1.
"ooo power metal dinliyor adam çok zevkli" deki "zevkli "aslında "ben zevkli biriyim" şeklinde okunacak bir alt metindir.
müzik zevki kavramı bana hep bi eğreti gelmiştir. müzikten zevk alıdığına inanan biri değilim. müzik bana göre bir katalizörden ibaret, kafana denk düşen bir müzik seni daha da yükseltir. yani olay aslında ne hissettiğinizle ilgili coşkuyu perçinleyen müzikle acıyı perçinleyen müzik farklıdır.
belki üretici için zevkli mi değilmi gibi bir tartışmaya girilebilir ama ordada yine bir üretimi teşvk eden hissiyatlar mevcut. dolayısıyla müzik zevki kavramı biraz içi boş bir kalıptan ibaret.
müzik zevki kavramı bana hep bi eğreti gelmiştir. müzikten zevk alıdığına inanan biri değilim. müzik bana göre bir katalizörden ibaret, kafana denk düşen bir müzik seni daha da yükseltir. yani olay aslında ne hissettiğinizle ilgili coşkuyu perçinleyen müzikle acıyı perçinleyen müzik farklıdır.
belki üretici için zevkli mi değilmi gibi bir tartışmaya girilebilir ama ordada yine bir üretimi teşvk eden hissiyatlar mevcut. dolayısıyla müzik zevki kavramı biraz içi boş bir kalıptan ibaret.
devamını gör...
2.
çok değişken. en azından benim için. 5 yıl önce bırak dinlemeyi, dinleyeni gördüğümde aşağılamaya başladığım türkçe rapçileri bile dinlerken buluyorum kendimi. müzik faşistiydim. hala bir tık öyleyim ama eskisi gibi değil. demin daft punk dinliyordum şu an neyse söylemeyeyim ne dinlediğimi hala utanıyorum.*
devamını gör...
3.
vaktiyle müzik zevki çok iyi olan bi adamla karşılaşmıştım. piyasadaki çoğu şarkıya hakimdi. bir cümle diyeyim mesela, hemen onunla ilgili bir şarkı dizesi mırıldanırdı.
onun bana attığı, önerdiği her şarkıyı büyük bir merakla kelimesi kelimesine dinlerdim. çünkü bana karşı açık olmadığını değil olamadığını düşünürdüm. hislerini bana bir gün bir şarkıyla açıklayacağını hayal ederdim. öyle bir şarkı olacaktı ki o, aramızdaki bu bağın miladı, ikimizin başlangıç şarkısı olacaktı.
benden hoşlandığını sanırdım.
bir keresinde bana “what love can be” yi atmıştı. altına da aşık olunan kişiye atılacak şarkı notunu eklemişti. hemen dinledim. sonrasında da ben aynı şarkıyı attım kendisine. ama öyle değildi. sadece benimle bu şarkıyı paylaşmak istemişti. bir başkasıyla mutlu olacağı şeyleri benimle paylaşıyordu bana ithaf edercesine.
onun bu müzik zevkine karşın, ben ona dinlediklerimi atamazdım. yargılanma korkusu o yaşımda bile her yerimi kaplamıştı.
bu benim suçumdu.
ancak günün birinde tüm cesaretimi topladım. ona bir şarkı attım. biraz da benim ona hislerimi anlatan, biraz da so close no matter how far muhabbetinden dolayı bizi açıklayan bir şarkıydı.
böyle sanmıştım ben.
bu şarkı metal müzik dinlediğini sanan kişinin playlistindeki metallica şarkısıymış. ya da metal müziğe giriş 101 parçası.
bilmiyordum ben bunu.
böyle yazmıştı aynen. durgunca bakmıştım o mesaja. ardından bi pişmanlık kapladı içimi. yaptığımı beğenmiş miydim ben? bak ben de metal müzik biliyorum, bak metallica şarkısı attım sana, bende de cevherler var, gör beni mesajı vermiştim ona.
fark etmemiştim ben bunu.
o gündür kimseyle dinlediklerimi paylaşmadım. yargılanmaktan korktuğum için değil, insanların bu yönünü görüp daha da onlardan uzaklaşmamak için.
onun bana attığı, önerdiği her şarkıyı büyük bir merakla kelimesi kelimesine dinlerdim. çünkü bana karşı açık olmadığını değil olamadığını düşünürdüm. hislerini bana bir gün bir şarkıyla açıklayacağını hayal ederdim. öyle bir şarkı olacaktı ki o, aramızdaki bu bağın miladı, ikimizin başlangıç şarkısı olacaktı.
benden hoşlandığını sanırdım.
bir keresinde bana “what love can be” yi atmıştı. altına da aşık olunan kişiye atılacak şarkı notunu eklemişti. hemen dinledim. sonrasında da ben aynı şarkıyı attım kendisine. ama öyle değildi. sadece benimle bu şarkıyı paylaşmak istemişti. bir başkasıyla mutlu olacağı şeyleri benimle paylaşıyordu bana ithaf edercesine.
onun bu müzik zevkine karşın, ben ona dinlediklerimi atamazdım. yargılanma korkusu o yaşımda bile her yerimi kaplamıştı.
bu benim suçumdu.
ancak günün birinde tüm cesaretimi topladım. ona bir şarkı attım. biraz da benim ona hislerimi anlatan, biraz da so close no matter how far muhabbetinden dolayı bizi açıklayan bir şarkıydı.
böyle sanmıştım ben.
bu şarkı metal müzik dinlediğini sanan kişinin playlistindeki metallica şarkısıymış. ya da metal müziğe giriş 101 parçası.
bilmiyordum ben bunu.
böyle yazmıştı aynen. durgunca bakmıştım o mesaja. ardından bi pişmanlık kapladı içimi. yaptığımı beğenmiş miydim ben? bak ben de metal müzik biliyorum, bak metallica şarkısı attım sana, bende de cevherler var, gör beni mesajı vermiştim ona.
fark etmemiştim ben bunu.
o gündür kimseyle dinlediklerimi paylaşmadım. yargılanmaktan korktuğum için değil, insanların bu yönünü görüp daha da onlardan uzaklaşmamak için.
devamını gör...