1.
frank sinatra'nın new york, new york ve strangers in the night şarkısı ile birlikte en bilinen üç şarkısından biridir. bana sorarsanız en güzel şarkısıdır. şarkıyı frank sinatra'nın muhteşem sesinden dinlemek ayrı bir keyiftir ama sözleride muhteşemdir. "hem ses, hem müzik, hem de söz bir araya aynı anda gelirse işte böyle muhteşem bir şarkı çıkar" dedirtir.
şarkının orjinali 1967 yılında çıkan comme d'habitude isimli bir fransız şarkısıdır (tanımın sonunda peşpeşe orjinalini ve frank sinatra yorumunu ekleyeceğim). orjinal şarkıda evliliğinin sonuna gelmiş bir adamın hikayesi anlatılır.
bu şarkıyı esas keşfeden ve meşhur eden ise kendiside bir şarkıcı olan paul anka'dır. fransa'da iken bu şarkıyı duymuş ve new york'a döndüğünde ingilizce olarak muhteşem sözlerini yazmıştır. kendi tabiri ile "sözler kendisine yağmurlu bir gecede sabaha karşı 03:00 de gelmiş". şarkının sözlerinde bir adam hayatta yaşadıklarını dürüstçe itiraf eder ve her şeyi "bildiği gibi, kendi tarzı" ile yaptığını söyler. orjinal sözler ve naçizane benim çevirim aşağıdadır, çeviride hata varsa lütfen uyarınız (kelime kelime çeviri yerine birazda yorum kattım):
and now, the end is near (ve şimdi, son yakın)
and so i face the final curtain (ve bu yüzden son perdeyle yüzleşiyorum)
my friend, i'll say it clear (olanları açıkça söyleyeceğim)
i'll state my case, of which i'm certain (emin olduğum durumumu belirteceğim)
i've lived a life that's full (dopdolu bir hayat yaşadım)
i've traveled each and every highway (her otoyolda seyahat ettim-herşeyi yaptım-)
but more, much more than this (ama bundan çok daha fazlası)
i did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
regrets, i've had a few (pişmanlıklar? tabii ki birkaç tane var)
but then again, too few to mention (ama bahsedilmeyecek kadar az)
i did what i had to do (yapmam gereken neyse onu yaptım)
and saw it through without exemption (ve hepsine istisna olarak baktım)
i planned each charted course (attığım her adımı planladım)
each careful step along the byway (yol boyunca her dikkatli adım)
and more, much more than this (ve bundan çok daha fazlası)
i did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
yes, there were times, ı'm sure you knew (evet, bazı zamanlar oldu, eminim biliyorsun)
when i bit off more than ı could chew (çiğneyebileceğimden fazlasını ısırdım)
but through it all, when there was doubt (ama bir an bile şüphe duyduğumda)
i ate it up and spit it out (hemen yuttum o lokmayı ve tükürüverdim dışarı)
i faced it all and i stood tall (hepsiyle yüzleştim ve dik durdum)
and did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
i've loved, ı've laughed and cried (sevdim, güldüm, ağladım)
i've had my fill my share of losing (kaybetmekten payımı fazlası ile aldım)
and now, as tears subside (ve şimdi, gözyaşlarım dinerken)
i find it all so amusing (hepsini gülümseyerek hatırlıyorum)
to think i did all that (düşündüm de bütün bu yaptıklarım…)
and may i say - not in a shy way (utanç duymadan anlatılır mı?)
oh no, oh no, not me (hayır , hayır , bu ben değilim)
i did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
for what is a man, what has he got (bir adamın fikri neyse zikride o olması gerekir)
if not himself, then he has naught (eğer öyle değilse zaten hiçbir şeyi yok demektir)
to say the things he truly feels and not the words of one who kneels (gerçekten hissettikleri ise söylediği şeyler, birinin diz çökerek söylediği kelimeler değildir o zaman)
the record shows i took the blows (zaten her şey darbeleri aldığımı gösteriyor)
and did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
yes, it was my way (evet, ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
orjinal fransızca şarkı:
ve frank sinatra'nın muhteşem yorumu:
şarkının orjinali 1967 yılında çıkan comme d'habitude isimli bir fransız şarkısıdır (tanımın sonunda peşpeşe orjinalini ve frank sinatra yorumunu ekleyeceğim). orjinal şarkıda evliliğinin sonuna gelmiş bir adamın hikayesi anlatılır.
