roman / türk klasikleri / edebiyat
9 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

başları iteleye iteleye giden ama sonu bir çırpıda biten harika bir roman. sonlarında çaresizliği çok yoğun hissedersiniz. bitirdikten sonra uzun süre ahmet cemil’in yerine kendinizi koyup boş duvarları izlersiniz.
devamını gör...
lise yıllarım da sayısal öğrencisi olmama rağmen ders çalışmaktan kaçmak ama vicdan azabı da çekmemek adına kendime uyguladığım bir çeşit yöntemdi türk klasiklerini okumak. zaten geç kalmışlık duygusu içinde çırpınırken ahmet cemil'in iç muhasebeleri ve hayalleri beni aldı aldı duvara vurdu.
devamını gör...
uşaklıgil'in okuduğum tek romanı. karamazov kardeşler-a tale of two cities- to kill a mockingbird gibi yine bir baba ayrıntısı üzerine başlayan ya da devam eden ya da biten diğer hikayeler benzeri bir gelişme bölümü var.


the catcher in the rye*, a tale of two cities sonrasında notre-dame de paris okumak gibidir. başlar başlamaz ilk 80-90 sayfada duvara çarparsınız.

kitap okurken, kitap okumaktan bunaltan kitaplara kendinizi hazırlayın ya da hiç okumayın. kitap okumaktan midenizin bulanmasını ve kitaplardan soğumayı emin olun istemezsiniz. beğenmediğiniz kitapları sırf genel beğeniyor diye kendinize dikte etmeyin.

ben bu romanı okudum. kürk mantolu madonna'nın 5-6 gömlek daha kaliteli olduğunu düşünüyorum. bu romana hissettiklerimin birebir aynısını ince memed için de hissediyorum. birçok insan ise türk edebiyatı'nda genelde 1 numaraya bu romanı ya da ince memed'i yazıyor. çünkü kendilerini küçük bir kitleye dahil zannedip böyle ağır ve rezil(evet yanlış duymadın rezil) anlatımlı romanları en üst sıralara taşıyorlar.

bunun çok benzeri william faulkner'ın the sound and the fury'sinde de var. yukarıda anlattıklarımın neredeyse aynısı bu romanda da var ve kendini gerçek okur zannedenler bu kitaplar üzerinden bir üstünlük gösterisi organize ediyorlar.

işin bir de dönem ayrıntısı vardır ki bakın, victor hugo'nun anlattığı paris te paris'tir, charles dickens'ın anlattığı paris te paris'tir. ben, dickens'in paris anlatımını daha çok severim mesela. çünkü dickens paris'teki muhteşem bir binanın kenarındaki mermeri 15 sayfa boyunca anlatmaz, o mermerin üzerinde oturan çocuğun dramını 15 sayfa anlatır. bu yüzdendir ki bir de, dönemlerin ve dönemlerin anlatıcılarının dili ve sizin o dile uyumunuz kitabın sonunu getirebilmeniz için çok önemli. eğer dili ne kadar muhteşem olursa olsun beğenmedi iseniz bırakın okumayın.

herkesin beğenilerine saygı duymak gibi bir zorunluluğunuz yok. beğenmiyorsanız koyun kenara, 5-10 yıl sonra okursunuz. gerçek bir okur kitaptan sıkılmak gibi bir saçmalığın içine düşmez. okuyacak, sadece efsane klasiklerden binlerce roman var. sevmediğini at kenara dursun, nasılsa sen bir okursun, elbet birgün o romana da vakit ayırırsın. "kitap beni çok sıktı, zar zor okudum" yorumları beni üzüyor resmen, ne gerek var ki bu işkenceyi kendinize yapmaya?


