yazar: howard phillips lovecraft
yayım yılı: 1920
kitapta gerilim türünde birbirinden farklı 6 kısa öykü bulunmaktadır. kitaba ismini veren nyarlathotep öyküsü de bunlardan biridir. beklenmedik sonu ile şaşırtırken okuyucusunun hayal gücünü kullanmasına da olanak sağlayan bir eserdir.
yayım yılı: 1920
kitapta gerilim türünde birbirinden farklı 6 kısa öykü bulunmaktadır. kitaba ismini veren nyarlathotep öyküsü de bunlardan biridir. beklenmedik sonu ile şaşırtırken okuyucusunun hayal gücünü kullanmasına da olanak sağlayan bir eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "piyanist" tarafından 30.08.2021 16:49 tarihinde açılmıştır.
1.
h.p. lovecraft öyküsüdür. karanlık, şiirsel bir rüya anlatısıdır nyarlathotep. bir yaratıktır. veyahut bir olay. bir kabus. nasıl anlamak isterseniz; lovecraft'ın üslubu hayal mekanizmasını canlandırmada oldukça başarılı ne de olsa. kabuslarınıza girecek bir hikayedir, eski bir hikayedir geleceğe yönelik sanki. sonda da dendiği gibi: dans edesiniz gelir. ölüm dansını.
öykü hakkında spoiler vermeyeceğim, zaten kısacık bir şey. ama demek istediğim bir şey var: nyarlathotep'teki anlatım başlı başına kıyamet senaryosunu andırır. tek bir kimsenin duyduğu korkuyu duyumsamayız, aksine tüm dünyanın duyduğu korkuyu duyumsarız. sanki dünyada sahiden bir nyarlathotep çıkmıştır da tüm insanlar, hatta biz okuyucular bile korkmaktan başka yapacak bir şey bulamamışızdır. bir deccal gibidir de bu yüzden ama ondan da korkunçtur. deccal ile nyarlathotep aynı anda ortaya çıksa muhtemelen deccal korkudan kafasını çıkaramazdı. ve işin garibi, hikayeyi okuduktan hemen sonra pek de güzel olmadığına kanaat getirmiştim. birkaç gün sonra kafama dank etti de bütün o dehşetli anlatı çok gerçekçiydi. sanki bir anda nyarlathotep'i bekleyen, ölmeyi veyahut ölümü bekleyen bir insana dönüştüm. tabii abartıyorum... yine de betimlemelerle bütün şehrin kızıllığı, kana bulanmış kızıllığı, oluk oluk akan kan nehirleri, hepsi canlanıverdi birden!
fantastik öyküler hayal mekanizmasını canlandırmada çok iyidir, doğru. yine de lovecraft bir başka. hem lovecraft'ta iyi son şart da değil. olması gerektiği gibi. bu iyi sonla alakalı bir başka yazı yazacağım sonra.
öykü hakkında spoiler vermeyeceğim, zaten kısacık bir şey. ama demek istediğim bir şey var: nyarlathotep'teki anlatım başlı başına kıyamet senaryosunu andırır. tek bir kimsenin duyduğu korkuyu duyumsamayız, aksine tüm dünyanın duyduğu korkuyu duyumsarız. sanki dünyada sahiden bir nyarlathotep çıkmıştır da tüm insanlar, hatta biz okuyucular bile korkmaktan başka yapacak bir şey bulamamışızdır. bir deccal gibidir de bu yüzden ama ondan da korkunçtur. deccal ile nyarlathotep aynı anda ortaya çıksa muhtemelen deccal korkudan kafasını çıkaramazdı. ve işin garibi, hikayeyi okuduktan hemen sonra pek de güzel olmadığına kanaat getirmiştim. birkaç gün sonra kafama dank etti de bütün o dehşetli anlatı çok gerçekçiydi. sanki bir anda nyarlathotep'i bekleyen, ölmeyi veyahut ölümü bekleyen bir insana dönüştüm. tabii abartıyorum... yine de betimlemelerle bütün şehrin kızıllığı, kana bulanmış kızıllığı, oluk oluk akan kan nehirleri, hepsi canlanıverdi birden!
fantastik öyküler hayal mekanizmasını canlandırmada çok iyidir, doğru. yine de lovecraft bir başka. hem lovecraft'ta iyi son şart da değil. olması gerektiği gibi. bu iyi sonla alakalı bir başka yazı yazacağım sonra.
devamını gör...
2.
hikayeyi yazarken lovecraft gördüğü bir rüyadan/kabustan esinlenmiştir. uyandığı anda öykünün bir paragrafını yazmıştır. garip bir şekilde lovecraft "nyarlathotep" ismini ilk defa bu rüyasında duymuştur. hikaye çok güzeldir ancak fazla kısa be. eğer uzun bir hikaye olsaydı cthulhu’nun çağrısı 'dan bile daha ünlü olabilirdi.
devamını gör...