bu şarkıyı esas keşfeden ve meşhur eden ise kendiside bir şarkıcı olan paul anka'dır. fransa'da iken bu şarkıyı duymuş ve new york'a döndüğünde ingilizce olarak muhteşem sözlerini yazmıştır. kendi tabiri ile "sözler kendisine yağmurlu bir gecede sabaha karşı 03:00 de gelmiş". şarkının sözlerinde bir adam hayatta yaşadıklarını dürüstçe itiraf eder ve her şeyi "bildiği gibi, kendi tarzı" ile yaptığını söyler. orjinal sözler ve naçizane benim çevirim aşağıdadır, çeviride hata varsa lütfen uyarınız (kelime kelime çeviri yerine birazda yorum kattım):
and now, the end is near (ve şimdi, son yakın)
and so i face the final curtain (ve bu yüzden son perdeyle yüzleşiyorum)
my friend, i'll say it clear (olanları açıkça söyleyeceğim)
i'll state my case, of which i'm certain (emin olduğum durumumu belirteceğim)
i've lived a life that's full (dopdolu bir hayat yaşadım)
i've traveled each and every highway (her otoyolda seyahat ettim-herşeyi yaptım-)
but more, much more than this (ama bundan çok daha fazlası)
i did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
regrets, i've had a few (pişmanlıklar? tabii ki birkaç tane var)
but then again, too few to mention (ama bahsedilmeyecek kadar az)
i did what i had to do (yapmam gereken neyse onu yaptım)
and saw it through without exemption (ve hepsine istisna olarak baktım)
i planned each charted course (attığım her adımı planladım)
each careful step along the byway (yol boyunca her dikkatli adım)
and more, much more than this (ve bundan çok daha fazlası)
i did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
yes, there were times, ı'm sure you knew (evet, bazı zamanlar oldu, eminim biliyorsun)
when i bit off more than ı could chew (çiğneyebileceğimden fazlasını ısırdım)
but through it all, when there was doubt (ama bir an bile şüphe duyduğumda)
i ate it up and spit it out (hemen yuttum o lokmayı ve tükürüverdim dışarı)
i faced it all and i stood tall (hepsiyle yüzleştim ve dik durdum)
and did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
i've loved, ı've laughed and cried (sevdim, güldüm, ağladım)
i've had my fill my share of losing (kaybetmekten payımı fazlası ile aldım)
and now, as tears subside (ve şimdi, gözyaşlarım dinerken)
i find it all so amusing (hepsini gülümseyerek hatırlıyorum)
to think i did all that (düşündüm de bütün bu yaptıklarım…)
and may i say - not in a shy way (utanç duymadan anlatılır mı?)
oh no, oh no, not me (hayır , hayır , bu ben değilim)
i did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
for what is a man, what has he got (bir adamın fikri neyse zikride o olması gerekir)
if not himself, then he has naught (eğer öyle değilse zaten hiçbir şeyi yok demektir)
to say the things he truly feels and not the words of one who kneels (gerçekten hissettikleri ise söylediği şeyler, birinin diz çökerek söylediği kelimeler değildir o zaman)
the record shows i took the blows (zaten her şey darbeleri aldığımı gösteriyor)
and did it my way (ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
yes, it was my way (evet, ben her şeyi bildiğim gibi yaptım)
orjinal fransızca şarkı:
ve frank sinatra'nın muhteşem yorumu:
devamını gör...
2.
garip bir şekilde şarkı, uzakdoğu'da farklı yerler ve insanlar tarafından karaoke partilerinde seslendirildikten sonra yaşanan şiddet olaylarına bağlı olarak filipinler'de yasaklanmıştır.
kaynak
kaynak
devamını gör...
3.
devamını gör...
4.
devamını gör...
5.
devamını gör...