gaspar noé'nun yazıp yönettiği, 2015 yılında gösterilmiş olan fransa ve belçika ortak yapımı olan film.
murphy, paris'te yaşayan ve electra ile cinsel ve duygusal olarak yüklü bir ilişkiye giren bir amerikalıdır. ilişkileri üzerindeki etkisinden habersiz, güzel komşularını yataklarına davet ederler.
murphy, paris'te yaşayan ve electra ile cinsel ve duygusal olarak yüklü bir ilişkiye giren bir amerikalıdır. ilişkileri üzerindeki etkisinden habersiz, güzel komşularını yataklarına davet ederler.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "jakstat" tarafından 29.12.2020 18:55 tarihinde açılmıştır.
1.
2015 yapımı gaspar noe filmidir. ben bu filmi beğenmedim. insanın bütün ruhunu söküyor sanki ve aşırı müstehçen sahneler var. bir filme göre bayağı fazla. sevgilinizle bunu açıp izlemenizi tavsiye etmem. porno açıp izlemeniz daha iyidir.
devamını gör...
2.
arkadaş önerisi ile izledim. bu filmin her yerinden belli zaten açık sahnelere sahip olduğu. filmi izleyip ay çok açık ay çok müstehcen demek de ne biliyim. bakmıyor musunuz filmin konusuna türüne arkadaş. herkesin seveceği bir film değil orası ayrı ama pornografik film sevenler izleyebilir, genellikle sakin bir film ben bu yüzden sıkıldım tabii bu benim düşüncem. iyi izlemeler.
devamını gör...
3.
yavaş ilerleyen erotik bir film. başrollerin ruh halini yansıtması gerçekten çok iyi filmin o karanlık atmosferiyle verilmek istenen hissiyata daha çok giriliyor. yönetmen harika iş çıkarmış ortamın renk geçişleriyle bazı sahnelerde ki acıyı resmen hissettim. canımlı cicimli bir romantik film asla beklemeyin çok daha ötesinde bir film. aşkı çok gerçekçi anlatan bir dram filmine daha uygun konusu. seks sahneleri porno filmden çok daha gerçekçi bu sebeple pornoyla konusu dahil pek alakası yok her açıdan.
devamını gör...
4.
oldukça sakin ilerleyen, aşırı dram içermeden dramatik bir aşk hikayesini konu alan gaspar noe filmi. evet erotik sahnesi çok fazla ama pornodan çok bir çiftin tutkulu ve duygu yüklü sevişmesini içeriyor. murphy’nin electra’ya olan aşkı, kıskanması, aldatma psikolojisi, pişmanlığı, ikilemde kalması gibi duygu geçişleri çok iyi yansıtılmış. ayrıca müzikler müthişti.
devamını gör...
5.
filmin çekimlerinde tüm ekip oyuncular daha rahat ve doğal sevişsin diye soyunmuşlar. şimdiye dek izlediğim en güzel threesome sahnelerinden birine sahip film. seks sahneleri tamamen gerçek ve porno filmlerdeki gibi yapay değil. kameraya doğru, tepeden yakın plan bir boşalma sahnesi var ki nasıl çekmişler aklım şaştı.
devamını gör...
6.
gaspar noe filmidir. yönetmenin tüm filmlerini izlememiş olmakla beraber, benim en rahat izlediğim filmi bu olmuştur. belki de ilişkilerini hareketlendirmek adına komşularını da bu ilişkiye davet eden çift, işlerin bekledikleri gibi gitmeyişi ile ayrılığa sürüklenecek ve yaşamda sağa sola savrulacaklardır.
devamını gör...
7.
"açık sahneler" "pornografi" "rahatsız edici" nitelemeleri ya da bütününü içeren salt gerçekçi bir gaspar noe filmidir.
ama işte yaşamın içinde olan her kavram, ister hoş olsun ister nahoş, bu adamların uygulama sahalarının bir konusu ve malzemesi. yani filmlerle ilgili, poz verilen fotoğraf beklentilerimiz olmamalı.
