yaşamak için bir neden bulmamıza yardımcı eder.
devamını gör...
alfred adler ve sigmund freud'dan sonra 3. viyana okulu olarak adlandırılan logoterapinin kurucusu viktor emil frankl tarafından öne sürülmüştür. frankl için yaşamdaki en büyük sorun "varoluşsal boşluk" veyahut "yaşama anlam atfetmek" idi. bu bakımdan bakılırsa hayatın anlamını bulmak logoterapi aracılığıyla sağlanıyor. frankl bize yeni bir kapı aralıyor: sevin, yaratın, acınızı özümseyin.

sonuç olarak logoterapi doğmuştur. man's search for meaning (kitap)'de ayrıntılı olarak anlayabilirsiniz ne demek istediğini. (ayrıca benim de ne demek istediğimi.)
devamını gör...
vitor emil frankl insanın anlam arayışı kitabının ikinci kısmında logoterapiyi şöyle anlatır.


logoterapi, psikanaliz ile karşılaştırıldığında daha az geçmişe yönelik ve biraz daha içgörüye dayanan bir yöntemdir. daha ziyade geleceğe odaklanır, yani danışanın gelecekte içini dolduracağı anlamlarla uğraşır. aslında logoterapi, anlam odaklı psikoterapidir. aynı zamanda nevroz gelişiminde büyük yol oynayan kısır döngüler ve geribildirim mekanizmalarını da devreden çıkarmaya çalışır. bu sayede nevrotik kişinin tipik benmerkezciliği beslenip pekiştirilmek yerine kırılmaya çalışılır.



şurası kesin ki bu tür ifadeler konuyu fazlasıyla basitleştirmektedir; yine de logoterapide danışan gerçekten de yaşamının anlamı ile yüzleşecek ona yönelir. onun bu anlamın farkına varmasını sağlamak ise nevrozun üstesinden gelme becerisine önemli katkılar sağlar.



teorim için neden "logoterapi" ismini seçtiğimi açıklamak istiyorum. logos'un yunancadaki karşılığı "anlam" dır. logoterapi veya bazı yazarlar tarafından isimlendirildiği üzere "üçüncü viyana psikoterapi okulu" insanın anlam arayışı kadar, insan varoluşunun anlamına da odaklanır. logoterapiye göre, insanın yaşamında anlam bulma çabası temel motivasyonel gücüdür. bu yüzden de anlam isteminin, freudcu psikanalizin dayandığı haz ilkesinin olduğu kadar "üstünlük istemci" terimini kullananadlerci psikolojinin odağındaki güç isteminin de karşısında olduğunu söylüyorum.



ek: logoterapi, danışanın hayatta anlam bulmasına yardımcı olmayı görev edinir. madem logoterapi onun, varoluşunun gizli mantığının farkına varmasını sağlar, o halde analitik bir süreçtir. buraya kadar logoterapi ile psikanaliz benzerlik gösterir ancak logoterapi bir şeyi yeniden bilince çıkarma çabası etkinliğini bireyin bilinçdışındaki içgüdüsel olgularla sınırlı tutmaz ve varoluşunun potansiyelindeki anlam kadar anlam istenci gibi varoluşsal gerçeklikleri de önemser. fakat herhangi bir analiz, terapötik sürece noölojik boyutu da katmayı başardığında, danışanın varlığının derinliğinde özlem duyduğu şeylerin farkına varmasını sağlar. logoterapi, insanı itki ve içgüdülerin giderilmesi ve doyumunun; id, ego ve süperego arasındaki çatışmaları uzlaştırmanın veya toplum ve çevreye uyum ve intibakın peşinde olmaktan ziyade, bir anlamı karşılamaya çalışan bir varlık olarak tanımasıyla psikanalizden ayrılır.


ek2: logoterapi, danışanın kendi sorumluluklarının tam olarak farkına varmasını sağlar ve bu yüzden de bu sorumluluğun ne olduğu, neye veya kime karşı olduğu seçimlerini ona bırakmalıdır. bu da logoterapiyi, danışan değer yargısı dayatmaya en az yatkın ekol kılar çünkü danışanın yargılama sorumluluğunu doktora bırakmasında hiçbir durumda izin vermez. bu nedenle de hayatını topluma mı kendi bilincine mi karşı bir sorumluluk olarak yorumlayacağı tamamen danışan kalmıştır ancak hayatlarını kendilerine verilmiş bir görev üzerinden değil, bu görevi ona verenler üzerinden değerlendiren insanlar vardır.

logoterapi, bir öğrenme veya vaaz verme işi değildir. mantıksal çıkarımdan olduğu kadar ahlaki dayatmalardan da uzak durur. mrcazen ifade etmek gerekirse, logoterapist tarafından oynanan rol, bir ressamdan ziyade göz doktorunun işine benzer. ressam bize kendi gördüğü şekliyle dünyanın bir resmini aktarmayı amaçlarken, göz doktoru dünyayı gerçekten olduğu gibi görmemizi sağlamaya çalışır. logoterapinin rolü, danışanın görme alanını genişleterek, olası anlamların tamamının bilince çıkmasını ve görülebilir olmasını sağlar.

logoterapiye göre hayatın anlamını üç fskrlı yolla keşfedebiliriz: (1) bir üretimde bulunarak veya bir iş yaparak, (2) bir şeyi deneyimleyerek ya da biriyle temas ederek ve (3) kaçınılmaz olan ıstıraba karşı aldığımız tavırla. ilkinin bir kazanım ve edinim biçimi olduğu çok açıktır. ikinci ve üçüncünün biraz daha ayrıntılandırılması gerekir. hayatta anlam bulmanın ikinci yolu iyilik, hakikat veya güzellik gibi bir şeyi, doğayı ve kültürü veya en önemlisi başka bir insanı biricikliğiyle deneyimlemek, onu sevmektir.

ek3: logoterapinin temel dayanaklarından biri, insanın temel amacının haz almak veya acıdan kaçmak değil, hayatından anlam bulmak olduğudur. insanın, ıstırabın bir anlamı olduğu sürece ıstıraba razı olmasının nedeni budur.

ek4: logoterapi, tekniğini korkunun korkulan şeyi getirdiği ve aşırı niyetin de insanın arzu ettiği şeye kavuşmasını imkansız kıldığı yönündeki iki taraflı olguya dayandıran "tezat niyet" te temellendirir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim