1.
id'i doyurmak. birilerini manipule edip bir tepki olusturmak olusturdugunun farkinda olmak ve bu farkindaligin hazzi. birilerinin gururunu gidiklayip dustukleri zavalli pence gosterislerine aciyarak gulmek. kukla oynatan bi adamin o anki tanriligi.
devamını gör...
2.
nifak'ın anlamı ara açıklığı, anlaşmazlık, geçimsizliktir.
devamını gör...
3.
birine uyuz olmak için kendini gazlamaktır.
devamını gör...
4.
5.
güz aylarında ekilip baharda hasadı alınır.
devamını gör...
6.
arası bozulmak istenen iki tarafın da gözünde güvenilir olma şartı bulunan durum. herkes nifak tohumu eken ve ektiğini biçmek isteyen arkadaşın sözüne itimat ettiği için söyleneni doğru kabul eder. zamanla ara bozulur, bire bin katıp laf taşınır ve iletişim kopar.
"bari nadasa bırak vicdansız!" denilesidir.
"bari nadasa bırak vicdansız!" denilesidir.
devamını gör...
7.
çinlilerin türk boylarını dağıtmakiçin kullandığı şey. bir öyküyle anlatalım:
günün birinde hong fong adlı vezirimsi bir çinli, koşarak kentin valisinin yanına gelmiş. "sayın valim sayın valim" demiş. "adamlar şehrin kapısına geldiler. ya adam başı on altun haraç verirsiniz ya da şehri yağmalarız diyorlar"
"kim onlar" diye sormuş vali. hong fong valiyi almış şehrin surlarına götürmüş. vali surlardan aşağı bakmış yüz, yüz elli civarında, saçı sakalı birbirine karışmış, at üzerinde bekleyen at hırsızı kılıklı adamlar, uğrular. vali hong fong'a dönmüş, "şuradan 500 kişi çıkarsak bunların anasını belleriz, ne parası" demiş. fong da "doğru ama bizden de ölen olur. takdir sizin" demiş.
vali "hmmm" deyip, biraz düşünmüş. "tamam. sayın adamları kaç kişiyse verin altınlarını çektirip gitsinler" demiş.
dedikleri gibi de olmuş. çapulcular paralarını alıp gitmiş çinliler de işine gücüne dönmüş.
aradan bir yıl geçmiş, hong fong gene valinin yanına gelmiş. "o herifler gene geldi, bu kez adam başı yirmi altun istiyorlar."
vali gene gelmiş surun üstüne bakmış. "bunları bir iki gün oyalayın, bana da güzel ama fetbaz bir kız bulun" demiş. kızın ne işe yarayacağını bilmemekle beraber emir demiri keser diye aramışlar, hem güzel hem de fetbaz bir kız bulup getirmişler. öyle fetbazmış ki kız, kendisini getiren muhafızlar bile yolda kavga etmiş.
vali kıza "seni şu aşağıdaki uğruların başına karı olarak verecem. iki yıl da mühlet. bu sürede o uğruların arasına fitne sokarsan gel buraya sana yüz evlek arazi, yüz de altın verecem, istediğinle de evlendirecem" demiş. kız kabul edip "hiç merak etmeyin" deyince vali kızı hazırlamalarını söylemiş.
şehrin kapısı açılmış ve uğruların istediği altınla beraber şefe validen hediye kız teslim edilmiş.
uğrular kendi otağlarına döner dönmez aralarında dedikodu başlamış. "arkadaş bizim başımız kel mi, bize neden böyle bir şey vermediler." "şefi şehre alıp vali mi yapacaklar." gibi bir dizi şey.
bir huzursuzluk sormayın.
bu arada kadın şefle halvet oluyormuş ama çadırın dışına çıktığı zaman şefin erkek kardeşine işmar ediyor. çetenin en dövüşçü savaşçısıyla da çaktırmadan fingirdiyormuş.
tabi dedikodular almış yürümüş. bir gün reisle halvet sırasında kadın, "kardeşin senin yerine göz dikmiş galiba . geçen biz dövüşüyoruz aslan payını o alıyor" demiş "kocasına.
böyle bir iki derken kabilede büyük bir kavga çıkmış. o ona vurmuş, o ötekini bıçaklamış derken o koca kabileden eser kalmamış, toz gibi dağılmışlar. kız da kasabaya geri dönüp zengin bir insan olarak yaşamış.
