1.
okurken insanda nasrettin hoca okuyor hissi uyandıran, hem eğlendiren hem düşündüren sözlerdir. betimlemeleri ve örneklerin ilginçliği ise okuma keyfinizi üçe beşe katlamaktadır.
(bkz: mathrim cauthon)
kadınlar ve zarlar
“kadınlar,” diye bildirdi mat, atı zar’ı pek az kullanılan tozlu yolda sürerken, “katırdan farksız.” kaşlarını çattı. “dur. hayır. keçi. kadınlar keçiden farksız. yalnız her bir kavrulası kadın kendini at sanıyor, hem de birer paha biçilmez yarış kısrağı. beni anlıyor musun talmanes?”
“şiirsellikten yoksun, mat,” dedi talmanes piposuna tütün doldurarak.
...
“bir kadının karşısında mantık kullanmak imkânsız,” diye devam etti mat gözlerini önünden ayırmadan. “tıpkı… eh, bir kadının karşısında mantık kullanmak, dostça bir zar oyununa oturmak gibi. ama kadın oyunun kahrolası kurallarını kabul etmeyi reddediyor. erkekler dersen, onlar hile yapar –ama bunu dürüstçe yapar. ağırlıklı zarlar kullanırlar, bu yüzden şansının yaver gitmediğini sanırsın. ve onun ne yaptığını görecek kadar akıllı değilsen, belki de paranı almayı hak ediyordur. o kadar.
“ama bir kadın, seninle aynı oyuna oturur, gülümser ve oynayacakmış gibi görünür. ama zar atma sırası geldiğinde, kendi zarlarını atar ve kendi zarlarının altı yüzü de boştur. tek bir nokta yoktur. attığı zara baktıktan sonra gözlerini sana çevirir ve, ‘açık ki ben kazandım,’ der.
sen kafanı kaşırsın ve zarlara bakarsın. sonra kadına bakarsın, sonra yine zarlara. ‘ama bu zarların noktaları yok,’ dersin.
“‘evet, var,’ der kadın. 've her ikisi de bir geldi.’
“‘bu kazanmak için ihtiyaç duyduğun atış,’ dersin.
“‘ne tesadüf,’ diye yanıt verir, sonra paralarını toplamaya başlar. sen de orada oturur, olanları kavramaya çalışırsın. sonra bir şey fark edersin. bir bir, kazanan atış değildir! sen kendi sıran geldiğinde altı attığında değil. bu, onun iki ikiye ihtiyacı olduğu anlamına gelir! heyecanla, ona keşfettiğin şeyi açıklamaya çalışırsın. ama bunun üzerine ne yapar, biliyor musun?”
“en ufak fikrim yok mat,” diye yanıt verdi talmanes, ince bir duman bulutu salmakta olan piposunu dişleyerek.
“bunun üzerine uzanır,” dedi mat, “zarlarının boş yüzlerini ovalar. sonra, son derece ciddi bir ifadeyle der ki, ‘üzgünüm. zarların üzerinde leke vardı. aslında iki iki geldiğini açık seçik görebiliyorsundur!’ ve buna inanır da. buna kahrolası inanır!”
“inanılmaz,” dedi talmanes.
“ama o kadarla da kalmaz!”
“ben de kalmayacağını düşünmüştüm mat.”
“senin bütün paranı avuçlar,” dedi mat bir eliyle gösterip, diğeriyle eyerine yatırdığı ashandarei’i düzelterek. “sonra odadaki bütün kadınlar gelir ve iki iki attığı için onu tebrik eder! sen ne kadar çok yakınırsan, o lanet kadınlardan daha fazlası tartışmaya katılır. bir anda azınlıkta kalırsın ve o kadınların her biri o zarların açık seçik iki iki gösterdiğini, çocuk gibi davranmayı bırakman gerektiğini açıklar sana. her bir kavrulası kadın o ikileri görür! senin kadınından –her ikisi de genç kızken senin kadınının ninesi diğer kadının ninesinin ballı kek tarifini çaldığı için– doğduğu andan beri nefret etmekte olan namus kumkuması kadın bile sana karşı çıkar.”
“gerçekten de alçak yaratıklar,” dedi talmanes ifadesiz, sakin bir sesle. talmanes nadiren gülümserdi.
“işleri bittiğinde,” diye devam etti mat daha çok kendi kendine, “beş parasız, elinde bir sürü yapılacak iş, bir giyilecek giysi listesi ve feci bir baş ağrısı ile kalakalırsın. orada oturup masaya bakarsın ve o zarların belki de iki gelmediğini düşünmeye başlarsın. sırf aklının bir parçasını koruyabilmek için. işte, bir kadının karşısına mantıklı çıkmak böyle bir şey, sana söylüyorum.”
