roman / bilim-kurgu
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1.
ursula k. le guin'in 1974 yılı çıkışlı bilim kurgu(?) olarak adlandırılan romanı. romanın adı tam anlamıyla ''mülksüzler''. bu bağlamda adı, ursula'nın tasvir ettiği anarşist toplumu nitelemek anlamında oldukça önemli. çünkü annares evreninde yaşayan odocuların en önemli özelliği mutlak mülksüzlük. (ayrıca marx işçi sınıfını tanımlarken de bu adı sık sık kullanmıştır)

roman olay örgüsü ve olguları bakımından hemen hemen diyalektik karşıtlık ilkesine dayanıyor diyebiliriz. anlatılanlarda her şey zıttıyla birlikte var olmaktadır: (bkz: annares) ve (bkz: urras) ya da gidiş ve dönüş... kitaptaki pek çok özel-kurgulanmış ismin aslında günümüz uluslararası devletler sisteminden ilham alınarak uydurulduğu aşikar. kelime oyunları oldukça başarılı. böylece iletilmek istenen mesaj daha doğrudan iletilmiş oluyor.

anarşizmi, devletçiliği, mülkiyetçiliği, kapitalizmi, doğayı, bilimi, felsefeyi, insanı, insanı ve insanı didik didik eden bir roman. son derece sorgulayıcı, şüpheci ve tüm bunlara rağmen yumuşak. brave new world'deki direkt dil yok mesela, sudan çıkmış balığa çevirmek yerine okuyucuyu yavaş yavaş yoruyor ve yoğuruyor. bu bakımdan son derece dikkatle okunması gerektiği kanısındayım. elbette brave new world ile içerik analizi bakımından kıyaslamak doğru olmaz, biri 20. yüzyılın en önemli distopyalarından biri iken diğerinin amacı bir distopya yaratmaktan öte iki ''olabilir'' evreni kendi içinde kıyaslayarak sınırları zorlamak... ikinci kez okuyuşumda farkında olmadığım ya da atladığım bir takım detaylar romanı kafamdaki yerden alıp başka bir noktaya oturtmamı sağladı. yani mümkünse birkaç yıl sonra tekrar okuyunuz.
devamını gör...
2.
anarşist annares gezegeninden narşist urras gezegenine bilim kongresi için giden shevek ile urraslı bilim adamları arasında ilginç diyaloglar geçer. her iki toplum da birbirlerinin düzenlerinden bihaberdir. 150 sene önce kendilerine odocu diyen anarşist urraslılar gezegeni terk edip annares'e yerleştiklerinden beri bu iki toplum arasında kopukluk oluşmuş. annareslilerin urras hakkındaki bilgileri 150 yıl önceki bilgilerle kısıtlı, sonrası yok; urraslıların annares ile ilgili bilgileri ise bir takım dedikodulardan ibaret.

shevek ile urraslı bilim adamları arasında geçen, urraslıların annares'teki düzen hakkındaki sorularına cevap niteliğinde olan aşağıdaki alıntı okunmaya değer.

u: urraslılar
s: shevek

--- alıntı ---

u: ama sizin buraya nasıl geldiğinizi bilmiyoruz. onayla mı?
s: hükumetimin onayıyla mı?
u: annares'te ismen bir hükumet olmadığını biliyoruz. ama öyle gözüküyor ki bir yönetim var. sizi gönderen grubun, sendikanızın bir tür hizip olduğunu çıkardık; belki de devrimci bir hizip.
s: annares'te herkes devrimcidir. yönetim ve yürütme ağı üde'dir, üretim ve dağıtım eşgüdümü. üretici işlerde çalışan her türlü kişi, sendika ve federatif için düzenleyici bir sistem oluşturur. kişileri yönetmezler, üretimi yönetirler. beni ne destekleyecek ne de engelleyecek yetkileri yoktur. bize yalnızca hakkımızdaki kamuoyu görüşünü söyleyebilirler, toplumsal vicdan önündeki konumumuzu. annares'tekilerin çoğu urras hakkında bir şey öğrenmek istemiyor, ondan korkuyor ve mülkiyetçilerle herhangi bir ilişki istemiyor.