- tarih kitaplarımızda anlatılan şehrin haraca bağlanması ve çinli prensesin yarattığı nifak üç aşağı beş yukarı böyledir -
günün birinde hong fong adlı vezirimsi bir çinli, koşarak kentin valisinin yanına gelmiş. "sayın valim sayın valim" demiş. "adamlar şehrin kapısına geldiler. ya adam başı on altun haraç verirsiniz ya da şehri yağmalarız diyorlar"
"kim onlar" diye sormuş vali. hong fong valiyi almış şehrin surlarına götürmüş. vali surlardan aşağı bakmış yüz, yüz elli civarında, saçı sakalı birbirine karışmış, at üzerinde bekleyen at hırsızı kılıklı adamlar, uğrular. vali hong fong'a dönmüş, "şuradan 500 kişi çıkarsak bunların anasını belleriz, ne parası" demiş. fong da "doğru ama bizden de ölen olur. takdir sizin" demiş.
vali "hmmm" deyip, biraz düşünmüş. "tamam. sayın adamları kaç kişiyse verin altınlarını çektirip gitsinler" demiş.
dedikleri gibi de olmuş. çapulcular paralarını alıp gitmiş çinliler de işine gücüne dönmüş.
aradan bir yıl geçmiş, hong fong gene valinin yanına gelmiş. "o herifler gene geldi, bu kez adam başı yirmi altun istiyorlar."
vali gene gelmiş surun üstüne bakmış. "bunları bir iki gün oyalayın, bana da güzel ama fetbaz bir kız bulun" demiş. kızın ne işe yarayacağını bilmemekle beraber emir demiri keser diye aramışlar, hem güzel hem de fetbaz bir kız bulup getirmişler. öyle fetbazmış ki kız, kendisini getiren muhafızlar bile yolda kavga etmiş.
vali kıza "seni şu aşağıdaki uğruların başına karı olarak verecem. iki yıl da mühlet. bu sürede o uğruların arasına fitne sokarsan gel buraya sana yüz evlek arazi, yüz de altın verecem, istediğinle de evlendirecem" demiş. kız kabul edip "hiç merak etmeyin" deyince vali kızı hazırlamalarını söylemiş.
şehrin kapısı açılmış ve uğruların istediği altınla beraber şefe validen hediye kız teslim edilmiş.
uğrular kendi otağlarına döner dönmez aralarında dedikodu başlamış. "arkadaş bizim başımız kel mi, bize neden böyle bir şey vermediler." "şefi şehre alıp vali mi yapacaklar." gibi bir dizi şey.
bir huzursuzluk sormayın.
bu arada kadın şefle halvet oluyormuş ama çadırın dışına çıktığı zaman şefin erkek kardeşine işmar ediyor. çetenin en dövüşçü savaşçısıyla da çaktırmadan fingirdiyormuş.
tabi dedikodular almış yürümüş. bir gün reisle halvet sırasında kadın, "kardeşin senin yerine göz dikmiş galiba . geçen biz dövüşüyoruz aslan payını o alıyor" demiş "kocasına.
böyle bir iki derken kabilede büyük bir kavga çıkmış. o ona vurmuş, o ötekini bıçaklamış derken o koca kabileden eser kalmamış, toz gibi dağılmışlar. kız da kasabaya geri dönüp zengin bir insan olarak yaşamış.
- tarih kitaplarımızda anlatılan şehrin haraca bağlanması ve çinli prensesin yarattığı nifak üç aşağı beş yukarı böyledir -
devamını gör...
8.
nifak, bir islam dini terimi. islam dinine göre bir küfür çeşidi olan nifak, dışarıdan mümin ve müslüman görünmekle beraber kalben allah'ı, islam peygamberlerini ve imanın diğer esaslarını kabullenmemek, inanmamak mânâsına gelir
nifak açıklamasına bakınca şu zamanda çoğu insan böyle yaşıyor diyebilirim. hatta kendimden bile şüphe ettim ama ben içinde yaşayan biriyim ve kesinlikle dinine bağlı biri olarak göstermiyorum kendimi ama etrafta mazota su katan, bulgura taş koyan, tuzu şekeri nemlendiren insanları görünce gerçekten böyle insanlar sarmış etrafımızı dedim. tabii artık bulgura taş koymak imkansız diyeceksiniz fakat taş mecazdı zaten insanlar bulgura gerçek anlamda taş koymuyorlar gibi ama keşke koysalar dedirtiyorlar çünkü eskiden taşlar gözüküyordu ayırmak ya da ayırmamak bizim suçumuzdu ama şimdi öylemi güya bulgurda taş yok ama boğazımızdan geçene kadar boğaz kalmıyor.
devamını gör...
9.
10.
baharda ekip iyide sularsan güzel hasat verir, herkesi birbirine katar.
devamını gör...
11.
fitne fesat salmaktir. ıliskilerde 3'cu kisi olarak yapilabilir mesela bu. elbette cok kotu 1 durumdur ama antik caglardan beri de yapilandir.
devamını gör...