büyük harflerle yazıyorum "zorunda değilsiniz."
devamını gör...
ciddi anlamda okumakta zorlandığım başka kitap olmamıştı herhalde. o kadar uzun sürdü ki bittiğinde üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. yazarın iki kere sadeleştirme yaptığı bilgisini de vereyim. hikaye çok güzel fakat anlatım beni kanser etmişti. serveti fünun döneminde yazıldığı göz önünde bulundurulursa gayet olağan aslında.
devamını gör...
halid ziya uşaklıgil'in çok kıymetli eseri.insanın hayatta her türlü zorlukla karşılaşabileceğini ve bu zorluklarla başa çıkmak için mücalede vermesi gerektiğini anlatan, okurken çok zamanımı alan fakat kesinlikle tavsiye edebileceğim müthiş bir roman.
devamını gör...
bütünüyle ahmet cemil'in hayatini anlatıyor olsa da sanki kendim yaşıyormuş gibi okuyup hayal ettiğim bir kitaptı. 10 gün boyunca ahmet cemil lamia ikbal her yerde çekimleydiler. o kadar akıcı ve gerçekciydi yani. belki ilerleyen zamanlarda tekrar okuyabilirim dediğim sayılı kitaplardan oldu. puanım 9/10
devamını gör...
lise yıllarımda herkes aşkı memnu ' yu okurken ben mai ve siyah 'ı seçmiş hakkında sunum hazirlamistim. okurken zorlandığımı hiç düşünmedim. yıllar sonra bu başlık sayesinde tekrar okuma isteği uyandi:)
devamını gör...
halit ziya uşaklıgil tarafından kaleme alınmış, yazıldığı dönemi gerçekçi bir biçimde yansıtan, büyük ölçüde diyaloglar üzerinden eleştiren bir eser. dil ve düşünce bakımından ağır bir anlatıma sahip. ama olay örgüsünden midir yoksa karakterlerin sağlam kurgulanmış olmasından mıdır bilmiyorum, benim için akıcıydı. yer yer rahatsız edici, çoğunlukla hüzünlü bir kitaptı. rahatsız ediciliği; yazıldığı döneme göre düşünmenin zorluğundan ve eserin gerçekçiliğinden geliyor.

kitap, başkahramanımız ahmet cemil'in yaşam mücadelesi ve içsel süreçleri etrafında şekilleniyor. hayata dair umutları olan fakat bu umutları alakalı-alakasız birbirine bağlayan, her kayıpta hepsini birden eksilten bir karakter. kitabın ilk yarısında ilkeli, sorumluluk sahibi, çalışkan ve yaşının çok ilerisinde olgunluğa sahip bir ahmet cemil görüyoruz. bu hâliyle gözümüzde parlatılan genç, sayfalar ilerledikçe olgun değil sinmiş, çalışkan değil mecbur bırakılmış, ilkeli değil aksine etkilenmeye ve savrulmaya çok açık biri olarak karşımıza çıkıyor. bir değişimden bahsetmiyorum. aslında karakterin kendisiyle eş zamanlı olarak onu çözümlüyoruz. bu noktada bir alıntı bırakmak isterim ki tüm bu bahsettiklerimi özetliyor:

"en küçük sebepleri en büyük hayaller için yeterli saymış, kendisine sahte temeller üzerine kurulu hayalî bir hayat inşa etmişti."

karakterler üzerinden vurgulanan düşünceler kitaba kesinlikle müthiş bir derinlik katıyor. ahmet cemil'in en yakın arkadaşı olarak karşımıza çıkan hüseyin nazmi sosyoekonomik farklılıkları, raci karakteriyle vurgulanan eski-yeni* çatışması, ikbal'in saflığı ve masumiyeti karşısında vehbi'nin karaktersizliği,* annenin hiçbir konuda eyleme geçmeyen biri olmasına karşın güç veren konumunda oluşu, lamia'nın ulaşılmazlığı.. zıtlıkların yanı sıra vurgulanan bir beraberlik duygusu da var. ve karamsarlığa sürükleyecek bir şekilde görüyorsunuz ki bu beraberlikler ancak bir çaresizliği paylaşmaktan öteye geçemiyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mai ve siyah" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim