nerede ve ne için yaşadım

sırf kapağındaki renkler cezbettiği için kafekültür yayıncılık'ın basımından okuduğum henry david thoreau eseri. eğer bir gün her şeyi bırakıp bir dağ evine, çiftlik evine yerleşmek istiyorum, tüm gürültülerden uzak bir yaşam sürmek istiyorum diyorsanız muhakkak okumalısınız.
yazar, 2 yıl süresince walden gölü kenarında yaşadığı hayatı ve buradaki yabani yaşamdan bahsediyor. kitabı okurken hiç bitmesin istedim ve kendimi sorgulama yapmaktan alıkoyamadım.

bir henry david throeau kitabıdır.

henry david throeau bir yola çıksam bana yoldaş olmasını isteyeceğim belki de tek yazardır. hemen aklınıza into the wild gelmesin. ben onu yapamam. yola çıktığımın ilk günü ölür kalırım bir yerde. ben gerçekten henry david throeau ile dolaşmak isterim. her okuduğum yazısı ile bana bu hissiyatı veriyor büyük yazar ve düşünür.

daha önceden okuduğum kitapları da beni çok etkilemiş, çok düşündürmüştü ama bu kitap daha bir derinden sardı beni. her cümleyi fiziken hissettim bedenimde.

çünkü artık bir şehir merkezinde değil bir kasabada yaşıyorum. dağ başında bir yer. akşam saat sekiz olduğunda derin bir sessizlik başlıyor. sanki camdan elini uzatsa insan tutacak sessizliği, öyle yoğun bir sessizlik.

sonra işte doğayı daha iyi anlamaya başlıyor insan. insanları anlamaya gerek duymuyor artık. insan işte, daha kötü ne olabilir.

doğaya çekilip kendi kendine kalmak ve görkemli yürüyüşler yapmak gerek bazen. henry david throeau okuyup onun eşliğinde yapmak bu yolculuğu paha biçilemez.

hele şu sis bir dağılsın.