(bkz: mathrim cauthon)
kadınlar ve zarlar
“kadınlar,” diye bildirdi mat, atı zar’ı pek az kullanılan tozlu yolda sürerken, “katırdan farksız.” kaşlarını çattı. “dur. hayır. keçi. kadınlar keçiden farksız. yalnız her bir kavrulası kadın kendini at sanıyor, hem de birer paha biçilmez yarış kısrağı. beni anlıyor musun talmanes?”
“şiirsellikten yoksun, mat,” dedi talmanes piposuna tütün doldurarak.
...
“bir kadının karşısında mantık kullanmak imkânsız,” diye devam etti mat gözlerini önünden ayırmadan. “tıpkı… eh, bir kadının karşısında mantık kullanmak, dostça bir zar oyununa oturmak gibi. ama kadın oyunun kahrolası kurallarını kabul etmeyi reddediyor. erkekler dersen, onlar hile yapar –ama bunu dürüstçe yapar. ağırlıklı zarlar kullanırlar, bu yüzden şansının yaver gitmediğini sanırsın. ve onun ne yaptığını görecek kadar akıllı değilsen, belki de paranı almayı hak ediyordur. o kadar.
“ama bir kadın, seninle aynı oyuna oturur, gülümser ve oynayacakmış gibi görünür. ama zar atma sırası geldiğinde, kendi zarlarını atar ve kendi zarlarının altı yüzü de boştur. tek bir nokta yoktur. attığı zara baktıktan sonra gözlerini sana çevirir ve, ‘açık ki ben kazandım,’ der.
sen kafanı kaşırsın ve zarlara bakarsın. sonra kadına bakarsın, sonra yine zarlara. ‘ama bu zarların noktaları yok,’ dersin.
“‘evet, var,’ der kadın. 've her ikisi de bir geldi.’
“‘bu kazanmak için ihtiyaç duyduğun atış,’ dersin.
“‘ne tesadüf,’ diye yanıt verir, sonra paralarını toplamaya başlar. sen de orada oturur, olanları kavramaya çalışırsın. sonra bir şey fark edersin. bir bir, kazanan atış değildir! sen kendi sıran geldiğinde altı attığında değil. bu, onun iki ikiye ihtiyacı olduğu anlamına gelir! heyecanla, ona keşfettiğin şeyi açıklamaya çalışırsın. ama bunun üzerine ne yapar, biliyor musun?”
“en ufak fikrim yok mat,” diye yanıt verdi talmanes, ince bir duman bulutu salmakta olan piposunu dişleyerek.
“bunun üzerine uzanır,” dedi mat, “zarlarının boş yüzlerini ovalar. sonra, son derece ciddi bir ifadeyle der ki, ‘üzgünüm. zarların üzerinde leke vardı. aslında iki iki geldiğini açık seçik görebiliyorsundur!’ ve buna inanır da. buna kahrolası inanır!”
“inanılmaz,” dedi talmanes.
“ama o kadarla da kalmaz!”
“ben de kalmayacağını düşünmüştüm mat.”
“senin bütün paranı avuçlar,” dedi mat bir eliyle gösterip, diğeriyle eyerine yatırdığı ashandarei’i düzelterek. “sonra odadaki bütün kadınlar gelir ve iki iki attığı için onu tebrik eder! sen ne kadar çok yakınırsan, o lanet kadınlardan daha fazlası tartışmaya katılır. bir anda azınlıkta kalırsın ve o kadınların her biri o zarların açık seçik iki iki gösterdiğini, çocuk gibi davranmayı bırakman gerektiğini açıklar sana. her bir kavrulası kadın o ikileri görür! senin kadınından –her ikisi de genç kızken senin kadınının ninesi diğer kadının ninesinin ballı kek tarifini çaldığı için– doğduğu andan beri nefret etmekte olan namus kumkuması kadın bile sana karşı çıkar.”
“gerçekten de alçak yaratıklar,” dedi talmanes ifadesiz, sakin bir sesle. talmanes nadiren gülümserdi.
“işleri bittiğinde,” diye devam etti mat daha çok kendi kendine, “beş parasız, elinde bir sürü yapılacak iş, bir giyilecek giysi listesi ve feci bir baş ağrısı ile kalakalırsın. orada oturup masaya bakarsın ve o zarların belki de iki gelmediğini düşünmeye başlarsın. sırf aklının bir parçasını koruyabilmek için. işte, bir kadının karşısına mantıklı çıkmak böyle bir şey, sana söylüyorum.”
devamını gör...
"mathrim cauthon'dan özdeyişler" ile benzer başlıklar
dan dan
2