sinematik, yazınsal ya da fonetik sanatsal ürünlerin birçoğunu, alıcıları olarak sıkıştıkları çok dar bir alana hapsediyoruz genellikle. sinemacıların, biz izleyicileri gözeterek doğrusal ve tek katmanlı filmler yapması, rus yönetmen tarkovkski'ye göre biz izleyicilere yaptıkları en büyük hakaret oluyor. bu referansı veriyorum diye tarkovski'ye bayılan biri olduğum sanılmasın mümkünse. sadece sinemanın, doğru yerden bakılabildiğinde nasıl 6. bir duyu, 3.bir göz, 3.bir kulak olabilen mucizevi bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorum. verdiğim duyu örneklerinden de aynı şeyleri görüp aynı şeyleri duymamız gerektiği de anlaşılmasın yine mümkünse. sinema, kimyasal bir element gibi her birimizin farklı kimyasıyla farklı tepkimelere girip farklı sonuçlar doğuran çok katmanlı bir evrendir.
gelelim filme,
aslında başka hiçbir konuya göstermediğimiz adaletsiz bir ısrarla üzerine konuşmayı çok sevdiğimiz aşk, objektif bir aşk değil, bizim sıkışmış yaşamlarımızın birer kurtulma refleksi. 19.yüzyılda afrikalı yerli kabileler üzerine araştırma yapan bir grup bilim insanı, onlara aşkı sorduklarında yerlilerin kendilerine gülüp modern insanın bu hastalığıyla dalga geçtiklerini fark ettiler. yani onların anladığı aşkla bizim anladığımız aşk arasında koca bir modernizasyon farkı var. bugün birbirinden kalın duvarlarla ayrılan sadece evlerimiz, arazilerilerimiz ve diğer mülklerimiz değil. doğal ilişkiler yönüyle de ayrıldık. modern yaşamın egemen düzeni, toplumsal etik, cinsler arası ve cinsler içi biyolojik yakınlaşmaları da birtakım erişimi kolay olmayan kurallara bağladı. artık her hormonal yükselmeyle yakınlaşamıyor, kedinin uzaktan ciğere baktığı gibi bakınmakla yetiniyoruz çoğu kez. oluşan boşluk ve yalnızlıkta aşk ve aşkın duyulduğu kimse, zihinlerde idealize edilip mükemmelleştiriliyor, sınırlı ve sıkışık yaşamlarımıza dair her şeyi bizlere unutturuyor. ayıp tabularımızı, cinsel dürtülerimizi aşkla biraz daha kabalıktan arınmış daha yenilir yutulur ve masumane olgular haline getirip hepimiz birer romantik oluyoruz.
filmdeki murphy ve electra, işte bu baskılanmış her cinsel dürtünün arkasından gelen sağlıksız cinsel eğilimlerini, beraberce saklı olmaktan çıkararak bir arınma yaşarlar. sonra en başa, her yönüyle ikili bir özdeşlemenin ve hiçbir gizli saklının kalmadığı doğal ve en insani aşka dönerler. hamilelik gibi cinsel süreçlerin bir uzantısı olan doğal bir duruma, günümüzde yaratılan ve doğal olmayan bir müdahele seçeneği, tarafların beklenti ve yaşamlarını kökünden etkilemiş, böyle bir seçenek, harici karakter omi ile ilgili de olsa özünde, murphy ve electra'nın aşkı, herhangi bir eksiklikten değil bu fazlalıktan tırpanlanmıştır. gaspar noe, görünenden görünmeyene, hayal gücündeki her şeyi, bu filmle beyaz perdede paylaşmıştır.
ama işte yaşamın içinde olan her kavram, ister hoş olsun ister nahoş, bu adamların uygulama sahalarının bir konusu ve malzemesi. yani filmlerle ilgili, poz verilen fotoğraf beklentilerimiz olmamalı.
sinematik, yazınsal ya da fonetik sanatsal ürünlerin birçoğunu, alıcıları olarak sıkıştıkları çok dar bir alana hapsediyoruz genellikle. sinemacıların, biz izleyicileri gözeterek doğrusal ve tek katmanlı filmler yapması, rus yönetmen tarkovkski'ye göre biz izleyicilere yaptıkları en büyük hakaret oluyor. bu referansı veriyorum diye tarkovski'ye bayılan biri olduğum sanılmasın mümkünse. sadece sinemanın, doğru yerden bakılabildiğinde nasıl 6. bir duyu, 3.bir göz, 3.bir kulak olabilen mucizevi bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorum. verdiğim duyu örneklerinden de aynı şeyleri görüp aynı şeyleri duymamız gerektiği de anlaşılmasın yine mümkünse. sinema, kimyasal bir element gibi her birimizin farklı kimyasıyla farklı tepkimelere girip farklı sonuçlar doğuran çok katmanlı bir evrendir.