--- alıntı ---
devamını gör...
konusu hayali bir evrende geçen roman. urras adlı bir gezegende kendilerine 'odocular' diyen anarşistlerle anarşist olmayanlar arasında patlak veren büyük bir savaş sonrasında kaybeden taraf olan anarşistler urras'ın uydusu anarres'e göç edip orada kendi düşlerindeki toplum yapısını kurarlar. urras bizim gezegenimiz gibi ekilebilir biçilebilir bir gezegenken anarres ise iklimi elverişsiz bir gezegendir. urras'ta aynı bizim dünyamızdaki gibi sınıflı ve devletli uluslar yaşarken anarres'te ise özel mülkiyet, devlet, ulus, cinsiyet ayrımcılığı, evlilik gibi hiçbir kurum ve kuruluşların olmadığı bir toplum yapısı vardır. burada sendika benzeri yapıların yönetiminde fakirlik içinde kendi yağlarında kavrulup dururlarken urras'ın ise aslında ne kadar fakir olduğunu, kendilerine imrendiklerini düşünüp birbirlerini avutur dururlar. derken shevek adlı bir anarresli fizikçi bir bilim kongresi için urras'ı ziyaret eder. bu tarihte ilk kez bir anarreslinin urras'ı ziyaretidir. kitap shevek'in urras'ta yaşadığı düş kırıklıklarını ve gerçeklerin hiç de kendilerine empoze edildiği gibi olmadığı üzerine kuruludur. okunası bir kitaptır. okuyucuya çok şey katacaktır.
devamını gör...
kitabı yeni bitirdim. uzun süredir kitaplığımda bekleyen bir kitaptı. ağır olduğu, ilerlemediği şeklinde ki yorumlar nedeniyle uzun süredir elime alıp başlayamadım. şimdiden söyleyim ağır olduğu kanısına katılmıyorum, gayet akıcı ve anlaşılır bir kitap. başlama konusunda benim gibi tereddüt de kalanlara tavsiyem, bir an önce okumanız.
bilim kurgu kitabı olması nedeniyle anlatım ilerledikçe bazı kavramlar ve öykü anlaşılmaya başlanıyor. kitabın baş sayfasına urras: mülkiyet var anarres: mülkiyet yok tanımını yapmanız okuma açısından çok avantaj sağlayacaktır.
mülkiyet kavramı konusunda beni düşünmeye sevk etti. yaşadığımız kapitalist düzen mülkiyet kavramını öyle bir benimsetmiş ki, tartışmasız ve alternatifsiz olduğunu kanıksamışız. daha iyi veya daha kötü olurdudan ziyade, kitabın, mülkiyet kavramı olmasaydı nasıl bir değişim olurdu sorusunu sordurmasını değerli görüyorum.
devamını gör...
ütopik bir özlemle yazılmış, ününü hak eden bir bilim-kurgudur.
kitapta, yetersiz kaynak ama muhteşem insanlar mı, bolca kaynak ama her şeyi tüketen hedonist insanlar mı tercih edersiniz sorusu anarşist bir ütopyanın içinde gezinmekte.
kuşları, ağaçları, denizi ve martıları seçerseniz uygarlık adı altında bir sömürüye denk gelmeniz çok tanıdık.
devamını gör...
okuduğum zaman sürekli her düğümde ursula'nın şapkadan şimdi ne çıkaracağını heyecanla merak ettiğim kitaptır. anarres, başka bir hayat mümkün diyenlerce inşa edilmiştir. birey ve ego duygusunun tamamen yıkılmadığı durumlarda, bunun toplumsal sonuçlarını çok iyi gösteren bir sahnedir aynı zamanda. içimizdeki bir şeyleri yerle bir etmeden dışımızda bir şey kuramayamacığımızın, kursak da uzun ömürlü olamayacağının distopik anlatımıdır. fakat bu kusur, anarres denen yaşam portalının kendi nitelikleriyle ilgili değil, sabul karakterinin benlik dünyasıyla ilgilidir. yani sistem ya da sistemsizliğin bir noktada anarres'te sıkışmış olması, anarşizmin imkansızlığı yada sürdürülebilir olmayışından değil, bireysel dönüşümlerin gerektiği gibi sağlanamamış olmasındandır. sonuçta sabul kalabilmek ne kadar mümkünse shevek olabilmek de o kadar mümkündür. her şey karşıtıyla çok güzel işlenmiş.
sevgili ursulacığımız kitabında, salt bir olumlama ya da olumsuzlama mecrası açmaz, doğrudan olgular ve sonuçlar arasında bir nedensellik ilişkisi kurar. toplumsal ve kişisel stres, gelecek kaygısı, yetersizlik, rekabet duygusu ( romanda karakter bazlı olanın dışında bu dürtünün toplumsal bir karşılığı yoktur.) gibi bizi boğumlayan duyguların olmadığı bir hayatın hafifliği, sayfaları çevirdikçe sizi kucaklıyor.
günümüz dünyasında insanlar, sırtlarında kaldırabileceklerinden çok daha ağır yüklerle yaşamadan nefes alıp veriyorlar. sağlıklı yaşam, dengeli beslenme, stressiz konforlu yaşam, mutluluk... hepsi dünya nüfusunun %2-3'lük bir diliminin deneyimleyebildiği duygular. birçoğumuz tatmadığımız lezzetleri, hissetmediğimiz duyguları, dünyanın ve hayatın nice mucize güzelliklerini bilemeden ölüp gidiyoruz.
mülksüzler, işte bu çelişkiden yola çıkarak doğru yerden başlayıp doğru yerden devam edildiğinde, tüm evrenin aslında nasıl bambaşka bir şekle bürünebileceğini, senfoni tadında anlatan güzel bir kitap. ursulacığımızın da toprağından çiçekler eksik olmasın.
devamını gör...
az önce bitirdim bu kitabı. gerçekten okumakta çok geç kalmışım. kitaplığımda duruyordu öylece, niye bekledim bilmiyorum.
öncelikle söylenilen kadar okuması zor bir kitap değil. başta isimlere alışmakta bir tık zorlanabilirsiniz belki ama akıp gidiyor.
yaratılan evren harika. bu olayların öncesi sonrası, hainlisi arzlisi hepsiyle ilgili daha çok şey okumak isterim.
anarres'teki odocu sistemin yani bizim deyisimizle sosyalist bir sistemin koca bir gezegende var olsa nasıl sorunlar çıkacağını çok güzel anlatıyor. aslında özgürlük adı altında kurulan sistemin yine de topluma ayak uydurma zorunluluğundan uyulması gereken kurallar bütününün yani "geleneğin" yine insanı köleleştiren bir sistem olması...
kapitalist urras'ta ise aslında günümüz dünyasına benzer bir sistem görüyoruz.
benim en çok dikkatimi çeken ise arz oldu. sanki şimdiki dünyamızın geleceği arz olacakmış gibi.

kitabın fizik ve zamanla ilgili kısımlarını okurken yavaş yavaş, sindirerek okumak gerekiyor. en azından benim gibi konuyla çok ilgili olmayan insanlar için öyle. yazar* sade, basit bir dille anlatıyor aslında, hiçbir şekilde çok zorlanacağınızı düşünmüyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"mülksüzler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim