1.
1940 yıllarında başlayıp 1950 yıllarına kadar devam eden abd’deki anti komünist hareket. ismini de o dönemin senatörü joseph mccarthy‘den alır.
abd ve rusya arasındaki kapitalist-komünist çekişme hepimizin malumu. abd de bunu dış politikasında ve iç politikasında çok sık kullanmış ve ortak bir düşman olarak nitelendirdiği komünizmin ekmeğini çok yemiştir. insanlara sorduğunuzda komünizmin ne demek olduğunu bilmeseler dahi, beyinlerine kötü bir şey olduğu kazınmıştı bile.
gelelim bu mccarthyizme.. senatör mccarthy’nin önderliğinde bu hareket bir nevi komünist yanlılarını temizlemeye yönelikti. bu nedenle sayısız gazeteci, politikacı, sanatçı, bilim insanı, öğretim görevlisi vb sahte evraklarla ve şahitlerle komünist olmakla suçlanmış, işlerinden edilmiş ve hatta haklı olarak bunu onuruna yediremeyen kişilerin intiharına neden olunmuştur. bir nevi korku hükümdarlığı kurulmuş, işlerine gelmeyen veya kendilerine karşı çıkanlar da bu vesileyle temizlenmiştir. gerçekler ise çok çok sonra ortaya çıkmış ve bu olaylar amerika’nın alnına kara leke olarak kazınmıştır.
bu karalama faaliyetleri sürerken, mccarthy,fbi ve basın el ele vermiştir. sahte kanıtlar olayı fbi’dayken, halkı yaptıkları çirkinliklerin doğru olduğuna inandırma görevi de basındaydı. siyasetin ve basının kirli ellerde ne kadar teklikeli olduğunun kanıtıdır bu olay.
şimdi sırada ülkemizdeki benzeri var: ergenekon olayları. o dönemi hatırlayanlar , basında vatansever kişilerin nasıl karalanmaya çalışıldığını hatırlar. olmayan kanıtlarla nirçok askerin görevinden edildiğini, bazılarının intihar ettiğini bilenler bilir. bana göre dünyadaki en tehlikeli şey, kirlenmiş basındır. kitleleri yönlendiren, iyiyi kötü ,kötüyü iyi gösterebilen bir güçtür basın.
abd ve rusya arasındaki kapitalist-komünist çekişme hepimizin malumu. abd de bunu dış politikasında ve iç politikasında çok sık kullanmış ve ortak bir düşman olarak nitelendirdiği komünizmin ekmeğini çok yemiştir. insanlara sorduğunuzda komünizmin ne demek olduğunu bilmeseler dahi, beyinlerine kötü bir şey olduğu kazınmıştı bile.
gelelim bu mccarthyizme.. senatör mccarthy’nin önderliğinde bu hareket bir nevi komünist yanlılarını temizlemeye yönelikti. bu nedenle sayısız gazeteci, politikacı, sanatçı, bilim insanı, öğretim görevlisi vb sahte evraklarla ve şahitlerle komünist olmakla suçlanmış, işlerinden edilmiş ve hatta haklı olarak bunu onuruna yediremeyen kişilerin intiharına neden olunmuştur. bir nevi korku hükümdarlığı kurulmuş, işlerine gelmeyen veya kendilerine karşı çıkanlar da bu vesileyle temizlenmiştir. gerçekler ise çok çok sonra ortaya çıkmış ve bu olaylar amerika’nın alnına kara leke olarak kazınmıştır.
bu karalama faaliyetleri sürerken, mccarthy,fbi ve basın el ele vermiştir. sahte kanıtlar olayı fbi’dayken, halkı yaptıkları çirkinliklerin doğru olduğuna inandırma görevi de basındaydı. siyasetin ve basının kirli ellerde ne kadar teklikeli olduğunun kanıtıdır bu olay.
şimdi sırada ülkemizdeki benzeri var: ergenekon olayları. o dönemi hatırlayanlar , basında vatansever kişilerin nasıl karalanmaya çalışıldığını hatırlar. olmayan kanıtlarla nirçok askerin görevinden edildiğini, bazılarının intihar ettiğini bilenler bilir. bana göre dünyadaki en tehlikeli şey, kirlenmiş basındır. kitleleri yönlendiren, iyiyi kötü ,kötüyü iyi gösterebilen bir güçtür basın.
devamını gör...