3.
h. p. lovecraft'ın seçme hikayelerinden oluşan can yayınları kısa klasikler serisinden kitabı. yazarı çok fazla okuyamadım henüz fakat şimdiye kadar okuduğum her şeyi beğendim. fantastik kurgu okumayı seviyorum ama lovecraft korku tarafında olduğu için bir tık önyargılıydım. önyargılarım tamamen kırıldı sanırım. eğer tüm korku hikayeleri böyle olsaydı baştan hiç oluşmazdı zaten. bir türün en iyilerini okumayı bu açıdan epey faydalı buluyorum.
kitaba gelirsek, tüm hikayeleri çok beğendim aslında. en etkileyici bulduğum ise hafıza isimli neredeyse tek sayfalık hikaye oldu. o kadar çarpıcı bir diyalogdu ki okuduktan sonra boş boş kitaba baktım bir süre.
kitaba ismini veren nyarlathotep hikayesi ise en sönük kalanlardan biriydi benim gözümde. takip etmesi zor geldi niyeyse. belki o an çok odaklanamamışımdır, bilemiyorum. sanki çevirisi de iyi değil gibiydi ama.
mahzende ve evdeki resim hikayelerini nefes almadan okudum resmen. nyarlathotep'e göre daha çok beğendiğim bir tarzda olduklarından sanırım. biraz daha hayata yakın, somut olaylar beni daha çok tatmin ediyor çünkü.
tavsiye edeceğim kısa kitaplardan biri oldu bu kitap da.
kitaba gelirsek, tüm hikayeleri çok beğendim aslında. en etkileyici bulduğum ise hafıza isimli neredeyse tek sayfalık hikaye oldu. o kadar çarpıcı bir diyalogdu ki okuduktan sonra boş boş kitaba baktım bir süre.
kitaba ismini veren nyarlathotep hikayesi ise en sönük kalanlardan biriydi benim gözümde. takip etmesi zor geldi niyeyse. belki o an çok odaklanamamışımdır, bilemiyorum. sanki çevirisi de iyi değil gibiydi ama.
mahzende ve evdeki resim hikayelerini nefes almadan okudum resmen. nyarlathotep'e göre daha çok beğendiğim bir tarzda olduklarından sanırım. biraz daha hayata yakın, somut olaylar beni daha çok tatmin ediyor çünkü.
tavsiye edeceğim kısa kitaplardan biri oldu bu kitap da.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/12/17/8f1kvy4zcawrjj7e-t.jpg)
devamını gör...
4.
lovecraft'ın hikâyelerinin sürekli yerleri değiştirilerek kitap haline getirilmesi ziyadesiyle can sıkmaya başladı. * bu mevzuya üstü örtülü olarak cthulhu’nun çağrısı başlığında değinmiştim. farklı seçkiler, farklı çeviriler derken özellikle lovecraft'ı uzun süredir okuyan insanların resmen nevrini döndürdüler. abicim sizin bizimle alıp veremediğiniz nedir? yani tamam, anlıyoruz ticari kaygı vesaire. daha ince ve kolay okunur kitaplar. insanları lovecraft ile tanıştırma hamleleri falan güzel ancak korkum odur ki, yakında her hikâyesinin adının verildiği farklı kitaplarla karşı karşıya kalacağız ve kitapların kapağını açtığımızda göreceğiz ki, ''garp cephesinde yeni bir şey yok.'' sadece çeviriler farklı. anlatım dili biraz daha değişmiş. * benzer şeyleri cthulhu’nun çağrısı başlığına yazdığım için tekrara düşmek istemem. ben mevzuya kitap olarak değil de hikâye olarak değineyim; aslında nyarlathotep, cthulhu mitosunun tamamlayıcı unsurlarından birisidir. ha keza azathoth'da öyledir. şimdi siz kalkar cthulhu’nun çağrısı'nı okumamış birisine bu hikâyeyi çat diye servis ederseniz, bazı hususlar havada kalır. okurun idrak yollarını tıkarsınız. hatta hikâyeyi sevmelerine ya da algılamalarına engel olmuş olursunuz. böyle yaptığınız zamanda ''kozmik korku'' ''gotik korku'' artık nasıl tanımlıyorsanız bu türü okurla buluşturacağım derken baltayı taşa vurmuş olursunuz.
lovecraft külliyatına hakim olmayan bir okur için bu hikâye bağlarından koparılmış bir şekilde sunulursa çok da çekici gelmeyecektir. yukarıda okuduğum bazı tanımlar da bunu doğrular nitelikte, kâh kısa oluşu, kâh içine çekmemesi, kâh karakter tasvirindeki bilinmezci ve gri tavır okura geri adım attırıyor/attıracaktır. oysa ''sürüngen kaos'' mühim. evrenin her yerinde ve tabiri caizse öz, has ve yegane olan tanrıların arasındaki en ince motif. niye çıkıp geldi? ne için kim için vs...okurda bu yoksunluğun yaratılmasının ve algıya ket vurulmasının sebebi bizatihi ticari kaygılarla hareket eden zihniyettir. neyse artık yapacak bir şey yok. lovecraft okuma işine yeni başlayan arkadaşlar da bu karanlık dehlizde elbet yolunu bulacaktır diye düşünürüm. * yapbozun parçalarını birleştire birleştire ilerleyip, yayınevlerine nanik yapacağınız o kutlu günde görüşmek dileğiyle... *
lovecraft külliyatına hakim olmayan bir okur için bu hikâye bağlarından koparılmış bir şekilde sunulursa çok da çekici gelmeyecektir. yukarıda okuduğum bazı tanımlar da bunu doğrular nitelikte, kâh kısa oluşu, kâh içine çekmemesi, kâh karakter tasvirindeki bilinmezci ve gri tavır okura geri adım attırıyor/attıracaktır. oysa ''sürüngen kaos'' mühim. evrenin her yerinde ve tabiri caizse öz, has ve yegane olan tanrıların arasındaki en ince motif. niye çıkıp geldi? ne için kim için vs...okurda bu yoksunluğun yaratılmasının ve algıya ket vurulmasının sebebi bizatihi ticari kaygılarla hareket eden zihniyettir. neyse artık yapacak bir şey yok. lovecraft okuma işine yeni başlayan arkadaşlar da bu karanlık dehlizde elbet yolunu bulacaktır diye düşünürüm. * yapbozun parçalarını birleştire birleştire ilerleyip, yayınevlerine nanik yapacağınız o kutlu günde görüşmek dileğiyle... *
devamını gör...