gelelim filme,
aslında başka hiçbir konuya göstermediğimiz adaletsiz bir ısrarla üzerine konuşmayı çok sevdiğimiz aşk, objektif bir aşk değil, bizim sıkışmış yaşamlarımızın birer kurtulma refleksi. 19.yüzyılda afrikalı yerli kabileler üzerine araştırma yapan bir grup bilim insanı, onlara aşkı sorduklarında yerlilerin kendilerine gülüp modern insanın bu hastalığıyla dalga geçtiklerini fark ettiler. yani onların anladığı aşkla bizim anladığımız aşk arasında koca bir modernizasyon farkı var. bugün birbirinden kalın duvarlarla ayrılan sadece evlerimiz, arazilerilerimiz ve diğer mülklerimiz değil. doğal ilişkiler yönüyle de ayrıldık. modern yaşamın egemen düzeni, toplumsal etik, cinsler arası ve cinsler içi biyolojik yakınlaşmaları da birtakım erişimi kolay olmayan kurallara bağladı. artık her hormonal yükselmeyle yakınlaşamıyor, kedinin uzaktan ciğere baktığı gibi bakınmakla yetiniyoruz çoğu kez. oluşan boşluk ve yalnızlıkta aşk ve aşkın duyulduğu kimse, zihinlerde idealize edilip mükemmelleştiriliyor, sınırlı ve sıkışık yaşamlarımıza dair her şeyi bizlere unutturuyor. ayıp tabularımızı, cinsel dürtülerimizi aşkla biraz daha kabalıktan arınmış daha yenilir yutulur ve masumane olgular haline getirip hepimiz birer romantik oluyoruz.
filmdeki murphy ve electra, işte bu baskılanmış her cinsel dürtünün arkasından gelen sağlıksız cinsel eğilimlerini, beraberce saklı olmaktan çıkararak bir arınma yaşarlar. sonra en başa, her yönüyle ikili bir özdeşlemenin ve hiçbir gizli saklının kalmadığı doğal ve en insani aşka dönerler. hamilelik gibi cinsel süreçlerin bir uzantısı olan doğal bir duruma, günümüzde yaratılan ve doğal olmayan bir müdahele seçeneği, tarafların beklenti ve yaşamlarını kökünden etkilemiş, böyle bir seçenek, harici karakter omi ile ilgili de olsa özünde, murphy ve electra'nın aşkı, herhangi bir eksiklikten değil bu fazlalıktan tırpanlanmıştır. gaspar noe, görünenden görünmeyene, hayal gücündeki her şeyi, bu filmle beyaz perdede paylaşmıştır.
devamını gör...
8.
2015 yapımı love; filmi kavramayanların “konulu p***o” dediği, gaspar noe’nin bir diğer yaşam gerçeklerini yüzümüze vurarak seyirciyi rahatsız ettiği film.
film, murphy ve electra çiftinin toksik ilişkisini konu alır. birbirinden kopamayıp büyük bir hazla sevişip duran çiftin hikayesi, çığrından çıkar.
filmin başında murphy’nin şimdiki zaman hâli gösterilir. bu günlerde kullanılan ışıklar cansız, renkler solgundur. sıkıcı hayatının ardından murhpy’nin geçmişine yolculuğa ona gelen “electra’ya 3 aydır ulaşamıyoruz” telefonuyla çıkarız.
o anki karısından gizlememecesine eski sevgilisinin kayıp olduğunu ve onun için endişelendiğini söyler. zira günümüzdeki karısı da electra’yı tanımaktadır.
murhpy ve electra; haz ve bilhassa cinsel haz düşkünü bir çifttir. cinsel hazlarını doruk noktaya taşıyabilmek için giderek kendi sınırlarını zorlarlar ve her şeyi denerler. başkalarıyla olmaktan, çoklu ilişkiye, trans biriyle olmaktan, komşu kızını yatağa almaya dek…
başlarda içlerindeki cinsel dürtü başlarına bela olarak birbirlerini aldatıp ayrılma raddesine gelmeye, büyük kavgalar etmelerine neden olur. sonra bu sınırları beraber genişletirler ve yeniliklere açık olduklarını düşünürler.
