştir.
devamını gör...
3.
ne lazım? sorusundan türemiş... yok yok şaka.
devamını gör...