denedikleri her şey aslında onların sınırlarını genişletmemekte, insanoğlunun sahiplenici tavrına zarar vermekte, sadakat ve saflığı geri aramakta; bir yandan da birbirlerinden sıkılmaktadırlar.
ne yaparlarsa yapsın birbirini affedip gün sonunu yatakta bitiren bu toksik çifti durduran hamle öylesine yataklarına aldıkları yeni komşu kızdan gelmiştir: hamiledir.
günümüz sahnelerinde murphy, electra’yı kaybetmenin pişmanlığıyla dolup taşar. geçmişin hayaletleriyle kafes dövüşüne çıkar. aşk, haz, cinsellik, özlem temaları film boyunca sürekli dallanıp budaklanır.
retrospektif yapı, seyircinin zaman çizgisini çok iyi takip etmesini gerektirir. murhpy’nin electra öncesi ve sonrasında hayatına girenleri bile gördüğümüz geçmişte, aynı zihin gibi; darmadağınık anılar olarak seyirciye yüklenir.
kırmızının tonları noé’nin her filminde olduğu gibi hazzı temsil eder. electra ile olan her sahnede yoğun kırmızılar arasındaki sevişmeler, ışık olarak olmasa da yatak örtüsü olarak dâhi kendini gösterir. aynı zamanda kırmızı, öfkenin de bir rengidir.
loş ışıklandırma ve özellikle bazı yerlerde karakterlerin sadece gölgelerle görselleştirilmesi bence muazzam bir teknik. takside kavga ettikleri sahne çok iyi bir çekimdir, unutamam. ayrıca murphy’nin o sahnede kavga sırasında seviyesizleşerek ağzına geleni sayması da içten içe neler yaşadığını daha net gösterir.
noé cinselliği filmlerinde bir dil olarak kullanır. insanların içindeki cinsel isteğin hayatının büyük bir kısmı olduğunu bize fark ettirir aslında. filmdeki açık sahneler tamamen izlenme amacı güden şeyler değildir, noé’nin iyi sinemacılığını basit bir pornografiye indirmeyiniz.
tutkunun ne denli toksiklik barındırabileceğini bize çok güzel gösterir film.
murhpy hem electra’yı kendine saklamak ister, hem kendi de ona sadık kalamaz. bu, sorunlarının en ufağıdır.
filmin sonlarına doğru gösterilen murhpy ve electra’nın tanıştıkları gün; renkler hem canlı hem parlaktır. arzuyu yansıtan yoğun kırmızılar yerine daha masumâne hoşlantılar vardır. ışıkların değişimi, arzuların başlangıcını belli eder.
noé genel olarak aşkın doğasını tartışır. sevginin, sadakatin, hazzın ve çeşitlilik isteğinin insan doğasında olduğunu bize freud’ca açıklar aslında.
seyirci noé’den rahatsız olsa da, olduğunu söylese de asla etkilenmeyeceğini, kayıtsız kalabileceğini düşünmüyorum. çünkü bize kendimizi keşfetme fırsatı sunuyor tüm bu yalınlık ve yüze çarpma.
film nedense izlediğimde beni üzmüştü. freudyen bakış açısını doğrulasam da saf sevgiye muhtaçlık beni her zaman kırıyor. keşke daha basit canlılar olsaydık.
dipnot: gaspar noé meymenetsizini filmin içinde görmek istemezdim, midemin bulandığını hâlâ hatırlarım.. onunla bir love-hate ilişkisi yaşıyorum resmen.
film, murphy ve electra çiftinin toksik ilişkisini konu alır. birbirinden kopamayıp büyük bir hazla sevişip duran çiftin hikayesi, çığrından çıkar.
filmin başında murphy’nin şimdiki zaman hâli gösterilir. bu günlerde kullanılan ışıklar cansız, renkler solgundur. sıkıcı hayatının ardından murhpy’nin geçmişine yolculuğa ona gelen “electra’ya 3 aydır ulaşamıyoruz” telefonuyla çıkarız.
o anki karısından gizlememecesine eski sevgilisinin kayıp olduğunu ve onun için endişelendiğini söyler. zira günümüzdeki karısı da electra’yı tanımaktadır.
murhpy ve electra; haz ve bilhassa cinsel haz düşkünü bir çifttir. cinsel hazlarını doruk noktaya taşıyabilmek için giderek kendi sınırlarını zorlarlar ve her şeyi denerler. başkalarıyla olmaktan, çoklu ilişkiye, trans biriyle olmaktan, komşu kızını yatağa almaya dek…
başlarda içlerindeki cinsel dürtü başlarına bela olarak birbirlerini aldatıp ayrılma raddesine gelmeye, büyük kavgalar etmelerine neden olur. sonra bu sınırları beraber genişletirler ve yeniliklere açık olduklarını düşünürler.
denedikleri her şey aslında onların sınırlarını genişletmemekte, insanoğlunun sahiplenici tavrına zarar vermekte, sadakat ve saflığı geri aramakta; bir yandan da birbirlerinden sıkılmaktadırlar.
ne yaparlarsa yapsın birbirini affedip gün sonunu yatakta bitiren bu toksik çifti durduran hamle öylesine yataklarına aldıkları yeni komşu kızdan gelmiştir: hamiledir.
günümüz sahnelerinde murphy, electra’yı kaybetmenin pişmanlığıyla dolup taşar. geçmişin hayaletleriyle kafes dövüşüne çıkar. aşk, haz, cinsellik, özlem temaları film boyunca sürekli dallanıp budaklanır.
retrospektif yapı, seyircinin zaman çizgisini çok iyi takip etmesini gerektirir. murhpy’nin electra öncesi ve sonrasında hayatına girenleri bile gördüğümüz geçmişte, aynı zihin gibi; darmadağınık anılar olarak seyirciye yüklenir.
kırmızının tonları noé’nin her filminde olduğu gibi hazzı temsil eder. electra ile olan her sahnede yoğun kırmızılar arasındaki sevişmeler, ışık olarak olmasa da yatak örtüsü olarak dâhi kendini gösterir. aynı zamanda kırmızı, öfkenin de bir rengidir.
loş ışıklandırma ve özellikle bazı yerlerde karakterlerin sadece gölgelerle görselleştirilmesi bence muazzam bir teknik. takside kavga ettikleri sahne çok iyi bir çekimdir, unutamam. ayrıca murphy’nin o sahnede kavga sırasında seviyesizleşerek ağzına geleni sayması da içten içe neler yaşadığını daha net gösterir.
noé cinselliği filmlerinde bir dil olarak kullanır. insanların içindeki cinsel isteğin hayatının büyük bir kısmı olduğunu bize fark ettirir aslında. filmdeki açık sahneler tamamen izlenme amacı güden şeyler değildir, noé’nin iyi sinemacılığını basit bir pornografiye indirmeyiniz.
tutkunun ne denli toksiklik barındırabileceğini bize çok güzel gösterir film.
murhpy hem electra’yı kendine saklamak ister, hem kendi de ona sadık kalamaz. bu, sorunlarının en ufağıdır.
filmin sonlarına doğru gösterilen murhpy ve electra’nın tanıştıkları gün; renkler hem canlı hem parlaktır. arzuyu yansıtan yoğun kırmızılar yerine daha masumâne hoşlantılar vardır. ışıkların değişimi, arzuların başlangıcını belli eder.
noé genel olarak aşkın doğasını tartışır. sevginin, sadakatin, hazzın ve çeşitlilik isteğinin insan doğasında olduğunu bize freud’ca açıklar aslında.
seyirci noé’den rahatsız olsa da, olduğunu söylese de asla etkilenmeyeceğini, kayıtsız kalabileceğini düşünmüyorum. çünkü bize kendimizi keşfetme fırsatı sunuyor tüm bu yalınlık ve yüze çarpma.
film nedense izlediğimde beni üzmüştü. freudyen bakış açısını doğrulasam da saf sevgiye muhtaçlık beni her zaman kırıyor. keşke daha basit canlılar olsaydık.
dipnot: gaspar noé meymenetsizini filmin içinde görmek istemezdim, midemin bulandığını hâlâ hatırlarım.. onunla bir love-hate ilişkisi yaşıyorum resmen.
devamını gör...